Mısır’ın başkenti.
Mısır’ın başkenti.
Nil nehrinin doğu kıyısında yer alır. 20 milyonu aşan nüfusuyla dünyanın en kalabalık şehirleri arasındadır. Kahire'nin kuruluşunun ilk adımı Mısır fatihi Amr b. Âs'ın 643 yılında başlattığı bayındırlık çalışmalarına dayanır. Amr b. Âs, Hz. Ömer'in yönlendirmesiyle eski Babilon dışında bir İslam şehri olarak Fustat'ı kurar. Bugün "Mısrülkadîme" (Eski Kahire) olarak bilinen ve Mısır'ın ilk İslam beldesi olan Fustat, ''askerî karargâh'' anlamındaki Latince fossatum kelimesinden türemiştir. Abbâsîler devrinde, 751 yılında Fustat'ın yakınlarına "el-Asker" ve Tolunoğulları zamanında 870'de Katâi şehirleri inşa edilir. Tolunoğulları ve İhşîdîler devrinde şehrin bugüne uzanan kültür ve medeniyet atılımları gerçekleşmiştir. Fâtımî Halifesi Muiz-Lidînillâh döneminde ise başta eğitim alanı olmak üzere şehirde önemli değişimler olur. 970 yılında Katâi şehrinin kuzeyindeki Menâh bölgesinde sur, saray, hükümet konağı, mescitler, pazar yerleri ve kışlalar inşa edilmeye başlanır. Buraya Kahire adı verilerek Fâtımî halifesinin ailesi, maiyeti ve askerlerinin yaşadığı görkemli bir başşehir olur. Şehrin ticaret hacmi geliştikçe giderek İslam âleminin kültür, ticaret ve zanaat merkezliği Bağdat'tan Kahire'ye kayar. Bu dönemde Kahire'de inşa edilen en önemli yapılar arasında, sonradan Câmiu'l-Ezher ismini alan Cuma Camii, Hânü'l-Halîlî, Meşhedü'l-Hüseynî ve Kusûrü'z-zâhire ismi verilen hilafet sarayı bulunmaktadır. Muiz'den sonra inşa edilen camilerin en görkemlisi Hâkim Camii idi. 1125 yılında yine Fâtımî mimarisinin gözde eserlerinden Akmer Camii, 1148'de, Bâbüzüveyle yakınında Câmiu'l-Fâkihiyyîn (Zâfirî) Camii inşa edildi. Bu eserler, 1160'ta inşa edilen Sâlih Talâi Camii ile birlikte bu dönemin en önemli mimari yapıları olarak kayıtlara geçti.
1004 yılında, Hâkim-Biemrillâh döneminde, bazı kaynaklarda "Beytülhikme" olarak da geçen "Dârülhikme" ismindeki ilim, kültür ve eğitim merkezi kuruldu. Dârülhikme'nin Kahire'de inşa edilmesiyle şehir İslamî ilimlerde de önemli bir merkez haline geldi. Diğer bilimlerle beraber hukuk ve ilahiyat alanlarında nadir kitapların ve sanat değeri yüksek eserlerin bulunduğu muazzam bir kütüphaneye sahip olan bu kurumun amacı Şiî anlayışını yaymak ve İsmâilî mezhebini anlatacak dâîler yetiştirmekti. Bu öğretim merkezinde İslamî ilimlerin yanı sıra felsefe, mantık, tıp, kimya, dil, matematik ve astronomi bilimleri okutuldu. Dârülhikme, kurumsal ömrü kısa sürse de önemli âlimlere ev sahipliği yaptı. Ortaçağ'ın önde gelen hekimlerinden biri olan Ali b. Rıdvân ve "karanlık oda deneyi" gibi birçok deneyi yapan ve optik biliminin kurucularından olan İbnü'l-Heysem bu dönemin meşhur âlimlerindendir. Zamanla ilmî cazibesini yitirip siyasal çekişmelerde taraf olan Dârülhikme, Selâhaddin Eyyûbî'nin Mısır'da hakimiyet kurmasıyla Şâfiî medresesi olarak yeniden inşa edildi.
