A

MÜZE

Kültür varlıklarını ortaya çıkaran, koruyan, tanıtan ve bununla ilgili eğitimler veren kurum.

  • MÜZE
    • Ekrem AYTAR
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 22.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/muze
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    MÜZE
MÜZE

Kültür varlıklarını ortaya çıkaran, koruyan, tanıtan ve bununla ilgili eğitimler veren kurum.

  • MÜZE
    • Ekrem AYTAR
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 22.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/muze
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    MÜZE

Müze Grekçe "mouseion" veya Latince "müzler (periler) mabedi" kelimelerinden türemiştir. Müzeler, bilimsel yöntemlerle kültür varlıklarının tespit edilmesi ve ortaya çıkarılmasının yanı sıra onları inceleyen, değerlendiren, koruyan, tanıtan; sürekli ve geçici sergilerle sanat eserlerinin muhafazasını ve teşhirini sağlayan genel yapılar olarak tanımlanmaktadır. Müzeler, tarihî ve kültürel zenginlikleri sergilemenin yanı sıra geçmişle gelecek arasında bir köprü vazifesi de görmektedir.

Tarihte ilk müzenin Atina Akropolü'ndeki Propylain'in bir salonuna Pinakotheka (resim deposu) adının verilmesiyle kurulduğu kabul edilmektedir. İlk koleksiyonlar ise Ortaçağ'da Avrupa'nın kilise ve manastırlarında dinî eşyaların biriktirilmesinin yanı sıra aristokratların, heykel, mücevherat, sikke ve madalyonları toplamasıyla meydana gelmiştir. Yeniçağ'a gelindiğinde Rönesans ve Reform hareketlerinin etkisiyle sanat eserlerine olan ilgi artmış, özellikle burjuvazi güç ve zenginliklerini gösterme amacıyla eser sergileme tutkusuna kapılmıştır. Bu koleksiyonlar sonraki yıllarda Avrupa'da kurulacak müzelere temel teşkil etmiştir.

Türkiye'de müzecilik çalışmalarının kurumsallaşması, XIX. yüzyıla, Tanzimat dönemine dayanır. Sultan Abdülmecid, 1845 yılında Yalova ve çevresine yaptığı gezi sırasında dikkatini çeken Bizans yazıtlarını İstanbul'a getirtmiştir. Ardından Tophâne-yi Âmire Müşiri Fethi Ahmed Paşa 1846 yılında eski silahları toplamış ve bu eserler, daha sonra Askerî Müze olarak kullanılan Aya İrini Kilisesi'nde "Mecma-ı Esliha-yı Atîka" ve "Mecma-ı Âsâr-ı Atîka" adıyla iki bölüm halinde düzenlenmiştir. Ayrıca Fethi Ahmed Paşa, Fransız arkeoloğu P. Dumont'a bu eserlerin bir katalogunu da yaptırmıştır. Saffet Paşa'nın Maarif nazırlığı sırasında 8 Temmuz 1869 tarihinde Aya İrini Kilisesi'nin bir köşesinde oluşturulan bu koleksiyona "Müze-yi Hümâyun" adı verilmiş ve Mekteb-i Sultânî muallimlerinden İngiliz E. Goold müdür olarak atanmıştır. 1871 yılında Mahmud Nedim Paşa tarafından müze müdürlüğü lağvolunmuştur. 1872 yılında Ahmed Vefik Paşa'nın Maarif nazırlığı döneminde yeniden ihdas edilen müdürlüğe bu defa Alman P.A. Dethier getirilmiştir. Bu görevi 1881 yılındaki vefatına kadar yürüten Dethier zamanında çeşitli yerlerden getirtilen eserlerle Aya İrini'nin kapasitesi dolma noktasına gelmiştir. Yeni bir binaya ihtiyaç duyulunca 20 Aralık 1873 yılında hazîne-yi hâssanın uhdesinde olan Çinili Köşk, müzeye tahsis edilmiştir. Dethier, Anadolu'daki kültür varlıklarının yağmalanmasını önlemeye çalıştığı gibi, ilk Âsâr-ı Atîka Nizamnamesi'nin yürürlüğe girmesinde etkili olmuştur. 3 Mart 1881 tarihinde Dethier ölünce, 11 Eylül 1881'de Sadrazam Edhem Paşa'nın oğlu ressam-arkeolog Osman Hamdi Bey ilk Türk müze müdürü olarak göreve getirildi. 1883 yılında yeni bir Âsâr-ı Atîka Nizamnamesi'ni yürürlüğe koyan Osman Hamdi Bey, Nemrut dağında ve Sayda'da yaptığı kazılarda ortaya çıkartılan eserlerin fazla olması ikinci bir müze binası ihtiyacını doğurunca yeni müze binasının inşasına başlandı. 13 Haziran 1891 tarihinde Mimar Vallaury tarafından tasarlanan neo-klasik üslup yeni müze binasının resmî açılışı yapıldı. Müzenin diğer bölümleri 1902 ve 1908 yılında tamamlandı. Yeni müze binası arkeolojik eserlerin teşhiri ve muhafazasına, Çinili Köşk ise Türk ve İslam eserlerine tahsis edildi. Ayrıca Osman Hamdi Bey döneminde Bursa Mülkî İdâdîsi bünyesinde 1 Eylül 1904 tarihinde Müze-yi Hümâyun Bursa Şubesi açıldı. Bir eğitim kurumu içerisinde açılan bu müze, Anadolu'daki mahallî müzelerin ilk örneklerinden biri olarak kabul edilir. İçerisinde Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait madenî para, mermer kitabe, heykel gibi çeşitli arkeolojik malzemeler yer almıştır. Osman Hamdi Bey'in ölümünden (1910) sonra yerine uzun yıllar yardımcılığını yürüten kardeşi Halil Ethem Bey atandı. Halil Ethem Bey, müzenin koleksiyonlarını yabancı uzmanlara düzenletti ve yeni kataloglar hazırlattı. Onun döneminde 1917 yılında Eski Şark Eserleri Müzesi açıldı. Bu müzenin yanı sıra Süleymaniye Külliyesi'nin imaretinde Evkaf-ı İslâmiye Müzesi ile Kasımpaşa Tersanesi'ndeki Deniz Müzesi açıldı.

