A

VERRAK

Özellikle VII-X. asırlarda İslam dünyasında yazı malzemeleri satan ve cilt yapan meslek grubu.

  • VERRAK
    • İsmail E. ERÜNSAL
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 22.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/verrak
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    VERRAK
VERRAK

Özellikle VII-X. asırlarda İslam dünyasında yazı malzemeleri satan ve cilt yapan meslek grubu.

  • VERRAK
    • İsmail E. ERÜNSAL
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 22.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/verrak
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    VERRAK

Ortaçağ İslam dünyasında genel olarak kitap istinsahıyla uğraşan, sözlü kitapların yazılı kitap haline getirilmesinde önemli bir rol oynayan, kitap ve kitap yazımıyla ilgili yazı malzemelerini satan ve cilt yapan meslek mensupları verrak olarak anılmakta ve icra ettikleri meslek ise virâka olarak tanımlanmaktaydı. Ancak bu genel tanımlama her dönem için geçerli olmayıp farklı dönemlerde bu uğraşılarından bazılarının ön plana çıktığı görülür. Mesela ilk VII-VIII. asırlarda verrak sözcüğünün de türetildiği v-r-k kökünden gelen yüverriku fiili "yazıyor, istinsah ediyor" anlamında kullanıldığından, tabakat kitaplarında, ilk dönemlerdeki nâsih/müstensihler verrak olarak tanımlanırdı. Daha sonraki dönemlerde kitap telifine katkıda bulunan, kitap satışıyla uğraşan, kâğıt ve diğer yazı malzemelerini satan, cilt yapan kimseler de verrak olarak anılmıştır. Bu yüzden farklı dönemlerde farklı anlamlar ifade ettiğinden kaynaklarda rastlanan verrak ve virâka tabirlerini kullanıldıkları dönemler dikkate alınarak anlamlandırmak gerekmektedir.

Verraklık mesleği Ortaçağ'da birbirinden kesin sınırlarla ayrılmamış başlıca üç dönem geçirmiştir: İstinsah dönemi; sözlü eserlerin naklî ve yazıya geçiriliş dönemi; yazı malzemelerinin satışı, kitapların ciltlenmesi ve kitap satışı dönemi.

İbnü'n-Nedîm, ilk dönemlerde mushaf yazan verrakların isimlerini vermektedir (1973: 9-10). Mushaf istinsah eden kimselerin verrak olarak tanımlanması VII. asrın sonlarında ortaya çıkmış ve genellikle de yapılan iş yüverriku fiiliyle tanımlanmıştır. Tabakat kitaplarında birçok kimsenin kitap istinsahıyla hayatını kazandığı "yüverriku ve ye'külü min kesbi yedihî" (Yazıyor ve eliyle kazandığını yiyordu), "yüverriku li'n-nâsi bi'l-ücreti" (İnsanlara ücreti karşılığında yazıyordu) şeklinde ifade edilmiştir. Makrîzî'ye göre, Matar b. Meymûn'un (ö. 746) verrak diye anılmasının sebebi mushaf yazmasıydı (1994: 732). İbn Sa'd (ö. 845), Ebû Abdullah Esbağ b. Zeyd Verrâk'tan (ö. 776) bahsederken "ve kâne yektübü'l-mesâhif" (Mushaf yazardı) demektedir. (1968: VII, 312) Buhârî de 774 yılında Esbağ'ın mushaf yazdığını söylemektedir (1977: II, 132). Sem'ânî (ö. 1166) verrakı "mushaf, hadis kitapları ve daha başka kitaplar yazan kimselere verilen ad" şeklinde tarif eder (1984: XII, 236). Müteakip asırlarda da sadece kitap istinsahıyla uğraştığı halde verrak olarak tanımlanan birçok kişi vardır. Nitekim Ebü'l-Kasım Abdülkerîm b. Muhammed Râfiî (ö. 1226) XIII. asır gibi geç bir dönemde de verrakı "yazan ve istinsah eden" şeklinde tanımlamaktadır (1987: I, 160). Bu yüzden kaynaklarda geçen verrak sözcüğünü tanımlamada dikkatli olmak gerekir.

İbn Sîrîn (ö. 729) rüya tabirleriyle ilgili kitabında "ücret karşılığı mushaf yazan" kimselerden bahsettiğine göre (1940: I, 76) verraklar başlangıçtan itibaren yazdıkları mushaf karşılığında ücret almaktaydılar. VII. asrın ikinci yarısından itibaren özellikle köleler tarafından mushaf yazılıp satılmaktaydı. Ancak kaynaklarda mushaf yazımı karşılığında para alınmasının hoş görülmediğine dair çok sayıda rivayet vardır. Mustafa A'zamî, Sâlim b. Abdullah'ın (ö. 724), İbn Ömer'in (ö. 692) "Mushaf yazanların önünden geçerken ne kötü ticarettir" şeklindeki rivayetinden hareketle bu dönemde mushaf ticaretinin oldukça gelişmiş olduğunu ve sırf bu maksatla dükkânlar açılmış olduğunu söyler.

