A

ÖĞRENCİ

Eğitim gören, talebe.

  • ÖĞRENCİ
    • Murat ÇELİK
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 13.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/ogrenci
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    ÖĞRENCİ
ÖĞRENCİ

Eğitim gören, talebe.

  • ÖĞRENCİ
    • Murat ÇELİK
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 13.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/ogrenci
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    ÖĞRENCİ

Öğrencileri ifade için kullanılan en geniş kapsamlı terim talebe olup Arapça kökenlidir; "bilgi edinmek isteyen, ilmi talep eden" anlamlarına gelir. Osmanlılar, Timurlular, Bâbürlüler, Safevîler ve Hîve Hanlığı gibi ülkelerde medrese öğrencilerini tanımlamak için "talip" ve "tâlib-i ilm" şekillerinde de kullanılmıştır. Osmanlılar'dan sonra Cumhuriyet döneminde de talebe kelimesi yürütme, yasama ve yargı kararlarında, resmî yazışmalarda ve gündelik dilde yaygın bir biçimde kullanılmaya devam edilmiştir. Öğrencileri tanımlamak için yaş ve eğitim durumlarına göre kullanılan diğer isimler, sıbyan, suhte, dânişment ve muiddir. Medreselerde öğrencileri ifade için tilmiz, şâkirt ve çömez gibi terimler kullanılmışsa da bunlar dar kapsamlı kullanımlar olarak kalmıştır. Sıbyan, medrese hiyerarşisindeki en alt sırada bulunan ve hâşiye-yi tecrid de denilen yirmili medreselere başlamadan önceki mahalle mekteplerine devam eden öğrencileri ifade etmektedir. Tilmiz, meslekî anlamda "öğrenen, çırak" gibi anlamlarda kullanılmıştır. Şâkirt ise Osmanlı dârüşşifa, dârüttıp ve tıp mekteplerindeki öğrencileri ifade için tercih edilmiştir. İlk derece okullarına devam eden öğrenciler için de şâkirt isminin kullanımı arşiv belgelerinden tespit edilebilmektedir. Osmanlılar'da tıp eğitimindeki öğrencileri tanımlayan şâkirt, Bâbürlüler, Timurlular ve Safevîler'de daha çok medrese öğrencilerini tanımlamada kullanılmıştır. Çömez ise Osmanlı medreselerindeki suhtelerden olup bir ücret karşılığında müderris veya daha üst sınıflardaki talebelerin şahsî işlerini görmekte olan ekonomik imkânları kısıtlı öğrencilere verilen bir addır.

Suhte zamanla sohta veya softa halini almıştır. Genel olarak Osmanlı medrese hiyerarşisinde yer alan daha alt sıradaki eğitim kurumlarına devam eden öğrencileri tanımlamak için kullanılmıştır. Fâtih Sultan Mehmed'in yaptırdığı Sahn-ı Seman'a öğrenci yetiştiren tetimmelerde okuyan öğrencilere de suhte denilmiştir.

Müstaid ise öğrenciyi ifade için kullanılan bir diğer terimdir. Kaynaklarda dânişment ve muidlerden ders alan öğrenci şeklinde anlamlandırılmış olsa da, konumuna ve derecesine ilişkin açık bir bilgi bulunmamakta, Osmanlı kaynaklarında müstahik ile birlikte kullanılmaktadır. Bu bakımdan dersleri tamamlayan ve böylece bir üst medreseye geçme hakkını kazanan öğrenciler için kullanılması muhtemeldir.

Dânişment kelimesi Farsça olup "bilgili, bir konuda kendisine danışılacak kişi, âlim, akıl, bilgili" anlamlarına gelmektedir. Osmanlı eğitim sisteminde yüksek dereceli medrese öğrencisi demek olup müderrisliğe geçişteki en önemli süreçlerden birine karşılık gelmektedir. Özellikle Sahn-ı Seman ve Süleymaniye Dârülhadisi gibi medreselerin yatılı öğrencilerine dânişment denilmektedir. Ayrıca Süleymaniye Tıp Medresesi'nde okuyan öğrencilere de dânişment denildiği görülmektedir. Bu öğrenci kadrosu hakkında Kanûnî Sultan Süleyman zamanında ve sonrasında çeşitli düzenlemeler yapılmış, mülazemet usulü getirilerek dânişment seviyesine gelmek isteyen öğrencilerin medrese hiyerarşisinde hâşiye-yi tecrid, miftah, telvih, kırklı, hariç ve dâhil medreselerini başarı ile geçmeleri zorunlu kılınmıştır. Böylece başarılı dânişmentler muidliğe terfi ettirilerek müderrislik, kadılık ve müftülük adayı da denebilecek olan mülazımlığa namzet olmuşlardır. Safevî medrese düzeninde muidlik ile dânişmentlik arasında olduğu tahmin edilen ve bürokratik düzendekine benzer bir kadroya yer verilmiştir. Bu konuma ilimde rüşdünü ispat etmiş, çalışkan ve zeki öğrenciler arasından seçilmiş olanlar getirilmiş, derse giremediğinde müderrislerin yerine ders veren yüksek dereceli öğrencilere "müteseddî tedris" denmiştir.