Millî Mücadele sürecinde müzeler Maarif Vekâleti'ne bağlandı ve 1922 yılında Maarif Vekâleti bünyesinde Âsâr-ı Atîka Müdürlüğü kuruldu. Cumhuriyet'le birlikte Topkapı Sarayı, millî müze haline getirildi ve 3 Nisan 1924 tarihinde Topkapı Sarayı müze olarak açıldı. Meşrutiyet döneminde ülke genelindeki camilerde bulunan eski ve kıymetli eserlerin korunması amacıyla kurulan Evkaf-ı İslâmiye Müzesi, bu dönemde Türk ve İslam Eserleri Müzesi adı altında geliştirildi. Mustafa Kemal Atatürk, yurt gezileri esnasında özellikle müzeleri ve eski sanat ve uygarlık eserlerine ilgi göstermiş, bu ilgi müzelerin Türkiye Cumhuriyeti'nin kültür politikasındaki yeri ve önemini belirlemişti. Nitekim Cumhuriyet döneminde ülke çapında hızla müzeler kurulmaya başlandı. Ankara'da Etnografya ve Arkeoloji müzeleri açıldı. İzmir, Konya, Bursa, Bergama, Efes, Antalya, Adana, Sivas, Antakya, Manisa, Isparta, Afyon, Kayseri, Akşehir, Diyarbakır, Edirne, Eskişehir, Sinop, Tire, Tokat, Van, Erzincan, Niğde, Çanakkale, Denizli, İznik, İçel, Kırşehir, Kütahya, Samsun, Amasya ve Silifke gibi yerlerde müzecilik faaliyetleri başladı. Ayrıca İstanbul'da İtfaiye, Ankara'da ise PTT gibi bazı kuruluşlar küçük müzeler oluşturdu. Cumhuriyet döneminde bazı özel müzeler de kuruldu. İstanbul'da Sadberk Hanım Müzesi, Hasköy'de Rahmi Koç Müzesi, Konya'da Koyunoğlu Müzesi gibi. Türkiye'de müzeciliğin gelişimine çok sayıda isim katkı sağlamıştır. Bu isimlerden başlıcaları şunlardır: Osman Hamdi Bey, Halil Ethem Bey, nümismat Tevnit ve Osman, sanat tarihçisi Vahit, arkeoloji kütüphanesi kurucuları Ali ve Mistakidis, arkeolog T. Makridi, Aziz Ogan, Tahsin Öz, Remzi Oğuz Arık, Hamit Zübeyr Koşay, Mehmet Önder, Süleyman Fikri Erten, Süleyman Göncer, Osman Bayatlı, Ali Rıza Yalgın, Halis Turgut Cinlioğlu, Nuh Naci Kum, Nuri Balköse.

