A

FAS

Fas ülkesine adını veren ilim, kültür ve medeniyet merkezi.

  • FAS
    • Ensar FIRAT
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 31.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/fas
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    FAS
FAS

Fas ülkesine adını veren ilim, kültür ve medeniyet merkezi.

  • FAS
    • Ensar FIRAT
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 31.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/fas
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    FAS

Fas şehri Kuzey Afrika'nın en batı ucunda bulunan Fas Devleti'nin kuzey bölümünde yer alır. Bulunduğu coğrafî konumu, su kaynakları ve tarım imkânları yanında eğitim, öğretim ve maarif geleneği ile bölgenin çekim merkezi olarak yüzyıllardan beri başşehir olarak siyasal rol oynadı; Fas Krallığı'na adını verdi. Şehrin günümüzdeki nüfusu 1.290.000'dir (2023). İdrîsîler hanedanı (789-985) zamanında büyük Sebû nehrinin önemli kollarından Fas ırmağının sağ ve sol kıyılarında doğu ve batı yakaları anlamında Udvetü'ş-Şarkiyye ve Udvetü'l-Garbiyye şeklinde anılan Fas şehri IX. yüzyılın başlarında devlete başkentlik yapmak üzere inşa edildi.Şehrin etrafı ahşaptan surlarla örüldü ve dışarıyla bağlantı sağlanması için toplamda on iki kapı yapıldı. Böylece Kuzey Afrika ve İslam medeniyetinin önemli merkezlerinden biri olacak Fas şehri gelişti.

I. Hakem döneminde (796-822) Kurtuba'da (Cordoba) yaşanan iç karışıklık ve ayaklanmalardan sonra yüzlerce müslüman aile Fas şehrine göç etti. Yeni inşa edilen Fâtıma Camii (857) ve Endülüs Camii (859-860) şehrin kısa zamanda cazibe merkezi haline gelmesini sağladı. Fâtıma Camii'nin adı daha sonra Karaviyyîn olarak değişti ve bölgenin eğitim öğretim merkezi haline geldi.

İdrîsîler tarafından ihtiyaçlar doğrultusunda siyasî merkez olma yönü önde tutulan Fas, daha sonra Murâbıtlar (1056-1147) ve Muvahhidler (1130-1269) devrinde ilim ve irfan merkezi hüviyeti ile ticarî ve askerî stratejik ehemmiyetini geliştirerek devam ettirdi. Merînîler (1196-1465), Vattâsîler (1471-1554), Sa'dîler (1511-1659) ve son olarak halen ülkeyi yöneten Filâlîler hanedanı döneminde önemini korudu. Ülkenin ve bölgenin en önemli ilim, kültür ve sanat merkezlerinden biri olarak varlığını devam ettirmeyi başardı.

Fas Vattâsîler devrinde, XVI. yüzyılın ortalarında bir müddet sembolik düzeyde Osmanlı Devleti'ne bağlı kaldı. Endülüs'te müslümanların son devleti yıkılıp Portekiz ve İspanyol saldırılarının Mağrip sahillerini işgale başladığı sırada, Osmanlı himayesi anlam kazandı. XVI. yüzyılın ortalarında Sa'dîler'in iktidarı ele geçirdiği devirde Merakeş başşehir yapılırken Fas'ta da ekonomik ve kültürel gelişmenin önü açıldı. Ancak 1603'te başlayan hanedan üyeleri arasındaki taht mücadelesi altmış yıl süren bir fetret devri şehrin hem siyasal hem de ekonomik açıdan gelişimine engel oldu. Şehrin gelişmesi 1757'de III. Muhammed'in sultan olmasına kadar gecikti.

