A

ŞAM

Suriye’de tarihî bir şehir, başkent.

  • ŞAM
    • Cengiz TOMAR
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 15.09.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/sam
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    ŞAM
ŞAM

Suriye’de tarihî bir şehir, başkent.

  • ŞAM
    • Cengiz TOMAR
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 15.09.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/sam
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    ŞAM

Günümüzde Suriye, Lübnan, Filistin ile Ürdün'ün kuzeyini oluşturan ve Arapça Bilâdüşşam (Levant, Büyük Suriye) olarak bilinen bölgenin tarih boyunca merkezi olan şehirdir. Dımaşk'ın yanı sıra Dımaşkuşşam veya kısaca Şam olarak da adlandırılır. Ortaçağ kaynaklarında kullanılan Dımaşk (Damascus) adının yerini, özellikle Osmanlı döneminde bütün Suriye bölgesini ifade eden Şam adı aldı. Suriye Arap Cumhuriyeti'nin başkenti olan şehir ülkenin güneybatısında, Anti-Lübnan dağlarının doğu eteklerinde yer alır. Bölgedeki pek çok kent gibi kadim bir geçmişe sahiptir. Üzerinde kesintisiz yerleşim olan en eski şehir veya dünya üzerindeki en eski başkent olduğuna dair iddialar bulunmaktadır.

İslam orduları 635 gibi çok erken dönemden itibaren şehrin merkez olduğu Bilâdışam bölgesini fethettiğinde önde gelen sahabenin bir kısmı buraya ve özellikle Dâriye bölgesine yerleşerek İslam'ı öğretmeye başladılar. 661 yılında Emevî Devleti'ni kuran Muâviye'nin Şam'ı başkent yapmasıyla önemi daha da artan Şam, aynı zamanda bir ilim ve kültür merkezi haline geldi. Bu dönemde İslam'ı öğretecek muallimlere ihtiyaç duyulması üzerine Muâz b. Cebel, Ebü'd-Derdâ ve Ubâde b. Sâmit gibi sahabenin ileri gelenlerinin bölgeye yerleşerek ilim meclisleri ve halkaları oluşturmaları Suriye'de İslam eğitiminin yaygınlaşmasında önemli rol oynadı. Sahabeden hadis almak üzere şehir dışından gelenler de ilim ve kültür hayatına katkıda bulundu. Ancak Abbâsîler'le birlikte, bazı ilim adamlarının Bağdat'a göçmesi şehirdeki ilim hayatını kısmen zayıflattıysa da Şam, Ortaçağ'da ve Osmanlılar döneminde bir ilim ve kültür merkezi olma konumunu sürdürdü.

İlk dönemde medrese gibi kurumlar henüz teşekkül etmediğinden fethedilen diğer şehirlerde olduğu gibi Dımaşk'ta da camilerde kurulan meclis ve ilim halkalarının ilk basamağı olan küttaplarda okuma yazma öğretilirdi. Ardından daha çok İslam'ın anlaşılması ve yaygınlaşmasına yönelik pratik bir eğitim olarak Kur'an, fıkıh, hadis ve siyer gibi dersler verilirdi. Zaman içerisinde Arap olmayan milletlerin de İslamiyet'i benimsemesine paralel olarak Arapça eğitimi de verilmeye başlandı. Şam'daki küttaplarda genellikle çocuk olmak üzere her yaştan insan daha ziyade muallimin sözlerinin tekrarlanarak ezberletilmesi yoluyla eğitim almaktaydı. Özellikle fetihten sonra sahâbîlerin şehre yerleşmesi Şam'ı hadis nakli için bir çekim merkezi haline getirmişti. Camilerdeki özellikle dört Sünnî mezhebe ait fıkıh derslerinin verildiği halkalara zaviye veya medrese de denilirdi.

Emevîler döneminde ilim öğretiminde Şam'da özellikle Kur'an, fıkıh, hadis, siyer ve megazi gibi temel alanlar öne çıkmıştır. Suriye'nin, kadim bir ilim muhiti ve Hıristiyanlığın da merkezlerinden biri olması hasebiyle Emevîler döneminde yine tıp, kimya, felsefe ve astronomi alanlarında kadim literatürün tercüme edildiği, çeşitli telif eserler yazıldığı ve kütüphaneler oluşturulduğu bilinmektedir. Bu dönemde ayrıca bir rasathane ve hastane inşa edildiği kaynaklarda kaydedilmektedir. Başkent ve saray çevresi aynı zamanda bir kültür alanı olarak önemli şairlerin yetişmesine sebep olmuştur.

