A

KUR'AN KURSU

Kur’an öğreten ve hafız yetiştiren eğitim kurumu.

  • KUR'AN KURSU
    • Mustafa ÖCAL
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 31.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/kuran-kursu
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    KUR'AN KURSU
KUR'AN KURSU

Kur’an öğreten ve hafız yetiştiren eğitim kurumu.

  • KUR'AN KURSU
    • Mustafa ÖCAL
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 31.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/kuran-kursu
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    KUR'AN KURSU

Kur'an okumayı öğrenmek ve belli sûreleri ezberlemek müslümanlar için dini bir sorumluluk olarak kabul edilir. Buna ilave olarak Kur'an'da yüzünden okunmasının teşvik edilmesi (Fâtır 35/29-30; Âl-i İmrân 3/113), hadîs-i şeriflerde Kur'an okumanın Allah'ın sevdiği amel ve ibadetlerin en faziletlisi olarak nitelendirilmesi, Kur'an'ı öğrenip öğretmenin faziletlerinin bildirilmesi, evlerin namaz ve Kur'an kıraati ile süslenmesi tavsiyesi, onu tertip üzere okuyarak hatim indirmenin Allah'ın en sevdiği amellerden biri olarak kabul edilmesi ve hafızlara yönelik müjdeler müslüman toplumlarda Kur'an'ın yüzünden okunmasını ve ezberlenmesini teşvik eden unsurlardandır (bk. Hatim).

Müslüman toplumlarda ilk devirlerden itibaren çocuklara Kur'an okumayı öğretme konusu eğitimin ilk basamaklarında yerini almıştır. Bu eğitim aile büyükleri veya hususi hocalar tarafından verildiği gibi yaygın olarak camilerde veya mekteplerde icra edilegelmiştir (bk. Cami).

Kur'an ile bağlantılı eğitim öğretim faaliyetlerinden en önemlisi hafızlık çalışmasıdır (bk. Hafız). Bu çerçevede Kur'an tilavetiyle ilgili başta tecvit olmak üzere birçok kıraat ilmi de teşekkül etmiştir. Bunlar bir yönüyle Kur'an öğrenen herkesin belli bir seviyede öğrenmesi gereken, diğer yönüyle de hafızların yanı sıra imamlık, müezzinlik, hatiplik, mevlithanlık gibi meslekleri icra edenlerin mutlak surette kazanması lazım gelen ilimlerdir.

Öte yandan tilavet eğitiminin ihtisas seviyesi de bulunmaktadır. Nitekim Hz. Peygamber'den gelen nakillere dayanılarak Kur'an'ın farklı vecihlerle kıraat şekillerinin ortaya çıktığı, bu şekillerin farklı coğrafyalarda yaygınlaştığı, keza tecvit ilminde pek çok incelik bulunduğu bilinmektedir. Bütün bu ilimleri öğrenmek isteyenler için her devirde kurumlar tesis edilmiştir.

Asr-ı saâdet'in Mekke döneminde Kur'an eğitim ve öğretimi Dârülerkam'da, Medine'de ise Suffe'de yoğunlaşmıştır. Ayrıca Mahreme b. Nevfel'in Medine'deki evinin bir bölümünden "dârülkurra" diye bahsedilmesi (İbn Sa'd, IV, 205) Kur'an öğretimi ve ilgili ilimlerin tahsili için mescitler dışında mekânların da ihdas edildiğine işaret etmektedir.

Bu şekilde başlayan Kur'an öğretimi faaliyetleri tarih boyunca iki ana başlık altında kurumsallaşmıştır. İlki, küçük çocuklara Kur'an öğretilen mekânlar, ikincisi ise yüksek seviyeli Kur'an ilimlerinin tahsil edildiği müesseselerdir. Emevîler'in son döneminden başlayan ve Abbâsîler'de yaygınlaşarak devam eden "küttâb" adlı mekânlarda çocuklara okuma yazma ve Kur'an öğretilmekteydi. Bu uygulama Karahanlılar ve Selçuklular'da sıbyan mektebi, Osmanlılar'da ise sıbyan mektebi, dârütta'lîm, mahalle mektebi, taş mektep gibi isimlerle devam etmiştir (bk. Mahalle/Sıbyan Mektebi).

