Karar verme ve gerçekleştirme gücü.
Karar verme ve gerçekleştirme gücü.
İrade kelimesi Arapça "bir şeyin olmasına meyletmek, bir şeyin yapılıp yapılmamasına karar vermek; bir şeyin olmasını istemek" anlamına gelir. Türk Dil Kurumu ise iradeyi "bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü, istenç" olarak tanımlamaktadır. İslam kültüründe irade akıl ile birlikte insanların ahlakî sorumluluğunu ortaya çıkaran temel özelliğidir. Terim olarak, kişinin bilinçli bir şekilde seçim yapma yetisini ifade eder. İslam felsefecileri, iradeyi bir eylemin faydalı olduğuna dair inanç ve eğilim olarak tanımlarken, kelamcılar bunu iki tarafı mümkün olan bir durumda bir tarafı tercih etmeye sevk eden bir sıfat olarak değerlendirir. İrade, insanın bilinçli tercihleri ile şekillenen ahlakî bir prensiptir ve bu anlamda literatürde "ihtiyar" olarak da adlandırılır. İhtiyar, bir kişinin dış etkilerden bağımsız olarak en iyi ve doğru olanı seçme özgürlüğüdür.
Bu yönüyle irade sadece psikolojik bir fonksiyon değil, aynı zamanda ahlakî bir ilkedir. İrade, insanın fiillerinde belirleyici bir rol oynar ve kişiyi sorumluluk sahibi kılar. Gazzâlî gibi İslam düşünürleri, iradenin bilgiye dayandığını ve bilinçli bir seçimi ifade ettiğini belirtirler. İnsan, aklın hükümlerine uyarak fiillerini gerçekleştirir ve bu süreçte irade, akıl ile işbirliği yapar. Böylece irade, sadece bir tercih gücü değil, aynı zamanda kişinin ahlakî yaşamını şekillendiren bir güçtür.
Kur'an-ı Kerim'de irade kavramı hem Allah'a hem de insana atfedilir. İlahî irade, mutlak ve sınırsızdır; her şey Allah'ın iradesi doğrultusunda gerçekleşir. İnsan iradesi ise Allah'ın iradesi tarafından sınırlandırılmıştır, ancak bu sınırlama insanın seçim yapma ve sorumluluk alma özgürlüğünü ortadan kaldırmaz. Kur'an, insanın hem iyi hem de kötü şeyleri isteyebileceğini ve bu seçimlerden sorumlu olduğunu vurgular. Bu bağlamda, irade kavramı İslam düşüncesinde özgür irade ve sorumluluk konularıyla yakından ilişkilidir. İslam düşünürleri, iradeyi ahlakî ve dinî sorumlulukların temel bir unsuru olarak görmüşler ve bu kavram üzerinden insanın eylemlerinin değerlendirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.
İlkçağ ve Ortaçağ felsefecilerinin önemli isimleri tarafından irade erdem, iyi-kötü davranış ve mutlulukla ilişkilendirilen bir kavram olmuştur. Kindî, Gazzâlî, İbn Rüşd gibi İslam düşünürleri de iradeyi sırasıyla seçme kuvveti, amaca uygun şeye yönelme, istenç gücü olarak ele almışlardır. İrade kavramı üzerinde çalışan isimlerden biri olan Nurettin Topçu ise iradeyi insanın, "bilerek ve isteyerek davranma yetisi" ve "düşüncenin ortaya koyduğu bir gayeye doğru gitme hareketi" olarak tanımlanmaktadır. Ona göre irade bir eylemi yapma ya da yapmama gücünü içermekte ve ahlakî davranışların temelinde bu iki kuvvet arasındaki denge yer almaktadır. Yapılmaması gerekenlere hayır diyebilmek, yapılması gerekenlere evet diyebilmek ve bu güçleri kullanmak için de kişinin kendini ve isteklerini tanıyarak öz-farkındalık sahibi olması iradeyi oluşturan üç kuvvettir.
Uzun yıllar felsefenin konusu olarak çalışılan irade, Batı'da 1972 yılında yapılan ünlü "Marshmallow" deneyi ile psikoloji biliminde büyük ilgi gören bir konu haline gelmiştir.