Tarihsel süreçte müzelerin işlevlerine eğitim de eklenmiştir. Koleksiyonlarını araştırarak toplayan, koruyan ve sergileyen müzeler, XX. yüzyılda eğitim felsefelerinin de etkisiyle ziyaret edilebilen mekânlar olmasının yanı sıra eğiten mekânlar olarak da önem kazanmıştır. Müzelere geçmişte, geleneksel olarak toplama ve koruma rolü biçilmişken günümüzde özellikle eğitim öğretimde daha aktif bir rol yüklenmiş, okul dışı öğrenme yaşantısı sağlayan, insanlarda kültürel kimlik duygusunu geliştirmeye yardım eden yerler olarak görülmektedir. Müze eğitiminin gelişim sürecinde önemli olan bir başka etken ise hayat boyu öğrenme yaklaşımıdır. Bu yaklaşımla müzeler de eğitim sürecinin bir parçası olarak görülmeye başlanmıştır. Yetişkin olan bireylerin, müze ziyaretlerini turistik geziden ziyade kendilerine değer katacak şekilde gerçekleştirmeleri hedeflenerek, müze eğitiminin sadece öğrenciler için değil gencinden yaşlısına bütün ziyaretçiler için düşünülüp tasarlanması gerektiği dile getirilmiştir. Müzelerde planlı, programlı etkinlikleriyle eğitim sürecini desteklemekte ve beslemektedir. Ziyaretçiler müzede sergilenen nesnelerle etkileşimde bulunarak informel olarak yeni bilgiler öğrenmektedir. Müzeler ayrıca belli hedef ve konulara yönelik olarak kurslar düzenleyerek eğitim faaliyetleri de gerçekleştirmektedir. Yine müzelerde gerçek nesneler karşısında kalıcı öğrenme gerçekleştirilmekte, beş duyu organı etkin olarak kullanılarak yaparak-yaşayarak öğrenme imkânı sağlanmaktadır. Müzelerin okul gezileri ile öğrenciler tarafından toplu olarak ziyaret edilmesi, gençlerin bu alışkanlığı kazanmasını sağlamakta, çocuk ve gençlerde eğitimin sadece okul bünyesinde gerçekleşmediği bilincini oluşturmaktadır. Eğitim süreci açısından değerlendirildiğinde müze koleksiyonlarında yer alan eser ve nesneler, bilgiyi kendi varlıkları yolu ile muhataplarına aktarmaktadır. Formel öğretimde kullanılan kitaplar ve derslerde yer alan nesneler arasındaki mevcut bağları görünür kılan müzeler, gözlem yapma, izleme ve karşılaştırma imkânı da sağlamaktadır.

Türkiye'de son yıllarda, etkileşimli müze ve yaşayan tarih müzeleri oluşmaya başlamıştır. Mesela Rahmi Koç Müzesi ziyaretçilerine sunduğu imkânlarla etkileşimli müzeye, İstanbul'da Hisart Canlı Tarih ve Diorama Müzesi, Beypazarı Tarih Müzesi de yaşayan tarih müzesi çeşidine yönelik örneklerdendir. Beypazarı Müzesi'nde ziyaretçilerin Karagöz ve Hacivat giysilerini denemeleri bile müzeciliğe farklı bir bakış açısı getirmiştir. Ayrıca ziyaretçilerin farklı öğrenme şekilleri dikkate alınarak müzelerde çeşitli öğrenme tarzlarına sahip kişilere yönelik düzenekler kurulmuştur. Bunların yanı sıra Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde atölye bulunmaktadır. Burada ilköğretim ve ortaöğretim öğrencileri için etkinlik paketi sunulmuştur. Bu müzelerin dışında panoramik sergileme ve üç boyutlu ortam oluşturulmuş olan Anıtkabir Kurtuluş Savaşı Müzesi ve Panorama 1453 Tarih Müzesi de ziyaretçilerin dikkatini çekici özelliktedir. Türkiye'de müzeler, özellikle okul tarih programının öğretimini kolaylaştıracak çok zengin koleksiyonlara sahiptir. İçerdikleri nesneler, görsel materyaller drama imkanları ile tarih eğitimi için zengin bir ortam sunmaktadır.

