Modern eğitim sisteminde ilk kademe.
Modern eğitim sisteminde ilk kademe.
İnsanın kendi başına hayatta kalabilmesi ve tabii-sosyal çevre ile uyum sağlaması için bir dizi bilgiyi ve davranışı edinmesi gerekir. Bu bilgiler ve davranışlar önceki dönemlerde aile ile onun yakın çevresinden temin edilebiliyordu. XVIII. yüzyıldan sonra ortaya çıkan modern hayatın temel gerekliliklerinden biri, insanın bu dünyada işine yarayacak bazı temel bilgiler (okuma yazma, temel matematik, yurttaşlık bilgisi vb.) yanında topluma ve devlete dair bilgiler edinmek zorunda kalmasıdır. Bu durum bireyin hakkı olduğu kadar onun için zorunluluk da olmuştur. Söz konusu bilgileri vermek de modern devletin öncelikli sorumluluğu (ödev) ve isteğidir. Modern dönemde bireyin bu dünya hayatı için gerekli genel bilgi ve becerileri kendi isteği ile ya da zorunlu olarak devlet tarafından almasına temel eğitim denilmiştir. Diğer bir ifade ile temel eğitim, "İnsanlara hayatta karşılaşacağı şahsî, içtimaî meselelerini çözmede toplumsal değerlere uyum sağlamada, üretken ve tutumlu olmada temel yetenekleri ve alışkanlıkları kazandıran eğitimdir" (Başaran, 1982: 13). Bunun yanında bir meslek ya da iş için gerekli temel bilgileri ve davranışları edinmek de temel eğitim kapsamına girer. Askerlikte acemi erlere verilen eğitimden, üniversitelerde bir mesleğe temel olacak kavram ve davranışları kazandıran eğitim için de bu kavram kullanılmıştır.
Temel eğitim, okuma yazma becerisi ve genel yurttaşlık bilgilerini öğretmeyi amaçlayan zorunlu ilköğretimi de (primary/elementary education) kapsayan bir üst alanı ifade eder. Temel eğitim kavramının kullanımı temel okuma yazma becerilerinden yoksun olanların bu vasıfları elde etmek adına gerekli eğitimi almaları için ilk defa 1950'lerde kullanılmıştır. Kavram Batılı literatürde "basic ve primary/elementary" şeklinde bir farklılığa sahip iken Türkiye'de böylesi bir geçmişe sahip değildir. Osmanlı son döneminde kullanılan "ibtidâî terbiye/tedrîsât-ı ibtidâiye" Cumhuriyet dönemindeki "ilkokul" (primary) karşılığındadır ve bu noktada Türkiye'de "basic/public education"un tam karşılığı yoktur.
Modern eğitim, modern devletin siyasî meşruiyet talebi ve kapitalist ekonomik sistemin iş gücü, üretim ve tüketim ihtiyaçlarını karşılamak için ortaya çıktığından "eğitimin merkezî, laik/seküler, zorunlu (çocuklar için) ücretsiz ve karma" nitelikleri temel eğitim için de geçerlidir. Öncelikli nitelikleri şöyle sıralanabilir: Temel eğitim herkesin hakkıdır ve sınırları, ilkeleri yasalarla belirlenmiştir. Şimdiki ve gelecekteki hayata yönelik olan temel eğitimin amacı, eğitileni sorunlarını çözmeye yeterli kılmaya yöneliktir. Temel eğitimde kişilere topluma uyum sağlama yeteneği kazandırması ve toplumsal değerleri kazandırmak amaçlanır. Bunlarla birlikte temel eğitimle bir iş ya da mesleğin genel bilgileri, üretimi, tüketimi vb. durumlar öğretilir.
