İnsanın öğrenme, öğretme bilgi ve beceri edinme gibi isteklerine hukuki olarak sahip olma.
İnsanın öğrenme, öğretme bilgi ve beceri edinme gibi isteklerine hukuki olarak sahip olma.
Hak, hukuk düzeni tarafından korunan ve sahibine bu korumadan yararlanma yetkisinin tanındığı menfaat olarak tanımlanır. Temel insan hakları ise, başta uluslararası hukuk belgeleriyle ve anayasalarla güvence altına alınan, hukuk devletinin temelini oluşturan haklar olarak nitelendirilir.
Temel bir insan hakkı olan eğitim hakkı, ilk olarak devletten yana özgürlüğü içeren negatif statü hakları içinde değerlendirilir. Bu bağlamda devletten beklenen, kişilerin eğitim haklarını kullanmalarını hukuka aykırı olarak engellememesidir. Bu durum mesela Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne ek 1 nolu protokolün eğitim hakkını düzenleyen 2. maddesinde, "Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz. Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde, ana ve babanın bu eğitim ve öğretimin kendi dinî ve felsefî inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterir" ifadesiyle açıklanırken; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 42. maddesinde, "Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz… Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez…" sözleriyle ifade edilmiştir.
Eğitim hakkı aynı zamanda, devletin edimde bulunmasının zorunlu olduğu pozitif statü hakları içinde de yer alır. Bu açıdan da devlet, bireylerin eğitim almalarını sağlamak için gerekli politikaları oluşturarak hayata geçirmeli ve gereken yatırımları yapmalıdır. Devletin bu konudaki yükümlülükleri, mesela Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi'nin 26. maddesinde, "Herkes eğitim görme hakkına sahiptir. Eğitim parasızdır; hiç değilse ilk ve temel eğitim aşamalarında böyle olmalıdır. İlk öğrenim ve eğitim zorunludur. Teknik ve meslekî öğretimden herkes yararlanabilmelidir. Yüksek öğretim, diğerlerine göre herkese tam eşitlikle açık olmalıdır…" biçiminde açıklanırken; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 42. maddesinde devletin yükümlülükleri, "… İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır… Devlet, maddi imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır" ifadeleriyle anlatılmıştır. Ayrıca "Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir" ifadesine yer verilerek yürütme organına ve idareye, kanuna dayalı olmadan eğitim ve öğrenim hakkının içeriğini düzenleme yetkisi verilmeyerek bu yetki ilk elden Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verilmiştir.
Eğitim hakkı, her ne kadar kamu hizmetlerine girme hakkını ve siyasî hakları içeren aktif katılım hakları içinde doğrudan yer almasa da bu hakların kullanımının niteliğini ve içeriğini etkiler. Okulda farklı sorumluluklar alan ve bazı görevler için seçme ve seçilme hakkını kullanan çocukluk çağındaki bireyler, yetişkinlik çağında da aktif katılım haklarını kullanma konusunda daha bilinçli davranırlar. Eğitim hakkı ayrıca anayasalarda yer alan diğer temel hakların birçoğu ile de ilişkilidir. Mesela kişi hakları ve hürriyetleri içinde yer alan düşünce, kanaat, ifade hakları ve hürriyetleri ile din ve vicdan hürriyetinin ve özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiği bir eğitim kurumunda eğitim hakkının da tam anlamıyla gerçekleşmesi mümkün olmaz. Bu sebeple eğitim hakkıyla diğer temel insan hakları birbirini karşılıklı olarak geliştirip güçlendirir. Bu yönüyle eğitim hakkı başlı başına temel bir insan hakkı olmasının yanında diğer amaçların veya hakların gerçekleştirilmesinin de bir aracıdır.
Eğitim hakkının kapsamını, içeriğini ve niteliğini; mevzuat olarak adlandırılan, anayasa, uluslararası sözleşmeler, yasalar, yürütme organı ve idarî birimler tarafından çıkartılan düzenleyici işlemlerle (yönetmelikler, genelgeler, yönergeler, tebliğler vb.) başta yüksek mahkemelerin kararları olmak üzere yargı organlarınca verilen kararlar belirler. Ayrıca başta hukuk doktrini olmak üzere diğer alanlardaki bilimsel görüşler her ne kadar yardımcı hukuk kaynağı olarak nitelendirilseler de hem karar vericilerin yaptıkları düzenlemeleri hem de yargı kararlarını eleştirel bir gözle inceleyerek politika yapıcılara ve yargıçlara ışık tutarlar.