1171 yılında Selâhaddin Eyyûbî'nin talimatıyla Mukattam tepesinde yapımına başlanan ve 1207'de tamamlanan Kahire Kalesi (Kal'atülcebel veya Selâhaddin Eyyûbî Kalesi) bugün de şehrin simge yapılarından biridir. Memlükler ve Osmanlılar döneminde de önemini koruyan Kahire Kalesi birçok devlet adamının karargâhı olmasının yanı sıra tarihî camilere ve müzelere ev sahipliği yaptı. Kalenin içinde Kavalalı Mehmed Ali Paşa, Rifâî ve Hadım Süleyman Paşa camileri bulunmaktadır. Bugün kaleden görülebilen tarihî yapılar arasında İmam Şâfiî Camii, Amr b. Âs Camii, Ben Ezra Sinagogu, Muallaka Kilisesi, Giza (Piramitler bölgesi), Ezher Üniversitesi, Hüseyin Camii, Sultan Hasan Camii, Rifâî Camii, Seyyide Âişe Camii ve Seyyide Zeynep Camii en önemlileridir.
Eyyûbîler Fustat'ta ve Kahire'de yirmiyi aşkın medrese yaptırdı. Bu medreselerin amacı, Sünnî kelamı ve fıkhını Mısır'da hâkim kılmak ve Fâtımîler'e karşı fikrî mücadele yürütmekti. Bu devirdeki Kâmiliye ve Sâlihiye medreseleri halen varlıklarını sürdürmektedir. Şehirde Abbâsî halifeleri, İmam Şâfiî, Eyyûbî hükümdarlığının kurucusu Necmeddin Eyyûb ve eşi Şecerüddür'ün ismini taşıyan türbeler inşa edildi. Kahire'de Cemâliye caddesindeki Karasungur Medresesi'nin karşısındaki Saîdüssuadâ Hankahı, Selâhaddin Eyyûbî döneminde yaptırılan ilk hankahtır.
Eyyûbîler'den sonra Mısır ve Suriye'de iktidar Memlükler'e geçti. Moğollar'ın Bağdat'ı istilasıyla da Abbâsîler'in hilafet merkezi Kahire'ye taşındı (1258). Memlükler, döneminde inşa edilen mimari yapıların en önemlileri, Sultan Hasan Camii, Müeyyed Şeyh Camii ve Hankahı, Sargatmış Medresesi, Sencer Cavlî Medrese ve Mescidi, Emîr Yaşbek Köşkü'dür. Sultan I. Baybars zamanında yaptırılan Baybars Camii, Memlük camileri arasında en özgünüdür. Memlükler, büyük âlimlerin Kahire'deki camilerden birinde ders vermesi geleneğini canlandırdı. İslam tarihçisi, muhaddis ve müfessir İbn Kesîr (ö. 1373), Amr b. Âs Camii'nde müderris olarak ders veriyordu. İbn Tolun Camii'nde ise çeşitli devrilerde seçkin hocalar tarafından tıp eğitimi verilmesi bir gelenek oldu.
1264 yılında I. Baybars tarafından yaptırılan Zâhiriye Medresesi, dört eyvanlı olarak planlanan ilk medresedir. Sultan Muhammed döneminde açılan (1303) Nâsıriye Medresesi de dört eyvanlıdır. Şehir, Sultan Nâsır Muhammed (ö. 1341) hükümranlığında epey gelişti ve sınırları Fustat'ı da içine alacak şekilde genişledi. Bu dönemde Kahire'nin nüfusu 600.000 civarındaydı. Ancak 1348'de başlayıp on beş yıl süren ve 1374'te başlayıp iki yıl devam eden veba salgınları şehrin nüfusunu azalttı.
