A

KÖY ENSTİTÜLERİ(1940-1954)

Köy okullarına öğretmen yetiştirmek üzere açılmış kurum.

  • KÖY ENSTİTÜLERİ
    • Mehmet ANIK
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 20.09.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/koy-enstituleri
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    KÖY ENSTİTÜLERİ
KÖY ENSTİTÜLERİ (1940-1954)

Köy okullarına öğretmen yetiştirmek üzere açılmış kurum.

  • KÖY ENSTİTÜLERİ
    • Mehmet ANIK
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 20.09.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/koy-enstituleri
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    KÖY ENSTİTÜLERİ

17 Nisan 1940 tarih ve 3803 sayılı kanuna göre köye öğretmen ve diğer meslek elemanlarını yetiştirmek üzere açılmış olan eğitim kurumlarıdır. Karma eğitim veren bu kurumlar aynı zamanda yatılı olup öğrenim süresi beş yıldır. Nüfusun büyük çoğunluğunun yaşadığı kırsal bölgelere ulusal eğitimi götürmenin yanı sıra ekonomik, sosyokültürel ve siyasal modernleşmeyi (Batılılaşma) toplumun bütün kesimlerine yayma anlayışının bir ürünü olarak faaliyete geçirilmiştir.

Köy enstitülerinin ortaya çıkışında köy ve köycülükle ilgili tartışmaların önemli bir yeri olup bu tartışmalar II. Meşrutiyet dönemine kadar uzanmaktadır. Yusuf Akçura, Parvus, Georgiades gibi yazarların Türk köyleri ve köylüsü, köylü eğitimi vb. konularda kaleme aldıkları yazılar köy sorunlarına karşı farkındalık oluşturduğu gibi aynı zamanda ilgi de uyandırmıştır. I. Dünya Savaşı'ndan sonraki süreçte köy hayatının zorluklarıyla mücadele etmek amacıyla eğitim ve sağlık hizmetleri sunmayı hedefleyen ve köylüyü köyde tutmanın yöntemlerinin araştırılması üzerinde duran Köycüler Cemiyeti'nin kurulmuş olması köycülük konusundaki önemli bir girişimdir.

Cumhuriyet'in kuruluş süreciyle birlikte köye ve köylüye olan ilgi daha da artmıştır. Mustafa Kemal Paşa'nın 1 Mart 1922 tarihindeki Türkiye Büyük Millet Meclisi açılış konuşmasında köylüleri "Türkiye'nin hakiki sahibi ve efendisi" olarak nitelendirmesi bu noktada önemlidir. Bu dönemde çeşitli gazetelerde ve dergilerde köyler ve köylülerle ilgili pek çok yazı yer almış, 1930'lara gelindiğinde köycülük konusunda zengin sayılabilecek bir literatür oluşmuştur.

Daha sonra 1930'lu yıllarda "büyük buhran"ın Türkiye'deki etkileri ve ortaya çıkardığı iktisadî sorunlar öncellikle ziraat alanında ve köylerde hissedildi. Bu durum köylerdeki ziraî üretimin arttırılması, köylüye yeni tekniklerin öğretilmesi ve köyün eğitim yoluyla canlandırılması gibi projeleri gündeme getirdi. Böylece hem ulus-devletin bütün halk katmanları arasında siyasal meşruiyetini sağlamak hem de köylülerin eğitilmesi ve eğitim yoluyla köylerin canlandırılması başlıca amaçlardan biri haline geldi. 1932 yılında çeşitli şehirlerde açılan halkevleri bir yönüyle kitlelere ulaşma çabasının bir sonucu olarak ortaya çıkmış ve özellikle de köylerdeki "halkodaları" şubeleriyle bu gayeye hizmet etmiştir.