Temel eğitim zorunlu eğitim kapsamındaki bütün bireyleri kapsar. İlave olarak, zorunlu eğitim kapsamı dışında kalmış genç ve yetişkinleri de içine alır. Bu ikinci kısım için temel eğitimin gereği, temel okuma ve yazma becerilerinden mahrum kalmalarını telafi etmek ya da herhangi bir iş ya da meslek alanında asgari bilgi-beceri vermektir. Her iki öğrenci grubuna yönelik temel eğitim faaliyetleri, programı, devam durumu ve sertifikalandırma birbirinden farklıdır. 1970'lerde doğru temel eğitim deyiminin bu anlamı daha da genişleyerek değişik mesleklerde, alanlarda insanların daha sonraki yaşamı, öğrenimi için temel nitelikte olacak eğitimi anlatmak için kullanılmıştır. Bu yıllarda ilköğretimde yapılan yenileşme girişimleri ilköğretimin niteliğinin arttırılması, süresinin ve içeriğinin arttırılması gibi değişimler olmuştur.
Temel eğitim kendi altındaki bazı temel eğitim kavramlarından farklılaşır: Bunlardan birincisi ilköğretimdir. İlköğretim, eğitim sisteminin ilk, orta ve yüksek basamaklarından biridir ve Türkiye'de zorunlu öğretimle eş anlamlı kullanılmıştır. Türkiye'de ilkokul, temel eğitim olarak da görüldüğünden, yüklü bir içerikle faaliyet göstermektedir. Özellikle 2000'li yıllara kadar öğrencilerin bir kısmının ilkokuldan sonra başka bir okula bile gidemeyeceği düşünüldüğünden, çocuklar okul ortamındayken onlara olanca bilginin yüklenmesi öngörülmüştür. İlköğretimin amacı öğrenciyi bir üst basamağa, ortaokula hazırlamaktır. Bu anlamıyla ilköğretim temel eğitimle eş anlamda değildir. Ama temel eğitim anlayışıyla kurulan bir ilkokul, temel eğitimin bir kesimini oluşturabilir. Temel eğitimin farklılaştığı bir diğer kavram da ortaokuldur. Bu da yine temel eğitim kademelerinden biridir ve modern eğitimin ortaya çıktığı XIX. yüzyılın ortalarından itibaren çoğu kere ya ilkokul ya da lise ile birleştirilmiştir. Bu pratikten hareketle ortaokul temel eğitim kategorisine girmiş görünse de amacı, hedefi vb. bakımlardan temel eğitimden ayrılır.
Türkiye'de temel eğitimin tarihini modern eğitim kurumlarının ortaya çıktığı Tanzimat dönemine kadar götürmek mümkündür. Geleneksel temel eğitim kurumu olan sıbyan mektepleri karşısına devlet destekli ve kontrollü modern ilköğretim okulları (ibtidâî mektep) 1860'lardan itibaren açılmıştır. 1869 yılında çıkan Maârif-i Umûmiye Nizamnamesi ibtidâî mekteplere geniş yer ayırmış ve onlar devletin kabul ve makbul saydığı kurum sayılmıştır. Bu tarihten sonra ibtidâî mektep sayısı özellikle II. Abdülhamid döneminde (1876-1909) olağanüstü şekilde artmıştır. 1880'lerin başında yirmi civarında olan ibtidâî mektep sayısı 1898 yılında 3002'ye, 1908 başlarında ise 15.000'e yaklaşmıştır. 1913'te kabul edilen Tedrîsât-ı İbtidâiye Kanûn-ı Muvakkati ilköğretim tarihinin dönüm noktalarından biridir. Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren ilköğretime aşırı önem verilmiş, genel okuryazarlığın yükseltilmesi ve temel eğitim bilgi ve becerilerinin kazandırılması için farklı yöntemler denenmiştir (bk. İlköğretim).