Hafız yetiştirilen ve yüksek seviyeli kıraat ilimleri okutulan kurumlar olarak Eyyûbîler'de dârülkur'an adlı medreseler açılmıştır. Bunun Selçuklular'daki izdüşümü dârülhuffâz, Osmanlılar'da ise dârülkurradır.

Cumhuriyet Döneminde Kur'an Eğitimi ve Öğretimi: 3 Mart 1924 tarihli ve 430 sayılı Tevhîd-i Tedrisat Kanunu'nun 2. maddesi gereğince bütün okullar gibi dârülkurraların da Maarif Vekâleti'ne bağlanması gündeme gelmiştir. Ancak dönemin Diyanet İşleri Başkanı Rifat Börekçi'nin, bu kurumların birer ihtisas okulu olduğu için başkanlığın bünyesinde öğretime devam etmesi gerektiği yolundaki ısrarlarıyla Kur'an kursu adını alarak ve müfredatı güncellenerek faaliyetlerine devam etmişlerdir.

Maarif Vekâleti istatistiklerine göre 1932-1933 eğitim öğretim yılında Bursa, Edirne, Erzurum, Eskişehir, Isparta, İstanbul, Kayseri, Konya ve Trabzon'da birer Kur'an kursu açılmıştır. Bu kurslara devam eden öğrenci sayısı toplamda 232'dir (Zengin, 2002: 96). Bazı araştırmalara göre ise 1927-1933 yılları arasında dokuz-on adet Kur'an kursu kadrosu bulunmasına rağmen bunlar faaliyette değillerdi. 1934-1935 eğitim öğretim yılında sadece bir adet Kur'an kursu bulunmaktaydı.

Cumhuriyet'in ilanı sonrasında Kur'an öğretimi ve hafız yetiştirilmesi için başka adımlar da atılmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 1925 yılı bütçe görüşmeleri esnasında Antalya mebusu Rasih Efendi ve arkadaşları tarafından verilen takrirde, hafız yetiştirilmek üzere Evkaf Müdüriyet-i Umûmiyesi bütçesinden ödenek ayrılması istenmiştir. Meclis Komisyonu'nun kararı sonrasında "dârülhuffâz" adı ile Kur'an öğretimi yapacak ve hafız yetiştirecek kurumların açılması uygun görülmüş, on yerde açılması için Diyanet İşleri Reisliği 1925 yılı bütçesinden 4800 lira ödenek ayrılmıştır. Bursa, Konya ve Kastamonu'da ilk örnekleri vücut bulan bu yeni uygulama 22 Mayıs 1925 tarihinde Maarif Vekâleti'nin müdahalesiyle önce Bursa'daki, sonrasında Konya valisi ve Maarif müdürünün "Konya'da böyle bir müessesenin küşadı bir medrese açılmışçasına maziye doğru bir hareket tevlid etmiş olacak ve dağarcığını alan köylü çocukları bu medreseye koşacaktır" sözleriyle şikâyette bulunmasıyla Konya'daki kurumlar kapatılmıştır.

Diyanet İşleri Reisliği'nin Maarif Vekâleti'ne hitaben gönderdiği 18 Temmuz 1925 tarihli yazıda, 1925 yılı bütçesinde bu amaçla ödenek ayrıldığı ve meclis tarafından da onaylandığının belirtilmesi, açılan dârülhuffâzın bir mektep olmadığı, amacının Kur'an öğretimi olduğu ve bunun da herhangi bir yerde yapılabileceği, ayrıca başlatılan uygulamanın Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylandığı dile getirilse de netice alınamamıştır. Gelen cevabî yazıda (15 Ağustos 1925) dârülhuffâzların açılmasının Tevhîd-i Tedrisat Kanunu'nun ihlali olduğu, bu kurumları açmak yerine huffaz muallimlerinin mevcut imam ve hatip mekteplerinde görevlendirilerek hafızlar yetiştirmelerinin daha uygun olacağı bildirilmiştir (Zengin, 2011: 7-8).

