Osmanlı devlet adamı.
Osmanlı devlet adamı.
İstanbul doğumlu olup babası Rusçuklu Hacı Hafız Mehmed Eşref Efendi'dir. İlk adı Ahmed Şefik'tir. On yaşında hafız oldu ve on iki yaşında Dîvân-ı Hümâyun Kalemi'ne dahil edildi. Bu büroda iken "Midhat" mahlasını aldı, divanî yazısını öğrendi, Arapça ve Farsça öğrenmeye başladı. Aynı zamanda Fatih Camii'nde nahiv, mantık, fıkıh, hikmet, Arapça ve Farsça derslerine devam etti. 1840 yılında Sadaret Mektûbî Kalemi'ne geçti. 1842'de Şam Türkçe tahrirat kâtibi muavinliği ile başlayan taşra tecrübesi, 1845'te Konya ve 1847'de Kastamonu'da Vali Bekir Sâmi Paşa'nın divan kâtibi olarak devam etti.
1849 yılında yasama ve yargı alanında en önemli kurum olan Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye bünyesinde bulunan mazbata odasına tayin edildi. İki yıl içinde serhalifeliğe yükseldi ve Mayıs 1852 tarihinde bölge gümrükleriyle ilgili anlaşmazlıkların yanı sıra Arabistan Ordusu Müşiri Mehmed Paşa hakkındaki şikâyetleri araştırmak üzere Şam'a gönderildi. Ekim 1852'de İstanbul'a döndüğünde bölge ile ilgili idarî, malî ve askerî konularda sadarete kapsamlı bir rapor sundu. Midhat Efendi artık Osmanlı merkez yönetiminde bilinen bir isim ve üst düzey toplantıların aranan zabıt kâtibiydi. Kırım savaşı öncesi gerçekleşen Hariciye Nazırı Rifat Paşa-Prens Menşikof görüşmesinin zabıt kâtibi de Midhat Efendi idi. 1854'te Meclis-i Vâlâ ikinci kâtipliğine yükseltildi.
Kırım savaşı devam ederken İngiliz ve Fransız askerlerinin gıda ihtiyacının karşılanamaması yönündeki şikâyetler üzerine incelemelerde bulunmak üzere Eylül 1854'te Varna'ya gönderildi. Burada dört ay süren başarılı bir teftiş görevinin ardından Şubat 1855'te İstanbul'a döndü. 1855 depreminin ardından Bursa'ya ve Kırım savaşının ardından savaş mağdurlarıyla ilgili şikâyetlerin yoğunlaşması üzerine Mart 1857'de ikinci defa olarak Varna'ya gönderildi. Altı ay süren bu görevi sırasında da yerinde incelemeler yaparak başarılı bir teftiş gerçekleştirdi.
1858 yılında Paris, Londra, Brüksel ve Viyana'yı kapsayan altı aylık bir Avrupa seyahatinin ardından Meclis-i Vâlâ başkâtipliğine tayin edildi. Şubat 1861 tarihinde "vezir/paşa" unvanı verilerek Niş valiliğine atandı. Midhat Paşa, bu ilk valiliği döneminde güvenliği ve gelirleri arttıran, ulaşımı kolaylaştıran ve idarî reformlarla yönetimi daha etkin kılan uygulamalarıyla dikkat çekti. Eğitim alanına özel önem atfettiği görülen Midhat Paşa vilayet genelinde mahalle mekteplerinin sayısını artırmanın yanı sıra Niş'te bir de rüştiye mektebi açtı. Daha da önemlisi, Osmanlı Devleti'nde türünün ilk örneği olarak müslüman ve gayrimüslim kimsesiz çocuklara temel bilgilerin ardından meslekî eğitim de verilerek hayata hazırlanması amacıyla 1863'te ilk ıslahhaneyi kurdu. Paşanın, okulun adını, Bakara sûresinin 220. âyetinde yetimlerden söz ederken geçen "ıslah" kelimesinden esinlenerek belirlediği belirtilir. Niş Islahhanesi'nde beş-on üç yaş arası kimsesiz çocuklar eğitilirken her tür temel ihtiyaçları da karşılandı, farklı alanlarda beceri kazanabilmeleri için ustalar görevlendirilerek terzilik, kunduracılık vb. alanlarda meslek edinmeleri sağlandı. Başarısı kısa sürede ispatlanan ıslahhaneye talep giderek artınca yardım severlerin desteği ile 150 kadar kimsesizin eğitim öğretim alabileceği yeni bir bina inşa edildi. Islahhanede eğitilen çocuklardan terziliği seçenler, Niş Zaptiye Alayı askerî elbiselerinin dikimini gerçekleştirdiler.