Abbâsîler döneminde başkentin Bağdat'a taşınması, siyasî merkez olma niteliğini sona erdirmiş olsa da şehirde büyük âlimlerin bulunması Şam'a yapılan ilim seyahatlerinin (rıhle) sürmesini sağlamıştır. Emevîler'in son dönemi ile Abbâsîler'in ilk döneminde şehrin öne çıkan âlimi fakih ve muhaddis, Evzâiye mezhebinin kurucusu Evzâî'dir ve İslam mezheplerinin teşekkül devrinde bölgede yaygınlaşan Kaderiye ve Cebriye mezheplerine karşı selef itikadının temsilcisi olarak mücadele etmiştir. Bu dönemde şehirde daha çok Hanefî ve Şâfiî hukukun (mezheplerinin) yayıldığı görülmektedir. Abbâsîler döneminde Şam'da hadis alanında Saîd b. Abdülazîz, İsmâil b. Ayyâş, Ebû Zür'a Dımaşkî dikkat çeken isimlerdir. Aynı süreçte bölgede önemli fakihler de yetişmiştir.

Abbâsîler döneminde pek çok Şamlı âlim, başkentin ve sarayın imkânları sebebiyle, Bağdat'a göç edip yerleşirken Mısır, Kuzey Afrika, Arap yarımadası, Irak ve Endülüs'ten pek çok âlim de hadis almak maksadıyla buraya gelmiştir. Bunlar arasında en meşhuru Ebû İshak Fezârî'dir. Bu dönemde şehirde tarih ilminin de öne çıktığı görülmektedir. Şamlı muhaddis ve tarihçi Velîd b. Müslim siyer ve megaziye dair risaleler kaleme almıştır. Siyer, megazi ve İslam fetihleriyle ilgili eserleri olan İbn Âiz ile Ebü'l-Haccâc Şemseddin Yûsuf miladi X. yüzyılın meşhur Şamlı tarihçilerindendir.

Kuzey Suriye merkezli Hamdânîler (905-1004) döneminde edebî ve kültürel hayatın gelişmesi Şam'ı da etkilemiştir. Bu devirde şehre yerleşen Fârâbî özellikle önemlidir. Fâtımîler Kahire'de kurdukları dârülilmin bir örneğini Şam'da da tesis etmişlerse de bu müessese bir eğitim ve bilim kurumu olmaktan ziyade bir propaganda merkezi olmaktan öteye gidemeyerek kapanmıştır. Fâtımîler'le çağdaş olan Selçuklular döneminde yaygınlaşan medreseler Büveyhîler ve Fâtımîler gibi iki Şiî devletin ardından bölgede Sünnî İslam'ı müdafa etmek isteyen Selçuklular ve halefleri tarafından Şam'da da kurulmaya başlanmıştır. Suriye Selçukluları döneminde Şam'da Şücâüddevle Sadr tarafından inşa ettirilen ilk medresenin Hanefî fıkhını öğretmek üzere kurulması manidardır. Bu sürecin bir devamı olarak Dımaşk Atabegliği döneminde şehirde beşi Hanefî, biri Şâfiî mezhebine ait olmak üzere dört medrese kurulmuş, bu sayede ilim hayatı tekrar canlanmıştır. Ehl-i sünnet geleneğini bölgede yaygınlaştırmak isteyen Nûreddin Zengî medrese geleneğini devam ettirmiş Şam'da meşhur âlim İbn Asâkir için ilk dârülhadisi kurmuştur (Nûriye Dârülhadisi). Nûreddin Zengî Şam'da tıp eğitimi verilen ilk hastaneyi (Bîmâristân-ı Nûrî) ve pek çok medrese ve müesseseyi de inşa ettirmiştir. Hem bu medreseler ve hastanede hem de Emevî Camii'nde bu dönemde kurulan büyük kütüphanelerle ilgili kayıtlar mevcuttur. Böylece Fâtımîler ve Haçlı seferleriyle bölgede canlılığını yitiren ilim geleneği ihya edilmiştir. Açılan medreseler ile diğer ilim ve kültür kurumları zengin vakıflarla desteklenmiş, Şam'a pek çok talebe ve âlim akın etmiştir. Şam'la özdeşleşen meşhur tarihçiler İbnü'l-Kalânisî ve İbn Asâkir bu dönemde yetişmiştir. Nûreddin Zengî'nin ölümünün ardından da medreseler ve eğitim hayatında önemli gelişmeler oldu. Eyyûbîler döneminde Şam'da 600 müderrisin bulunduğu kaydedilmektedir.