Hazzı erteleyebilmenin yaşama olan olumlu katkılarını gösteren bu deneyden sonra yapılan birçok çalışma, iradenin yaşamın neredeyse bütün alanlarındaki başarı, refah ve iyi oluş ile ilişkili olduğunu göstermiştir. İradesi güçlü insanlar, düşüncelerini kontrol etme, duygularını düzenleme, dürtülerini engelleme konusunda daha başarılıdırlar. Mutluluk düzeyleri, yaşam doyumları, eğitim, istihdam ve malî şartları vb. daha iyi düzeydedir. Buna karşılık zayıf irade obezite, sağlıksız beslenme, kompulsif satın alma, erteleme, alkol ve madde kullanımı, agresif davranışlar, suça yönelim gibi yaşam başarısını, fiziksel ve psikolojik iyi oluşu olumsuz etkileyecek davranışlarla ilişkili bulunmuştur.
İradenin insan hayatında bu derece önemli olması hem iradenin gelişimi hem de iradenin kullanılması ve güçlendirilmesiyle ilgili konuların daha iyi anlaşılmasını gerekli kılmaktadır. Konuyla alakalı en bilinen modellerden olan "dayanma gücü modeli" (strength model), irade kapasitesi ve çalışma prensibi ile ilgili iki önemli bilgiyi literatüre kazandırarak iradenin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olmuştur. Bunlardan birincisine göre, irade kapasitesi tek bir kaynaktan yönetildiği için sınırlıdır ve iradenin bu özelliği benlik kaynaklarının tükenmesi (ego-depletion) terimi ile ifade edilmektedir. Yani irade kapasitesini kullandığımız her durumda bu kaynaktaki enerji azalır. Bu sebeple her gün yapılması istenen/beklenen davranışları rutinleştirerek karar verme konusu haline getirmemek irade kapasitesini gereksiz yüklerden kurtaracaktır. İkincisi ise iradenin kullanmayınca zayıflayan ancak kullanınca da güçlenen bir kas gibi çalıştığıdır. Diğer bir deyişle bir konuda irade göstermek hem sonraki seferlerde o konuda irade göstermeyi kolaylaştırır hem de bir süre sonra irade gösterilen konularla ilgili olmayan farklı belki daha zorlayıcı konularda da irade göstermeyi mümkün kılar.
İrade ile ilgili bilinmesi gereken bir başka konu ise iradenin gelişimidir. Araştırmalar irade gelişiminin ve eğitiminin erken yaşlardan itibaren gerçekleşebileceğini göstermekte ancak süreci farklı şekillerde açıklamaktadırlar. Bu açıklamalara göre, irade mantıksal karar verme, plan yapma, akıl yürütme gibi becerilerden sorumlu olan prefrontal korteksin gelişimiyle bağlantılıdır. Bu sebeple beş yaşına kadar çocukların başarılı bir şekilde strateji kullanarak iradelerini kullanmaları gelişimsel olarak çok mümkün değilken sonrasında mümkündür. Beş yaşından büyük çocukların iradelerini kullanabilmelerinde en etkili ve yaygın olarak kullandıkları stratejiler; kendilerini sakinleştirebilme, farklı bir yere bakma vb. davranışlarla dikkatlerini dağıtma stratejileridir. Dikkati dağıtmada en etkili strateji ise arzu edilen başka bir ödülü düşünmektir. Çocuklar sekiz-on üç yaşlarına geldiklerinde soyut düşüncenin gelişimiyle beraber uzun vadeli ödülü düşünmeleri, anlamaları ve böylece kendilerini kontrol etmeleri daha mümkün olmaktadır. Duyguların, davranışların, düşüncelerin bir amaç doğrultusunda düzenlenmesi becerisinin gelişimi ergenlik öncesi dikkat ve engellemenin (inhibiton) gelişimi ile ilgilidir. Erken yaşlarda iradeyi kullanma becerisini kazanmak ve bu beceriyi uygulamak ergenlik dönemine göre çok daha kolaydır. Üstelik çocukluk döneminde gelişen iradeyi kullanabilme becerisi ilerleyen yıllarda korunmakta; bu çocuklar ergenlik dönemine geldiklerinde bilişsel ve sosyal gelişim faktörlerinin etkisiyle çocukluluk yıllarından daha güçlü irade kapasitesine sahip olmaktadır.
