A

KÜLTÜR

Bir topluma ait maddi ve manevi ürünler.

  • KÜLTÜR
    • Abdurrahman ALİY
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 14.09.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/kultur
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    KÜLTÜR
KÜLTÜR

Bir topluma ait maddi ve manevi ürünler.

  • KÜLTÜR
    • Abdurrahman ALİY
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 14.09.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/kultur
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    KÜLTÜR

Kültür "insanın etkinliği ve etkinliğinin ürünlerini çalışma konusu edinen bir kavram"dır. İnsansız bir kültür mümkün değildir; insan var olan tek kültür varlığıdır. Böylece insan aynı zamanda kültür kavramının sınırlarının kesin olan tek belirleyicisidir. Kelime "tarımsal anlamda (toprak ya da bahçe) yetiştirmek, bakmak, işlemek, sürmek, ekip biçmek, ikamet etmek, -ibadet ederek- onurlandırmak" anlamlarında olup Latince cultura sözcüğünden gelmektedir. Sözcüğün köken anlamlarının tarım, ikamet ve ibadet şeklinde üç farklı noktada toparlanabileceği görülmektedir. Türkçe'de de kültürün karşılığı olarak ekin veya yine Arapça'da aynı anlama gelen hars sözcükleri ortaya çıkmışsa da bu öneriler ve kullanımlar kültürün bütün anlamlarını kapsamamaktadır.

Genel olarak ortak bir birikimi temsil eden kültürün ifade ettiği bu birikime insanın etkinliği ve onun ürünleri olan bilgi, tecrübe, inanç, değer, tutum, gelenek, din, bilim, yaşam biçimi, dil, iletişim, mitoloji, sanat, zanaat gibi birçok başlık dahildir. Bu birikim nesiller boyu bireyler ve toplumlar tarafından korunmakta ve geliştirilmektedir. Kültürde en önemli faktör iletişimdir, bu bakımdan dil ile kültür arasında sıkı bir ilişki vardır. Aynı zamanda bir yaşama biçimi olarak kültür bir topluluğun davranışlarının, inanç ve değerlerinin sembollerini içermektedir. İletişim aracılığı ile bu yaşama biçimi yani kültürü sonraki nesillere aktarılabilmektedir. Kültürün iletişim olması sebebiyle semboller de kültürle ilişkilidir. Bu semboller toplulukların yeteneklerini, bilgilerini, tutumlarını ve değerlerini içermektedir. Sembollerin anlamları toplumun kurumları aracılığı ile öğrenilmekte ve yaşatılmaktadır. Kültür öğrenilir bir olgudur. Kültür doğuştan gelen bir şey değildir. Bireyler içine doğduğu toplumda yaşayarak ve aldığı eğitimle birtakım alışkanlıklar elde etmektedir. Bundan başka tarihseldir ve süreklilik arzetmektedir. Kültürün bu yönü onun öğrenilebilirliği ile de ilişkilidir. Bu duruma imkân veren ise dil ve iletişimdir. Bu aktarım sayesinde yaşam biçimlerindeki ortaklıklar korunabilir. Kültür tarihsel bir sürekliliğe sahip olduğu ve böylece gelecek nesillere de aktarılabildiği gibi birlikte yaşayan toplum üyeleri arasında da paylaşılır. Toplumdaki farklı ölçeklerdeki sosyal gruplarca paylaşılan öğretiler de alt kültürdür. Kültür toplumsal bir olgu olduğu için onun bütün ürünleri toplumun varlığını sürdürmesini destekleyici ve üyelerinin ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir. Bu anlamda toplumun ürünleri ihtiyaçların giderilmesi maksadıyla ortaya konmuş ve bu ihtiyaçları gidermekte başarılı olduğu için de kalıcı hale gelerek o toplumun kültürünün bir parçası haline gelmiştir. Kültürel ürünler insanın temel ve ikincil ihtiyaçlarını karşılayan başarı sağlamış çözümlerdir. İnsanlar temel olarak benzer ihtiyaçlara sahip oldukları için, bu ihtiyaçların çözümleri de benzerlik gösterebilir; dolayısıyla kültürler arasında benzerlik olması beklentisi makuldür. Kültürün bir diğer özelliği ise onun değişmesidir. Doğal şartlar, toplumlar arası etkileşimler türünden birçok husus kültürün değişiminin sebeplerindendir. Kültür, yeni ihtiyaçlar için yeni çözümler içerecek şekilde genişler. Nihayetinde kültür, toplumdaki bir ihtiyaç varlığını sürdürdükçe bir noktada bunu karşılayacak bir çözüm içerecek şekilde genişleyecek ya da başka bir toplumun kültüründe benzer ihtiyaca getirdikleri çözüm direkt olarak alınacaktır. Kültürde yaşanan değişimlerle kültürel unsurlar arasında uyumsuzluk ve çatışmalar meydana gelecektir. Kültürün bütün unsurlarıyla uyumlu bir bütün oluşturma eğilimi kültürün bütünleştirici yönünü ifade etmektedir. Bu bütünleştirici eğiliminden hareketle kültürün bir bütün olarak ele alınabileceği söylenebilir. Bu bütün, toplumsal ürünlerin soyutlanmış halidir. Topluma ait bütün yapılar ve kurumlar kültürde kavramsal ve soyut biçimde yer alırlar.