VII. asırda verraklar Kur'an-ı Kerim'in ve hadislerin istinsahıyla meşgul olurken, VIII. asrın sonlarından itibaren ise dinî kitapların yanında tarih, edebiyat ve tabakatla ilgili eserleri de kopya etmeye başlamışlardır.

Sözlü eserlerin nakli ve yazıya geçiriliş dönemi olan ikinci dönemde verraklar bir eserin telif sürecindeki imla, sema, kıraat ve icazet gibi safhaları gerçekleştirmişler ve birçok kitabın ortaya çıkışında önemli bir rol oynamışlardır. İlk asırlarda telif edilmiş eserlerin rivayet zinciri içinde birçok verrakın adına rastlamak mümkündür. Bazı erken dönem şairlerinin sözlü olarak rivayet edilen şiirlerinin derlenerek divanlarının ortaya çıkarılmasında da verrakların önemli bir payı vardır. Telif döneminde verraklar müelliflerin yararlanmak istedikleri kitapları teminde yardımcı olmuşlardır. Birçok müellif, çeşitli usullerle telif ettikleri eserlerini verraklar vasıtasıyla rivayet ve istinsah ettirdikleri gibi yine verraklar bazı müelliflerin ölümlerinden sonra ailelerinden veya başka yollardan elde ettikleri eserleri de istinsah yoluyla çoğaltmışlardır. Taberî'nin telif edip imla yoluyla kimseye okutmadığı 500 varaklık Edebü'n-Nüfûsi'l-Ceyyide ve'l-Ahlâku'n-Nefîse adlı dört ciltlik eserini, verrak Ebû Saîd Ömer b. Ahmed Dîneverî, muhtemelen çoğaltmak gayesiyle almış; ancak Şam'a götürürken soyulduğundan iki cildini kaybetmiş, geriye eserin sadece iki cildi kalmıştır (Yâkūt el-Hamevî, 1993: VI, 2460). Ebü'l-Kasım Begavî, içlerinde babasının ve dedesinin kitaplarıyla Yahyâ b. Saîd Ümevî'nin Megazî adlı eserinin bulunduğu yüzlerce eseri istinsah edip sattığını söyler (Abbott, 1957: I, 47). Verraklar, özellikle de X. asırdan itibaren dükkânlarında birçok eserin güvenilir nüshalarını bulundurup isteyenlere orijinallerini veya kopyalarını satarak ticarî faaliyetlerini sürdürmekteydiler.

Verrakların en önemli faaliyet alanlarından olan istinsah, sadece kitap kopya etmeyi değil katıldıkları sema/kıraat ve imla meclislerinde ders okutan âlimlerin derslerinde okuttukları kitapları/tutulan notları bir araya getirip kitap oluşturma faaliyetini de içermekteydi. Bu sebeple söylenenlerin doğru olarak tespiti de verrakların dikkat etmesi gereken önemli bir husustu. Yalnızca kitap istinsahıyla değil aynı zamanda tashihiyle ve müsvedde halindeki bir eseri düzenleyip temize çekmekle de meşgul olmaları dolayısıyla verrakların bir nevi editörlük görevi yaptıklarını söylemek de mümkündür.

Özellikle IV. asırlarda, birçok verrakın ulema sınıfından olduğunu ve İslamî ilimlerin bazı dallarında uzmanlaşmış oldukları görülür. Bu gelenek müteakip asırlarda da devam etmiştir. Safedî (ö. 1363), İbn Tayfûr'dan (ö. 893) bahsederken "Uzmanlaştıktan sonra kitapçılar çarşısının doğu kısmına yerleşti" demektedir (2000: VII, 7). Ortaçağ İslam dünyasında verraklık yapan, aynı zamanda eser müellifi olan birçok ünlü âlim ve şair bulunmaktadır. Biyografik kaynaklarda, İslamî ilimlerin çeşitli dallarında özellikle de hadis sahasında eserler vermiş birçok verrakın biyografilerine rastlamak mümkündür. Mesela Tirmizî (892), Dîneverî (895), Ebû Hayyân Tevhîdî (1023), Yâkut Hamevî (ö. 1229), İbn Tayfûr ve Fihrist gibi önemli bir bibliyografik eserin yazarı olan İbnü'n-Nedîm de (ö. 995 [?]) birer verraktı.