Fâtimîler sonrasında şehirde canlanan ilmî hayat Eyyûbîler döneminde yeni medreseler ve vakıflarla daha da zenginleşti. Bâtınîlere karşı yapılan mücadelede dört Sünnî mezhebe dayalı eğitim için pek çok medrese, ayrıca dârülkur'an ve dârülhadis adı verilen ihtisas medreseleri inşa edildi. Bunun yanı sıra tasavvuf eğitimiyle birlikte dinî ilimlerin de öğretildiği hankah ve zaviyelerin sayısı arttı. Eyyûbîler döneminde Dımaşk'ta Eyyûbî sultanlarının adlarına nispetle Azîziye, Âdiliye ve Eşrefiye dârülhadisleri tesis edildi. Bu devirde Şam'da fıkıh alanında eğitim veren doksandan fazla medrese bulunmaktaydı. Yine Mühezzebüddin Dahvâr tarafından kurulan bir tıp medresesinin varlığı bilinmektedir.

Çeşitli memleketlerden pek çok meşhur ilim adamı Şam'a yerleşerek Eyyûbî medreselerinde ders vermenin yanı sıra eserlerini de telif etmişlerdir. 1214-1238 yılları boyunca Nûriye Medresesi'nde ders veren meşhur Hanefî fakihi Mahmûd Hâsırî aslen Buharalı idi ve tahsilini orada tamamlamıştı. Öğrencileri arasında Eyyûbî Sultanı Melikü'l-Muazzam ile Birzâlî, Sıbt İbnü'l-Cevzî, İbnü'l-Adîm ve İbnü's-Sâbûnî gibi dönemin ünlü isimleri vardı. Meşhur mutasavvıf İbnü'l-Arabî de Eyyûbîler döneminde şehre yerleşerek Sâhibiye ve Mismâriye medreselerinde ders vermiş, eserlerinin bir kısmını burada kaleme almıştır. Şehrizorlu bir âlim olan İbnü's-Salâh Şehrezûrî de şehre gelerek Rehâviye, Sittüşşam ve Şâmiyyetüssuğrâ medreseleri ile Eşrefiye Dârülhadisi'nde hocalık ve idarecilik yaptı. Eyyûbîler döneminde Cezayir'den de Arap dilcisi İbnü'l-Mu'tî gelerek şehre yerleşmiştir. Eyyûbî hükümdarlarının tarihe çok önem vermesi bu dönemde Şam'da pek çok tarih âliminin yetişmesine vesile olmuştur. Şibliye, Bedriye ve Müstansıriye medreselerinde müderrislik yapan tarihçi ve fakih Sıbt İbnü'l-Cevzî'nin dersleri ve vaazlarına sultanların da geldiği kaydedilir. Bu dönemde Şam medreselerinde yetişen tarihçiler arasında Bündârî de sayılabilir. Dönemin önemli Şamlı âlimleri arasında İzzeddin İbn Şeddâd ve İbn Vâsıl önde gelenlerdendir. Matematikçi İbn Fellûs, hekim ve hekimlere dair biyografi kitabı yazan İbn Ebû Usaybia, botanikçi ve hekim Reşîdüddin İbnü's-Sûrî ve botanikçi ve eczacı İbnü'l-Baytâr Şam'ın bu dönemde yetiştirdiği önemli âlimlerdir.