Kur'an eğitimi ve öğretimi kapsamında atılan bir diğer adım hıfz dershaneleri olmuştur. Yıllar içerisinde peyderpey kapatılan imam ve hatip mekteplerinin İstanbul ve Kütahya'daki son ikisinin de 1929-1930 eğitim öğretim yılı sonunda kapanması, bununla birlikte 1933 Üniversite Reformu çerçevesinde mevcut İlahiyat Fakültesi'nin ortadan kalkması, Tevhîd-i Tedrisat Kanunu'nda zikredilen din hizmetlerinde istihdam edilecek görevlileri ve uzmanları yetiştiren, dinî bilgi üreten ve güncelleyen örgün eğitim kurumlarının ve matbu eserlerin sona ermesi anlamına geliyordu. Bu boşluğu kısmen de olsa doldurmak adına "hıfz dershaneleri" gündeme getirilmiştir.

1932-1933 yılına ait istatistiklerde Bursa, Edirne, Erzurum, Eskişehir, Isparta, İstanbul, Kayseri, Konya ve Trabzon'da açılan bu dershanelerde birer muallim ve toplam 232 öğrenci bulunduğu bildirilmektedir. Diyanet İşleri Reisliği'nin 1935 yılında başvekâlet müsteşarlığına gönderdiği yazıda, 1924 yılından itibaren on iki hıfz muallimliği (öğretici) kadrosu bulunduğu; İstanbul, Edirne, Isparta, Eskişehir, Erzurum, Bursa, Konya, Trabzon, Kayseri ve Kütahya'daki bu muallimlerin belirli mekteplerde değil, müftülerin gösterdiği cami ve mescitlerde görev yapmakta oldukları, görevlerinin ise "ilk tahsilini bitirmiş olup ibadette okumak için Kur'an'ı bellemek veya Kur'an'ı ezberlemek isteyenlere Kur'an'ı belletmek ve ezberlediklerini Kur'an'a mahsus usul ve kıraat üzere dinlemek ve hatalarını düzeltmek" olduğu açıklaması yapılmıştır. Dershanelerdeki toplam öğrenci sayısı ise 200'dür. Ancak bu öğrencilerin devlet kadrolarında istihdamı konusundaki karar ve uygulamalar netleştirilmemiştir.

Nitekim bu belirsizlik öğrenci mevcudunun hızla düşmesine yol açmıştır. Diyanet İşleri Reisi Rifat Börekçi'nin Konya Müftülüğü'ne gönderdiği 27 Nisan 1938 tarihli yazısında Kur'an-ı Kerim mualliminin 1938 yılının ilk üç ayına ait mesai cetvelinde talebe miktarının on üç-on dört arasında olduğu vurgulanmış, bu durumda tahsisatın başka yere aktarılacağı bildirilmiştir. Öte yandan hıfz dershaneleri murakabe altında tutulmuş, oraların dışında Kur'an öğretimi yapan hocalar ve muallimler resmî makamlar tarafından merkeze şikâyet edilmiştir.

Ancak bütün bu yasak ve baskılara rağmen Anadolu'nun her bölgesinde gayri resmî ve gizli olarak Kur'an eğitim ve öğretimi camilerde, eski medrese binalarında veya evlerde devam etmiştir. Jandarmaya yakalanma korkusundan dolayı ahırlar, samanlıklar, yaylalar, ormanlar ve mağaralar kullanılmıştır. Hatta bu görevi fahrî olarak yürüten hocalar yakalanarak çeşitli cezalara çarptırılmışlardır. Bazıları da "öğrenci velilerinden yüklüce para almak" gibi ithamlara maruz kalmışlardır.