1930'lu yıllar gerek Türkiye'de gerekse dünyanın pek çok yerinde köycü ideolojilerin ve söylemlerin de yükseldiği yıllar oldu. Türkiye'de ziraat ve hayvancılığa dayalı pratik bir yaşama sahip olan köylülerin yaşam biçimleri dikkate alınarak uygulama ağırlıklı bir eğitime tâbi tutulmaları ve ulusal kimliğin de köylülerde bu yolla inşası düşüncesi, dönemin şartları içerisinde ön plana çıkan fikirlerden birine dönüştü. Köylülerin gereksinimleri dikkate alınarak köylerde şehirdekilerden daha farklı bir eğitim sistemi uygulanması gereği ise yeni projelerin kapısını araladı. Saffet Arıkan'ın Maarif vekilliği ve İsmail Hakkı Tonguç'un İlköğretim genel müdürlüğü (vekâleten) döneminde askerliğini erbaş olarak yapmış kişileri eğitime tâbi tutarak bunlardan "eğitmen" olarak istifade edilmesi düşünüldü ve 1936 yılında "Köy Eğitmeni Yetiştirme Kursları Projesi" gündeme geldi. İlki Eskişehir'in Çifteler bucağının Mahmudiye köyündeki ilkokulda açılan deneme niteliğindeki kurstan başarı kaydedilince bu kursların yurt çapına yaygınlaştırılması kararlaştırıldı. "Köy Eğitmeni Yetiştirme Kursları"nı Çifteler (Eskişehir), Kızılçullu (İzmir), Kepirtepe (Kırklareli) ve Göl (Kastamonu) Köy Öğretmen okulları takip etti (bk. Eğitmen).

3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu'nun 17 Nisan 1940 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmesinin neticesinde, Maarif Vekâleti bünyesinde şehir merkezlerinden uzakta, tren istasyonlarına yakın konumda bulunan ve geniş araziye sahip olan kırsal bölgelerde Köy enstitülerinin açılmasına karar verildi. 22 Nisan 1940 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Köy Enstitüleri Kanunu'nun birinci maddesinde, Köy enstitülerinin açılış gayesi "köy öğretmeni ve köye yarayan diğer meslek erbabını yetiştirmek" olarak yer aldı.

Bu bağlamda Çifteler (Eskişehir), Kızılçullu (İzmir), Kepirtepe (Kırklareli) ve Göl (Kastamonu) Köy Öğretmen okulları, Köy enstitüsüne dönüştürülen ilk yerler oldu. Ankara (Hasanoğlan), Sakarya (Arifiye), Balıkesir (Savaştepe), Aydın (Ortaklar), Isparta (Gönen), Konya (İvriz), Antalya (Aksu), Adana (Düziçi), Samsun (Akpınar), Trabzon (Beşikdüzü), Kayseri (Pazarören), Sivas (Yıldızeli), Malatya (Akçadağ), Erzurum (Pulur), Kars (Cılavuz), Diyarbakır (Dicle) ve Van'da (Erciş) kurulanlarla birlikte Köy enstitülerinin sayısı zaman içerisinde yirmi bire çıkarıldı. Böylece enstitüler yurdun farklı bölgelerine yaygınlaştırıldı.

Köy enstitülerinin kurulduğu ilk yıllarda öğretmen ihtiyacı daha çok gayretli ve yetenekli ilkokul, ziraat ve sanat öğretmenleriyle usta öğreticilerden karşılandı. İlerleyen süreçte ise buralara atanacak öğretmenlerin; üniversite, fakülte ve yüksekokul, Gazi Eğitim Enstitüsü, öğretmen okulları, Köy enstitüleri, ticaret liseleri ve ziraat ortaokulları, erkek sanat okulları ve kız enstitüleri, inşaat usta okulları ile bunlar dışındaki teknik ve meslekî okul mezunları arasından seçilmesine karar verildi. Ayrıca bu konuda yapılan yasal düzenlemede, alanında uzman olan işçilerin gündelik ya da aylık ücret ödenerek usta öğretici olarak çalıştırılabilecekleri belirtildi. Öğretmen bulmadaki güçlüklerden dolayı 1942-1943 eğitim öğretim yılında Ankara'daki Hasanoğlan Köy Enstitüsü bünyesinde Yüksek Köy Enstitüsü açıldı. Bu kurum Köy enstitülerine öğretmen yetiştirdiği gibi köy okulları için gezici başöğretmen, bölge okulu öğretmeni ve bölge ilköğretim müfettişi yetiştirme, Köy Enstitüsü mensuplarına hizmet içi eğitim sağlama ve köy incelemelerine merkez olma gibi özellikleri de bünyesinde barındırmıştır (bk. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü).

Köy Enstitüleri Kanunu'nun 3. maddesinde, enstitüye alınacak öğrencilerin tam devreli köy ilkokullarını bitirmiş, sağlıklı ve yetenekli köy çocukları arasından seçileceği belirtildi. Karma eğitim süresinin en az beş yıl olarak belirlendiği sistemde, öğretmen olamayacağına kanaat getirilen öğrencilerin farklı meslek dallarında eğitim görmesi kararlaştırılmış, aynı sınıfta üst üste iki ders yılı kalan ya da ayrı sınıflarda iki defa kalan öğrenciler başarısız kabul edilmiştir.