Eğitim hakkına yer verilen uluslararası sözleşme maddelerine başat örnekler olarak; Medenî ve Siyasî Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'nin velilerin ve vasîlerin çocuklarına kendi inançlarına uygun bir dinî ve ahlakî eğitim verme özgürlüklerine saygı göstermekle ilgili yükümlülüğünü düzenleyen 14. maddesi, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'nin devletlerin eğitim konusundaki asgari pozitif yükümlüğünü düzenleyen 13. maddesi ve yine devletin sorumlulukları bağlamında Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 28 ve 29. maddeleri ve Avrupa Sosyal Haklar Sözleşmesi'nin 10. maddesi verilebilir. Ayrıca mültecilerle, göçmen işçilerle, özgürlüğünden yoksun bırakılmış küçükler ve diğer tutuklularla ve engelliler gibi dezavantajlı bütün gruplarla ilgili farklı uluslararası sözleşmelerde de eğitim hakkı mutlaka yer alır.
Eğitim hakkının yer aldığı yasa hükümleri farklı hukuk alanları içinde yer alır. Çocuğun eğitim hakkına ilişkin ebeveyn ve vasî sorumlulukları medenî hukukta yer alırken, devletin sorumlulukları anayasa ve idare hukukunda, eğitim hakkının engellenmesine ilişkin yaptırımlar ceza hukukunda, özel sektörden alınan eğitim hizmetine ilişkin haklar da borçlar hukuku kapsamındaki yasalarda yer alır. Bu sebeple eğitim hakkını merkezinde bulunduran eğitim hukuku alanı, disiplinler arası nitelikte olmasının yanında hukuk bilimi ve sosyal bilimlerin farklı dallarından da beslenerek gelişen yeni bir hukuk alanıdır.
Mahkeme kararları, eğitim hakkının kapsamının ve içeriğinin genişletilmesinde oldukça önemlidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 25 Şubat 1982 tarihinde çocuğun okuldan uzaklaştırılmasının eğitim hakkının ihlali olduğuna karar vermiştir. Türk Anayasa Mahkemesi de eğitim hakkı bağlamında, 22 Kasım 2018 tarihli kararında, postmodern darbe olarak nitelenen 28 Şubat sürecinde üniversitelerde uygulanan baş örtüsü yasağının eğitim hakkını ihlal ettiğine hükmetmiştir. Eğitim hakkının belirlenmesinde Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek mahkemelerin kararlarının yanında alt derece mahkemelerinin verdiği kararlar da yol göstericidir.
Aydınlanma ve endüstri çağlarından önce genelde nüfusun oldukça az bir kısmına verilen eğitim hakkı ve hizmeti, sanayi devrimiyle birlikte hız kazanan ulus-devletleşme döneminde kitlesel ve zorunlu bir kamu hizmeti ve kamusal bir hak olarak görülmeye başlandı. Özellikle II. Dünya Savaşı sonrası gelişen "refah devleti" (welfare state) anlayışı çerçevesinde devletlerin eğitim alanında sosyal politikalar üretmesi ve eğitim hakkının kapsamını pozitif anlamda genişletmesi önemli bir zorunluluk olarak görüldü. Türk eğitim tarihi incelendiğinde de dünyadaki gelişmelerle uyumlu olarak eğitim hakkının içeriğinin genellikle gelişimsel bir çizgide ilerlediği görülür.
Türk tarihinde ilk anayasa olarak kabul edilen, 1876 yılında çıkartılan Kanûn-ı Esâsî'nin 114. maddesinde, "Osmanlı efrâdının kâffesince tahsili maarifin birinci mertebesi mecburi olacak ve bunun derecat ve teferruatı nizamı mahsus ile tayin kılınacaktır" denilerek bütün Osmanlı vatandaşları için ilköğretim zorunlu kılınmıştır. Böylece II. Mahmud döneminde 9 Kasım 1824 tarihinde çıkartılan bir Hatt-ı Hümâyun ile İstanbul ve çevresindeki çocukların ilkokula gitme zorunluluğu bütün ülkeyi kapsayacak şekilde yaygınlaştırılmıştır. Ayrıca Kanûn-ı Esâsî'nin 16. maddesinde, "Bilcümle mektepler devletin taht-ı nezaretindedir. Tebaa-yı Osmâniye'nin terbiyesi bir siyâk-ı ittihat ve intizam üzere olmak için iktiza eden esbaba teşebbüs olunacak ve milel-i muhtelifenin umûr-ı itikadiyelerine müteallik olan usûl-i talimiyeye halel getirilmeyecektir" denilerek bütün okulların devletin denetiminde olduğu vurgulanmış ve farklı milletlerin inançları doğrultusunda eğitim verme hakları anayasal güvenceye kavuşturulmuştur.