1961 tarih ve 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu 1. maddesi, "temel eğitim" kavramını ilk defa bir yasal deyim olarak kullanmıştır. Bu yasaya göre ilköğretim, her yurttaşın görmesi gereken bir eğitimdir. Bu yasada "temel eğitim"den ziyade "zorunlu ilköğretim" tarif edilmiş ve onun vasıfları ve temel ilkeleri zikredilmiştir. Temel eğitim 1970'li yıllara kadar hâlâ bir çatı kavram iken, bu tarihlerden sonra bazı hukukî düzenlemelerle -genç ve yetişkinler için gerekli temel eğitim hariç- ilkokul (ilköğretim) ve ortaokulun birleşimi için kullanılmaya başlanmıştır. 1973 tarih ve 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu'nda "temel eğitim" ilkokul seviyesindeki eğitimi anlatır şekliyle kullanılmıştır (md. 18: Örgün eğitim, okul öncesi eğitimi, temel eğitim, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarını kapsar). Kanunda geçen "temel eğitim" ifadesi 16 Haziran 1983 tarih ve 2842 sayılı kanunla "ilköğretim" olarak değiştirilmiş ve metne işlenmiştir. 10 Mayıs 1983 tarihli Millî Güvenlik Konseyi İhtisas Komisyonu Raporu'na göre de "Temel eğitim ilköğretim kurumları ile ortaokullardaki öğrenimi kapsar" şeklinde değiştirilmiştir. 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu'nda ayrı ayrı geçen "ilkokul" ve "ortaokul" ibareleri, 16 Ağustos 1997 tarih ve 4306 sayılı kanunun 8. maddesiyle "ilköğretim okulu" olarak değiştirilmiştir. 1992 yılında çıkan 3797 sayılı Millî Eğitim Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'a göre bakanlığın temel hizmet birimleri arasında "İlköğretim Genel Müdürlüğü" ve "Ortaöğretim Genel Müdürlüğü" ayrı ayrı yer almıştır. 14 Eylül 2011 tarih ve 28054 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Millî Eğitim Bakanlığı'nın hizmet birimlerinde kapsamlı değişimler yapılmış ve "İlköğretim Genel Müdürlüğü" yerine "Temel Eğitim Genel Müdürlüğü" ve ayrıca "Ortaöğretim Genel Müdürlüğü" yer almış ve 3797 sayılı kanun yürürlükten kaldırılmıştır. Buna göre temel eğitim, okul öncesi, ilkokul ve ortaokulu kapsayan bir yapı haline getirilmiştir. 10 Temmuz 2018 tarihli 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nde de Millî Eğitim Bakanlığı'nın hizmet birimleri arasında ilk sırada "Temel Eğitim Genel Müdürlüğü" yer almıştır.
1970'lerden itibaren temel eğitim büyük ölçüde ilköğretimle sınırlandırıldığından temel eğitimin resmî amacı 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu'nda belirtilen amaçların aynısı (bk. MEB Temel Kanunu, md. 2) kabul edilmiştir. Temel eğitimin ilkeleri de adı geçen kanundaki ilkelerle eşitlenmiştir. Buna göre temel eğitim ilkeleri (md. 4-17): "Genellik ve eşitlik, ferdin ve toplumun ihtiyaçları, yöneltme, eğitim hakkı, fırsat ve imkân eşitliği, süreklilik, Atatürk ilke ve inkılapları ve Türk milliyetçiliği, demokrasi eğitimi, laiklik, bilimsellik, planlılık, karma eğitim, eğitim kampüsleri ve okul aile iş birliği, her yerde eğitim" şeklindedir.
Temel eğitimin kanunla belirtilen açık amaçları yanında örtük hedeflerinden de bahsedilebilir. Buna göre temel eğitim bir devletin siyasî, ideolojik amaçlarına hizmet edecek şekilde tasarlanır ve sürdürülür. Bu sebeple temel eğitimde özenle seçilmiş kavramlardan, örneklerden, öne çıkarılan ve gizlenen, ötelenen bilgilerden bahsedilebilir. Mesela bir tür temel eğitim faaliyeti olarak görülen ve 1929 yılında başlatılan, okul çağı dışındaki hemen herkesi kapsayan, temel amacı Latin alfabesiyle okuma yazma öğretmek olan millet mekteplerinde "yurttaşlık bilgileri, tarih ve coğrafya" gibi dersler de okutulmuştur (bk. Millet Mektepleri). Temel eğitimde simgeler, ritüeller, kutlamalar, seküler ya da dinî kutsallar ve değerlerle ülkenin siyasî/felsefî ideolojisi örtük olarak vurgulanır. Bu vurgu, zorunlu eğitim çağında olanlara müfredat, ders kitapları, bayramlar ve okul içi-okul dışı aktivitelerle aktarılırken yetişkinlere daha farklı yöntemlerle ima edilir.