Ülke Fransız sömürgeciliği döneminde (1912-1956) ise her bakımdan geri bırakıldı. Fas şehri de bu süreçten olumsuz etkilendi. İslamiyet İspanya'ya ulaştıktan sonra Fas şehri Kayrevan ile Kurtuba'nın birleşim noktası olduğu için Doğu'dan ve Batı'dan çok sayıda âlim, fakih, edip, şair ve tabip buradaki eğitim ve kültür kurumlarında kendilerine bir yer bulabiliyordu. Bilhassa IX. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen Karaviyyîn Camii, Mağrip ve Endülüslülerle birlikte yahudi ve hıristiyan kökenli öğrenci ve ilim adamlarının rağbet ettiği bir eğitim kurumu olarak öne çıkmıştı. Sömürge döneminde dahi kesintiye uğramadan eğitimin devam etmesi sebebiyle, Karaviyyîn Camii bugün dünyanın en eski üniversitelerinden biri kabul edilmektedir. Öte taraftan şehirdeki medrese ve şahıslara ait kütüphanelerin yanında, Merînî sultanları her fırsatta Karaviyyîn Kütüphanesi'nin kapasitesini arttırmaya çalıştı. Bazı sultanlar saray kütüphanelerini vakfetti. Merînî Sultanı Ebû Yûsuf Yâkub ile Kastilya Kralı IV. Sancho arasında yapılan antlaşma gereği Fas'a gönderilen on üç deve yükü kitap Karaviyyîn Kütüphanesi'ne konuldu. Filalî hanedanı sultanlarından Mevlây İsmâil'in esir alınan hıristiyanları serbest bırakmak için adam başına 100 kitap fidye talep etmiş olması gibi kitaplara verilen değer, sonraki yüzyıllarda Karaviyyîn Kütüphanesi'ni giderek zenginleştirdi. Halen hizmet vermeye devam eden Karaviyyîn Camii Kütüphanesi, din, felsefe ve matematik gibi alanların yanında, İbn Haldun, İbn Tufeyl, İbn Rüşd gibi önemli düşünürlerin el yazmaları dahil Yuhanna dönemine ait İncil ve çok sayıda nadir eseri bünyesinde bulundurmaktadır (bk. Karaviyyîn Medresesi).

Özellikle Merînîler döneminde Fas, hem ilmî hayat hem de sosyal durumu itibariyle en parlak ve zengin zamanlarını yaşamıştı. Âlimlere gösterilen ilgi ve saygı sebebiyle Endülüs'ten ve Mağrip coğrafyasından İbnü'l-Hatîb ve İbn Haldun gibi isimler Fas'a yerleşmeye başladı. Bu dönemin önemini arttıran bir diğer husus ise eğitim kadrosu ve öğrenci kapasitesi açısından talepleri karşılamak üzere inşa edilen çok sayıdaki medrese oldu. XV-XVI. yüzyıllarda yaşayan Hasan Vezzân, Fas'ta çocuklar için yaklaşık 100 medrese bulunduğunu ve çocukların yedi yıllık bir eğitimden sonra yüksek eğitim veren medreselere geçtiğini ifade etmektedir.

Merînîler devrinde kurulan ve bünyelerinde çeşitli alanlarda ihtisas eğitimi verilen on bir yükseköğretim medresesi vardı. Bunların başında ise İnâniye, Attârîn, Misbâhiye, Saffârîn, Sihrîc medreseleri gelmekteydi. Cami ve medreselerde hem öğrencilerin hem de dersleri dinlemek isteyenlerin katılabildiği ders halkaları vasıtasıyla eğitim sürdürüldü. Bu tür eğitimler çocuk ve genç öğrenciler için eğitim kademelerindeki belli bir basamağı oluştururken ileri yaştaki takipçiler için kültürel katkı sağlayan bir çeşit sürekli eğitim oluyordu. İlmiye sınıfı onları sıradan halktan ayırt eden, mezhep veya meşrebi temsil eden bir nevi giyim tarzına sahipti. Siyah rengi tercih eden Abbâsîler'in aksine Endülüs ve Mağrip genelinde beyaz renk öne çıkmaktaydı. Tıpkı önemli münasebetlerde beyaz giyen devlet ricali gibi, ulema da "burnus" veya "silham" denilen beyaz cübbe giyer ve insanların huzuruna öyle çıkarlardı. İlk dönemlerden itibaren Fas'ta tatbik edilen bu gelenek günümüzde de devam etmektedir.

