A

ZORUNLU EĞİTİM

Her vatandaşın almak zorunda olduğu temel örgün eğitim.

  • ZORUNLU EĞİTİM
    • Vehbi BAYSAN
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 19.09.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/zorunlu-egitim
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    ZORUNLU EĞİTİM
ZORUNLU EĞİTİM

Her vatandaşın almak zorunda olduğu temel örgün eğitim.

  • ZORUNLU EĞİTİM
    • Vehbi BAYSAN
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 19.09.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/zorunlu-egitim
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    ZORUNLU EĞİTİM

Avrupa'da XIX. yüzyılın ortalarına doğru kurumsallaşan "modern eğitim"in temel niteliklerinden biri de devlet tarafından her bireye zorunlu olarak bazı bilgi, beceri ve davranışların erken yaşlardan itibaren kazandırılmasıdır. Zorunlu eğitimin esasını başta okuma yazma, temel matematik işlemleri ve içinde bulunulan ülkenin tarihi, kültürü, ile temel hukuk ya da vatandaşlık bilgileri oluşturur. Bunlara, iş ve günlük hayat için becerileri kazandırmayı da eklemek gerekir. Modern devletin asli fonksiyonlarını gerçekleşebilmesi için egemenlik sahasındaki halkın asgari düzeyde bilgi, beceri ve duyarlık sahibi olması önemli bulunmuştur. Bu sebeple modern devletler, halklarının belli bir düzeyde eğitim almalarını hem bir hak hem de bir zorunluluk olarak tanımlamıştır. Temel eğitimin zorunluluğu ile zorunlu askerliğin gelişim süreçleri birbirine benzer nitelikler taşır. İstenilen niteliklere sahip bireylerin yetiştirilebilmesi için muhtevası devletçe belirlenen müfredatın yeni yetişen nesillere zorunlu olarak aktarılması genel bir ilke olarak kabul edilmiştir. Zorunlu eğitim kavramı, XVIII. yüzyılın ikinci yarısında konuşulmaya başlanmışsa da devletler tarafından kabul edilmesi ve yasalaşması yüzyıl kadar sürmüştür. Zorunlu eğitim, karma, tek-tip, iktidar seçkinlerinin siyasî, içtimaî, dinî, felsefî ve ideolojik doktrinine uygun bir müfredatla yürütülür. Aynı zamanda büyük ölçüde ve görece ücretsizdir. Zorunlu eğitimin Avrupa'da ve diğer ülkelerde gelişim seyri farklı tecrübeler göstermiş, çoğu kere dirençler ve alternatif teorilerle itirazlar da gelmiştir.

XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren modern devletlere dönüşmeye başlayan eski rejimler, yeni oluşturdukları bürokratik kurumlarda istihdam edebilecekleri eğitimli bireylere gereksinim duymaya başlamıştır. Bireylerin eğitiminde erken yaşlar hayli önemli olduğundan, zorunlu eğitimin mümkün olduğu kadar erken yaşlarda başlamasına özen gösterilmiştir. Temel eğitime katılımının mecburi hale getirilmesinin ilk adımları 1763'te Prusya'da atılmıştır. Beş-on dört yaş arası çocuklar günde altı saat ve bir yıl zorunlu eğitime tâbi tutulmuşlardır. Avrupa'da ilk eğitimi mecburi hale getiren ikinci ülke ise 1814 yılında Danimarka'dadır. Yedi-on dört yaş aralığındaki çocukların haftada üç gün okula gönderilmeleri için yeni düzenlemeler hayata geçirilmiş ve zorunlu eğitimin süresi yedi yıl olarak belirlenmiştir. Kırsal bölgelerde yaşayan ve eğitime ayıracak parası olmayan ailelere destek olmak üzere ek bütçeler hazırlanmıştır.

Bu adımları Avrupa'nın diğer ülkeleri takip etmiş, İsveç 1842'de Danimarka modelini örnek alarak oluşturduğu Okul Reformu Kanunu ile ülke çapında ilkokullar açmaya başlamıştır. Norveç 1848, Avusturya 1869, İsviçre 1874, İtalya 1877 yıllarında ilk eğitimi mecburi hale getirmişlerdir. Fransa Prusya yenilgisinin ardından 1882'de ilköğretimi zorunlu hale getirmiş ve bununla ilgilenecek özel bir bakanlık kurmuştur. İngiltere'de zorunlu eğitimin yasalaşması 1880'de ise beş yaş üzeri ve on yaş altı her çocuğun okula devam kanunu ile gerçekleşmiştir. Avrupa dışında ise mesela Japonya'da zorunlu eğitimin yasalaşması 1868'de, Avustralya'da 1872'de çıkarılan bir kanunla zorunlu eğitim kabul edilmiştir.