Temel eğitim programı, merkezî eğitim bürokrasisi tarafından kanunlarla belirlenir, uygulanır ve denetlenir. Temel eğitimde özel gereksinimli çocuklar, yetişkinler ya da meslek sahibi olmak isteyenler için farklı programlar hazırlanır. Yetişkinler için kısa süreli, erişilebilir ve pratik yollar tercih edilir. Temel eğitimde bilgi, beceri ve tutumların tümel şekilde verilmesi esastır. Bunların sağlıklı bir şekilde hayata geçirilebilmesi için "dil eğitimi, matematik eğitimi, sanat eğitimi, toplumsal eğitim, fen eğitimi, teknik ve teknolojik eğitim" konularını bünyesinde toplayan bir eğitim sistemi yapılandırılır.
Temel eğitimin süresinde de son yüzyılda büyük değişiklikler olmuştur. Zorunlu eğitime başlama yaşını üçe kadar indiren ülkeler vardır. Üç-beş yaş arasında kreş eğitimi, beş-yedi yaş arası okul öncesi eğitimi ve yedi-on bir yaş arası ilkokul ve on iki-on altı yaş arası da ortaokul devresi olarak kademelendirilmiştir. Bu yaş aralığında ilkokul ve ortaokul kısmı zorunlu eğitim kısmında olup okul öncesi eğitim henüz zorunlu değildir. Buna karşın okul öncesi eğitime yönelik yoğun bir destek ve teşvik söz konusudur. Temel eğitim için bir üst yaş sınırı yoktur.
Genelde merkezî bir yönetim ve denetim esasına bağlı olan temel eğitim için Amerika, Kanada, Almanya gibi ülkelerde eyalet yönetimlerinin belirlediği esaslara göre işleyen bir sistem vardır. Türkiye'de merkeziyetçi bir temel eğitim uygulaması uygulanmaktadır. Temel eğitim okullarının bina yapımı ve faaliyetleri merkez teşkilat tarafından belirlenir ve yapım süreci taşra teşkilatı birimlerince kontrol edilir. Bütün okullar, Millî Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatının belirlediği programa uymak zorundadır ve bunlarda değişiklik yapılamaz. Temel eğitimde eğitim dili ülkenin resmî dilidir. Buna karşın temel eğitimin son aşamalarında yabancı dil öğretimi de yapılabilmektedir. Temel eğitimin öğretmenleri ve eğitim görevlileri bakanlığın belirlediği niteliklerde olmak zorundadır. Atamalar bakanlıkça yapılır. 1948 yılına kadar ilkokul öğretmenleri il özel idarelerinden maaş alırken bu tarihten sonra merkezî bütçeye dahil edilmişlerdir.