İradenin sadece istenmeyen davranışı/dürtüyü engelleme ve istenen davranışı başlatma girişimlerinden ibaret olmadığı bilinmektedir. Bunları mümkün kılacak becerilere sahip olmak da mutlaka gereklidir. Psikoloji biliminin bu konuda yaptığı araştırma sonuçlarına göre; hedefler ve değerlerle uyumlu alışkanlıklar geliştirmek, uyku, beslenme, egzersiz gibi bedenin temel ihtiyaçlarını ihmal etmemek, günlük yaşam içerisinde izlediklerimiz, dinlediklerimiz, okuduklarımız ve beraber vakit geçirdiğimiz insanlara özen göstermek; yapmamamız gerekenleri sevmemek, yapmamız gerekenleri sevmek noktasında kendimizi eğitebilmek, bir amaca ve bu amaç doğrultusunda uzun, orta, kısa vadeli hedeflere sahip olmak, duyguları düzenleyebilmek, zihni temiz tutmak, kendimizi tanımak, yeteneklerimizin becerilerimizin ve kapasitemizin farkında olmak iradeyi güçlendirmek için sahip olunması gereken beceriler arasında yer almaktadır.
Türk-İslam kültüründe irade eğitiminin ibadetleri yerine getirmek, nefis muhasebesi yapmak, duyguları ve zihni terbiye etmek ve faziletleri öğrenerek hayatımızda uygulamakla ilgili olduğu görülmektedir. Her insan fıtrî olarak kendisini doğruya ve hayra yönlendirecek bir kuvvete sahiptir. Bu kuvveti faziletlerle güçlendirip, doğru bildiklerini davranışa dökmezse bu kuvveti körelir, iradesini kendisi için hayırlı olan seçeneklere yönlendiremez. İrade kuvveti zayıflar. Bu noktada nefis muhasebesi yapmak, kendini hesaba çekmek, kusurlarını görmek önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü bir davranışı düzeltmek için önce yanlış olduğunun farkına varmak gerekir. Duyguların terbiye edilmesi de güçlü bir irade ile ilişkili görülmüştür. Zihni terbiye etmek de iradeyi kuvvetlendiren bir diğer faktördür. Zihni doğru ve faydalı bilgi ile terbiye etmek iradeyi güçlendirir.
İslam eğitim geleneğinde irade eğitiminin değer ve ahlak eğitimi ile yakından ilgili olduğu söylenebilir. İrade, ahlakî muhakeme ve vicdanın duygusal boyutuyla yakından ilgilidir. İnsanlar çoğu zaman doğruyu bilir ve ona duygusal bir yakınlık hissederler, ancak doğruyu gerçekleştirecek bir iradeyi bulmakta zorlanırlar. Eğitim, iradenin güçlenmesi ve akıl-irade dengesi kurulmasını sağlar. Bu sebeple, ahlak ve karakter eğitimi öğrenim seviyelerine göre değişmekle beraber paralel Türk-İslam kaynaklarındaki anlayışa göre eğitim öğretim, hayat boyunca devam etmeli ve bireyleri doğru bilgiye ve erdemli yaşayışa ulaştırma, iradesi güçlü, inançlı, erdemli ve verimli bireyler yetiştirmeyi amaçlamalıdır.
Diğer taraftan aile eğitiminde, okul öncesi dönemden başlayarak genel eğitimde, gençlik ve yetişkinliği de kapsayacak şekilde yaygın ve meslekî eğitimde irade gelişimine özel bir önem verilmiştir. Çocuğun istediği unsuru istediği anda sahip olmasını engelleme şeklindeki haz öteleme davranışı, çocuğu istediği şeye katkı vermesini sağlamaya dönük çalışmalar, çocuğun günlük aile hayatına emek vererek katılması ve görev almasını sağlama, çocuk ve gençlere belirli aralıklarla fiziksel ve zihinsel kapasiteleri zorlayan görevler verme, çocuğa bir beklenti ya da kuralı ona kendini güvende hissettirerek öğretme şeklindeki sınır koyma faaliyetleri gibi uygulamalar Türk toplumunda ebeveynler ve öğretmenler tarafından çocuk ve gençlerin iradelerinin güçlendirilmesine yönelik olarak kullanılmaktadır. 1990'lı yıllardan bu yana okullarda artış gösteren karakter eğitimi çalışmalarında da sıklıkla irade geliştirmeye dönük kavram ve uygulamalara yer verilmektedir.