Osmanlı Devleti'nde eğitimin zorunlu hale gelmesine yönelik ilk adımlar II. Mahmud döneminde atılmıştır. 1824'te İstanbul ve bilâd-ı selâse (Galata, Üsküdar, Eyüp) kadılıklarına hitaben yazılan bir irade ile çocukların bir mesleğe verilmeden önce mutlaka mektebe gönderilmesi istenmiştir. Fermanda çocukların temel dinî bilgilerini öğrenmeleri vurgulanmış, bütün çocukların okula gönderilmesi istenmiştir. Ancak söz konusu fermanda her ne kadar çocukların mektebe gönderilmesi istense de burada öğrenilmesi istenen bilgiler modern eğitim programıın içeriği ile tam uyuşmamaktadır (bk. Maarif Fermanı [1824]).

Şubat 1838'de Takvîm-i Vekâyi'de Meclis-i Umûr-ı Nâfia tarafından hazırlanan uzun bir layiha yayımlanmış ve çocukların temel eğitimine dair birtakım öneriler sıralanmıştır. Bu önerilerden biri de çocukların dört ya da beş yaşına geldiklerinde mutlaka mektebe verilmesidir. Layihada bunun hilafına hareket eden yani çocuklarını belirtilen yaşlarda okula göndermeyi ihmal edenlerin cezalandırılacağı da duyurulmuştur. Önerilen taslak metin Meclis-i Vâlâ'nın onayı ile Padişah'a arzedilmiş ve yürürlüğe konulmuştur.

Ocak 1845'te Sultan Abdülmecid Bâbıâli'ye bir ziyaret gerçekleştirmiş ve orada eğitimin çok önemli bir konu olmasına rağmen bu alanda hiçbir şey yapılmadığının belirterek, hemen harekete geçilmesini istemiştir. Bunun üzerine Meclis-i Maârif-i Muvakkat adı altında geçici bir meclis oluşturulmuş ve bu meclis iki ay sonra Mart 1845'te hükümete sunduğu bir raporun içeriği aynen kabul edilmiş ve sonraki yıllarda eğitimin düzenlenmesinde raporun önergeleri tatbik edilmiştir. 1846'da eğitim işlerini daha ciddi şekilde takip edebilmek için yine raporun önerisiyle Meclis-i Maârif-i Umûmiye kurulmuştur. Meclis-i Maârif-i Umûmiye 8 Nisan 1847 tarihinde Fuat ve Emin paşalarla Kemal Efendi'nin de katkılarıyla ilk mekteplerin düzenlenmesi için kimi zaman "nizamname" olarak da anılan bir "talimat" yayımlamıştır. Mektep hocalarına hitaben hazırlanan bu talimatta çocukların eğitim öğretimlerinin nasıl yapılması gerektiği ayrıntılarıyla izah edilmiştir. Talimatın beşinci bölümü "Mecburi Devama Ait Hükümler" başlığını taşır ve zengin, fakir, yetim oluşlarına bakılmaksızın altıyı bitirip yedi yaşına gelmiş bütün çocukların mektebe verilmelerinin mecburi olduğunu resmen ilan eder. Ailelerin çocuklarını okula gönderip göndermediğini takip etme görevi de mahalle imamları ile muhtarlara verilir. Bu talimatın duyurulmasından kısa bir süre 28 Mayıs 1847'de padişahın da onayı alınarak ilan edilen bir duyuru ile devlet, ilköğretimin ne kadar önemli olduğunun ailelere anlatılması kampanyasını da başlatmıştır. Bundan yaklaşık bir yıl sonra Nisan 1848'de duyurulan ikinci bir talimatname ile çocukların mekâtib-i sıbyan ve rüştiyelerde toplamda altı yıl eğitim almaları mecburi hale getirilerek bu eğitimi tamamladıktan sonra bir mesleğe yönelmeleri ön görülmüştür (bk. Nisan 1847 Talimatı).