Hadislerin rivayet zincirlerinde VII-VIII. asırda yaşamış birçok verrakın yer aldığı görülür. İlk üç asırda yaşamış verrakların önemli bir kısmı, tabakat kitaplarında kitap ticareti dolayısıyla değil de râvi veya müstensih olmaları dolayısıyla yer almışlardır. Verraklar arasında birçok şair de vardır.

Kültür alanında gerçekleşen çok önemli gelişmeler ancak VIII. asrın ikinci yarısında kâğıdın İslam coğrafyasında imal edilmeye ve yaygın olarak kullanılmaya başlanılması sonucu ortaya çıkmıştır. Abbâsîler dönemindeki "İslam Rönesansı"nın oluşmasında kâğıdın önemli bir payı olduğu gibi çeşitli konularda telif ve istinsah edilen binlerce eserin dolaşıma girmesiyle kitap ticareti büyük bir gelişme göstermiştir (bk. Kâğıt).

Kitap ve yazı malzemelerinin satışı, kitapların ciltlenmesi dönemi X. asrın ikinci yarısında, İslam dünyasında kâğıt imalinin başlamasından bir süre sonra başlamış, telif faaliyetleri ve bunun neticesinde üretilen çok sayıda yazılı eserin ortaya çıkmasıyla gelişebilmiş, yazı malzemeleri ve kitap alım satımı da verrakların faaliyet alanlarına girmiş, bunun sonucunda X. asırdan itibaren kaynaklarda da verrak tabiri kitap satan kimseler için de kullanılmaya başlanmıştır. Mesela Hatîb Bağdâdî (ö. 1071) verrak İbn Tunc'un, Bağdat'ta Bâbüttâk'ta kitap sattığını söylemektedir (2001: XII, 573). Yâkut Hamevî, İbnü'n-Nedîm'den bahsederken "...Verraktı. Kitap satıyordu" demektedir.

Verraklık mesleğinin gelişmesinde kâğıdın İslam coğrafyasında imal edilmesi en önemli amil olmasına karşılık verrak dükkânlarında satıldığına dair kaynaklarda nadiren bazı kayıtlara rastlanır. Sem'ânî (ö. 1166), verrakı "Bağdat'ta varak yani kâğıt satan kimselere de verrak denilir" şeklinde tarif eder (1984: XII, 236).

Mürekkep, kalem, hokka gibi diğer yazı malzemelerinin verrak dükkânlarında satışı ile ilgili olarak da kaynaklarda önemli bir bilgi tespit edilememiştir. Ancak verrakların bir kısmı cilt yapımında da uzmanlaşmışlardı. Bu yüzden bazı kaynaklarda mücellitler de verrak olarak adlandırılabilmektedir.

XI. asırdan itibaren kitap ticaretiyle uğraşan kimselere verrak yanında kütübî nispesinin de verildiği görülmektedir; Ebü'l-Meâlî Kütübî (ö. 1155), Ebû Amr Osman b. Saîd Mâlikî Kütübî (ö. 1235) gibi. Kesin bir ayırım olmamakla birlikte kütübî nispesine daha çok Mısır ve Şam bölgelerinde rastlanmaktadır. Kütübî nispesi, kâğıt ticaretinin gelişmesi sonucunda bu mesleği yapanların verrak olarak adlandırılması ve kâğıt ticareti yapanlarla kitap satışı yapanları birbirinden ayırt etmek maksadıyla yapılmış olmalıdır. Şam'da ve Kahire'de kitap satan esnafın bulundukları çarşıların "sûkulkütübîyyîn", kâğıt satan esnafın bulundukları çarşıların ise "sûkulverrakîn" olarak isimlendirildikleri görülmektedir.

Verraklık mesleği, kâğıt imalinin başlaması, telif ve tercüme faaliyetlerinin yoğunluk kazanmasıyla birlikte Abbâsîler döneminde büyük bir gelişme göstermiştir. Kur'an ve hadis çalışmalarının yanında, gramer, tarih, edebiyat, felsefe ve temel bilimler konularında yazılan eserlerin istinsahı ve satışı, yazı malzemelerinin de ticaretine büyük bir ivme kazandırmış ve çeşitli şehirlerde istinsah ettikleri veya ettirdikleri kitapların satışını yapan birçok kitapçı dükkânı açılmıştır. Daha VIII. asrın sonlarında Bağdat'ta verrak dükkânlarının bulunduğu bilinmektedir. Bağdat'ın batısındaki Kerh bölgesinde kâğıt satıcılarıyla kitap satıcıları bulunduğundan bu çarşı Sûkulverrakîn diye anılmaktaydı. Ya'kubî (ö. 907), IX. asrın sonlarında Bağdat'ta 100'den fazla verrak dükkânı olduğunu söylemektedir (1892: 245). Hatîb Bağdadî, Bağdat'taki kitapçı dükkânlarının kitaplarla dolu olduğunu kaydetmekte, (2001: XI, 399) Ebû Hayyân Tevhidî de (ö. 1023), Bağdat'ta kitap ticaretinde hiç durgunluk olmadığını nakletmektedir (Yâkut el-Hamevî, 1993: V, 1934).