Midhat Paşa Niş valiliğindeki başarılarından dolayı, mahallî idare sisteminin yeniden yapılandırılması müzakerelerine katılmak üzere Temmuz 1864'te İstanbul'a davet edildi. Ekim 1864'te vilayet usulüne geçme kararı alınarak Niş, Silistre ve Vidin eyaletlerinin birleştirilmesiyle oluşturulan Tuna vilayetinin örnek olması kararlaştırıldı. Yeni vilayete atanan ilk vali de Midhat Paşa idi. Bu örnek vilayette uygulanmak üzere Tuna Vilayet Nizamnamesi hazırlandı ve paşa, Kasım 1864'te vilayet merkezi olan Rusçuk'ta görevine başladı. Vilayet yeniden yapılandırılarak ulaşım, ziraat ve sanayi alanlarında belirgin iyileştirmeler sağladı. Bilginin yaygınlaşmasına katkı sağlamak üzere matbaa kurmanın yanı sıra Osmanlı Devleti'nde yayımlanan ilk vilayet gazetesi olma özelliğini taşıyan Türkçe ve Bulgarca Tuna gazetesi çıkarıldı.
Midhat Paşa yeni görevinde eğitim faaliyetlerine de özel önem verdi ve eğitimi esaslı bir ıslahata tâbi tuttu. Vilayetin ilk genel meclisinde eğitim konusu müzakere edilerek mevcut mekteplerin daha verimli çalışmasının sağlanmasına ilave olarak mektebi olmayan köylere mektep yapılması, mevcut on bir rüştiyeye ilave olarak otuz yedi yeni rüştiye mektebinin açılmasına karar verildi. Müslüman ve hıristiyan öğrenciler din derslerini ayrı hocalardan alırken fünun ve maarif derslerini ortak sınıflarda Türkçe alacaklardı. Vilayet merkezinden başlayarak büyük yerleşim merkezlerinde rüştiye mezunlarının gideceği idâdî mektepleri açılacaktı. Bu dönemde paşa, Niş'te başarılı olan ıslahhane mektebini de yaygınlaştırmaya çalıştı. Islahhane projesi bölge ileri gelenlerinin de destekleriyle Rusçuk, Sofya ve Köstence'de de uygulandı. Midhat Paşa Avrupa seyahati dönüşünde Sultan Abdülaziz'i 5 Ağustos 1867'de Rusçuk'ta ağırlamış ve bu sırada padişah kimsesizler için 75.000, öğrenciler için 50.000 ve kimsesizler yurdu ve okullar için de 50.000 kuruş ihsanda bulunarak eğitime ciddi destek sağlamıştı. Projenin hükümet tarafından da kabul görmesi üzerine ülke genelinde aynı adla birçok okulun açılması sağlandı. Önce kimsesiz erkek çocukları için açılan ıslahhaneler, zamanla kız çocukları için de açıldı. Meslekî ve teknik eğitim alanında öncü okullardan sayılan ve daha sonra bir kısmı sanayi mekteplerine dönüşecek olan ıslahhanelerde, temel eğitimin ardından çeşitli alanlarda meslekî eğitim verilmekteydi.