Tarihte kültür sözcüğünün günümüz anlamına yakın ilk kullanımına Cicero'da rastlanmaktadır. Cicero Tusculanae Disputationes adlı eserinin ikinci kitabında kültürü "Cultura... animi philosophia est..." (Felsefe ruhun kültürüdür) şeklinde insan zihninin işlenmesini anlatmak adına bir metafor olarak kullanmıştır. Cicero burada felsefeyi kültür olarak ele almıştır. Böylece, aklın öğrendikleri ve ürettikleri arasında paralellik sağlanmasının, insanın bilgisinin eylemine doğru bir biçimde yansımasını da aklın kültürüyle mümkün görmüştür. Burada kültürün "bireyin kendisini geliştirmesi" anlamında yani aklı ve gelişmeyi içeren bireysel bir kullanımını görmekteyiz. XVII. yüzyıla kadar sözlük anlamlarıyla kullanılan kültürün "yetiştirme" anlamı tarımdan hayvancılığı kadar genişletilmiştir. "İnsanın gelişimi" anlamındaki kullanımı ise Thomas More'da Francis Bacon'da ve Hobbes'ta tekrar ortaya çıkar. Hepsi de aklın yetiştirilmesi, insanın gelişimi için kültürü kullanmışlardır. Bundan başka Hobbes bu sözcüğü "fiziksel açıdan insan bedeninin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi, idman" anlamında da -Türkçe'de de bulunan "kültürfizik"e benzer şekilde- kullanmıştır. Bu döneme kadar genel olarak kültürün "aklın yetiştirilmesi, özellik ve yetilerinin geliştirilmesi süreci ve faaliyeti" anlamında kullanımı söz konusudur. XVII. yüzyılda ise Alman politik filozof Samuel von Pufendorf kültür kavramının Cicero'nun açtığı yoldaki anlamını geliştirmiş ve bu kavrama toplumsal bir boyut kazandırarak genellikle insanlığın doğa durumundaki zorlukları aşmasını kültür olarak nitelendirmişti. İnsanların köklerindeki barbar ve vahşi yönlerini yine kendi yetenekleriyle aşıp tam anlamıyla insan olmasının bütün yolları onun için kültür sözcüğünün ifade ettiği şeydir. İnsanlığı doğa durumundan kurtaran bir yaşam kültüründen bahsetmektedir. Böylece Pufendorf ile kültür "gelişme" anlamını korusa da artık sosyal bir yanı vardır; bütün insanlığın etkinliği, tüm insanlığı kapsayan bir süreci içermektedir. Bu, kültür kavramının modern anlayışa en yakın ilk kullanımıdır. Kültürün bir millete, topluluğa ilişkin kullanımı, XVIII. yüzyılda J.G. Herder ile olmuştur. Herder, kültürü üzerinde durduğu diğer bir kavram olan volksgeist ile (halk ruhu) ilişkilendirmiştir. Volksgeist nasıl ki bir milletin özgün karakteri ise kültür de bu karakterin kendini ortaya koyduğu bütün etkinlikler ve ürünlerdir. Milletin kendine özgü anlayışıyla ortaya koyduğu dil, sanat, bilim, felsefe, din, mitoloji anlayış ve ürünleri o milletin kültürüne ait unsurlardır. O halde toplumlar gelişim yolunda kendilerine göre belirledikleri etkinliklerinde kendi kültürlerini meydana getirmektedirler. Herder'in bu yaklaşımı farklı milletlere, zaman dilimlerine, topluluklara, sosyal ve ekonomik gruplara ait kültürlerden ve bu kültürlere mensup insanlardan söz etme imkânını sağlamıştır. Bu sayede "Türk kültürü" gibi kullanımlar da mümkün hale gelmiştir. Kültür sözcüğü Matthew Arnold'ın 1869 yılında kitap olarak yayımlanan Culture ve Anarchy (Kültür ve anarşi) adlı eserinde, onu insanın mükemmellik arayışı olarak nitelemesiyle birlikte İngilizce'de de belli bir popülerlik kazanmıştır. Kültür sözcüğüne kendisinden sonraki bütün tanımların bir şekilde zeminini hazırlayan ise antropolojinin de kurucusu olan Edward B. Tylor'dan gelmiştir. Tylor, 1871'de yayımlanan meşhur eseri Primitive Culture'da (İlkel kültür) kültürü, "geniş etnografik anlamıyla, toplumun bir üyesi olarak insanın edindiği bilgi, inanç, sanat, ahlak, yasa, gelenek ve diğer bütün kabiliyet ve alışkanlıklarını içeren kompleks bütün" olarak tanımlar. Bu sebeple antropoloji, kültür kavramını diğer disiplinlere göre en geniş hali ile ele alan ve inceleyen bir bilim olarak belirmiştir.