Köy enstitülerinin başlangıç yıllarında öğrenci seçimindeki kriterler tam olarak uygulanamamış ve bazı enstitüler ilkokulu bitirmiş kız öğrenci bulma konusunda sorunlar yaşamıştır. Bununla birlikte ilerleyen yıllarda öğrenci sayısı giderek artmıştır.

Köy enstitülerine uzanan süreçte kurulmuş olan Çifteler ve Kızılçullu Köy Öğretmen okullarında, "Köy Muallimi Mektebi Müfredatı" uygulanmış ve bu müfredatta iş ile ziraat etkinlikleri arttırılmıştır. Köy enstitülerinde ise yeni öğretim programları oluşturulmuştur. Köy enstitülerinin ilk resmî öğretim programı 1943 yılında oluşturulmuş ve yayımlandığı yıl dolayısıyla "1943 Programı" olarak anılmıştır. Buna göre beş yıllık öğretim süresi içinde kültür derslerine 114 hafta, ziraat dersi ve çalışmalarına 58 hafta, teknik derslere ve çalışmalarına 58 hafta, tatillere ise 30 hafta ayrılmıştır.

"1943 Programı"na göre kültür dersleri arasında Türkçe, tarih, coğrafya, yurttaşlık bilgisi, matematik, fizik, kimya, tabiat ve okul sağlık bilgisi, yabancı dil, el yazısı, resim iş, beden eğitimi ve ulusal oyunlar, müzik, askerlik, ev idaresi ve çocuk bakımı, öğretmenlik bilgisi, ziraî işletmeler ekonomisi ve kooperatifçilik dersleri yer almıştır. Ziraat ders ve çalışmalarında öğrencilere tarla ziraatı, bahçe ziraatı, fidancılık, meyvecilik, bağcılık, sebzecilik bilgisi, sanayi bitkileri ziraatı, zooteknik, kümes hayvanları bilgisi, arıcılık, ipek böcekçiliği, balıkçılık ve su ürünleri bilgisi, ziraat sanatları öğretilmiştir. Teknik dersler ve çalışmalarında erkek öğrenciler köy demirciliği (nalbantlık, motorculuk), köy dülgerliği (marangozluk), köy yapıcılığı (tuğlacılık ve kiremitçilik, taşçılık, kireççilik, duvarcılık ve sıvacılık, betonculuk) alanlarında eğitim alırken kız öğrenciler ise köy ev ve el sanatları alanında (dikiş-biçki, nakış, örgücülük ve dokumacılık, ziraat sanatları) yetiştirilmişlerdir. 1947 yılına gelindiğinde ise yeni bir öğretim programı (1947 Programı) hazırlanmıştır. Gerek "1947 Programı"nda gerekse 1949 yılında yapılan düzenlemede bazı derslerin adları, haftalık ders saati sayısı ve içeriklerinde değişikliğe gidilmiştir.

Köy enstitülerinin öğretim programları incelendiğinde sağlık eğitimiyle ilgili derslerin de bu programlarda yer aldığı görülmektedir. Ayrıca "köye yararlı" sağlık elemanı yetiştirmek amacıyla 1943'ten başlayarak bazı Köy enstitüleri bünyesinde sağlık kolları açılmış ve bu kollara ayrı bir öğretim programı uygulanmıştır.

Köy enstitülerinin teorik eğitimle uygulamalı eğitimi "iş içinde eğitim" ilkesiyle harmanlayıp bir arada veren kurumlar olarak model oluşturdukları dikkati çekmektedir. Köy enstitülerinde, ulusal kültür konusunda yoğunlaştırılmış teorik bilgi aktarımının yanında, köylülere model olması açısından uygulama boyutu üzerinde de özellikle durulmuştur. Bu sebeple "iş içinde eğitim" ilkesi enstitü yaşamında sürekli olarak dinamik tutulmuştur.

Köy enstitülerinde "iş içinde eğitim" ilkesiyle ilgili önemli bir uygulama tatbikat bölgelerine ilişkindir. 4274 sayılı kanunda "Köy enstitülerinde bulunan öğretmenlerle talebe ve eğitmen namzetlerinin her türlü köy işlerinde çalışmalarını temin maksadıyla her enstitüye çevresinde bulunan lüzumu kadar köy okulundan bir tatbikat bölgesi ayrılır. Bu bölgeye girecek köylerin birinci maddede yazılı köy okul tiplerinin tamamını içine alması ve en az üç gezici öğretmenlik veya gezici başöğretmenlik bölgesi genişliğinde olması şarttır" ifadeleri yer almaktadır. Buna göre Köy enstitülerinin tatbikat bölgelerine giren köylerin haritaları oluşturularak öğretmen, öğrenci ve eğitmenlere bu bölge köylerinde yapacakları köy işleri gösterilmiştir.