IX. asırda Basra'da kitap ticareti oldukça gelişmişti. Verraklar çarşısı Basra'nın batı bölgesindeki Mirbed'deydi. Câhiz (ö. 868), Basra'da kiraladığı verrak dükkânlarında, geceyi kitap okuyarak geçirirdi. Kûfe'de de verraklık oldukça erken tarihlerde gelişmişti. Ünlü şair Mütenebbî, gençliğinde sık sık Kûfe'deki verraklar çarşısına gider ve verrakların derledikleri kitapları okurdu. Kûfe Camii'nin verraklar çarşısına açılan kapısı Bâbülverrakîn diye anılmaktaydı. Kahire de Ortaçağ İslam dünyasının önemli kitap merkezlerinden biriydi. Fâtımîler dönemindeki halifelerin ve devlet adamlarının zengin kütüphanelerinden anlaşıldığına göre Kahire'de kitap ticareti son derecede gelişmişti. Yüz binlerin üzerindeki kitap koleksiyonlarının oluşmasında muhakkak ki Kahire'deki verraklar çarşısının önemli bir payı vardı. Kahire'deki en eski verraklar çarşısı bugün Kahire'nin bir bölgesi haline gelmiş olan Fustat'ta (eski Kahire) Amr b. Âs Camii'nin civarındaki Kanâdil sokağında (Yâkut Hamevî, 1977: III, 145) bulunmaktaydı. Fustat önemini kaybedince bu çarşı Kahire'nin birkaç bölgesinde faaliyet gösterdikten sonra verraklar Ezher Camii civarına taşınmıştır.

Şam'da kitapçılara ait birden fazla çarşı vardı. XIII. asırda Bâbüssaat'ın doğu yakasında bir verraklar çarşısı bulunmaktaydı. İbn Battûta, Şam'da verrakların Emeviye Camii'nin doğusundaki Bâbıceyrûn diye adlandırılan kapısına karşı gelen bölgede, kitap satan kitapçılarla (Havânitü'l-kütübiyyîn), kâğıt, kalem ve mürekkep satan verrakların (Sûkulverrakîn), ayrı ayrı çarşılarda bulunduklarını söyler (1985: 107).

Kuzey Afrika ve Endülüs'te oldukça canlı kitap pazarları vardı. Kayrevan'da VIII. asrın sonlarında Ukbe b. Nâfi' Camii yakınlarında verraklara tahsis edilmiş müstakil bir çarşı (sûkulverrakîn) mevcuttu. Kuzey Afrika'da Merakeş'te de ulucaminin etrafında 200'e yakın kitapçı dükkânı vardı. Bu dükkânlardan dolayı ulucami, Câmiu'l-kütübiyyîn (Kitapçılar Camii) ve bu bölge de Derbülkütübiyyîn (Kitapçılar mahallesi) diye anılmaktaydı. Tilimsân'da da bir kitapçılar çarşısı bulunmaktaydı. Hz. Osman'a nispet edilen mushafın bu çarşıda satıldığına dair rivayetler vardır. Murâbıtlar döneminde Fas'ta bir verraklar çarşısı vardı. Ancak verraklık altın dönemini Muvahhidler döneminde yaşamıştı. Karaviyyîn Camii'nin kapılarından birinin adı Bâbülverrakîn'di. Muvahhidî hükümdarları Ya'kub Mansûr (1184-1199) ve oğlu Muhammed Nâsır (1199-1214) döneminde Fas şehrinde 400 kâğıt imalathanesi bulunmaktaydı. Bölgenin önemli şehirlerinde her hafta, özellikle medreselerin bulunduğu bölgelerde kitap müzayedeleri yapılmaktaydı. Leo Africanus, XVI. asırda Fas'ta otuz sahafın bulunduğunu nakleder.