Eyyûbîler ve ardından Memlükler dönemi Şam'da ilmî hayatın zirveye çıktığı dönemdir. 1260 yılında bu dönemde nüfus 100.000'in üzerine çıktı. Seksen civarında yeni medrese inşasıyla toplam medrese sayısı 150'ye, müderris sayısı 1000'e kadar ulaştı. Memlük sultanları Mısır'da olduğu gibi Suriye'de de ilmî çalışmalara kurdukları vakıflar ve medreseler yoluyla büyük destek vermişlerdir. Özellikle bölgenin başkenti niteliğinde olan Şam'da eğitim öğretim faaliyetinin devam ettiği cami, medrese, hankah, zaviye ve ribatlar inşa ettirerek onları zengin vakıflarla desteklemişlerdir. Şehirdeki devlet adamları ve eşraf da bu faaliyete katılmış, dört mezhebe ait çok sayıda fıkıh eğitimi verilen medrese kurulmuştur. Buna eğitim öğretim faaliyetlerinin yapıldığı cami, türbe, hankah, ribat ve zaviyeleri de eklemek gerekir. Bu eğitim öğretim kurumlarında dinî ilimlerin yanı sıra tıp eğitimi de verilmekteydi. Bazı ilimlerde başkent Kahire'yi geride bırakan Şam, özellikle dinî ilimler, Arap dili ve edebiyatı, tarih ve biyografi alanlarında Ortaçağ İslam dünyasında bir benzeri olmayan tedvin hareketine sahne olmuştur. Bunda Endülüs ve Kuzey Afrika'dan gelerek şehre yerleşen ulemanın yanı sıra, Moğol istilası sonucunda Anadolu, İran ile Irak'tan göç eden ulemanın da önemli payı vardır (bk. Medrese).

Bu dönemde Şam'da yetişen ulema arasında kıraat alanında İbnü'l-Cezerî, biyografi alanında aynı zamanda müfessir de olan Bikaî, hadis alanında Nevevî, Mizzî, İbn Receb gibi dönemin meşhur isimleri bulunmaktadır. Fıkıh alanında İzzeddin İbn Abdüsselâm, İbnü'l-Vekîl, İbnü'z-Zemlekânî, Taceddin Sübkî, Takıyyüddin İbn Teymiyye ve İbn Kayyim Cevziyye gibi âlimler sayılabilir. Uzun süre Şam nâibi olan Tenkiz (ö. 1340) ilim faaliyetlerine önemli katkılarda bulunmuş, onun döneminde pek çok medrese inşa edilmiştir. Nûreddin Zengî'nin hastanelerine ilave hastaneler kuran Tenkiz döneminde bu hastanelerde Reşîdüddin Ebû Huleyka, Ali b. Yûsuf Rehâbî, İbnü'n-Nefîs gibi önemli hekimler yetişmiştir. Kozmografya ve coğrafya âlimi Şeyhürrab ve Dımaşkî de şehrin bu dönemde yetiştirdiği önemli simalardandır. Tarih sahasında İbn Hallikân, Birzâlî, Takıyyüddin İbn Kadî Şühbe, Şehâbeddin İbn Arabşah ve Nuaymî şehirle özdeşleşen ulema arasındadır. XII. yüzyıldan itibaren Nablus tarafından gelerek Şam'a yerleşen Kudâme ailesi (Benî Kudâme) Zengîler, Eyyûbîler ve Memlükler dönemi boyunca özellikle Hanbelî fıkhı ve hadis başta olmak üzere değişik alanlarda İslam dünyasının her tarafında tanınan önemli âlimler yetiştirmiş, bir kısmı üst düzey bürokratik görevler üstenmişlerdir. Bunlar arasında Cemmâilî, Şemseddin İbn Abdülhâdî, Cemâleddin İbn Abdülhâdî (İbnü'l-Mibred), Ziyâeddin Makdisî, Muvaffakuddin İbn Kudâme ve Şemseddin İbn Kudâme anılabilir.

Şam 1516 yılından itibaren Osmanlı hakimiyetine girdi. Yavuz Sultan Selim'in ilk işi Muhyiddin İbnü'l-Arabî'nin mezarının bulunduğu yerde bir külliye inşa ettirmek oldu. Osmanlı döneminde doğrudan İstanbul'a bağlanan şehir idarî, ticarî ve ilmî alanda önemli bir merkez olma özelliğini devam ettirdi. Şam'da önemli imar faaliyetlerinde bulunan Osmanlılar da medrese ve külliye inşasını sürdürdüler, Şam'da kadim bir geleneğe sahip olan eğitim öğretim kurumlarına Osmanlılar tarafından pek müdahale edilmedi. Şam'ın nüfusu diğer İslam beldelerinden gelenlerle giderek arttı. Bu dönemde bazı âlimlerin medreselerde görev almak amacıyla İstanbul'a gittikleri bilinmektedir. İstanbul ile Şam arasında bir ilmî bağlantının olduğu, Şam'dan İstanbul'a İstanbul'dan da Şam'a eğitim için gidenlerin bulunduğu kaydedilmektedir.