Ders ve işlerin yanı sıra Köy enstitülerinde öğrencilerin sosyokültürel faaliyetlere katılmalarına da ayrıca önem verilmiştir. Bu bağlamda cumartesi toplantıları, kutlamalar, müsamereler, yurt gezileri, konferanslar, sergiler vb. düzenlenmiştir. Kütüphanelerde kitap çeşitliliğine dikkat edilmiş ve okuma etkinlikleri yapılmıştır. Sanat eğitimi bağlamında ise müzik, ulusal oyunlar, tiyatro, sinema radyo Köy enstitülerinin vazgeçilmezleri arasında yer almıştır.

Öğrencilerin ders, dinlenme, yemek ve uyku gibi faaliyetlerini düzenlemek amacıyla günlük çalışma cetvelleri oluşturulmuştur. Dersler ve günlük çalışma cetvelinde yer alan diğer işlerin bitmesini müteakip ve akşam yemeğinden önce olmak kaydıyla yarım saatle bir saat arasında değişen bir sürede öğrencilere "birleşik çalışmalar" yaptırılmıştır. Bisiklet sürme, araba veya motor kullanma, yelken ve çeşitli deniz vasıtalarını kullanma, yüzme, ata binme, dağa tırmanma, müzik aleti çalma vb. bu çalışmalar arasında yer almıştır. Köy Enstitüsü öğrencileri eğitsel kol çalışmalarıyla da yakından ilgilenmişlerdir. Müzik, temsil, güzellik ve düzen, spor, kütüphane, kızılay ve yardım, fotoğrafçılık, çiçek, idarî işlere yardım, kitaplık vb. kollar bunlar arasındadır.

Köy enstitülerden mezun olup, öğretmen olarak atanmasına karar verilen kişiler, Maarif Vekaleti tarafından uygun görülen yerlerde yirmi sene zorunlu hizmete tabi tutulmuştur. Zorunlu hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeden meslekten ayrılanların, herhangi bir kamu kurumuna atamalarının yapılmamasına ve enstitüde bulundukları süreye ait masrafın iki katının, kendilerinden ya da kefillerinden tahsil edilmesine karar verilmiştir. Bu kurumlardan mezun olup, öğretmen olarak atanan kişiler, görevlendirildikleri köylerin her türlü eğitim ve öğretim işlerinden sorumlu tutulmuştur. Köy öğretmeni ataması sonrasında hem öğretmenlerin ve ailelerinin faydalanabilmeleri hem de okuldaki derslerin uygulamalı olarak yapılabilmesi için, bu okulların bulunduğu köylerin sınırları içerisinde, tarıma elverişli arazi tahsis edilmesi kararlaştırılmış, buna uygun devlet arazisinin olmaması durumunda ise Köy Kanunu'na uygun şekilde satın almanın yapılarak, bu tahsisin gerçekleştirileceği belirtilmiştir. Gerek tarımsal üretim gerekse hayvancılık için ihtiyaç duyulan araç gereçlerin ve hayvanların, öğretmenlerin tayin edildikleri okulların demirbaşına kaydedilmek üzere devlet tarafından ücretsiz şekilde karşılanması ve bu tahsisat sonrasında doğal afet ya da bulaşıcı hastalıklar nedeniyle okullardaki işletmelerin zarar görmesi durumunda ise, bu zararı karşılayacak şekilde Maarif Vekilliği bütçesinden yardımda bulunulması yasal güvence altına alınmıştır.

1946 seçimleri sonrasında Köy enstitülerine yönelik çeşitli eleştiriler ortaya atılmaya başlanmıştır. Aynı yıl Hasan Âli Yücel'in yerine Reşat Şemsettin Sirer'in atanması, Sirer'in bakanlığı döneminde İsmail Hakkı Tonguç ile ekibinin uzaklaştırılmaları, 1947 yılında Köy enstitülerinin öğretim programında köklü değişiklikler yapılması, Yüksek Köy Enstitüsü'nün kapatılması, 1950 yılında karma eğitime son verilmesi, bu kurumlara yapılan eleştirilerin çoğalması gibi gelişmeler Köy enstitülerinin kapatılmasına doğru giden süreci hızlandırmıştır. 27 Ocak 1954 tarihinde yapılan 6234 sayılı yasal düzenlemeyle Köy enstitüleri ve İlköğretmen okullarının "İlköğretmen Okulları" adı altında birleştirilmesi ve Köy Enstitüsü yerine İlköğretmen Okulu adı kullanılması kararlaştırılmıştır.