Muid derece olarak kendilerinden aşağıdakilere ders tekrarı yaptıran yetenekli ve deneyimli öğrencilere denilmiştir. Muidler Osmanlı eğitim sistemindeki en üst öğrenci grubunu oluşturmaktadır. Keza medrese hiyerarşisinde işlevsel bir göreve işaret eden muidliğin Safevî medreselerinde de var olduğu anlaşılmaktadır. Kaynaklardan öğrenildiği üzere hem Osmanlılar hem de Safevîler'de derslerin işlenmesi sırasında hocalara yardım eden ve yaşları itibariyle dânişment eskisi olarak da adlandırılan muidler en deneyimli ve kıdemli öğrenciler olup medreselerde kendilerine ait hücreleri bulunan kimselerdir. Muid olarak tespit edilen öğrenciler çoğu defa atanmış, durum beratla belgelendirilerek hukukî bir çerçeve kazandırılmıştır. Muidlik XIX. yüzyılın ortalarına kadar devam ettirilerek yeni eğitim düzeninde sultânîlerde de yer verilmiş ancak daha sonra uygulamadan kaldırılmıştır.

Osmanlı eğitim düzeninde talebe niteliğindeki tilmiz, çömez, sıbyan, suhte, sohta, softa, şâkirt, dânişment, müstaid ve muid askerlik hizmetinden muaf tutulmuş, böylelikle bir çeşit ayrıcalık sağlanmıştır. Söz konusu bu ayrıcalık dinin öğrenmeye verdiği önem öğrenmenin farz oluşuyla da gerekçelendirilmiştir.

Osmanlılar şehir, semt ve mahallelerde eğitim kurumları açarak bu okulları vakıflarla desteklemiştir. Mahallelerde açılan ve ilk derece denilebilecek sıbyan mekteplerinde hem kız hem de erkek öğrencilere eğitim verilmiş, bu okullarda eğitime başlama yaşı genellikle dört ile altı arasında farklılık göstermiştir. Osmanlılar'da 1869'da uygulanmaya başlanılan Maârif-i Umûmiye Nizamnamesi ile erkeklerde okula başlama yaşı yedi, kızlarda ise altı olarak kabul edilmiştir. Sıbyan mekteplerinden sonra ilk derece medresesi olan hâşiye-yi tecridlere başlama yaşı ise on iki-on beş olarak tespit edilmiş, yaş ile eğitim süreleri eş zamanlı bir şekilde planlanmıştır. Medrese sisteminde öğrencilerin okullara devam süreleri farklı niteliklere göre bir ve iki yıl olarak belirlense de XVI. yüzyılın sonundan itibaren üçer aylık sürelere doğru bir değişim söz konusu olmuştur. Hiyerarşide daha yüksek seviyede bir medrese olan Süleymaniye medreselerinde eğitim görmek isteyenler için vakfiyede yaş kısıtlamaları getirilmiş, medresede okuyacakların on dört yaşından ufak otuz yaşından büyük olmamaları gerektiği kaydedilmiştir (bk. Süleymaniye Medreseleri).

Osmanlı eğitim sisteminde talebelere burs niteliğinde destekler sunularak muid gibi öğrenci ile öğretici arasındaki kadrolara maaşla birlikte yiyecek ve giyecek de verilmiştir. Öğrencilere 2-5 akçe gibi mütevazi maaşlar bağlandığı gibi ya vakfın kendi aşevinden ya da civar imaretlerden yemek ve ekmek tayinatı da sağlanmış, böylelikle öğrencilerin ücretsiz beslenmeleri mümkün kılınmıştır.

Kaynakça

BOA. AE.SAMD.III. 76/7657; AE.SMST.III. 11/742; C.MF. 105/5227; C.SH. 10/478; İE.EV. 24/2805. TS.MA.d. 1360; TS.MA.e. 180/44.

Baltacı, Cahid. XV-XVI. Yüzyıllarda Osmanlı Medreseleri. İstanbul 2005, I, 79, 114, 115.

Beyazıt, Yasemin. Osmanlı İlmiyye Mesleğinde İstihdam (XVI. Yüzyıl). Ankara 2014, s. 52-53.

Çelik, Murat. Osmanlı Medreseleri ve Avrupa Üniversiteleri: 1450-1600. İstanbul 2019, s. 160, 170-171.

Derakhshani, Mohammad. Safevî Devleti’nin Eğitim Sistemi. Dr.T, Atatürk Üniversitesi, 2019, s. 61-62.

Hızlı, Mefail. Mahkeme Sicillerine Göre Osmanlı Klasik Dönemi Bursa Medreselerinde Eğitim – Öğretim. Bursa 2012, s. 103-105, 130-138.

İzgi, Cevat. Osmanlı Medreselerinde İlim: Riyazî İlimler. C. I, İstanbul 1997, s. 50-53.

Rezavi, Syed Ali Nadeem. “The Organization of Education in Mughal India”. Proceedings of Indian History Congress. 68 (2007), s. 389-398.

Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilâtı. Ankara 1988, s. 15, 246.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/ogrenci

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

ÖĞRENCİ

Eğitim gören, talebe.