Şubat 1868'de vilayetlerle ilgi bazı hususların müzakeresi için davet edilen Midhat Paşa İstanbul'da iken, Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye ilga edilip yerine Şûrâ-yı Devlet ve Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliye'nin kurulmasıyla Mart 1868'de Şûrâ-yı Devlet başkanlığına tayin edildi. Yaklaşık bir yıl süren başkanlığı döneminde kurumun esas görevlerinin yanı sıra en çok ihtiyaç duyulan sanayi alanlarında yetişmiş eleman talebini karşılamak için Sultanahmet semtinde Mekteb-i Sanayi açılışını gerçekleştirdi. Eski Kılıçhane binalarında öğretime başlayan okul için bir de fabrika inşa edildi. Kasım 1868'de törenle eğitime başlayan Sanayi Mektebi'nin açılış konuşmasını yapan Midhat Paşa, kısa süre sonra da nizamnamesini hazırladı. Sadrazam Âli Paşa ile anlaşmazlığa düşmesi üzerine Şubat 1869'da Bağdat valiliğine tayin edildi.
Midhat Paşa Bağdat'a gittiğinde yeni vilayet nizamnamesi uygulanmaya başlanmış olmakla birlikte birçok birim eski usulde göreve devam etmekteydi. Paşanın üç yıllık valiliği döneminde vilayet yeni siteme göre sancak, kaza, nahiye ve köylere taksim edildi, toprak reformu uygulanmaya başlandı, vergiler yeni sisteme göre düzenlendi, kara ve deniz ulaşımı geliştirildi, nehir ve deniz vapurları sayıca arttırılarak şartları iyileştirildi, Basra tersanesi ıslah edildi, vilayet genelinde imar ve inşa faaliyetlerine hız verildi. Bu dönemde eğitim alanında da önemli gelişmeler gerçekleşti. İlk olarak Bağdat'ta, ardından da Kerkük'te birer sanayi mektebi açılarak öğrenciler temel eğitimin ardından demircilik, marangozluk, terzilik, kunduracılık ve kumaş dokumacılığı gibi mesleklerde yetiştirildiler. Ayrıca rüştiye mektepleri ve Bağdat merkezinde bir de idâdî okulu açıldı. Paşanın Bağdat'ta gerçekleştirdiği önemli kültür faaliyetlerinden biri de kitap, risale ve gazete basacak seviyede bir matbaayı kurmuş olmasının ardından Türkçe ve Arapça dillerinde önce haftada bir, sonra da haftada iki defa olarak Zevra gazetesini yayımlamasıdır.
Midhat Paşa, Mahmud Nedim Paşa'nın Eylül 1871 tarihinde sadarete tayin edilmesinin ardından Mayıs 1872'de Bağdat valiliğinden istifa ederek İstanbul'a döndü. İstanbul'da iktidara muhalif grupların ilgi odağı olunca sadrazam tarafından İstanbul'dan uzaklaştırılmak adına Edirne valiliğine tayin edildi. Fakat aynı günlerde sadrazam Mahmud Nedim Paşa aleyhinde şikâyetlerin yoğunlaşması üzerine görev yerine gitmeden padişah tarafından kabul edilerek Temmuz 1872 tarihinde sadarete atandı. Ancak Ekim 1872'de azledildi. Müteakip dört yıl boyunca kısa süreli görevler ve mâzuliyetler yaşadı. İdarî ve malî sıkıntıların artmasının yanı sıra uluslararası ilişkilerdeki gerginlikler sebebiyle çözümü meşrutî sistemde görenlerin yine ilgi odağı oldu. Mayıs 1876'da Mahmud Nedim Paşa'nın azledilmesiyle kurulan Mütercim Rüşdü Paşa kabinesinde yer aldı ve 30 Mayıs 1876'da Sultan Abdülaziz'i tahttan indiren ekibin önemli bir üyesiydi.