Kahire'nin bir ilim merkezi olma girişimleri Memlükler döneminde zirveye ulaştı. Hem Moğol istilasından hem de Haçlılar'dan kaçan âlimler için Kahire güvenli bir merkez oldu. Memlükler devrinin başında Kahire'de yetmiş dört medrese vardı. Bu sayı kısa bir sürede 115'i aştı. Memlükler'in en çok önemsediği eğitim dalları, hukuk ve tıp ilimleriydi. Güçlü bir bürokratik sistem kurmak için elzem olan fıkıh eğitimi medreselerde yürütülen eğitimin en büyük bölümünü oluşturuyordu. Sadece Kahire'deki fıkıh medreselerinin sayısı yetmiş idi. Nâsıriye ise sayısı elli dörde kadar çıkan dört mezhebin fakihlerinin aynı kurumda ders verdiği ilk medrese oldu. Bu devirde özel olarak davet edilen âlimlerin Kahire'ye yerleşmesiyle, şehir İslamî ilimlerin cazibe merkezi haline geldi. Makrizî (ö. 1442), el-Hıtat isimli eserinde şehirdeki ilmî kurumlar arasında seksen sekiz cami, 100 medrese, elli altı mescit, yirmi üç hankah, on iki ribat ve yirmi altı zaviyeyi kayda geçirdi. İnşa edilen ilmî kurumlar için kadılık veya müderrislik gibi görevler, ulemanın yaşayacağı meskenler tahsis edildi. Kadılkudatlık, beytülmal vekilliği ve dârüladl müftülüğü gibi hukukî ve idarî görevlerle ulemanın toplum nezdindeki itibarından istifade edildiği gibi bürokrasi üzerinde bir tür üst kontrol sistemi tesis edildi. Böylece büyük medreseler, eğitim kurumu işlevi yanında hem öğrenciler hem de memur adayları için kariyer basamağı olarak da değer kazandı.
Endülüs ve Mağrip'ten hac ziyareti için çıkan âlimler mutlaka Kahire'ye uğrar ve birçoğu uzun süre burada ilim tedris ederdi. Bunların bir kısmı geri dönmeyip Kahire'ye yerleşirdi. Bu dönemde Kahire'nin ulema için taşıdığı önem ve burada ulemaya sunulan imkânların boyutları tabakat, mu'cem ya da rihle türü eserlerden takip edilebilir. Mesela Mağripli âlim-seyyah Kasım b. Yûsuf Tücîbî (ö. 1329), Müstefâdü'r-Rihle ve'l-İğtirâb isimli eserinde; Endülüslü âlim-seyyah Belevî (ö. 1378) Tâcü'l-Mefrik fî Tahliyeti Ulemâi'l-Meşrik isimli seyahatnamesinde; İbn Tağrîberdî'nin (ö. 1470) el-Menhelü's-Sâfî ve'l-Müstevfî Ba'de'l-Vâfî ve Sehâvî'nin (ö. 1497) ed-Dav'ü'l-Lâmi' li-Ehli'l-Karni't-Tâsi' adlı tabakat eserlerinde Kahire'deki ilmî hayattan, medreselerden, vakıflardan ve ulemanın gördüğü takdirden övgü ile bahsedilmektedir. XV. asırda Kahire'ye Aşağı Mısır, Şam, Filistin, Saîd (Yukarı Mısır), İran, Anadolu, Mağrip, Hicaz, Yemen, Sahraaltı Afrika ve Hint alt kıtası gibi bölgelerden yoğun olarak talebe ve ilim adamları gelmiştir.