1857'de bakanlık seviyesinde Maârif-i Umûmiye Nezareti kurularak Abdurrahman Sâmi Paşa ilk Maarif nazırı olarak atanmıştır. Şubat 1858'de "Maarif Nezareti Sıbyan Mekteplerinin Islahatına Dair Nizamname Layihası" ile çocukların ilk eğitiminin mecburi olduğu teyit edilmiştir. Bütün bu konuda en önemli düzenleme 1 Eylül 1869 tarihinde yayımlanan Maârif-i Umûmiye Nizamnamesi ile gerçekleştirilmiştir. Nizamnamenin ilköğretime ait bölümünde kız çocuklarının altı, erkek çocukların ise yedi yaşında okula gitmelerinin on bir yaşına kadar mecburi olduğu bir defa daha vurgulanmıştır. Uyarılara rağmen çocuklarını okula göndermeyen ailelerden 5 kuruştan 1000 kuruşa kadar ceza alınacağı, eğer bu da tesir etmezse çocuğun zorla okula konulacağı duyurulmuştur. Okula devam mecburiyeti öncelikle okulu olan yerlerde uygulamaya konacak, okulu henüz olmayan kasaba ve köylerde bir an önce maarif teşkilatlanmasına gidilecek, yardım sandıkları oluşturmak da dahil para toplanarak ve devletin var olan imkânları da seferber edilerek vakit geçirmeden okul inşasına girişilecektir.

Zorunlu eğitim ile ilgili düzenlemeler 24 Aralık 1876 tarihli Kanûn-ı Esâsî ile anayasaya da girmiştir. Yasaya göre "Osmanlı efradının kâffesince tahsili maarifin birinci mertebesi mecburi olacak ve bunun derecât ve teferruatı nizâm-ı mahsus ile tayin kılınacaktır" (md. 114) denilerek tahsilin ilk derecesinin (ilköğretim) mecburiyeti kesin olarak ifade edilmiştir. Anayasa hükmüne rağmen, coğrafî dağınıklık, personel yetersizliği, ekonomik zorluklar ve belki de en önemlisi, modern devlet için modern eğitimin zorunluluğu felsefesi tam kavranamadığından eğitimin geniş kitlelere yansıması uzun süre gerçekleşememiştir.

II. Meşrutiyet döneminde ise 6 Ekim 1913 tarihli Tedrîsât-ı İbtidâiye Kanûn-ı Muvakkati ile ilk eğitimin süresi altı yıl olarak duyurulmuştur. Kanun "muvakkat" yani "geçici" olarak adlandırılmış olsa da genel olarak 1960'lara kadar yürürlükte kalmıştır. Hey'et-i İlmiye kırk üyesiyle 1923'te yaptığı ilk toplantıda temel eğitim süresinin altı yıl olmasını uygun görmüşse de 1924'te sürenin beş yıla indirilmesine karar verilmiştir. Cumhuriyet'in ilk anayasasında "İbtidâî tahsil bütün Türkler için mecburi devlet mekteplerinde meccanidir" (md. 87) hükmü getirilmiştir. Buna göre Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tamamına temel eğitim zorunlu hale getirilmiş ve bu eğitimin devlet okullarında ücretsiz olması benimsenmiştir.

Özellikle şehir dışında bulunan köylerde ve kasabalarda okul binalarının yokluğu veya yetersizliği, öğretmenlerin bu tür bölgelere atanamaması gibi sebepler yıllar boyunca aşılmaya çalışılmıştır. Daha çok ekonomik sebeplere dayanan ve gelişme ile doğrudan alakalı bu tür durumlara çözüm bulunması için şûralar düzenlenmiştir. Mesela 1946'da toplanan III. Millî Eğitim Şûrası'nda öğrenimin sekiz yıla çıkarılıp şehirlerde ilkokullarla ortaokulların birleştirilmesi önerilmiş ancak uygulamada yaşanacak zorluklar sebebiyle yürürlüğe konulamamıştır.

