A

FÜTÜVVET

Ahîlik teşkilatına kaynaklık eden dinî ve tasavvufî birlik.

  • FÜTÜVVET
    • İlhami YURDAKUL
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 19.09.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/futuvvet
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    FÜTÜVVET
FÜTÜVVET

Ahîlik teşkilatına kaynaklık eden dinî ve tasavvufî birlik.

  • FÜTÜVVET
    • İlhami YURDAKUL
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 19.09.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/futuvvet
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    FÜTÜVVET

Arapça fetâ kelimesi, asalet ve fazilet sahibi kişilerin tavır ve davranışlarını ifade eder. Aynı zamanda "genç, yiğit, cömert" anlamlarına da gelir. Arap toplumundaki fetâ anlayışı, İslamiyet devrinde sufilikle birleşerek fütüvvet teşkilatında tasavvufî bir mahiyet kazandı. Daha sonra ise esnaf örgütleriyle kaynaşarak Ahîlik teşkilat ve düşüncesine dönüştü. Öyle ki fetâ, Kur'an-ı Kerim'de Hz. İbrâhim, Hz. Yûşâ, Hz. Yûsuf ve Ashâb-ı Kehf'i de tasvir ettiğinden Hz. İbrâhim'in cömertliği, misafirperverliği ve putları kırması, Hz. Yûşâ'nın Hz. Mûsâ'ya yoldaş olması ve sadakati, Hz. Yûsuf'un zinadan uzak durması ve Ashâb-ı Kehf'in bâtıldan kaçarak Hakk'a sığınması İslam'daki kâmil insan davranışları olarak görüldü. Bu bakımdan kâmil bir müslümanın vasıflarını da ifade eden fetâ kökünden türetilen fütüvvet kavramı Emevîler devrinde (661-750) farklı coğrafyalarda ve etnik aidiyetlerden müteşekkil yeni kültür, sosyal yapı ve siyasî ortamda ortaya çıktı (bk. Emevîler). İslam toplumunda fütüvvetin bir zümreyi tanımlaması Abbâsîler döneminde (750-1258) oldu (bk. Abbâsîler). Bu dönem kaynaklarında "fütüvvet" kavramı yerine fityân, ayyâr, rind ve şâtır kelimeleri de kullanıldı. VIII ile IX. yüzyıllarda teşekkül eden fityân, Arap yarımadası yerine İran ve Irak topraklarında ve daha ziyade Arap olmayan şehirli toplumlarda teşkilatlandı. IX. yüzyılda tarih sahnesine çıkan sufilik düşüncesi de fütüvvet gibi ilk olarak Arap olmayan şehirli toplumlarda görüldü. Fütüvvet ve sufilik, şehirli bir toplum tabakasına dayandı. Melamet sufileri de hem fütüvvet ehli hem de esnaf idi.

XI. yüzyıldan sonra sufilik yavaş yavaş teşkilatlı bir yapıya evrilirken fütüvvet yapısında da sufilik düşüncesinin etkisiyle benzeri bir teşkilatlanmaya gidildi. Abbâsî Halifesi Nâsır-Lidînillâh (1180-1225), Bağdat'ta reîsülfityân olan Şeyh Abdülcebbâr'dan fütüvvet elbisesi giyerek bu teşkilata dahil oldu ve fütüvvet teşkilatını resmî bir kuruma dönüştürdü. Ardından da bu teşkilatı on iki imamın adına atfen on iki kola ayırarak her birinin başına bir reis atadı. Böylece halife otoritesini fütüvvet teşkilatı üzerinden ve yukarıdan aşağıya doğru sağlamlaştırarak bu teşkilatın bir tehdit oluşturmasını da engellemek istedi. Fütüvvet teşkilatının kurulmasına halifenin danışmanı Şehâbeddin Sühreverdî (ö. 1234) ciddi katkı sundu ve bir fütüvvetname yazdı (bk. Sühreverdî).