Memlük hakimiyeti süresince Kahire'nin başşehir ve medeniyet merkezi olarak öne çıkması, Mısır'ı Doğu Akdeniz havzası, Doğu Afrika ve Kızıldeniz kıyılarında cihangir bir ülke haline getirdi. Kahire'nin bu özelliği ve cazibesi Félix Fabri gibi XV. yüzyılın Avrupalı seyyahlarının da dikkatini çekti. Fabri, 1483'te Kahire'yi harika şehir, dünyadaki şehirlerin en büyüğü ve en meşhuru olarak kaydetti.
Memlükler devrinde Kahire'deki ilim kurumlarından biri de hankahlardı. Bunlar arasında Bundukdâriye, Baybars Çaşnigîr, Şeyhûniye Hankahı, İbn Gurâb, Sencer Cavlî, Berkukiye, Melik Eşref İnal gibi önemli yapılar bulunmaktadır. Muhyiddin Kâfiyeci'nin yöneticilik ve müderrislik yaptığı Şeyhûniye'de dört mezhep için fıkıh dersleri, hadis ve kıraat dersleri, tıp ve tasavvuf alanında dersler verilmiştir. İbn Haldun ve İbn Hacer'in yöneticilik yaptığı Baybars Çaşnigîr Hankahı'nda yüzlerce sufi hadis eğitimi alıyordu. Hankahlar; ilim, irfan ve kültür merkezi olma özelliklerini Osmanlılar devrinde de sürdürdü.
Osmanlı ilim dünyasıyla Kahire arasındaki ilmî ilişkiler, Kahire Osmanlı hudutlarına girmeden çok önce başladı. İlk Osmanlı şeyhülislamı olarak bilinen Molla Fenârî, Osmanlı medrese müfredatında ve Osmanlı ilim-kültür dünyasında etkili olan Seyyid Şerîf Cürcânî, Molla Yegân, Molla Gürânî gibi isimler Kahire'de eğitim almış kişilerdendir. Kahire ilim dünyasıyla bu yoğun münasebet Fâtih Sultan Mehmed döneminde kurulan Sahn-ı Seman medreselerine kadar canlı biçimde devam etti. 1517'den sonra Kahire ticaret kapasitesi bakımından geliştiği gibi ilim, irfan ve medeniyet merkezi konumunu arttırarak sürdürdü. İstanbul ulema için daha cazip hale geldi ama Kahire de üst düzey ilmî etkinliklerini devam ettirdi.
Osmanlı idare merkezinin bulunduğu Kahire Kalesi'nin yakınında İbrâhim Gülşenî (ö. 1534) tarafından kurulan tekke ile tarikat, şehrin irfan geleneğinin bir parçası oldu. Bunun yanında Kahire'de çoğunlukla Türkler'in oturduğu tarihî Hilmiye semtinde Kahire Mevlevihanesi bulunmaktadır. Kahire Mevlevihanesi'ndeki semahane dairesel planıyla, çeşitli unsurların ölçülü ve zarif ahengiyle, süslemeleriyle birlikte sema mukabelesi için inşa edilmiş en güzel örneklerden biridir. Mevlevîliğin yanı sıra geleneksel olarak Bektaşîliğin dört ana merkezinden biri kabul edilen Kahire'de Kaygusuz Dergâhı (Mukattam Dergâhı, Abdullah Meğavirî Tekkesi) ve Gülşeniye Tekkesi de Mısır'ın Türkler'le ilgili önemli mekânlarındandır.
Osmanlı döneminde Kahire ilim hayatındaki en önemli gelişme, Ezher Üniversitesi'nin kurumsallaşması oldu. Ezher ve diğer Kahire medreseleri, güçlü bir ilim etkinliğine ve meşhur âlimlere mihmandarlık yapmasına rağmen bu başarılar hocaların ve talebelerin dirayetine bağlıydı. Hem hocaların hem de talebelerin seyahatler yoluyla diğer İslam şehirlerini ziyaret etmeye meyilli olduğu, seyahatin bir bilimsel yolculuk olarak addedildiği Ortaçağ döneminde hoca-talebe zincirinin kırılganlığı düşünüldüğünde kurumsallaşmanın önemi ve bu durumun bilimsel çalışmalara süreklilik kazandıracağı aşikârdır. Mısır şer'iye sicillerini kaynak alan çalışmalar, Osmanlı döneminde Ezher'in evvelki dönemlerine nazaran genişlediğine ve bir kurumsal düzene bağlandığına işaret eder. Kanûnî Sultan Süleyman döneminde, 1538'de Ezher şeyhliği ihdas edildi. Osmanlı döneminde teşkilatlı bir ilim kurumu halini alan Ezher, hilafet merkezi olması hasebiyle İstanbul ile irtibatını güçlendirdi.