Fas'taki ilim ve kültür hayatında büyük rol oynayan unsurlardan biri de vakıflardı. Devlet ricali veya şehrin önde gelen aile veya fertleri mülklerini vakfederek cami ve medrese gibi kurumların tesisini ve devamlılığını sağladı. Böylece vakıflar malî açıdan güçlenirken ilmî ve kültürel hayat gelişmeye devam etti.

Karaviyyîn Camii ve Merînî medreselerinde uygulanan önemli bir âdet de vakfedilmiş ilim kürsüleriydi. Muhtemelen Merînîler devrinde başladığı düşünülen bu gelenekle tesis edilen kürsülerin en eski örnekleri arasında, Karaviyyîn'de Allâme Veryağlî Kürsüsü, Endülüs Camii'nde Venşerîsî Kürsüsü, Ebû İnân Medresesi'nde fakih Ebü'l-Hasan Sarsarî'nin başında bulunduğu Kürsiyüttehzip bu geleneğin öncüleri kabul edilmektedir. Kaynaklar Karaviyyîn Camii ve ona tâbi medrese ve mescitlerdeki kürsülerin çokluğunu ve çeşitliliğini zikrettikten sonra bunların sayısının yaklaşık 140 olduğunu ifade etmektedir. Ders kürsülerinden bir kısmı ehlihirefin, zanaatkâr ve esnafın eğitimi bir kısmı ise kadınların eğitimi için çalışıyordu. Dârüddibağ Mescidi'nin bu alanda merkez olduğunu belirten tarihçiler, bu vesileyle zanaatkâr ve esnafın, Mescidünnisâ'ya yakın Endülüs Camii kürsülerinden birinin de kadınlara eğitim için ayrıldığını ifade etmektedir.

Fas'taki Endülüs Camii, Karaviyyîn Camii ve diğer büyük medreselerde, dinî ilimlerle Mâlikî mezhebine ilişkin eğitimler başı çekmekle beraber, çok çeşitli alanlarda eğitim yapılarak edebiyat, tarih, matematik, astronomi ve tıp gibi ilimlerin de yoğun şekilde okutulduğu bilinmektedir. 1207 yılında Karaviyyîn'de, Abdullah b. Sâlih Kutâmî'ye verilen ve kimilerince dünyada bilinen örneklerinin en eskisi kabul edilen diploma, halen Karaviyyîn Kütüphanesi'nde sergilenmektedir. Fas'ta astronomi alanında İbnü'l-Bennâ Merakeşî (ö. 1323), nahiv âlimi İbn Ecrûm (ö. 1323), fakih Ebü'd-Diyâ Misbah Yalsûtî (ö. 1350), Allâme Âbilî (ö. 1356) gibi âlimler yetişirken, şehrin ilim kürsüleri ve meclisleri İbnü'l-Hatîb, İbn Haldun, İbn Battûta, İbn Merzûk, İbnü'l-Yâsemîn, İbnü'l-Baytâr gibi büyük âlimlere ev sahipliği yaptı. Fas'ta verilen derslerde bulunan, oradaki âlimlerden eğitim alan binlerce isim arasında, Papa II. Silvester (946-1003), yahudi ve Yahudilik tarihinde çok önemli bir yere sahip olan İbn Meymûn (ö. 1204) gibi şahsiyetler de mevcuttu.

