Tunus’da tarihî bir şehir.
Tunus’da tarihî bir şehir.
Tunus Cumhuriyeti'nin başşehri Tunus'un güneyinde bulunan Kayrevan, Emevîler tarafından bölgede fetih hareketleri için ikmal ve sefer organizasyon merkezi olarak kuruldu. Kuzey Afrika ile Akdeniz'in iklim özelliklerine sahip olan şehrin ismi de "askerî kamp, ordugâh" anlamındaki Farsça kelimenin (kârvân) Arapça (el-kayrevân) telaffuzundan doğmuştur.
670 yılında Emevî valisi olarak İfrîkıye'ye atanan Ukbe b. Nâfi' bölgede gerçekleştirilen fetihlerin kalıcılığını sağlamak için bir ordugâh ve müslüman ordularının Kuzey Afrika'nın batısına yönelik seferlerinde bir üs vazifesi görmek üzere, Bizans donanmasının saldırılarına hedef olmayan iç kesimlerde Kayrevan'ı kurdu, bir ulucami (Sîdî Ukbe Camii) ve hükümet konağı yaptırarak şehrin beş yılda kuruluşunu tamamladı. Berberî ve Arap kabilelerinin Kayrevan'a yerleşmesini sağlayan Ukbe b. Nâfi' şehri saldırılardan korumak amacıyla güçlü surlar inşa ettirdi. İslam'ın Kuzey Afrika'da yayılmaya başladığı süreçte askerî, siyasî ve kültürel açıdan ikmal merkezi ve hareket noktası olarak önem kazanan Kayrevan, Kuzey Afrika'da sahabe tarafından kurulan ilk şehirlerden olması, bölge halklarının İslam'ı tanıması, öğrenmesi için de rağbet ettiği bir merkez haline geldi. Daha sonraki dönemlerde Ağlebîler (800-909), Fâtımîler (909-972), Zîrîler (972-1057) Muvahhidler (1130-1269) ve Hafsîler (1228-1574) tarafından idare edilen şehir, 1534 yılında Barbaros Hayreddin Paşa tarafından Osmanlı Devleti'ne bağlandı.
Çeşitli işgaller sırasında zarar gördüğü veya ihtiyaca cevap vermediği için zaman içinde bazı onarımlar gören ve yeniden inşa edilen Sîdî Ukbe Camii, 726 yılında Emevî Halifesi Hişâm b. Abdülmelik tarafından da genişletildi. Abbâsîler döneminde 772'de mihrap dışında yıkıldı ve 774'te yeniden inşa edildi. Ağlebîler zamanında I. Ziyâdetullah, camiyi mihrapla birlikte yıktırıp tekrar inşa ettirdi (836), 862 yılında II. İbrâhim ibadet mekânını genişletti ve diğer bazı onarımlar yaptı. Hafsîler döneminde de restore edilen caminin bazı bölümleri, Osmanlı devrinde de onarım gördü. İslam sanatının önemli anıtlarından biri olan bu caminin içi eşsiz sanat işlemeleriyle bezenmiş ahşap işçiliğine sahiptir. 35 metre yüksekliğindeki iri yapılı ve birbiri üzerine bindirilmiş üç kuleden oluşan minaresi, şehrin silüetine damgasını vurur. Ayrıca üzerinde yükseldiği 414 sütunu, 130 çini ile süslenmiş mihrabı ve Osmanlı döneminden kalma motifleri ve oyma kapılarıyla bütün ihtişamını sergileyen ulucami şehrin merkezindedir. Şehrin önde gelen diğer mimari yapıları, oymalı cephesiyle İslam sanatının en özgün örneklerinden biri sayılan ve Muhammed b. Hayrûn Camii olarak da bilinen Üç Kapılı Cami ile Sîdî Sâhib ve Sîdî Ubeyd türbeleridir.
Mimari eserlerinin ve tarihsel değerinin yanında Kayrevan şehri aynı zamanda İslamî ilimler tarihinde de belirgin bir yere sahiptir. İlk başta ordugâh olarak inşa edilen şehirde, kuruluş döneminde sahabeler eliyle ilmî faaliyetler başladı. Şehre çok sayıda sahabe ve tâbiînin gelmesiyle Kayrevan'ın önemi kısa zamanda arttı. Mescitlerde yeni müslüman olan kişilere Arapça, hadis ve Kur'an ilimleri öğretilmeye başlandı. Kısa sürede birçok hadis âlimi ve hafız yetişti. Zamanla Mâlikî mezhebinin en önemli ilim merkezlerinden biri oldu. Başlangıçta bir dinî hareket olarak ortaya çıkan ve kısa zamanda bir hanedan devletine dönüşen Murâbıtlar (1056-1147) ilk nüvelerini Kayrevan'da şekillendirdi.
Mağrip ile Doğu Akdeniz ve Hicaz arasında ticarî, kültürel ve ilmî bir köprü işlevine sahip olan Kayrevan'ın Mağrip ve İfrîkıye üzerindeki etkisi zamanla Sicilya ve Endülüs'e uzandı. Bu geniş coğrafyanın çeşitli bölgelerinden ilim tahsil etmek için birçok talebe şehre geldi. Gelen talebeler buradaki medreselerden edindikleri felsefî ve ilmî yaklaşımları beraberinde götürdü. Özellikle Mâlikî mezhebinin bölgede yayılmasında burada yetişen talebelerin etkisi görüldü. Doğudaki İslam topraklarına ilmî yolculuklar düzenleyen ulema ve talebeler için Kayrevan hem bir müddet konakladıkları bir yer hem de müzakere, münazara ve cedel meclislerinde öğrendiklerini pekiştirdikleri bir merkezdi. Bu faaliyetler çoğunlukla Sîdî Ukbe Camii'nde yürütülürdü.