XIX. yüzyılda modern eğitim kurumları açılıncaya kadar Şam'da eğitim, Ortaçağ'da olduğu gibi medreselerin yanı sıra cami, tekke ve hankahlarda yapılmaktaydı. Emeviye Camii en saygın eğitim kurumu olma özelliğini sürdürürken, Kanûnî Sultan Süleyman'ın inşa ettirdiği Süleymaniye Külliyesi de eğitim hayatında önemli bir yere sahipti. Tıpkı Ortaçağ Şamı'nda olduğu gibi dinî ilimlerin yanı sıra astronomi, tıp, felsefe ve matematik gibi alanlarda eğitim verilmekteydi. Osmanlı döneminde şehirde öne çıkan diğer eğitim kurumları Âdiliye, Berrâniye, Fârisiye, Kaymeriye ve Eşrefiye medreseleri gibi Ortaçağ medreseleriydi. Şam öteden beri yetiştirdiği ulema aileleri ile bilinir. Eyyûbîler ve Memlükler döneminde meşhur bazı ulema aileleri Osmanlılar döneminde de bu ağırlıklarını hissettirmişlerdir. Bunlar arasında Gazzî, Nablusî, Muhibbî, İmâdî ve günümüze kadar gelen Ferfûr ailesi sayılabilir. Çivizâde Mehmed Efendi, Bostanzâde Mehmed Efendi, Muidzâde Amâsî ve Fevzi Efendi gibi İstanbul ulemasından bazı isimlerin de ders almak için Şam'a gelmesi şehrin Osmanlı döneminde de ilmî canlılığını devam ettirdiğinin bir göstergesidir. Şam ulemasının öne çıkanları Osmanlı padişahları tarafından İstanbul'a davet edilmiştir. Bunlar arasında Bedreddin Gazzî, Haskefî, Ahmed b. Muhammed Dımaşkî ve Abdülvehhab Ferfûrî sayılabilir. Bu durum Osmanlılar dönemi boyunca İstanbul ile Şam arasında güçlü bir ilmî irtibatın olduğunu gösterir.

XVIII. yüzyıldan itibaren Suriye ve Lübnan bölgesi hıristiyan misyonerlerin faaliyet alanı haline geldi. Osmanlı Devleti'ndeki ilk misyoner okulu 1775'te Şam'da açılan Lazarist Misyoner Okulu'dur. Midhat Paşa tarafından bölgede açılan Cem'iyetü'l-Hayriye okulları ardından devlet okuluna dönüştürülmüştür. XIX. yüzyıl boyunca Şam'da, bütün Osmanlı coğrafyasında olduğu gibi geleneksel eğitim veren medreselerin yanı sıra dinî ve tabii ilimlerin öğretildiği modern okullar açılmaya başlandı. 1903 yılında Şam'da ilk tıp fakültesi açıldı. 1919 yılında daha sonra Dımaşk Üniversitesi'nin temeli olacak Hukuk Fakültesi kuruldu. Bu fakülte Fransız mandası döneminde 1923 yılında Suriye Üniversitesi'ne, bağımsızlığın ardından 1958 yılında Dımaşk Üniversitesi'ne dönüştürülmüştür. 2011 yılında Arap baharı isyanlarının başlamasından önce nispeten liberalleşen Suriye ve Şam'da özel üniversiteler açılmasına imkân sağlanmıştır.