Birer eğitim ve kültür merkezi halini alan müzelerin toplumsallaşması sürecinde de çeşitli faaliyetler gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda UNESCO tarafından dünya kültür mirasının korunması ve dünya müzeciliğinin tanıtılması amacıyla 18 Mayıs günü dünyada "müzeler günü" olarak ilan edilmiştir. Türkiye'de de 1982 yılından itibaren 18-24 Mayıs tarihleri arası "müzeler haftası" olarak kutlanmaktadır. Bu haftada müze uzmanları okullara giderek, öğrencilere müze ve müzecilik hakkında bilgi vermektedir. Ayrıca halkı müzelere çekebilmek için; müze turları, okul dışı galeri öğrenme programları, toplum, yetişkin ve aile programları, kurslar, okul programları, çevrim içi eğitim programları gibi etkinlikler düzenlenmektedir.

Günümüzde Cumhurbaşkanlığı Millî Saraylar Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, üniversiteler, yerel yönetimler ve özel kuruluşlara bağlı olarak faaliyet gösteren çok sayıda müze; halkın eğitimine katkıda bulunan, buna yönelik ulusal ve uluslararası konferans ve seminerlerin yapıldığı, sergilerin açıldığı birer eğitim ve kültür kurumu haline gelmiştir. Özellikle müzelerin dijital yanının hızlı bir gelişme göstermesi, eğitim boyutunun ve fonksiyonunun güncellenerek artması neticesini getirmiştir. Artık her müzede bulunan satış mağazalarından alınan o müze ile ilgili hatıra eşya türünden objeler müzenin etkisini yaygınlaştırmaktadır. Müze ve ören yerlerinin gezilmesiyle oluşan kültür, bütün dünyada kültürel mirası koruma bilincini arttıran geliştiren ve yayan bir fonksiyon icra etmektedir.

Kaynakça

Arseven, Celâl Esad. “Müze”. Sanat Ansiklopedisi. 1983, III, 1487-1495.

Ata, Bahri. Müzelerle ve Tarihi Mekanlarla Tarih Öğretimi: Tarih Öğretmenlerinin “Müze Eğitimine” İlişkin Görüşleri. Dr.T, Gazi Üniversitesi, 2002.

Aytar, Ekrem. “Tarihin Tanıkları: İstanbul Müzeleri”. İnsicam. sy. 2 (2021), s. 40-44.

Çetin, Yusuf. “Çağdaş Eğitimde Müze Eğitiminin Rolü ve Önemi”. Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi. sy. 8 (2002), s. 57-61.

Çıldır, Zekiye. “Türkiye’de Bir Eğitim Ortamı Olarak Müzelerin Kullanımına İlişkin Eğitimciler Tarafından Hazırlanan Raporlar”. Folklor/Edebiyat. 20/79 (2014), s. 179-188.

Müzeler ve Öğretmen. Ankara 1958.

Önder, Alev v.dğr. “Müzelerin Eğitim Amaçlı Kullanımı Projesi: İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki Marmara Örneklemi”. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi. sy. 25 (2009), s. 103-117.

Şahbaz, Sevgi (ed.). Müzeleri Keşfediyorum. İstanbul 2021.

Watterlund, Kris – Sayre, Scott. 2009 Art Museum Education Programs Survey.  (Erişim tarihi: 26.09.2022).

Yılmaz, Ali v.dğr. Etkileşimli Müze ve Tarihi Çevre Eğitimi: Kuramsal Temeller ve Örnek Etkinlikler. Ankara 2021.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/muze

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

MÜZE

Kültür varlıklarını ortaya çıkaran, koruyan, tanıtan ve bununla ilgili eğitimler veren kurum.