Nâsır-Lidînillâh, bu aşamadan sonra hilafetin dinî-siyasî nüfuzunu daha da genişletmek üzere diğer müslüman hükümdarlara elçiler ve mektuplar gönderdi. Bu hükümdarları fütüvvet teşkilatlandırmasına davet etti. 1214 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Keykâvus'un fütüvvet teşkilatına dahil olması, Anadolu'da fütüvvet teşkilatının gelişmesine önemli katkı sundu.

Fütüvvet konusunu işleyen ve bunun temel ilkelerini belirleyen eserlere fütüvvetname dendi. Tarihî süreçte de çok sayıda fütüvvetname türü eser yazıldı. En eski tarihli fütüvvetname Muhammed Hüseyin Sülemî (ö. 1021) tarafından yazılan Kitâbü'l-Fütüvve'dir. Kuşeyrî de (ö. 1072) bu geleneğe uygun olarak fütüvvet bahsini Risale adlı eserinin bir bölümünde izah etti. Keykâvus b. İskender (ö. 1082-83) Kabûsnâme adlı eserinin kırkıncı bölümünde fütüvvete "Civânmerdî" adıyla bir başlık ayırdı. Aynı şekilde Hâce Abdullah-ı Ensârî'nin (ö. 1089) kaleme aldığı Fütüvvetnâme de konuyla ilgili müstakil bir eser olması bakımından önemlidir. Muhyiddin İbnü'l-Arabî'nin Fütûhâtü'l-Mekkiyye adlı eserinde de fütüvvete bir başlık ayrıldı. Bu eserlerde âdâb-ı muâşeret bağlamında sosyal yaşamda uyulması gereken kurallar izah edildi.

Fütüvvetin teşkilatlı bir yapıya kavuştuğu XIII ve XIV. yüzyıllarda kaleme alınan eserlerde bu kurallar daha sistemli ve ayrıntılı bir şekilde izah edildi. Nitekim Sühreverdî tarafından kaleme alınan Risâletü'l-Fütüvve, fütüvvet teşkilatının bir nevi nizamnamesi idi ve bu türün ilk örneği oldu. Bu geleneğe uygun olarak Ahmed Harpûtî'nin yazdığı Tuhfetü'l-Vesâyâ ve Muhammed b. Seyyid Alâeddin'in Miftâhu'r-Rekaik adlı eseri diğer örnekler arasında sayılabilir. Ayrıca devrinde kaleme alınan Risâle-i Nessâcân ve Risâle-i Sakkayân gibi daha hususi adlar taşıyan eserler de fütüvvetname literatürü kapsamında değerlendirilebilir (bk. Ahîlik).

XIII ile XVI. yüzyıllarda Anadolu'da Ahîlik teşkilatının gelişmesi ve teşkilatlanması üzerine ahî düzeni ve kültürü hakkında yazılan ahî fütüvvetnameleri neşredilmeye başlandı. Bu bağlamda Türkçe olarak yazılan ilk eser, Yahyâ Burgazî'nin kaleme aldığı fütüvvetnamesi oldu. Ardından Şeyh Seyid Hüseyin tarafından yine Türkçe olarak bir başka fütüvvetname yazıldı. Türk kültür tarihi bakımdan çok kıymetli bilgilerin bulunabileceği bu eserler üzerinden zihniyet ve kültür kodlarının izlerini sürmek mümkündür.

Sülemî'nin (936-1021) Risâletü'l-Melâmetiye adlı eserindeki izahına ve melamet şeyhlerine göre fütüvvet sahibi olmak ve fetâ adını hak etmek için Hz. Âdem gibi özür dilemeye, Hz. Nuh gibi iyilik etmeye, Hz. İbrâhim gibi vefalı, Hz. Mûsâ gibi ihlaslı, Hz. Eyyûb gibi sabırlı, Hz. Dâvud gibi cömert, Hz. Muhammed gibi merhametli, Hz. Ebû Bekir gibi hamiyetli, Hz. Ömer gibi adaletli, Hz. Osman gibi hayâlı ve Hz. Ali gibi bilgili olmaya gayret edilmeliydi. Anlaşılacağı üzere İslamî anlayış ve tasavvuf vasıtasıyla zenginleştirilen fütüvvet kavramıyla kâmil insan tipi tarif edildi. Burada da esas alınan ilkeler Kur'an'a ve Hz. Muhammed'in sünnetine dayandırıldı.