Günümüz Suriye'sinde eğitim dokuz-on beş yaş arasında zorunlu olup, okulların %98'i devlete aittir. Arapça eğitimin yapıldığı bu okullarda İngilizce, Fransızca ve Rusça da öğretilmektedir. İlköğretim altı, ortaöğretim üç ve lise öğretimi üç yıldır. İlköğretim ve Ortaöğretimden Millî Eğitim Bakanlığı, yükseköğretimden ise Yükseköğretim Bakanlığı sorumludur. Şam'da Dımaşk Üniversitesi'nin yanı sıra diğer bir devlet üniversitesi olan Suriye Sanal Üniversitesi ile altı özel üniversite bulunmaktadır. Arap ülkelerinde 2011 yılında başlayan "Arap baharı" isyanları Suriye'de de etkisini göstermiş, yaşanan çatışmalar, azalan genç nüfus eğitim öğretim hayatına darbe vurmuştur.

Kaynakça

Ahmed Çelebi. İslâm’da Eğitim Öğretim Tarihi. çev. A. Yardım. İstanbul 1983.

Ali, Saîd İsmâil. Meâhidü’t-Ta‘lîmi’l-İslâmî. Kahire 1978.

Basuğuy, Bedrettin. Salâhaddîn-i Eyyûbî Devrinde İlmî Faaliyetler. İstanbul 2008.

Bozkurt, Nebi. “Medrese”. DİA. 2003, XXVIII, 323-327.

Buzpınar, Şit Tufan. “Suriye (Osmanlı Dönemi)”. a.e. 2009, XXXVII, 550-555.

a.mlf. “Şam (Osmanlı Dönemi)”. a.e. 2010, XXXVIII, 315-320.

Chamberlain, Michael. Ortaçağ’da Bilgi ve Sosyal Pratik, Şam: 1190-1350. çev. B. Kaya. İstanbul 2014.

Evtânî, Ahmed Muhammed. Dımaşk fi’l-Asri’l-Eyyûbî. Dımaşk 2007.

Gilbert, Joan E. “Ortaçağ’da Şam’da İslâmî İlimlerin Kurumsallaşması ve Meslek Haline Gelişi”. çev. H. Yılmaz. Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi. sy. 37 (2009), s. 171-193.

İbn Vâsıl. Müferricü’l-Kürûb fî Ahbâri Mülûki Benî Eyyûb. nşr. C. eş-Şeyyâl – H. M. Rebî‘. I-V, Kahire 1953-1977.

Makdisî, Ebû Şâme. Kitâbü’r-Ravzateyn fî Ahbâri’d-Devleteyn. nşr. İ. ez-Zeybek. I-V Beyrut 1997.

Makdisi, George. Ortaçağ’da Yüksek Öğretim: İslam Dünyası ve Hıristiyan Batı. çev. A. H. Çavuşoğlu – H. T. Başoğlu. İstanbul 2004.

Mubaydin, Muhenned. “Mülâhazât Havle Ta‘lîmi’s-Sıbyân fî Medîneti Dımaşk fi’l-Ahdi’l-Osmânî, 922-1338/1516-1918”. el-Mecelletü’l-Ürdüniyye li’t-Târîh ve’l-Âsâr. 6/2 (2012) s. 110-134.

Nuaymî. ed-Dâris fî Târîhi’l-Medâris. nşr. İ. Şemseddin. I-II, Beyrut 1990.

Pedersen, Johannes. “Masdjid”. The Encyclopaedia of Islam (first edition). 1913-1936, V, 315-376.

Şümeysânî, Hasan. Medârisü Dımaşk fi’l-Asri’l-Eyyûbî. Beyrut 1983.

Tibawi, A. L. “Origin and Character of al-Madrasah”. Bulletin of the School of Oriental and African Studies. 25/1-3 (1962), s. 225-238.

Tomar, Cengiz. “Suriye (Tarih)”. DİA. 2009, XXXVII, 545-550.

a.mlf. “Suriye (Kültür ve Medeniyet)”. a.e. 2009, XXXVII, 555-557.

a.mlf. “Suriye (Osmanlılar’dan Günümüze)”. a.e. 2009, XXXVII, 557-559.

a.mlf. “Şam”. a.e. 2010, XXXVIII, 311-315.

Tritton, A. S. Muslim Education in the Middle Ages. London 1957.

Uluçam, Abdüsselam. “Şam (Mimari)”. DİA. 2010, XXXVIII, 320-325.

Yılmaz, Harun. Zengî ve Eyyûbî Dımaşk’ında Ulema ve Medrese (1154-1260). İstanbul 2017.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/sam

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

ŞAM

Suriye’de tarihî bir şehir, başkent.