Endülüs'te, özellikle de İşbîliye (Sevilla), Belensiye (Valencia), Batalyevs (Badacoz), Tuleytula (Toledo), Gırnata (Granada) ve Kurtuba (Cordoba) şehirleri kitap ticaretinin geliştiği önemli bölgelerdendi. Abbâdîler döneminde (1023-1091) İşbîlye'de de kitap istinsahı ve ticaretiyle meşgul çok sayıda verrak vardı ve bu şehirde âlimlerin, şairlerin buluştuğu bir verraklar çarşısı bulunmaktaydı. Belensiye de kitap ticaretinin yoğunluk kazandığı merkezlerden biriydi. Eftasîler döneminde (1022-1094) Batalyevs'te, Zünnûnîler döneminde de (1031-1085) Tuleytula'da oluşan ilmî muhitler dolayısıyla kitap ticareti canlandı. Kurtuba da kitap çarşılarıyla ünlüydü. Makkarî, Endülüs'ün muhtelif şehirlerinde vefat eden ulemanın kitaplarının Kurtuba'ya getirilip buradaki kitapçı çarşılarında satıldığını söyler (1968: I, 154: II, 9). Mâlekalı (Malaga) verrak İbn Müdrik Gassânî, kıtlık çeken bir hıristiyan bölgesine buğday dolu bir gemi göndermiş ve karşılığında da çok değerli yazma eserler almıştı.

Halife Hakem Müstansır-Billâh saraydaki kütüphanesini zenginleştirmek için adamlarını çeşitli memleketlere göndermekteydi. Onun döneminde (961-976), İspanya'ya birçok verrakın da gelip yerleştiği bilinmektedir.

Verrakların bulunduğu çarşılardaki dükkânlar âlimlerin, şairlerin ve ediplerin toplantı mekânlarıydı. Bu toplantılarda ilmî ve edebî meseleler müzakere edilir, çeşitli konularda fikir alışverişinde bulunulurdu. İbnü'l-Cevzî (ö. 1201) Bağdat'ın çarşılarını anlatırken "âlimlerin ve şairlerin toplantı yaptıkları büyük bir verraklar çarşısı" olduğunu söyler (1342: 6). Dükkânlardaki meclisler gece yarılarına kadar devam ediyordu. Kitapçı çarşıları zamanla entelektüellerin ve seçkin zümrenin de devam ettikleri birer kültür merkezi haline gelmiştir. Verraklar çarşısı birçok âlimin/edibin çalışmalarına da kaynaklık etmiştir.

Verraklar, kitap istinsahında ve telifinde önemli bir rol oynamışlar ve VIII- X. asırlarda bir eserin telif sürecindeki imla, sema, kıraat ve icazet gibi önemli safhaları gerçekleştirmişler, birçok eserin ortaya çıkışında ve okuyucuya ulaşmasında önemli bir fonksiyon icra etmişlerdir. Bu dönemde telif edilmiş eserlerin rivayet zinciri içinde birçok verrakın adına rastlamak mümkündür. VIII. asrın sonlarında başlanılarak Bağdat'ta kitap satın alınabilen, okunabilen, kitap istinsahı için sipariş verilebilen hânût veya dükkân denilen kitapçı dükkânları açılmıştı. Bu dükkânları işleten verraklar, istenilen kitapları ya bizzat istinsah ediyorlar veya bu işi kendileri için çalışan müstensihlere yaptırıyorlardı.

Verraklar, özellikle de X. asırdan itibaren dükkânlarında birçok eserin güvenilir nüshalarını bulundurup isteyenlere orijinallerini veya kopyalarını satarak ticarî faaliyetlerini sürdürmekteydiler. Bazı eserlerin rivayet hakkını almak için uzun mesafeler katetmeyi de göze alan verraklar, derslerde veya ders dışında ulaştıkları âlimlerin söylediklerini kaydedip daha sonra tuttukları notlardan oluşan eseri, ders veren âlimin huzurunda okuyup doğruluğunu tasdik ettirirler ve böylece o eserin güvenilir bir nüshasını ortaya koymuş olurlardı. Âlimlerin yanında çalışan verraklar bu konuda diğer verraklara göre daha avantajlıydılar. Çünkü ulemanın yanında çalışan verraklar genellikle telif edilen bir eserin ilk nüshasına sahip olduklarından istinsah ettikleri eserler büyük rağbet görmekteydi. Ferrâ'nın (ö. 822) Kitâbü'l-Meânî'sini imla yoluyla yazan verraklar, bu eserin bir kopyasını almak isteyenlerden her beş varak için 1 dirhem istemişler, araya Ferrâ'nın girmesi sonucunda on varakı 1 dirheme yazmayı kabul etmişlerdi (Yâkut el-Hamevî, 1993: VI, 2814).

Verrakların birçoğu ulema sınıfından olduğu için istinsah ettikleri eserler güvenilir olarak kabul edilmekteydi. Cehşiyârî'nin verrakı Ahmed b. Ahmed Şâfiî'den Yâkut şöyle bahseder, "Bir kısım âlimlerin onun istinsah ettiği eserlerden nakiller yapmakla övündüklerine şahit oldum. Onun yazısını gördüm, görünüşü güzel değildi ama yazdıkları sağlam ve güvenilirdi" (Yâkut el-amevî, 1993: I, 188).