1950 Sonrasında Kur'an Kursları: 1950 yılındaki genel seçimler sonrasında iktidara gelen Demokrat Parti ile başlayan yeni dönemde Kur'an eğitimi ve öğretimi adına bir taraftan resmî izinli Kur'an kursu sayısı artırılırken, diğer taraftan evlerde ve camilerde yapılan Kur'an öğretimine müsaade edilmiştir. 1960 yılına gelindiğinde kurs sayısı 127'den 301'e çıkmıştır. 1978-1979 eğitim öğretim yılında ise bu sayı 1538 olmuştur. Ancak kursların fizikî şartları istenilen düzeye getirilebilmiş değildir. Mesela 1961 yılında dönemin Diyanet İşleri başkan yardımcısı Sadettin Evrin hazırladığı bir raporunda Kur'an kurslarının medreselerden daha ilkel durumlarda eğitim verdiğini kaydetmiş, bazı ortaokul binalarının pazar günü ve tatil aylarında Kur'an öğretimi için kullanılmasını tavsiye etmiştir.

1979-1980 eğitim öğretim yılında faaliyette olan 2385 kursta toplam 68.486 kız ve erkek öğrenci okurken bu rakam 1990-1991 yılında 4998 kurs ve toplam 146.606 öğrenciye çıkmıştır. 2000-2001 yılı verilerine göre kurs sayısı 3119'a, öğrenci sayısı 85.106'ya düşmüştür. 2020-2021'de kurs sayısı 16.122'ye, öğrenci sayısı ise 829.529'a yükselmiştir.

Sekiz Yıllık Kesintisiz Zorunlu Eğitim Sürecinde Kur'an Kursları: 1997 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen 4306 sayılı kanun gereği sekiz yıllık kesintisiz zorunlu ilköğretim uygulamasına geçilmiş (Resmî Gazete, 1997: 23084), söz konusu kanunun ilgili maddelerinden hareketle Kur'an kurslarına dair bir yönetmelik hazırlanmıştır. Yönetmeliğin 15. maddesi gereği Kur'an kurslarına kayıt ve kabul için "ilköğretimin 5. sınıfının geçildiğini gösteren karnenin okul yönetimince onaylanmış örneğini vermek (İlköğretim çağını geçmiş olanlardan Türkçe okur-yazar olanlar kurslara kayıt ve kabul edilirler)" şartı getirilmiştir. 1999 yılında ise 22 Haziran 1965 tarihli ve 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'a yapılan ek madde ile (kanun nr. 4415) Kur'an kurslarına kayıt yaptırıp devam edebilmek için sekiz yıllık ilköğretimi bitirme ön şartı getirilmiştir. Dahası, yaz tatillerinde kısa süreli kurslara katılmak isteyen çocukların ilköğretim okullarının beşinci sınıfını bitirmiş olmaları istenmiştir (Resmî Gazete, 1999: 23777). Kanunun bu ve ilgili diğer maddelerine dayanılarak 2000 yılında hazırlanan Kur'an Kursları Yönetmeliği'nin 9. maddesinde kayıt için gerekli belgeler arasında "ilköğretimi bitirdiğini gösteren belgenin aslı veya onaylanmış örneği, yaz Kur'an kursları için ise ilköğretimin 5'inci sınıfını geçtiğini gösteren karnenin okul yönetimince onaylanmış örneği" (Resmî Gazete, 2000: 23982) istenmeye başlanmıştır. Bu yasal düzenlemeler sonucunda gerek kurs gerekse öğrenci sayısında hızlı bir düşüş yaşandı. Mesela 2000-2001 eğitim öğretim yılında toplam 6308 kurstan 3119'u açıktı. Öğrencilerin liselere veya çıraklık merkezlerine yönelmeleri, hafızlık için yaş sınırının yukarı çekilmesinden ötürü hafızlığın zorlaşması gibi sebeplerle ciddi öğrenci kaybına uğrayan veya tamamen kapanan kursların erkek hocalarının önemli bir kısmı camilerde imam veya müezzin olarak görevlendirildi.

