Fakih, eğitimci.
Fakih, eğitimci.
Tam adı "Ebû Hasan Ali b. Muhammed b. Halef el-Maâfirî el-Kayrevânî" olan Kabisî, Mâlikî mezhebinin tanınmış bir fıkıh âlimidir. Ömrünün neredeyse tamamını Kayrevan'da geçirdiği bilinmektedir. Hakkında en ayrıntılı bilgileri veren Safedî'nin (ö. 1363) anlatımına göre Kabisî "amâ" idi.
X. yüzyılda Kayrevan Mağribü'l-Arabî olarak bilinen Kuzey Afrika bölgesinde ilim ve kültür merkezi olarak Endülüs'te Kurtuba (Cordoba), doğuda da Bağdat kadar önemli bir cazibe merkezi idi. Kabisî hac farizasını yerine getirmek için 963 yılında yirmi sekiz yaşındayken yola çıktı. Beş yıl süren bu yolculukta devrin ilim ve bilim insanlarıyla tanışma, derslerine ve sohbetlerine iştirak etme fırsatı buldu. Bu dersler onun hayatında bir dönüm noktası olmuş ve Sahîh-i Buhârî'nin Kuzey Afrika bölgesinde tanınmasında ve ilgi çekip yayılmasında kayda değer bir rol oynamıştır.
Ömrünün sonuna kadar yaşadığı Kayrevan'da eserlerini yazmanın yanı sıra uzun yıllar hocalık yapmış ve halka açık dersler vermiştir. Mütevazi ve nezih kişiliği, ile Kadî İyâz "Kayrevan'ın salih fakihlerindendir" diyerek Kabisî'nin fıkıh alanındaki önemini vurgulamıştır (Kadî İyâz, 1998).
Öğrencileri arasında Endülüs'ten gelerek uzun yıllar derslerine katılanlar da vardır: Tanınmış tarihçi, edip ve hadis âlimi İbnü'l-Faradî, hocasının pek çok eserini kayıt altına alan İbnü'l-Sıklî olarak tanınan Kureşî ve Sahîh-i Buhârî'yi Kabisî'den özel olarak öğrenip bu eserin yaygınlaşmasında rol oynayan aynı zamanda hocasının Mülahhas el-Muvattâ' adlı eserinin tamamı ezberinde olan Abdullah b. Muhammed Cedelî bunlar arasındadır.
Eş'ariliğe meyilli bir âlim olarak nevi şahsına münhasır kişiliğinin yanı sıra öğrenmeye olan merakı ve bunu diğerleriyle paylaşmak üzere oluşturduğu ortamlarla da takdir toplamıştır. Fıkıhta akla ve mantığa dayalı usulleri benimsemiş, fetva makamındaki görevini buna göre ifa etmiş ama en önemlisi terbiye ve talim üzerine de yüzyılları aşan eserler vererek ilmini ortaya koymuştur. Kabisî 1012 yılında seksen yaşında Kayrevan'da vefat etti. Yine aynı şehirde, Bâbütûnis Kabristanı'na defnedildi.
Hakkında biyografik bilgi veren kaynaklar eserlerinin toplamının yirmi beş civarında olduğunu zikretmişlerdir. Bunlar arasında en çok değinilen on eseri ise şöyle sıralanmıştır: el-Mümehhed fi'l-Fıkh ve Ahkâmü'd-Diyâne; Kitâbül-Mübâid min Şübehi't-Te'vîl; Kitâbül-Münebbih li'l-Fâtin an Gavâili'l-Fiten; er-Risâletü'l-Mufassıla li-Ahvâli'l-Müteallimîn ve Ahkâmi'l-Muallimîn ve'l-Müteallimîn; Kitâbü'l-İ'tikadât; Menâsiku'l-Hac; Kitâbü Mülahhasi'l-Muvatta' (Kitâbü'l-Mulahhas li-Müsnedi Muvattai Mâlik b. Enes); er-Risâletü'n-Nâsıriyye fi'r-Red ale'l-Bekriyye; Kitâbü'z-Zikr ve'd-Duâ; Kitâbü Rutebi'l-İlm ve Ahvâli Ehlih.
Bunun yanı sıra iyi bir hadis âlimi olması hasebiyle de çok sayıda hadisi hafızasında tuttuğu, kitapları arasında en mühimi sayılan ve "özet seçmeler" olarak da tercüme edilebilecek Mülahhas'ın hadis ilmi alanında o zamana kadar yazılmış en önemli eser olduğu kabul edilir. Aslında Enes b. Malik'in el-Muvatta' adlı eserinde zikredilen hadislere isnat mahiyetinde olan Mülahhas'ta beş yüzden fazla hadis çalışılmıştır.
er-Risâletü'l-Mufassıla li-Ahvâli'l-Müteallimîn ve Ahkâmi'l-Muallimîn ve'l-Müteallimîn: Kabisî'nin, "Öğrencilerin Durumları ve Öğretmenler ile Öğrencilerin Hükümlerine Dair Geniş Risale" isimli eğitim öğretime dair bu eseri üç ana bölüme ayrılmış ve her bir konu soru-cevap şeklinde işlenmiştir. Birinci bölüm, "iman, İslam ve ihsanın tefsirine dair sual - Kur'an'ın faziletleri - Kur'an'ı öğrenmenin ve öğretmenin ve onu taşımanın ilmi ve âdâbı - Kur'an'ın zayi edilip unutulması - Kur'an nasıl ve nerede okunur? - Namaz ve namaz dışında Kur'an'ı öğretmede babanın önemi - Çocuğun haccı" konularını kapsar.