Verrakların kitap satışı yanında dükkânlarındaki kitaplardan âlimleri ücretli veya ücretsiz olarak yararlandırdıklarını da görüyoruz. Câhiz'in Basra'daki verrak dükkânlarını kiralayıp geceyi kitap okuyarak geçirdiği bilinmektedir (Yâkut el-Hamevî, 1993: V, 2101). Burhâneddin Zerkeşî, (ö. 1392) Kahire'de gittiği kitapçılar çarşısında (sûkulkütüb) kitap satın almaz, gün boyunca okuduğu kitaplardan notlar alırdı (İbn Hacer, 1993: III, 398). Verrak Hüseyin b. Hubeyş, Taberî'ye kıyas hakkındaki eserini yazmak için ihtiyaç duyduğu otuz küsur eser vermiş, Taberî bu eserleri kısa bir sürede inceledikten sonra iade etmiştir (Yâkut el-Hamevî, 1993: VI, 2462).

İbn Hacer'in bir naklinden anlaşıldığına göre verraklar çarşısında kitap da kiralanmaktaydı. Ancak bunlar ulema sınıfına değil de halka hitap eden kitaplardı. Bazı verrakların dükkânlarında, meşru olan ticaret yanında, bol para kazanmak gayesiyle makbul olmayan birtakım faaliyetlerde de bulundukları görülmektedir. İbnü'n-Nedîm, Abbâsîler döneminde bazı verrakların para kazanmak amacıyla halkın rağbet ettiği binbir gece masalları, hayvan hikâyeleri ve değişik coğrafyalardaki ülkeler gibi konularda aslı esası olmayan eserlerin yazımını teşvik ettiklerini, hatta bazılarının bizzat bu konularda kitap hazırladığını söylemektedir. İbnü'n-Nedîm'in Fihrist'inde yer alan ve müellifi belli olmayan bu türdeki birçok kitabın, verraklar tarafından para kazanmak maksadıyla derlenmiş olması muhtemeldir. Taberânî, verrakların, muhakkak ki alıcısı çok olduğu için, seçili ve belli günlere mahsus, ancak Hz. Peygamber'e veya sahabe ve tâbiîne isnadı zayıf dualardan oluşan mecmualar da derlediklerini nakleder (1413: I, 22).

Bir eseri daha pahalı satabilmek için müellifi huzurunda okunmadığından sema veya icazet kaydı taşımayan eserlere, bu tür kayıtlar düşmek, az tanınan bir müellifin eserini meşhur bir müellife isnat etmek, eski tarihli istinsah kayıtları oluşturmak ve istinsah ettikleri eserlere ilaveler yapmak gibi meşru olmayan bazı işlere tevessül eden bazı verrakların da bulunduğu kaydedilmektedir.

Meşhur hattatların istinsah ettikleri eserler, yüksek fiyatlarla satıldığından, bunların taklitlerini yazdırıp satmak da kitap piyasasında zaman zaman rastlanılan kötü uygulamalardan bir diğeriydi. Bazı verraklar da kendi yazdıkları eserleri meşhur müellifler tarafından yazılmış gibi gösteriyorlar ve bu yolla haksız kazanç elde ediyorlardı.

Verraklar eser istinsahında farklı yazı şekilleri kullanmakla birlikte, aslında kendilerine mahsus verrakî hattı diye adlandırılan ve muhakkak yazısına benzer bir hat geliştirmişlerdi. Kaynaklarda bazı kitaplardan bahsedilirken bu hat ile yazıldıklarını belirtmek için "bi-hattı'l-verrakîn" gibi ifadeler kullanılır. Muhakkak yazısındaki harfler gibi yayvan harflere sahip olan bu yazı çeşidinin kullanılmasını Habîb Zeyyât, verrakların daha fazla kâr etme amacı gütmesiyle ilişkilendirmektedir. Bu tür bir yazıyla yazılan eserler, diğer yazı çeşitleriyle yazılan eserlere göre daha hacimli olmakta ve verraklar bu nüshaları daha yüksek fiyatlara satabilmekteydiler. Verrakların kendilerine ısmarlanan eserler için sayfa başına ücret aldıkları düşünülürse, niçin söz konusu yolu tercih ettikleri anlaşılabilir. İbn Asâkir, Hüseyin b. Ahmed Nîsâbûrî'nin kendi hattıyla 1300 cüz olan Müsned'inin, verrakların hattıyla 3000 cüz tuttuğunu, Hüseyin Nîsâbûrî'nin on küsur cüzde yazdığı Ebû Bekir Sıddîk'ın Müsned'ini de verrakların altmışın üzerinde cüze çıkardıklarını nakleder (1995: XIV, 295).