5 Ocak 1961'de kabul edilen İlköğretim ve Eğitim Kanunu'nun 2. maddesi öğrenim çağında bulunan kız ve erkek çocuklar için ilköğretimin mecburi olduğunu belirterek devlet okullarında parasız olduğunu bir defa daha duyurmuştur. Bu karar 1961 anayasasının 50. maddesine dayandırılmıştır. Buna göre "İlköğrenim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için mecburidir ve devlet okullarında parasızdır" denilerek mecburi eğitimin devlet tarafından ücretsiz verilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Temel eğitimin ve buna bağlı olarak zorunlu eğitim süresinin uzatılmasına dair tartışmalar 1960'lardan itibaren başlamış ve Türkiye'de 1970'lerin başında deneme uygulamaları hayata geçirilmiştir. Bu tarihten sonra beş yıllık zorunlu eğitimin arttırılmasına yönelik tartışma sürekli gündemde olmuştur. En sonunda "28 Şubat süreci" olarak da bilinen askerî darbe sırasında, ilk gündeme gelen ve hızla yasalaşan konulardan biri de zorunlu eğitimin beş yıldan sekiz yıla kesintisiz olarak çıkarılması olmuştur. Yasa ile ortaokullar kapatılmış, ilköğretim zorunlu ve kesintisiz sekiz yıla çıkarılmıştır. Meslek liseleri ve İmam-Hatip liselerinin orta kısımlarının kapatılması Türkiye'de ciddi zaaflara ve mağduriyetlere sebep olmuştur.

Zorunlu eğitim süresinin ve uygulama pratiğinin nasıl olması gerektiğine dair tartışmalar 28 Şubat sürecinden sonra artarak devam etmiştir. Nihayet 30 Mart 2012'de kamuoyunda 4+4+4 olarak bilinen 6287 Sayılı İlköğretim ve Eğitim Yasası yeniden düzenlenmiştir. Kanunun 7. maddesine göre zorunlu eğitim süresi ilkokul dört, ortaokul dört, lise dört sene olmak üzere on iki yıla çıkarılmıştır. Yeni uygulamaya göre, kademeler arası geçişler ve okul türleri arasındaki değişmeye esneklik getirilmiş, meslek liselerinin orta kısımlarının açılmasına imkân tanınmıştır.

Temel eğitimin bütün bireyler için zorunlu olması Birleşmiş Milletler İnsan Hakları ve Çocuk Hakları sözleşmelerinde de zikredilmiş ve üye devletler bunu kabul etmiştir. Temel eğitim çok az sayıda küçük ülke hariç, bütün ülkelerde zorunlu olmakla birlikte bunun uygulama biçiminde ve süresinde farklılıklar vardır. Bazı ülkelerde (Macaristan, Hindistan, İsrail, Fransa vd.) okul öncesi eğitim (üç-dört yaştan itibaren) zorunludur. Dünya ülkelerinde farklı süreler olmakla birlikte ortalama zorunlu eğitim süresi, beş altı yaştan başlayıp on sekiz yaşa kadar devam etmekte ve on iki sene kadar sürmektedir.

Kaynakça

BOA. İ. DUİT. 19/28, 10 Zilkade 1332/30 Eylül 1914 (Islâh-ı Medâris Nizamnâmesi).

Berker, Aziz. Türkiye’de İlköğretim I: 1839-1908. Ankara 1945.

Cevdet, Ahmed. Târîh-i Cevdet. C. XII, İstanbul 1885.

Düstur. Birinci tertip, C. II, İstanbul 1289 (Maârif-i Umûmiye Nizamnâmesi).

Ergin, Osman [Nuri]. Türkiye Maarif Tarihi. I-II, İstanbul 1977.

Göksoy, Süleyman. “Türkiye ve Avrupa Birliği Ülkelerinde Zorunlu Eğitim Uygulamaları”. Asya Öğretim Dergisi. 2013, 1(1), s. 30-41.

Gündüz, Mustafa. Kurum, Kavram ve Zihniyet: Osmanlı’dan Günümüze Eğitimde Dönüşümler. İstanbul 2020.

Lewis, Bernard. The Emergence of Modern Turkey. London 1961.

Mahmud Cevad. Maârif-i Umûmiye Nezâreti Târihçe-i Teşkîlât ve İcraâtı. İstanbul 1920.

Turan, Fethi. “Türkiye’nin Zorunlu Eğitim Politikaları-Tarihsel Perspektif 1”. Çağdaş Yönetim Bilimleri Dergisi. 2016,3(1), s. 1-10.P

Zilfi, Madeline C. The Politics of Piety: The Ottoman Ulema in the Postclassical Age (1600-1800). Minneapolis 1988.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/zorunlu-egitim

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

ZORUNLU EĞİTİM

Her vatandaşın almak zorunda olduğu temel örgün eğitim.