İkinci bölüm, "Çocuğunu eğitmeyen babanın hükmü - Çocukların okullarda ücret karşılığı eğitilmesi - Kızların eğitimi - Kur'an'ın öğretilmesinde uyulması gerekenler." konuları ile başlar. İkinci bölümün diğer konuları öğretmenlerin durumunun ayrıntılı bir şekilde incelenmesine ayrılmıştır: "Öğretmenlere ücret verilmesinin sebepleri - Kur'an'ın öğretilmesinde ücret alma var mıdır? - Ücret konusunda fıkıh âlimlerinin görüşleri - Hadis – şiir, - yazı, hat, irap, heceleme, güzel okuma, nahiv ve Arapça öğretilmesi - Kur'an'ın ebced ve musikili okunmasından kaçınılması - Kur'an'ın ücretle öğretilmesi konusundaki görüşlerin özeti - Öğretmenlerin çocuklara karşı davranışları" bu konular arasındadır. İkinci bölümün diğer konuları çocukların terbiyesini ele alır.
Üçüncü bölüm, öğretmenlerin veliler ve öğrencilerle olan davranışlarının daha da ayrıntılandırılmasına ayrılmıştır.
Kabisî'ye göre konu ve yöntem arasındaki bağ çok güçlüdür; ilimler birbirinden üstün değildir, sadece aralarında konuları itibariyle fark bulunmaktadır. O ilmin öğrenilmesinde ve öğretilmesinde izlenen yöntem büyük fark oluşturmaktadır. Ancak doğru yöntem bizleri konu hakkında doğru sonuçlara götürebilir.
Kayrevanlı âlim Muhammed b. Sahnûn'un (ö. 870) doğrudan çocukların eğitimini konu edinen Kitâbü'l-Âdâb el-Muallimîn adlı eserinin genişletilmiş bir telifi gibi olan Kabisî'nin bu eseri İslam'ın ilk dönemlerinde eğitim konusunda bilgi veren en önemli kaynaklardan biridir. İbn Sahnûn'un eseri IX. yüzyılda eğitimi tanımlarken, Kabisî'nin eseri X. yüzyılda eğitim öğretimin durumunu bizlere aktarır.
Kabisî bu eserini "öğrenme" ve "öğretme" diyebileceğimiz iki ana tema üzerine bina etmiştir. Eser "öğrenme" kısmıyla, Kur'an-ı Kerim'in faziletlerinin önemini belirterek öğrenilmesinin her müslüman için farz olduğunu vurgulayarak başlar. Çocukların dinî eğitim almalarının babaların en önemli görevlerinden olduğunu belirten Kabisî bu eğitiminin nasıl olması gerektiği konusunun uzun uzadıya değerlendirilir. "Öğretme" kısmında ise çocukların eğitiminin çeşitli evrelerini metodoloji, cezalandırma, okullar, sınıf ortamında ve toplumda öğretmenlerin nasıl davranması gerektiği gibi alt başlıklarla inceler.
Son olarak çocukların öğrenim sürecinde öğretmenlerin hassasiyet göstermesi gereken konular da ele alınmıştır. Buna göre öğretmenler öncelikle çocuklar arasında adaleti sağlamakla yükümlüdürler; çocuklara eşit muamele etmek, her ne olursa olsun birini diğerinden üstün tutmamak görevleri arasındadır. Kendilerinden ailelerin maddi gücüne göre ücret talep etmeleri, çocuklardan hediye almamaları önemlidir. Ayrıca gelişimlerini olumlu etkileyeceğinden öğretmenlerin çocuklara şefkat ve merhametle yaklaşmaları, asla kötü söz ve dayak ile terbiye etmemeleri tavsiye edilmelidir. Sınıf ortamında çocukların birbirlerine karşı akran zorbalığında bulunmamaları için önlem alınmalı çocuklar kendilerine şikâyette bulunduğunda iyice araştırmadan ceza uygulamamalıdır. Birbirlerinin hal ve gidişatını kötü etkileyecek çocukları ayrı tutmak da öğretmenlerin vazifeleri arasındadır.
Debbâğ, Abdurrahman Muhammed. Meâlimü’l-Îmân fî Ma‘rifeti Ehli’l-Kayrevan. Mısır 1972.
Ehvânî, Ahmed Fuâd. et-Terbiye fi’l-İslâm. Mısır 1968.
İbn Ferhûn, Burhâneddin. ed-Dîbâcü’l-Müzheb fî Ma‘rifeti A‘yâni Ulemâi’l-Mezheb. Kahire 1911.
İbn Hallikân. Vefeyâtü’l-A‘yân: Tthe Obituaries of Eminent Men. çev. Mac-Guckin de Slane. C. II, Paris 1843.
Kabisî. er-Risâletü’l-Mufassıla. nşr. A. Hâlid. Tunus 1986.
Kadî İyâz. Tertîbül-Medârik ve Takrîbü’l-Mesâlik li-Ma‘rifeti A‘lâmi Mezhebi’l-Mâlik. nşr. M. S. Hâşim. C. I, Beyrut 1998.
Makkarî. Nefhu’t-Tîb. nşr. İ. Abbas. C. II, Beyrut 1988.
Safedî. Nektü’l-Himyân fî Nüketi’l-Umyân. nşr. A. Zeki Bek. Mısır 1911 (https://archive.org/details/5563pdf/page/n1/mode/1up).
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/kabisi
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.