Türk düşüncesinde ise kültürün ilk tanımı Ziya Gökalp ile olmuştur. Ziya Gökalp kültür kavramını hars sözcüğü ile karşılamıştır. Hars sözcüğü Arapça "tarla sürmek, ekip biçmek" anlamlarına gelmektedir. Ziya Gökalp hars kavramını medeniyet kavramıyla birlikte kullanmış ve özellikle bu ikisinin ayırımına dikkat çekmiştir. Bunun için o, öncelikle sosyal hayatın türlerini belirlemiş ve bunları dinî, ahlakî, hukukî, rasyonel, iktisadî, lisanî ve fennî olarak tasnif etmiştir. Bu sosyal yaşam biçimleri bağlamında, kültür ile medeniyet arasında ortaklık olduğunu kabul etmiştir. Ancak onları birbirinden ayıran şey millî olup olmamasıdır. Kültür diğer deyişle hars bu sosyal hayatların yani dinî, ahlakî, hukukî, aklî, estetik, lisanî, iktisadî ve fennî hayatların yalnızca bir millete ait olan uyumlu bir bütünüdür. Medeniyet ise ortak medeniyet dairesindeki milletlerin sosyal hayatlarının bir toplamıdır. Bu duruma Alman kültürü ve İngiliz kültürünün birbirlerinden ayrı olarak ifade edildiği halde bunların toplamının Batı medeniyeti olarak ifade edilmesi örnek gösterilebilir.

Kültür ve eğitim arasındaki ilişki, iki kavram ve eylem arasında yüksek yoğunlukta ve nitelikte olması gereken bir durumu ifade eder. Eğitimin hem teoriğinde hem de uygulamasında bu husus özellikle önemlidir. Hassaten belirtmek gerekir ki eğitimin müfredat kısmında ana çerçeve olarak kültür bütün olarak müfredatı besleyicidir, şekillendiricidir. Kültür bir ders değildir ancak matematik gibi sayısal alanlar da dahil neredeyse bütün derslerde kendini gösterir. Eğitimin pratiğinde ise kültür hem içerik hem de mekân olarak devreye girer. Kültürel mekânlar zaman zaman eğitim ortamı olarak kullanıldığında dersler öğrenciler açısından daha cazip, öğretici ve kazanım yönünden daha zengin hale gelir.

Diğer taraftan eğitim uygulamalarında en güçlü aktör olan öğretmenin kültürle olan münasebeti, derslerin anlatımında ve cazip kılınmasında son derece işlevseldir. Öğretmenin dersin işlenmesinde geniş anlamda kültürden beslenmesi üst düzeyde ise anlatılan dersin öğrencideki algısı daha nitelikli; değilse dersler daha sıkıcı bir hale gelebilir. Öğretmenin imajının belirlenmesinde kültürel ilgi ve seviyesinin rolü ve payı bulunur. Bu sebeple öğretmenlerin yetiştirilmesi ve meslekî gelişimlerinde kültüre önem verilmesi uygulamalarda verim alınması bakımından oldukça önemlidir.

Müfredatın ve öğretmenin eğitimin teorisinde ve pratiğinde geniş anlamda kültürden besleniyor olması eğitim kültür arasındaki korelasyonun gücünü ve fonksiyonelliğini ifade etmektedir. Bu da mevcut eğitim sistemini ve uygulamaları daha verimli hale getirmektedir. Bununla birlikte yerel kültürel unsurların uygulamalarda kullanılması eğitimde besleyici bir unsur olarak kendini göstermektedir. Böylece küresel ve yerel kültür unsurların dengeli bir etkileşim içinde eğitimde var olması kültürün çatışmacı tarafını değil uzlaştırıcı ve bütüncül boyutunu güçlendirerek toplumsal barışı besler.

Kaynakça

Cevizci, Ahmet. “Kültür”. Felsefe Sözlüğü. İstanbul 1999, s. 536-537.

Cicero. Tusculan Disputations. çev. A. P. Peabody. Boston 1886.

Eagleton, Terry. The Idea of Culture. Malden 2009.

Gökalp, Ziya. Türkçülüğün Esasları. haz. M. Kaplan. İstanbul 1976.

Güvenç, Bozkurt. İnsan ve Kültür. İstanbul 1979.

Oğuz, Esin Sultan. “Toplum Bilimlerinde Kültür Kavramı”. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi. 28/2 (2011), s. 123-139.

Özlem, Doğan. “Kültür Felsefesi”. Felsefe Yazıları. İstanbul 2002, s. 125-150.

Tylor, Edward B. Primitive Culture. London 1920.

Uygur, Nermi. Kültür Kuramı. İstanbul 2015.

Velkley, Richard. “The Tension in the Beautiful: On Culture and Civilization in Rousseau and German Philosophy”. The Legacy of Rousseau. ed. C. Orwin – N. Tarcov. Chicago 1997, s. 65-86.

Williams, Raymond. “Culture”. Keywords: A Vocabulary of Culture and Society. New York 1976, s. 76-82.

a.mlf. “The Idea of Culture”. Essays in Criticism. 3/3 (1953), s. 239-266.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/kultur

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

KÜLTÜR

Bir topluma ait maddi ve manevi ürünler.