Yeni padişah V. Murad zamanında Midhat Paşa Kanûn-ı Esâsî hazırlık çalışmaları yapmaktaydı. Padişahın sağlığının giderek kötüleşmesi üzerine Veliaht Abdülhamid tahta geçti (31 Ağustos 1876). Midhat Paşa Kanûn-ı Esâsî çalışmalarına devam ederken Mütercim Rüşdü Paşa'nın istifası üzerine 19 Aralık 1876'da sadrazamlığa tayin edildi. Sultan II. Abdülhamid ile yapılan yoğun müzakereler sonunda 23 Aralık'ta Kanûn-ı Esâsî ilan edildi. Midhat Paşa ile padişahın çalışma tarzının uyuşmadığı kısa sürede belirginleşince 5 Şubat 1877'de azledilerek yurt dışına gönderildi. Ağustos 1878'e kadar süren sürgün döneminde, Rusya ile yapılan Doksanüç Harbi ağır bir yenilgiyle sonuçlanmıştı. Savaş sonrası kargaşa ortamında Midhat Paşa'nın Avrupa'da kalmasını doğru bulmayan padişah, paşanın önce Girit'te ikametine izin verdi ve ardından da Kasım 1878'de onu Suriye valiliğine tayin etti.
Midhat Paşa Suriye'de de vilayetin idaresini yeniden yapılandırdıktan sonra başta güvenlik ve ulaşım olmak üzere birçok alanda ıslahat hareketi başlattı. Paşanın fiilen on sekiz ay süren valiliği döneminde gerçekleştirdiği en önemli atılımlardan biri de eğitim alanında oldu. Amerikan, Fransız ve İngiliz misyoner cemiyetlerinin bu alanda gerçekleştirdiği yatırımlarla Suriye bölgesi hıristiyan çocuklarının müslüman akranlarına kıyasla çok önemli imkânlara sahip olduğunu gözlemleyen Midhat Paşa, devlet imkânlarıyla eğitime gereken desteği sağlayamayacağını düşündüğü için Şam'da bir Cem'iyet-i Hayriye kurarak hayır severleri harekete geçirdi ve daha ilk dört ay içerisinde sekiz okulun açılmasını sağladı. Okul ihtiyacının fazla olması sebebiyle bağışların yetersiz kalması üzerine vakıf gelirlerinin de modern okulların sayısının arttırılması için kullanılmasına karar verdi. Vali, aynı tavrı diğer sancaklar için de göstererek kısa sürede Akkâ, Beyrut, Lazkiye, Sayda ve Trabluşşam'da hayır cemiyetleri vasıtasıyla kurulan yeni okulların sayısını arttırdı. Erkek okulları kadar yaygın olmamakla birlikte başta Şam olmak üzere Beyrut ve Trablusşam gibi sancaklarda kızlar için de yeni okullar açıldı. Daha önce açılan ancak sağlıklı çalıştırılamadığı için kapanan ıslahhane yeniden faaliyete geçirilerek müslim ve gayrimüslim iki yüz civarında öğrenciye temel bilgilerin ardından sanat eğitimi verilmeye başlandı. Midhat Paşa'nın Şam'da kurduğu önemli kurumlardan biri de kütüphanedir. 1879 yılında dağınık halde farklı medrese ve camilerde bulunan kıymetli eserleri toplatarak 1980'lere kadar Suriye Millî Kütüphanesi olarak hizmet verecek olan Zâhiriye Kütüphanesi'ni kurdu.