Cumhuriyet'in kurulmasından sonra hazırlanan 1924 anayasasının 87. maddesinde, "İbtidâî tahsil bütün Türkler için mecburi devlet mekteplerinde meccanîdir" hükmüne yer verilerek ilköğretimin zorunluluğu tekrar edilmiş, devlet okullarında ücretsiz olduğu da anayasal boyutta ilk defa ifade edilmiştir. Ayrıca Osmanlı Devleti merkez otoritesinin zayıfladığı dönemlerde millî birliğe zarar verici nitelikte faaliyette bulunan yabancı okulların denetimiyle ilgili yeni yasal düzenlemeler de getirilmiştir. Bunun yanında azınlıklara mensup Türk vatandaşlarının eğitim hakları mütekabiliyet ilkesi benimsenerek ve devletin egemenlik haklarını zedelemeden Lozan Barış Antlaşması'nın 40 ve 41. maddeleriyle düzenlenmiştir.
1961 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası incelendiğinde eğitim hakkının kapsamının daha da genişletildiği görülmektedir. "Öğrenimin Sağlanması" başlıklı 50. maddesinde, "Halkın öğrenim ve eğitim ihtiyaçlarını sağlama devletin başta gelen ödevlerindendir" denilerek eğitim hakkı bir pozitif statü hakkı olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca devam eden ifadelerde ilköğrenimin kız ve erkek bütün vatandaşlar için mecburi ve devlet okullarında parasız olduğu; devletin, maddi imkânlardan yoksun başarılı öğrencilere en yüksek öğrenim derecelerine kadar çıkmalarını sağlama amacıyla burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapacağı, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları, topluma yararlı kılacak tedbirleri alacağına hükmedilmiştir. "Bilim ve Sanat Hürriyeti" başlıklı 21. maddesinde, eğitim ve öğretimin devletin gözetim ve denetimi altında serbest olduğu; özel okulların bağlı olduğu esasların, devlet okullarıyla erişilmek istenen seviyeye uygun olarak kanunla düzenleneceği de ifade edilmiştir; benzer ifadeler güncel Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda da yer almaktadır.
Yükseköğretim kurumlarındaki eğitim, öğrenim ve bilimsel araştırma yapmaya ilişkin haklara da ilk defa 1961 anayasasında yer verilmiştir. Bu anayasanın 120. maddesinde, üniversitelerin ancak devlet eliyle ve kanunla kurulacağı ve bilimsel ve idarî özerkliğe sahip kamu tüzel kişileri olduğu belirtilmiştir. Ayrıca üniversite öğretim üyeleri ve yardımcılarının serbestçe araştırma ve yayında bulunabileceği de ifade edilmiştir. 1971 askerî muhtırasından sonra kısmen değiştirilen bu maddede, öğrenim ve öğretim hürriyetlerini engelleyici eylemleri önleme tedbirlerine yer verilmiş, üniversiteler ve bağlı birimlerinde öğrenim ve öğretim hürriyetlerinin tehlikeye düşmesi, bu tehlikenin üniversite organlarınca giderilmemesi halinde Bakanlar Kurulu'nun üniversite idaresine el koyacağına yönelik dikkat çekici hükümler de eklenmiştir. Halen yürürlükte olan 1982 anayasasında üniversitelerin amaçlarına, yine devlet eliyle kanunla kurulacağına, bilimsel özerkliğe sahip olduklarına ve vakıflar tarafından da yükseköğretim kuruluşlarının kurulabileceğine yer verilmiş; bununla birlikte, yürütme organının üniversite yönetimlerine el koyma ve benzeri tedbirlere yer verilmemiş; yükseköğretim üst kuruluşu olarak nitelenen Yükseköğretim Kurulu oluşturularak üniversiteler üzerinde eğitim öğretim, bilimsel araştırma ve idarî konulardaki merkezî planlama, gözetim ve denetim yetkisi ve sorumluluğu özerk bir organla sağlanmıştır.
AYM. Sara Akgül Başvurusu. 2018 (Erişim adresi: https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2015/269).
Basser, Lee Ann – Jones, Melinda. “Fostering Inclusive Societal Values through Law”. The International Journal of Children’s Rights. 10 (2002), s. 371-402.
Bülbül, Murat. Eğitim Hukuku. Ankara 2020.
Duignan, Brian. “Brown v. Board of Education”. Encyclopedia Britannica (Erişim adresi: https://www.britannica.com/event/Brown-v-Board-of-Education-of-Topeka).
Dutertre, Gilles. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarından Örnekler. Strasbourg 2003 (Erişim adresi: https://www.anayasa.gov.tr/media/3600/aihmkararlarindanornekler.pdf).
https://www.tbmm.gov.tr/files/anayasa/docs/1876/1876ilkmetinler/1876-ilkhal-turkce.pdf (Erişim tarihi: 14.02.2004).
Oğuzman, Kemal – Barlas, Nami. Medenî Hukuk. İstanbul 2015.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/egitim-hakki
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
İnsanın öğrenme, öğretme bilgi ve beceri edinme gibi isteklerine hukuki olarak sahip olma.