1940-1954 yılları arasında Köy enstitülerinden 17.000'in üzerinde öğretmen yetişmiş ve böylelikle öğretmenlik bilgisinin yanında tarım ve sağlık bilgisine de sahip yeni bir öğretmen kuşağı ortaya çıkmıştır. Bu öğretmenler sayesinde köy okullarında okuyan öğrenci sayısı ve buna bağlı olarak okuryazarlık oranı günbegün artmıştır. Bu kurumlar yalnızca öğretmen değil aynı zamanda yazar, şair, ressam, ozan, radyo programcısı, bilim insanı ve siyasetçi de yetiştirmiştir. Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mehmet Başaran, Adnan Binyazar, Dursun Kut, Mahmut Makal, Pakize Türkoğlu, Tahsin Yücel, Ümit Kaftancıoğlu, Ayşe Baysal ve Hasan Fehmi Güneş gibi isimler bunlar arasındadır.

Enstitülerin kapanışının sonrasında da bu kurumlarla ilgili tartışmalar devam etmiştir. Mahmut Makal ve Mehmet Başaran gibi köy enstitüsü mezunu aydınlar, İsmet İnönü'yü bu ilerici kurumlara sahip çıkmamakla eleştirirken, Mümtaz Turhan ve Peyami Safa gibi sağcı aydınlar ise, bu kurumları sol fikirleri yayan çağdaş mollalar olarak nitelendirmiş ve iddia edildiği haliyle bu kurumların özgün olmadığını, enstitüleri övmeye yönelik çoğu söylemin de masaldan ibaret olduğunu öne sürmüşlerdir. Batılılaşma politikalarına ve resmi tarih yazımına yönelik eleştirileriyle tanınan Kemal Tahir, Bozkırdaki Çekirdek romanında, enstitüleri resmi ideolojinin üretimine hizmet eden yerler olarak nitelendirmiştir. Columbia Üniversitesi'nde Köy Enstitüleri üzerine doktora tezi hazırlayan Fay Kirby ise, enstitülerin Kemalizm prensiplerinin eğitime uygulanmış hali olduğunu ve bu kurumların modernleşme çabasındaki Türkiye'nin ürettiği özgün bir sistem olduğunu belirtmiştir. UNESCO'nun gelişmekte olan ülkelere bir model olarak önerdiği bu kurumların Türkiye'de kapatılmasının akabinde, enstitüleri tekrardan canlandırmaya yönelik bazı girişimler olsa da pratikte bu durum gerçekleşmemiştir.

Kaynakça

Anık, Mehmet. “Bir Modernleş(tir)me Projesi Olarak Köy Enstitüleri”. Dîvân. sy. 20 (2006), s. 274-309.

Altunya Ninyazi. “Köy Enstitüleri Sisteminde Yönetim”. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. sy. 10-11 (2014), s. 28-49.

Karaömerlioğlu, Asım. “Köy Enstitüleri Üzerine Düşünceler”. Toplum ve Bilim. sy. 76 (1998), s. 56-85.

Kemal Tahir. Bozkırdaki Çekirdek. İstanbul 2019.

Kirby, Fay. Türkiye’de Köy Enstitüleri. Ankara1962.

Köy Enstitüleri Programları. haz. N. Altunya. Ankara 2004.

Resmi Gazete. Köy Enstitüleri Kanunu. s. 13682-13683, 22 Nisan 1940.

Resmi Gazete. Köy Okulları ve Enstitüleri Teşkilat Kanunu. s. 3243-3250, 25 Haziran 1942.

Resmi Gazete. Köy Enstitüleri ile İlköğretmen Okullarının Birleştirilmesi Hakkında Kanun. s. 8093-8095, 4 Şubat 1954.

Tonguç, İsmail Hakkı. Eğitim Yoluyla Canlandırılacak Köy. İstanbul 2019.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/koy-enstituleri

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

KÖY ENSTİTÜLERİ (1940-1954)

Köy okullarına öğretmen yetiştirmek üzere açılmış kurum.