Ağustos 1880'de Aydın valiliğine atanan Midhat Paşa, fiilen sekiz ay süren bu son idarî görevinde Temmuz 1880 İzmir ve Nisan 1881 Sakız adası depreminin olumsuz sonuçlarıyla uğraşmış, bayındırlık ve güvenlik hizmetlerine yoğunlaşmıştır. Bu sırada İstanbul'daki muhalifleri Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilmesindeki dahli dolayısıyla tutuklanıp yargılanması için Sultan II. Abdülhamid'i ikna ettiler. 17-18 Mayıs 1881 gecesi kaçarak Fransız Konsolosluğu'na sığındı. İzmir'de bulunan tutuklama heyeti başkanı Cevdet Paşa'nın verdiği güvence ve Fransa hükümeti nezdinde Osmanlı Devleti'nin gerçekleştirdiği girişimler sonucu teslim olarak İstanbul'a getirildi. Haziran 1881'de Yıldız Sarayı bahçesinde kurulan özel mahkemede yargılandı ve idama mahkûm edildi. Sultan II. Abdülhamid'in, idam cezasını ömür boyu hapse çevirmesi üzerine Temmuz 1881'de Tâif'e gönderildi. Mayıs 1884'e kadar Tâif Kalesi'nde hapis hayatı yaşayan Midhat Paşa, sıkı kontrol altında iken giderek kötüleşen bir muameleye tâbi tutulduktan sonra 7-8 Mayıs 1884 gecesi boğularak öldürüldü. Resmî ölüm sebebi şîrpençe olarak açıklanan Midhat Paşa'nın cesedi Tâif'te defnedilmiş, kemikleri ise 1951'de İstanbul'a nakledilerek Âbideyihürriyet Meydanı'nda yapılan mezara konulmuştur.
Düzenli bir eğitim öğretim görmeden yetişen Midhat Paşa, ülkenin gelişimi için eğitimin vazgeçilmez olduğunu düşündüğünden Türk eğitim tarihinde iz bırakan uygulamalar gerçekleştirdi. Niş valiliği döneminde ihdas ettiği ıslahhane mektebi çok başarılı olduğundan ülke geneline yayılarak meslekî ve teknik eğitimin öncülüğünü yaptı. Vali olarak görev yaptığı Niş, Tuna, Bağdat ve Suriye'de devletin kurmayı planladığı okulları hayata geçirmek için örnek çalışmalar yaptı. Devlet imkânlarının yetersizliği sebebiyle vilayetlerin hayır severlerini harekete geçirmenin yanında vakıf imkânlarını da kullanarak kısa sürelerde çok sayıda modern okulun faaliyete geçmesini sağladı. Söz konusu vilayetlerde sayısı az da olsa kız okullarının açılması, matbaanın ve yerel basının faaliyete geçirilmesi de eğitim ve kültür hizmetleri bakımından önemli katkılardı.
Cioeta, Donald J. “Islamic Benevolent Societies and Public Education in Ottoman Syria, 1875-1882”. Islamic Quarterly. 26/1 (1982), s. 40-55.
Çetinsaya, Gökhan – Buzpınar Ş. Tufan. “Midhat Paşa”. DİA. 2005, XXX, 7-11.
Gökbilgin, M. Tayyib. “Midhat Paşa”. İA. 1971, VIII, 270-282.
İnal, İbnülemin Mahmut Kemal. Son Sadrazamlar. İstanbul 1982, s. 315-414.
Koç, Bekir. “Osmanlı Devleti’nde Islahhane ve Sanayi Mekteplerinin Kuruluş Süreçlerine Dair Bazı Gözlemler”. Modern Türklük Araştırmaları Dergisi. 7/2 (2010) s. 199-217.
Korkmaz, Adem. Midhat Paşa: İdari ve Siyasi Faaliyetleri. Ankara 2019.
Midhat Paşa. Mir’ât-ı Hayret. nşr. Ali Haydar Midhat. İstanbul 1325.
a.mlf. Tebsıra-i İbret. nşr. Ali. Haydar Midhat. İstanbul 1325.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Midhat Paşa ve Tâif Mahkûmları. Ankara 1985.
a.mlf. Midhat Paşa ve Yıldız Mahkemesi. Ankara 1967.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/midhat-pasa
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
Osmanlı devlet adamı.