Türk kültüründe çoğunlukla yetişkinlerin katıldığı tasavvufî eğitimlerde çile, riyazet, halvet, irade hırkası giymek gibi uygulamalar yeme içme, konuşma, hareket gibi insanî ihtiyaçların belirli bir süre ertelenmesi yoluyla bireylerin hayatın zorluklarına karşı güçlendirilmesi ve hazların kontrolünü eline almasına yardımcı uygulamalar olarak görülmüştür (bk. Tasavvufî Eğitim).
Asırlarca ahlakî değerleri benimsemiş nitelikli insan yetiştirmenin bir nevi okulu olan Ahîlik teşkilatlarının uygulamaları irade eğitiminin müesseseleşmesine örnek verilebilir. Fütüvvet teşkilatlarını temel alan Ahîlik, çalışma disiplinine ve herkesin bir meslekle, işle meşgul olmasına önem veren, bunu yaparken de aynı zamanda İslam ahlakı ile ahlaklanmaları için gerekli eğitimleri veren önemli bir yapılanmadır. Bu yapılanmada usta-çırak-kalfa ilişkisi önemli bir yer tutmakta, gözlem yoluyla öğrenmeye büyük önem verilmektedir. Faziletleri ve erdemleri benimsemiş olan ve hayatında uygulayan kişilerle bir arada bulunmak, onlarla sohbet etmek, öğüt almak ahlakî değerlerin öğretilmesinde ve hayata geçirilmesinde önemli bir yer tutmaktadır. Bir şey öğretilirken kolaydan zora doğru öğretilmesi yolu benimsenen bu teşkilatlarda öğrenilen işin, erdemlerin davranışa dönüştürülmesi önemli bir prensiptir. Nefsine söz geçirme, hâkim olma yollarının bir fazilet olarak öğretildiği ahî teşkilatlarında bütün faziletleri öğretirken zıtları ile öğretmeye de önem verilmektedir. Buna göre kişi faziletlerin ifrat ve tefritinin ne olduğunu bilirse onlara yaklaşmaktan kendini geri tutacak, eğer kendinde bu hasletler var ise bunları iyi huylar ile değiştirerek düzeltmeye yönelecektir (bk. Ahîlik).
Akseki, Ahmed Hamdi. Ahlâk Dersleri. Ankara 2020.
Balcı, Deniz. “Bir Kurum ve Eğitimi Örneği Olarak Ahilik Teşkilatında Eğitim”. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 33/46 (2019), s. 363-384.
Baumeister, R. F. – Vohs, K. D. “Strength Model of Self-Regulation as Limited Resource: Assessment, Controversies, Update”. Advances in Experimental Social Psychology. 54 (2016), s. 67-127.
Carver, C. S. – Scheier, M. “Principles of Self-Regulation: Action and Emotion”. Handbook of Motivation and Cognition: Foundations of Social Behavior. ed. E. T. Higgins – R. M. Sorrentino. New York 1990, II, 3-52.
Çağrıcı, Mustafa – Hökelekli, Hayati. “İrade”. DİA. 2000, XXII, 380-384.
Gagne, J. R. “Self-Control in Childhood: A Synthesis of Perspectives and Focus on Early Development”. Child Development Perspectives. 11/2 (2017), s. 127-132.
İrğat, Muhammet. Nurettin Topçu’da İrade Kavramı. YLT, Dokuz Eylül Üniversitesi, 2011.
Kazıcı, Ziya – Ayhan, Halis. “Tâlim ve Terbiye”. DİA. 2010, XXXIX, 515-523.
Kiriş Yılmaz, Nurten. “Ali Fuad Başgil’de İrade Terbiyesi Ahlak Eğitimi”. Tarih Okulu Dergisi. 32 (2017), s. 1-17.
McGonigal, Kelly. The Willpower Instinct: How Self-Control Works, Why it Matters, and What You Can Do to Get More of it. New York 2013.
Selvi, Dilaver. “Fütüvvet ve Ahîlik Teşkilatlarının Ahlâkî İlkelerinin Oluşmasında Tasavvufun Öncülüğü”. İhya Uluslararası İslam Araştırmaları Dergisi, 2/1 (2016), s. 1-37.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/irade
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.