Fütüvvet teşkilatına girmenin belli kuralları ve bir töreni vardı. Bir kişi fütüvvet teşkilatına gireceği zaman fütüvvet ehlinin toplandığı bir mecliste "şed/kemer bağlama, şerbet içme ve şalvar giyme" töreni yapılırdı. Bu törende fütüvvet ehlinin ulusu tarafından fütüvvet hutbesi okunurdu. Nakkaş Ahmed'in naklettiğine göre fütüvvet hutbesi İsrâ sûresinin 32 ile 39. âyetlerinin okunması idi. Bu âyetlerde "zina yapmama, cana kıymama, yetimin malına el uzatmama, ticarette ölçü ve tartıda hile yapmama, bilgi sahibi olmadığın konularda yorum yapmama, böbürlenmeme ve had bilme" gibi sosyal yaşama dair hükümler yer almaktadır.

Öte yandan Moğol istilasından sonra Anadolu'da ekonomik, siyasî ve sosyal hayat büyük oranda bozuldu. Böyle bir zamanda Anadolu'da bozulan devlet ve toplum düzenini yeniden tesis amacıyla Ahîlik teşkilatı ortaya çıktı.

Ertuğrul Gazi'nin (ö. 1281) yoldaşları Abdurrahman Gazi, Akça Koca, Konuralp, Turgut Alp, Karamürsel ve Samsa Çavuş gibi kişiler de fütüvvet/Ahîlik ehlinden idi. Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi de (ö. 1359) Şeyh Edebâli'nin telkini üzerine kösele yapmayı öğrenerek şed/kuşak kuşandı ve ahî oldu. Aynı şekilde ilk dönem Osmanlı vezirleri de yine Ahîlik geleneğinden geldi.

Kaynakça

Ayçiçeği, Bünyamin. “İlk Arapça Fütüvvetnâmelerden İbnü’l-Mi‘mâr’ın (ö. 1244) Kitabü’l-Fütüvve’sine Göre Fütüvvete Giremeyecek Zümreler”. Geçmişten Geleceğe Köprü: Ahîlik ve Ahî Evran Kitabı. ed. M. F. Köksal. Eskişehir 2022, s. 54-62.

“Bir Ahi İcazetnamesi”. Konya. sy. 11 (1937), s. 559-662.

İslamoğlu, Abdülmecit. “Tarsuslu Dâî’nin Manzum Fütüvvetnâme’sinde Dinî Muhteva”. Geçmişten Geleceğe Köprü: Ahîlik ve Ahî Evran Kitabı. ed. M. F. Köksal. Eskişehir 2022, s. 331-371.

Kal’a, Ahmet. İstanbul Esnaf Tarihi Tahlilleri: İstanbul Esnaf Birlikleri ve Nizamları 1. İstanbul 1998.

Nazır, Bayram. İstanbul Esnafı. İstanbul 2020.

Ocak, Ahmet Yaşar. “Fütüvvet”. DİA. 1996, XIII, 261-263.

a.mlf. “Fütüvvetnâme”. a.e. 1996, XIII, 264-265.

Salmani, Milad. “Molla Hüseyin Vâiz-i Kâşifî’nin Fütüvvetnâme-i Sultânî Adlı Eseri”. Geçmişten Geleceğe Köprü: Ahîlik ve Ahî Evran Kitabı. ed. M. F. Köksal. Eskişehir 2022, s. 77-88.

Sarıkaya, Mehmet Saffet. “Şeyh Seyyid Hüseyin b. Şeyh Seyyid Ali Fütüvvetnâmesi’ne Dair”. a.e. s. 64-75.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/futuvvet

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

FÜTÜVVET

Ahîlik teşkilatına kaynaklık eden dinî ve tasavvufî birlik.