2020-2021 eğitim öğretim yılı verilerine göre öğretime açık olan 16.122 kursta 30.659 hanım, 6269 erkek olmak üzere toplam 36.928 kişi Kur'an öğreticiliği yapmıştır. Yüzünden okuyan öğrenci sayısı 658.131 kız, 171.398 erkek olarak toplam 829.529, hafızlığa çalışanlar ise 32.366 kız, 39.923 erkek olmak üzere 72.289'dur.

Sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitim sürecinde 2000 yılından itibaren bir çocuğun yaz kurslarına devam edebilmesi için beşinci sınıftan altıncı sınıfa geçtiğini okuldan aldığı karnesiyle belgelemesi istenmeye başlanmıştır. Kur'an öğretimini olumsuz yönde etkileyen bu ve benzeri kararların yeniden gözden geçirilmesi sonucu hazırlanan 653 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Bakanlar Kurulu'nda kabul edilerek 17 Eylül 2011 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanmasıyla mesele çözüme kavuşturuldu (Resmî Gazete, 2011: 28057). Kararnamede 633 sayılı kanunun ek 3. maddesinin kaldırılmasıyla Kur'an-ı Kerim ve mealini öğrenmek, hafızlık yapmak, dinî bilgiler almak isteyenlerin, zorunlu temel eğitime devam ederken dershane, sanat ve spor etkinliklerine ilişkin çeşitli kurslara devam edebildikleri gibi bu kurslara da katılabilmelerine imkân sağlanmıştır. Söz konusu yaş sınırlamasının kaldırılmasına dair düzenlemenin, öğrencilerin kesintisiz zorunlu temel eğitimi ihmal edeceği sonucunu doğurmadığı ifade edilmiştir.

Kaynakça

“633 Sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’da Değişiklik Yapan 653 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname”. Resmî Gazete.sy. 28057, 17.09.2011.

Akgün, Vahdettin. “Kur’an Kursları ve Halkın Kur’an Kurslarından Beklentileri”. Kur’an Kurslarında Eğitim, Öğretim ve Verimlilik. haz. İ. Kurt – S. A. Tüz. İstanbul 2000, s. 187-201.

“Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an Kursları ile Öğrenci Yurt ve Pansiyonları Yönetmeliği”. Resmî Gazete. sy. 23982, 03.03.2000.

“Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun”. Resmî Gazete.sy. 23777, 05.08.1999.

“İlköğretim ve Eğitim Kanunu, Millî Eğitim Temel Kanunu, Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu, Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 24.3.1988 Tarihli ve 3418 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bazı Kâğıt ve İşlemlerden Eğitime Katkı Payı Alınması Hakkında Kanun”. Resmî Gazete. sy. 23084, 18.08.1997.

Karaçam, İsmail. Kur’ân-ı Kerîm’in Faziletleri ve Okunma Kaideleri. İstanbul 2004.

Kazıcı, Ziya. “Bir Eğitim Kurumu Olarak Dârü’l-kurrâ”. Kur’an Kurslarında Eğitim, Öğretim ve Verimlilik. haz. İ. Kurt – S. A. Tüz. İstanbul 2000, s. 34-36.

Öcal, Mustafa. Osmanlıdan Günümüze Türkiye’de Din Eğitimi. İstanbul 2015.

Zengin, Zeki Salih. “Cumhuriyet Döneminde Türkiye’de Kur’an Kurslarının Kurulması ve Gelişimi”. Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. 11/2 (2011), s. 1-24.

a.mlf. “Tevhid-i Tedrisat Kanununun Hazırlanmasından Sonraki İlk Dönemde Uygulanışı ve Din Eğitimi”. Dinî Araştırmalar Dergisi. 5/13 (2002), s. 81-106.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/kuran-kursu

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

KUR'AN KURSU

Kur’an öğreten ve hafız yetiştiren eğitim kurumu.