Mağrip genelinde XIII. yüzyıldan itibaren yayılmaya başlayan ribat ve zaviyeler de eğitim ve kültür hayatında köklü değişim ve dönüşümlere sebep oldu. Devlet eliyle veya teşvikiyle hayır sahiplerinin vakıfları tarafından kurulan bu tür mekanlar fukaraya, yolcuya, kimsesizlere kucak açan ihsan müesseseleriyken, zaman içinde bütün bu hizmetleri tek çatı altında toplayan tasavvufî hareketlere ait kurumlara da dönüştü. İlk yıllarından itibaren geniş halk kitlelerini etkileyen zaviyeler, Fas şehrinde meşrep itibariyle farklılıklar göstererek zaman içinde çeşitlendi. Bugün başta Ticânî, Fâsî, Derkavî ve Budşişî zaviyeleri olmak üzere çok sayıda tasavvuf kurumu faaliyet göstermeye devam etmektedir. Özellikle ramazan ayı, dinî bayramlar, mevlit kandili gibi kutsal gün ve gecelerde bu zaviyeler, düzenledikleri zikir meclisleri ve çeşitli faaliyetlerle şehrin kültürel dokusuna hareketlilik getirirler.

Fas şehrinde ülkenin tamamında olduğu gibi medreseler ve zaviyelerde geleneksel eğitim verilmektedir. Bütün eğitim kademelerinde eğitim Fas vatandaşları için ücretsizdir. Evvelden beri ülke dışından gelen çoğunluğu Afrikalı öğrenciler bulunmaktadır. Medrese ve zaviyeler dışında eğitim dili olarak Fransızca da yaygındır. Özellikle Karaviyyîn Üniversitesi öğrencilerden büyük talep görmektedir. Şehirde bir de Sîdî Muhammed b. Abdullah Üniversitesi de bulunmaktadır.

Bağımsızlığın kazanılmasından sonra ülkenin üçüncü büyük şehri konumundaki Fas, üniversite ve enstitüleri ile medeniyet merkezi olma rolünü ısrarla korudu. Günümüzde ülkenin başşehri olmasa da Afrika'daki seçkin tarihî şehirlerden olan Fas, Mağrip ve İslam medeniyetinin ilim, maarif ve kültür anlayışını temsil eden şehirlerden biri olma ayrıcalığını her alanda geliştirerek sürdürüyor.

Kaynakça

Burkbe, Saîd. Devrü’l-Vakf fi’l-Hayâti’s-Sekâfiyye bi’l-Mağrib fî Ahdi’d-Devleti’l-Aleviyye. Rabat 1996.

Eskân, Hüseyin. Târîhu’t-Ta‘lîm bi’l-Mağrib Hilâli’l-Asri’l-Vasît. Rabat 2004.

Harekât, İbrâhim. “Fas (Tarih)”. DİA. 1995, XII, 188-190.

Hüseynî, Muhammed Zeynelâbidîn. Câmiatü’l-Karaviyyîn Temnehu Evvele İcâzetin fi’t-Tıb. Dârülbeyzâ 2017.

İbn Ebû Zer‘. el-Enîsü’l-Mutrib bi-Ravzi’l-Kırtâs fî Ahbâri Mülûki’l-Mağrib ve Târîhi Medîneti Fâs. Rabat 1972.

İbn İzârî. el-Beyânü’l-Muğrib fî İhtisâri Ahbâri Mulûki’l Endelüs ve’l-Mağrib. nşr. B. A. Ma‘rûf – M. B. Avvâd. I-IV, Tunus 2013.

Sâih, Hasan. et-Târîhu’l-İlmî li-Câmiati’l-Karaviyyîn. Rabat 1998.

Tâhâ, Cemal Ahmed. Medînetü Fâs fî Asreyi’l-Murâbıtîn ve’l-Muvahhidîn. İskenderiye 2001.

Tâzî, Abdülhâdî. Câmiu’l-Karaviyyîn. Rabat 2000.

a.mlf. “Karaviyyîn Camii”. DİA. 2001, XXIV, 478-479.

Vardîğî, Abdürrahim. Fâs fî Ahdi’l-İsti‘mâri’l-Fransî 1912-1956. Rabat 1992.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/fas

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

FAS

Fas ülkesine adını veren ilim, kültür ve medeniyet merkezi.