XIX. yüzyılda Mehmed Ali Paşa, Ezher'i destekleyen yasal düzenlemelerle buradaki eğitimi cazip hale getirdi. Daha sonra gelen hidivler de kurumun geliştirilmesi için büyük bütçeler ayırdılar. Aynı zamanda Ezher'de büyük bir kütüphane kuruldu (bk. Ezher).
1798 yılında Fransızlar'ın Mısır'ı işgali Kahire'nin gelişimini olumsuz etkilemiştir. 1805'te Kavalalı Mehmed Ali Paşa Mısır'a vali olarak tayin edildiğinde Kahire'deki durgunluk son buldu. Mehmed Ali Paşa 1848'de, Kal'atülcebel'de kendi ismini taşıyan ve İstanbul'daki camileri andıran bir cami yaptırdı. Abbas Paşa döneminde 1851'de, İskenderiye-Kahire ve Kahire-Süveyş demir yollarının inşasına başlandı. Said Paşa zamanında 1856'da bugün Ramses Meydanı olarak bilinen Kahire'nin kuzeybatısında Bâbülhadîd Tren İstasyonu açıldı. Bu demir yolları Kahire'yi Akdeniz'e ve Kızıldeniz'e bağlayarak şehrin ekonomik ve jeopolitik önemini arttırdı.
Mehmed Ali Paşa'nın modernleşme hamlelerinde merkezî rolünü eğitim alanındaki reformları aldı (bk. Kavalalı Mehmed Ali Paşa). Paşa eğitim alanında genellikle Fransa'daki gelişmeleri model kabul ederek sistematik reformlara girişti. Farklı Avrupa ülkelerinin eğitimci ve uzmanlarını tek bir ülkeye bağımlı olmamak kaydıyla istihdam etti. Mısırlı öğrenciler mühendislik, askerlik, gemicilik ve matbaacılık alanlarında eğitim almaları maksadıyla Floransa, Roma ve Milan şehirlerine gönderildi. Eğitimlerini tamamlayıp dönen bu kişilerin çoğu idarî, siyasî, iktisadî ve eğitim alanında vazife alarak ülkenin reformlarını gerçekleştiren kadronun parçası oldu.
Mehmed Ali Paşa zamanında bugün hâlâ etkisi devam eden misyoner okulları da kuruldu. 1840'ta Kahire'de mukim yahudi cemaati için Ecoles Crémieux adlı okul kuruldu. 1843'te Yunan Ortodoks Okulu ismiyle birtakım okullar açıldı. 1844'te Medresetü'r-Rahme (Misircorde) Filles de la Charite cemiyeti tarafından açıldı. Aynı yıl, Bon Pasteur cemiyeti tarafından Dame du Bon Pasteur adlı rahibeler okulu kuruldu.
Mehmed Ali Paşa döneminde azınlıklar için de okullar açıldı. Aslında Kıptî okulları öteden beri mevcuttu ama okulların faaliyeti yasal zemine uygun değildi. Bu dönemde yasallaşan Kıptî okullarının her birinde ayrı bir düzen bulunuyordu. Açılan Kıptî okulları sıbyan mekteplerine benzer bir eğitim seviyesine sahipti. Aralarındaki en temel fark bu okullarda Kur'an yerine İncil'in talim edilmesiydi. Zamanla Kıptîler'in ilk kademe eğitimi veren okulları çok rağbet gördü. Bu okullarda hem Kıptî çocuklar hem de müslüman çocuklar birlikte eğitim alıyorlardı, öyle ki Cemal Abdünnâsır da (1954-1970) bir Kıptî okulunda okumuştu.