Ticarî faaliyetlerinden dolayı verrakların ne tür bir denetime tâbi oldukları bilinmektedir. Çarşı-pazardaki ticarî faaliyetlerin düzenlenmesinden ve fiyatların tespitinden bahseden hisbe kitapları, verraklarla ilgili hususlara hiç değinmezler. Öyle anlaşılıyor ki verraklar kitap fiyatlarını tespitte bir denetime tâbi değillerdi. Bu konuda kaynaklarda kayda değer bir bilgi bulunmamaktadır. Sadece Taberî, Abbâsî Halifesi Mu'tazıd-Billâh döneminde (892-902), bazı kitapların satışına yasak getirildiğini belirtir. Taberî 892 yılı olaylarını zikrederken, "[Mu'tazıd], müneccimleri ve kıssahanları yasakladı. Kitap satıcılarına da kelam, felsefe ve cedelle ilgili kitapları satmamaları tembih edildi" der (1969: X, 28). Zehebî, Halife Muktedir-Billâh'ın döneminde, Hallâc'ın öldürülmesinden (929) sonra, "verraklardan bir kısmının toplatılıp Hallâc'ın kitaplarından hiçbirini alıp satmayacaklarına dair yemin ettirildiğini" nakleder (1983: XIV, 341). Muvahhidî Hükümdarı Mansûr zararlı olduklarını düşündüğü için ülkesindeki mantık ve felsefe kitaplarının yok edilmesini istemiş ve veziri Hafîdü Ebû Bekir b. Züher de bu tür kitapları toplatmıştı (İbn Ebû Usaybia, t.y.: 523). Kitap satışının yasaklanmasıyla ilgili XIV. asır Kahire'sinden de ilginç bir örnek vardır: İbn Hacer Askalânî'nin naklettiğine göre, dönemin meşhur hadis âlimlerinden Moğultay b. Kılıç'ın (ö. 1361) yazdığı Vâdıhu'l-Mübîn fi men Üstişhide mine'l-Muhibbîn adlı eserin baş kısımlarında müstehcen cümleler olduğu iddiasıyla Şeyh Selâhaddin Alâî, Kadı Muvaffakuddin Hanbelî'ye şikâyette bulunmuş, kadı da bu eserin kitapçılarda satılmasını yasaklamıştır (1995: VIII, 124).

Kaynakça

Abbott, Nabia. Studies in Arabic Literary Papyri. I-III, Chicago 1957-1972.

A‘zamī, Muhammad Mustafa. The History of the Qur’ānic Text: From Revelation to Compilation: A Comparative Study with the Old and New Testaments. Leicester 2003.

Balda-Tillier, Monica. “The Forbidden Passion: Mughultāy’s Book on the Martyrdom of Love and its Censorship”. Al-Qantara. 25/1 (2014), s. 187-212.

Behrens-Abouseif, Doris. The Book in Mamluk Egypt and Syria (1250-1517). Leiden 2018.

Bongianino, Umberto. The Manuscript Tradition of the Islamic West. Edinburgh 2022.

Bosch, Gulnar v.dğr. Islamic Bindings and Bookmaking. Chicago 1981.

Cortese, Delia. “Beyond Space and Time: The Itinerant Life of Books in the Fatimid Market Place”. Intellectual Interactions in the Islamic World: The Ismaili Thread. ed. O. Mir-Kasimov. London 2020, s. 407-426.

Cübûrî, Yahyâ Vehîb. el-Kitâb fi’l-Hadâreti’l-İslâmiyye. Beyrut 1998.

Buhârî, Muhammed b. İsmâil. et-Târîhu’l-Evsat. nşr. İ. Zâyed. Kahire 1397/1977.

Erünsal, İsmail E. Orta Çağ İslâm Dünyasında Kitap ve Kütüphâne. İstanbul 2018.

Gruendler, Beatrice. The Rise of the Arabic Book. London 2020.

Hatîb el-Bağdâdî. Târîhu Medîneti’s-Selâm. nşr. B. A. Ma‘rûf. Beyrut 2001.

İbn Asâkir. Târîhu Medîneti Dımaşk. nşr. Ömer b. Garâme el-Amrî. Beyrut 1995.

İbn Battûta. er-Rihle. nşr. A. M. el-Kettânî. Beyrut 1985.

İbn Ebû Usaybia. Uyûnü’l-Enbâ’ fî Tabakāti’l-Etıbbâ’. nşr. N. Rızâ. Beyrut, t.y.

İbn Ebû Dâvûd. Kitâbü’l-Mesâhif. Beyrut 1985.

İbn Hacer el-Askalânî. ed-Dürerü’l-Kâmine. I-IV, Beyrut 1993.

a.mlf. Lisânü’l-Mîzân. nşr. M. A. el-Mar‘aşlî. I-X, Beyrut 1416/1995.