Osmanlı hakimiyetinin Kayrevan'ın dokusundaki en belirgin etkisi, 1534 öncesinde şehirde bulunmayan külliyelerdir. Külliyelerin inşasından sonra şehrin imarı değişti. Çarşı, han, hamam, çeşme, sebil, medrese, zaviye ve cami gibi yapılar bir arada yer aldı. Yine Osmanlılar döneminde şehir; sosyal, ekonomik, dinî, kültürel ve ticarî faaliyetlerin aynı geniş alanda yürütüleceği bir şekilde planlandı. Bu dönemde inşa edilen sosyokültürel kurum ve mimari eserlerin önde gelenleri şunlardır: Garyeniye Zaviyesi ve Medresesi, Uhaysiye Zaviyesi, Sahâbiye Zaviyesi, Muhammed Bey Külliyesi, Hüseyin b. Ali Türkî Medresesi, Şerif Avânî Zaviyesi. Bu eserlerin halen hizmette olduğu Kayrevan, bugün 50.000'i aşkın yazma eserle dünyanın en geniş yazma koleksiyonuna sahip şehirlerinden biridir.
1881 yılında Fransa'nın Tunus'u işgaline kadar yaklaşık 350 yıl Osmanlı egemenliğinde kalan Kayrevan, bölgenin en önemli eğitim ve kültür merkezlerinden biriydi. Yaklaşık yetmiş beş yıl Fransız hakimiyetinde kaldıktan sonra 1956 yılında bağımsızlığını kazanan Tunus'un halıcılık ve el sanatları ile öne çıkan bu şehri aynı zamanda gözde bir turizm noktasıdır. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Mirasları Listesi'nde yer almaktadır. 2009 yılında İslam İşbirliği Teşkilatı tarafından "İslam Kültür Başşehri" seçilmiştir.
Bu ilim merkezinde birçok âlim, şair, edip, astronom, hekim ve filozof yetişti. Kayrevan'ın meşhur âlimlerinden bazıları şunlardır: Sahnûn b. Saîd (IX. yüzyıldan itibaren özellikle Kuzey Afrika ve Endülüs çevresindeki Mâlikîler'in temel kaynağı haline gelen el-Müdevvene'nin müellifi fıkıh âlimi), İbn Sahnûn (fıkıh âlimi ve Âdâbü'l-mu'allimîn ve'l-müte'allimîn adlı eseriyle tanınan eğitim bilimci), İshak b. İmrân (hekim ve filozof), İshak b. Süleyman İsrâilî (hekim ve filozof), Muhammed b. Hâris Huşenî (fıkıh âlimi ve biyografi yazarı), çağdaşları tarafından kendisi için "Kayrevan'ın İbn Sînâ'sı" yakıştırması yapılan Ebû Ca'fer İbnü'l-Cezzâr (hekim, eczacı ve tarihçi), İbn Ebû Zeyd Kayrevânî (Mâlikî fıkhının temel metinlerinden biri olan er-Risâle'nin müellifi fıkıh âlimi), Kabisî (fıkıh âlimi ve eğitim bilimci), Kazzâz (Arap dili âlimi, edip ve şair), Rakîk Kayrevânî (tarihçi, edip ve şair), İbn Reşîk Kayrevânî (şair, edip ve tenkitçi), İbn Şeref Kayrevânî (kâtip, şair, edip ve tenkitçi) ve Ali b. Abdülganî Husrî (kıraat âlimi, şair ve edip).
Alkadi, Rana M. The Origin of the Islamic Ribbed Vaults Famed in North Africa and Spain. Dr.T, Universidad Politécnica de Madrid, 2017 (https://doi.org/10.20868/UPM.thesis.47687).
Görgün, Özcan. Osmanlı Şehirciliği ve Vakıflar. İstanbul 2016.
Karakuş, Ömer Faruk – Kılıç, Fatih. “XII. Yüzyıl’da Endülüs ve Mağrib’te İlmî ve Kültürel Durum”. Current Perspectives in Social Sciences. 26/4 (2022), s. 391-397.
Kayrevânî, Ebü’l-Arab Muhammed b. Temîm. Tabakatü Ulemâi İfrîkıyye ve Tûnis. haz. A. Şâbbî – N. H. Yâfî. Tunus 1985.
Özkuyumcu, Nadir. Fethinden Emevilerin Sonuna Kadar Mısır ve Kuzey Afrika. Dr.T, Marmara Üniversitesi, 1993.
a.mlf. “Kayrevan”. DİA. 2002, XXV, 88-90.
Pektaş, Kadir. “Sîdî Ukbe Camii”. DİA. 2009, XXXVII, 149-151.
Rammāh, Murād. “The Ancient Library of Kairaouan and its Methods of Conservation”. The Conservation and Preservation of Islamic Manuscripts: Proceedings of the Third Conference of Al-Furqan Islamic Heritage Foundation. ed. Y. Ibish – G. Atiyeh. London 1995, s. 29-47.
Sakly, Mondher. “Kairouan”. Grandes villes méditerranéennes du monde musulman médiéval. ed. J. C. Garcin. Roma 2000, s. 57-85.
Solignac, Marcel. “Recherches sur les installations hydrauliques de Kairaouan et des steppes tunisiennes du VIIème au XIème siècle”. Annales de l’Institut des Etudes Orientales. 10 (1952), s. 5-273.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/kayrevan
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
Tunus’da tarihî bir şehir.