İngilizler'in işgaline maruz kaldığı 1882'den sonra Kahire'de işgal yönetiminin yerleşim alanlarının ulaşım ve güvenlik politikaları öncelik kazandı. Yeni tramvay hatları kuruldu ve Tevfîkiye, Feccâle, Garden City, Zeytûn ve Matariye gibi yeni mahalleler oluşturuldu.
1908'de şehir merkezinde "millî üniversite" adıyla açılan Kahire Üniversitesi Mısır'ın modern çağda kurulan ilk üniversitesidir. 1907'de Hidiv Abbas Hilmi Paşa, daha sonra Mısır kralı olan yeğeni Fuad Paşa'yı bu konuda görevlendirdi. Mustafa Kâmil, Muhammed Abduh, Sa'd Zağlûl, Kasım Âmin, Yakub Artin ve Gorci Zeydan gibi isimler de onunla birlikte kuruculuk görevi aldı. Tamamı yabancı profesörler tarafından verilen edebiyat, felsefe ve tarih dersleriyle 1908'de eğitim başladı. Daha sonra eğitim programına sosyal bilimler, krimonoloji ve hukuk dersleri eklendi. Dârülulûm ve diğer okullardan fakültelerine Mısırlı öğrencileri kabul etti. 1920'lerde öğrencilerin yaklaşık %20'si Avrupalılar'dan oluşuyordu. 1928'de Mısır kraliyet ailesinin bağışladığı Giza'daki yerleşkeye taşındı.
1952 ihtilali üniversitede pek çok değişikliğe yol açtı. Üniversitedeki başarılı görevliler ve profesörler kabinede ve diğer yüksek devlet görevlerinde tercih edildi. Kahire Üniversitesi Mısır ve diğer Arap ülkelerindeki devlet üniversitelerinin kuruluşuna bilgi ve kadro desteği verdi. 1925-26'da 2027 olan kayıtlı öğrenci sayısı 2020'lerde 100.000'i aştı.
1919'da merkezi Washington'daki Presbiteryen misyonerlerin desteği ile Kahire Amerikan Üniversitesi kuruldu. Burası, öğrenci ve akademisyenler tarafından Mısır'ın dünyaya açılan bir penceresi olarak değerlendirildi. Bu üniversitede birçok önemli isim eğitim aldı ve mezun oldu.
1872 yılında öğretmen yetiştirmek üzere Dârülilim adlı yüksek okul kuruldu. Öğrenciler çoğunlukla Ezher mezunlarından seçildi. Okul Arapça ve İslamî konulara hâkim öğretmen kaynağı olarak Ezher'in birinci derecede rakibi haline geldi. 1920'de Ezher Dârülilim'i kendi kontrolüne almak için kampanya başlattı. 1945'te Dârülilim, Kahire Üniversitesi'nin fakültesi yapıldı ve 1953'te bayan öğrencilere de kapılarını açtı. Hüseyin Mersafî, Muhammed Abduh ve Âmin Sâmi gibi meşhur düşünürler burada ders verdi. Mezunları arasında Hasan Bennâ ve Seyyid Kutub gibi tanınmış isimler de vardı.
1946 yılında İngiliz işgal kuvvetlerinin bir kısmı Mısır'dan çekilince Kasrünnil kışlaları yıkılarak genişletilen meydan daha sonra Tahrir olarak adlandırıldı. 1966'da şehir, Cîze ve Kalyûbiye ile "Büyük Kahire" adı altında birleştirildi. 1979'dan itibaren UNESCO "Dünya Tarih Mirası" listesinde bulunan şehir, uluslararası düzeyde eğitim öğretim, kültür ve sanat faaliyetlerinin merkezlerinden biri oldu.