Temel eğitime öğretmen yetiştirmenin de oldukça değişken ve karmaşık bir tarihi vardır (bk. Öğretmen Yetiştirme). Mevcut durumda temel eğitimin öğretmenleri Eğitim fakültelerindeki Temel Eğitim Bölümü'nden yetişmektedir. Bu bölümün "Sınıf Öğretmenliği ve Okul Öncesi Öğretmenliği" programları vardır. Temel eğitimin pedagojik araç gereci büyük ölçüde merkezî bütçeden ayrılan payla karşılanır. Türkiye'de temel eğitimin bütün aşamalarında ders kitapları devlet tarafından ücretsiz karşılanır. İlk defa 2022 yılında temel eğitim ihtiyaçlarında kullanılmak üzere her okula merkezî Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden doğrudan okullar tarafından kullanmak üzere pay ayrılmıştır. Temel eğitimde temizlik, güvenlik, ulaşım, okul aile iş birliği ve bazı kültür ve iletişim hizmetleri il ve ilçe idarelerinin bilgisi/onayı dahilinde okul yöneticilerinin maharetine bırakılmıştır. Temel eğitimin il ve ilçe (taşra) yönetimi, bakanlık merkez teşkilatının ana çerçevesi doğrultusunda vali, il ve ilçe millî eğitim müdürü ve eğitim (maarif) müfettişleri eliyle yürütülür. Özellikle 2006 yılından sonra ilk kayıt, yer değiştirme vb. öğrenci işlemleri büyük oranda elektronik alt yapıyla otomatik olarak yapılmakta, ancak farklı birimler tarafından izlenmektedir.
Türkiye'nin temel eğitime dair nicel verilerinde Cumhuriyet'in ilk senelerinden bugüne kadar büyük değişimlerin olduğu görülebilir. İstatistik Bülteni'ne göre 1925'te 5812 ilkokulda 12.501 öğretmen, 425.997 öğrenci ile eğitim yapmaktaydı. Aynı senenin istatistiklerine göre ülkede seksen beş anaokulunda 8540 öğrenci vardı. Aynı zamanda 5680 ilkokul bulunuyordu ve bu okullarda toplam 345.808 öğrenci eğitim görüyordu. Buna ilave olarak da on dokuz yatılı mektepte 1502 öğrenci kalıyordu.
2021-2022 yılı Millî Eğitim Bakanlığı istatistiklerine göre Türkiye'de temel eğitimin (okul öncesi, ilkokul ve ortaokul) nicel durumu dünyadaki pek çok ülkenin nüfusundan fazladır. Türkiye'de 14.124'ü okul öncesi eğitim, 24.519'u ilkokul, 18.936'sı ortaokul olmak üzere toplamda 57.573 temel eğitim okulu vardır. Bu okullarda 63.142'si okul öncesi eğitimde, 310.477'si ilkokulda, 376.747'si ortaokulda olmak üzere toplamda 750.366 öğretmen görev yapmaktadır. Ülke genelinde okul öncesi eğitime giden öğrenci sayısı 1.885.104'tür. İlkokula 5.433.901 öğrenci devam ederken, ortaokulda 5.293.067 kişi eğitim görmektedir. Böylece Türkiye'de 12.612.072 öğrenci temel eğitim almaktadır. Türkiye'de temel eğitimde özel okulların oranı da gün geçtikte artmaktadır. Mevcut durumda, özel öğretim kurumlarındaki öğrencilerin genel örgün eğitim içindeki oranı %9 civarındadır. Bu oran okul öncesi eğitimde %19, ilkokulda %5,7 olup ortaokul için ise %6,5'tir.
Aytaç, Kemal. Avrupa Eğitim Tarihi. Ankara 1972.
Başaran, İbrahim Ethem. Temeleğitim ve Yönetimi. Ankara 1982.
Berker, Aziz. Türkiye’de İlköğretim I: 1839-1908. Ankara 1945.
Bumin, Kürşat. Batı’da Devlet ve Çocuk. Konya 2015.
Cicioğlu, Hasan. Türkiye Cumhuriyeti’nde İlk ve Orta Öğretim (Tarihi Gelişimi). Ankara 1985.
Gündüz, Mustafa. Eğitim Üzerine: Neydi? Nedir? Ne Olacak?. İstanbul 2022.
International Encyclopedia of Education. ed. P. Peterson – E. Baker – B. McGaw. Michigan 2010.
Meşeci Giorgetti, Filiz. Eğitim Ritüelleri. İstanbul 2016.
Spencer, Herbert. Education: Intelectual, Moral and Physical. New York 1862.
Tonguç, İsmail Hakkı. İlköğretim Kavramı. Ankara 2004.
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi. İstanbul 1926.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/temel-egitim
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.