İbn Sa‘d. et-Tabakātü’l-Kübrâ. nşr. İ. Abbas. I-IX, Beyrut 1968.

a.mlf. et-Tabakātü’l-Kübrâ - Mütemmimü’s-Sahâbe - et-Tabakātü’r-Râbia. nşr. A. A. es-Sellûmî. Tâif 1416/1995.

İbn Sîrîn. Müntehabü’l-Kelâm fî Tefsîri’l-Ahlâm. I-II, y.y. 1359/1940.

İbnü’l-Cevzî, Ebü’l-Ferec. Menakıbü Bağdâd. Bağdat 1342.

İbnü’n-Nedîm. Kitâbü’l-Fihrist. nşr. R. Teceddüd. Tahran 1393/1973.

Jamil, Muhammad Faris. Islamic Wirakah Stationery During the Middle Ages. Dr.T, The University of Michigan, 1985.

Makdisi, George. The Rise of Colleges. Edinburgh 1981.

Makkarî. Nefhu’t-Tîb min Gusni’l-Endelüsi’r-Râtib. nşr. İ. Abbas. I-VIII, Beyrut 1968.

Makrîzî. Muhtasarü’l-Kâmil. nşr. Eymen b. Ârif ed-Dımaşkī. Kahire 1415/1994.

Meşvehî, Âbid Süleyman. Ticâretü’l-Mahtûtât ve Turuku Fahsihâ ve Takyîmihâ. Kahire 2011.

Nemle, Ali b. İbrâhim. el-Virâka ve Eşhürü A‘lâmi’l-Verrakīn. Riyad 1995.

Râfiî, Abdülkerîm b. Muhammed. et-Tedvîn fî Ahbâri Kazvin. nşr. A. el-Utâridî. I-IV, Beyrut 1987.

Safedî. el-Vâfî bi’l-Vefeyât. nşr. A. el-Arnâût – T. Mustafa. C. VII, Beyrut 2000.

Saîd, Hayrullah. Verrakū Bağdâd fî Asri’l-Abbâsî. Riyad 2000.

a.mlf. Mevsûatü’l-Virâka ve’l-Verrakīn fi’l-Hadâreti’l-Arabiyyeti’l-İslâmiyye. C. II, Beyrut 2011.

Sâlim, Mühenned Ahmed. Ehlü’l-Kalem ve Devrühüm fî Hayâti’s-Sekāfiyye fî Medîneti Dımaşk. Dımaşk 2005.

Sem‘ânî. el-Ensâb. nşr. E. el-Bûşî. I-XII, Kahire 1984.

Seyyid, Eymen Fuâd. el-Kitâbü’l-Arabiyyü’l-Mahtût ve İlmü’l-Mahtûtât. C. I, Kahire 1997.

Stewart, Charles C. “A New Source on the Book Market in Morocco in 1830 and Islamic Scholarship in West Africa”. Hespéris Tamuda. 11 (1970), s. 209-246.

Sübkî, Tâceddin. Muîdü’n-Niam ve Mübîdü’n-Nikam. Beyrut 1986.

Şâkir, Hâle. el-Varak ve’l-Verrakūn fi’l-Asri’l-Abbâsî. Kahire 2004.

Şeşen, Ramazan. “Ortaçağ İslâm Dünyasında Kitaplar ve Varraklar”. Türk Kütüphaneciliğinden İzdüşümler: Nail Bayraktar’a Armağan. haz. İ. Dağdelen v.dğr. İstanbul 2005, I, 245-262.

Taberânî. ed-Duâ. nşr. M. A. Atâ. Beyrut 1413.

Taberî. Târîhu’r-Rusül ve’l-Mülûk. nşr. M. Ebü’l-Fazl İbrâhim. I-XI, Kahire 1969.

Topaloğlu, Nuri. Hadisçilerin Geçim Kaynakları. İzmir 1999.

Ya‘kūbî. Kitâbü’l-Büldân. nşr. M. J. de Goeje. Leiden 1892.

Yâkūt el-Hamevî. Mu‘cemü’l-Büldân. I-V, Beyrut 1977.

a.mlf. Mu‘cemü’l-Üdebâ’. nşr. İ. Abbas. I-VII, Beyrut 1993.

Zehebî. Siyeru A‘lâmi’n-Nübelâ’. nşr. nşr. Ş. el-Arnaût v.dğr. I-XXV, Beyrut 1981-1985.

Zeyyât, Habîb. “el-Virâka ve’l-Verrakūn fi’l-İslâm”. el-Meşrık. 41 (1947), s. 305-350.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/verrak

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

VERRAK

Özellikle VII-X. asırlarda İslam dünyasında yazı malzemeleri satan ve cilt yapan meslek grubu.