Abbâsîler ve Tolunoğulları'ndan bugüne Kahire'de Türk varlığının devam ettiğini gösteren çok sayıda örnek vardır. Şehirdeki bazı meydan, cadde, sokak ve mahalle isimleri Türkçe'dir. Kahire'nin kültürel açıdan en canlı olduğu Ezher Camii'nin civarı ve kitapçılar çarşısını ihtiva eden mahalleye "Türkler'in Sokağı" (Darbü'l-Etrâk) denir. Kahire'de bulunan Türk şehitliği, Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'nin kabri ve Mehmet Akif Ersoy'un evi açık müze statüsündedir. Kahire'de Türkçe eğitimi veren Yunus Emre Enstitüsü dünyada en fazla öğrenci talebiyle karşılaşan temsilcilik olduğu gibi hemen her üniversitenin ders programında Türk dili ve tarihine yönelik dersler yer almaktadır.
Kahire Ortaçağ'da doğudan ve batıdan gelen saldırılar karşısında sağlam durdu. Türkçe konuşan ve çoğu Türk olan Memlük yönetici sınıfının liderliği altında İslam dünyasının siyasal ve askerî merkezi olarak Haçlılar ve Moğollar'a karşı başarıyla direndi. Modern dönemde ise Fransız ve İngilizler gibi işgalci güçlere karşı verdiği askerî, siyasî ve kültürel mücadele ile dikkat çekti. Güçlü dinamikleri ve geniş imkânlarıyla uluslararası düzeyde eğitim öğretim için cazibesini koruyan şehir eğitim, kültür ve sanat alanında aydınlatma işlevini ve canlılığını devam ettirmektedir.
Abu-Lughod, Janet. Cairo, 1001 Years of the City Victorious. Princeton 1971.
Bayhan, Ahmet Ali. “Mısır’daki Türk Kültür Varlığından Örnekler: Kahire/Nasır Muhammet b. Kalavun Camii”. Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi. sy. 7 (2001), s. 23-36.
Ergün, Mustafa. “Mehmet Ali Paşa Zamanında Eğitimin Batılılaşması”. Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi. 16/3 (2015), s. 277-294.
Fahmy, Khaled. “The Era of Muhammed Ali Pasha”. The Cambridge History of Egypt II: Modern Egypt, from 1517 to the End of the Twentieth Century. ed. M. W. Daly. Cambridge 1998, s. 139-179.
İhsanoğlu, Ekmeleddin. Mısır’da Türkler ve Kültürel Mirasları. İstanbul 2006.
Hanssen, Jens v.dğr (ed.). The Empire in the City: Arab Provincial Capitals in the Late Ottoman Empire. Beirut 2002.
Kızıltoprak, Süleyman. Mehmet Ali Paşa’dan II. Abbas Hilmi Paşa’ya Mısır’da Osmanlı’nın Son Yüzyılı. İstanbul 2010.
MacKenzie, Neil D. Ayyubid Cairo: A Topographical Study. Cairo 1992.
Makdisi, George. İslâm’ın Klasik Çağında Din Hukuk Eğitim. çev. H. T. Başoğlu. İstanbul 2007.
Petry, Carl F. The Civilian Elite of Cairo in the later Middle Ages. Princeton 1981.
Raymond, André. “Cairo’s Area and Population in the Early Fifteenth Century”. Muqarnas. 2 (1984), s. 21-31.
Staffa, Susan Jane. Conquest and Fusion-The Social Evolution of Cairo A.D. 642-1850. Leiden 1977.
Seyyid, Eymen Fuâd. “Kahire”. DİA. 2001, XXIV, 173-175.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/kahire
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
Mısır’ın başkenti.