A

SEKİZ YILLIK KESİNTİSİZ EĞİTİM

Türkiye’de 1997 askerî müdahale sonrasında belirlenen zorunlu ilköğretim süresi.

  • SEKİZ YILLIK KESİNTİSİZ EĞİTİM
    • Mustafa GÜNDÜZ
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 23.11.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/sekiz-yillik-kesintisiz-egitim
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    SEKİZ YILLIK KESİNTİSİZ EĞİTİM
SEKİZ YILLIK KESİNTİSİZ EĞİTİM

Türkiye’de 1997 askerî müdahale sonrasında belirlenen zorunlu ilköğretim süresi.

  • SEKİZ YILLIK KESİNTİSİZ EĞİTİM
    • Mustafa GÜNDÜZ
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 23.11.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/sekiz-yillik-kesintisiz-egitim
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    SEKİZ YILLIK KESİNTİSİZ EĞİTİM

XIX. yüzyılın başlarında modern devletin ihtiyacı doğrultusunda gelişen kamusal eğitimin en temel nitelikleri zorunlu, merkezî, laik, karma, ücretsiz ve kademeler halinde olmasıydı. Bu nitelikler farklı ülkelerde sürekli tartışıldı ve zaman içinde bazı standartlar oluştu. Kanun ve yönetmeliklerle eğitimin evsafı belirlendi. Osmanlı Devleti'nde 1869 yılında kabul edilen Maârif-i Umûmiye Nizamnamesi'nde eğitim kademeleri, zorunluluk, merkeziyet, ücret durumu vb. hususlar ayrıntılarıyla belirtildi ancak hem zorunlu eğitim süresi hem kademe tasnifleri sürekli değişti. 1913 tarihli Tedrîsât-ı İbtidâiye Kanûn-ı Muvakkati'ne göre ilköğretimin altı yıl, mecburi ve devlet okullarında meccanî (ücretsiz) olmasına vurgu yapıldı. Millî Mücadelesürerken Türkiye Büyük Millet Meclisi eğitimi ile ilgili çalışmalar yaptı ve hazırlanan müfredat incelenmesi için eğitimcilere gönderdi. Maarif Hakkında Layihalar başlığıyla yayımlanan metinde (1922) İhsan Sungu, ilköğretimin zorunlu ve sekiz yıla çıkarılmasını dile getirdi ancak mevcut durumda bunun imkânsızlığına değindi. Nisan 1923 tarihinde toplanan II. Hey'et-i İlmiye Toplantısı'nda ilköğretim ve ortaöğretimde kademe ve zorunluluk süresi ele alındı ve ilköğretim zorunlu, beş yıl, ortaokul ve lise ise üçer sene ile sınırlandı (5+3+3). İlköğretimin sekiz yıla çıkarılması 1946'da toplanan III. Maarif Şûrası'nda yeniden gündeme geldi. Özellikle Kâzım Nami Duru bunun mutlaka hayata geçirilmesini savundu (s. 127).

İlköğretim ve ortaöğretimde süre ve kademelenme 1961'de kabul edilen 222 sayılı İlköğretim Kanunu'nda yeniden düzenlendi. Yedi yaşından on dört yaşına kadar ilköğretim zorunluluğu benimsendiyse de şartlar gereği 5+3 formülünde, ilk beş senenin zorunlu, üç senenin ortaokul kademesi olarak ve isteğe bağlı tatbikine karar verildi. İlköğretimin zorunlu sekiz yıl olması için ilk somut adım 1971'de on altı ilde, on sekiz okulda pilot uygulama ile atıldı. 1981'de uygulamaya on okul daha ilave edildi. Burada dikkat edilmesi gereken husus, ilköğretimin sekiz yıla çıkarılmasının yanında kesintisiz kavramına yer verilmemesidir. Zorunlu eğitim süresinin sekiz yıla çıkarılması 1981'de toplanan X. Millî Eğitim Şûrası'nda ve 1996'ya kadar yapılan diğer beş şûrada (1982, 1988, 1990, 1993, 1996) akademik yönden tartışıldı. Bu tartışmalarda zorunlu eğitim süresinin uzatılma isteği yanında din eğitimi ve öğretimine, yönlendirmeye ve esnek geçişlere dikkat çekildi. 1983'te 1739 sayılı Millî Eğitim Bakanlığı Kanunu'nun 7 ve 22. maddeleri değiştirilerek ilköğretimin altı-on altı yaş aralığını kapsadığı, bunun zorunlu ve devlet okullarınca ücretsiz olduğu kaydedildi. Ancak ortaokullar yaygınlaştırılıncaya kadar sadece ilköğretim kısmının zorunlu tutulmasına karar verildi.

Türkiye 1980'lerden sonra siyasî, ekonomik, kültürel vb. alanlarda yoğun bir değişim yaşadı. Hızlı nüfus artışı, plansız şehirleşme ve iç göç, eğitim alt yapı yatırımlarının eksikliği, yükseköğretime erişimin kısıtlanması vd. ilköğretimin süresini, beş yıl olarak sürdürmeyi bile imkânsız hale getirdi. 1990'lara gelindiğinde, derslik, okul, öğretmen, eğitim materyali eksikliği had safhaya yükseldi. Özellikle büyük şehirlerde mevcudu 100-120'yi bulan sınıflar sıradan bir duruma geldi. Eğitimdeki bu baskı soğuk savaşın sona ermesi, bölgesel karışıklıklar ve bunun iç siyasete yansıması gibi gelişmelerle daha da belirgin bir hal aldı. Türkiye'de özellikle 1960'tan sonra kurulan askerî ve bürokratik vesayet kısa aralıklarla siyasete müdahale ederek bütün toplumsal kurumları istediği doğrultuda şekillendirme alışkanlığı üretmişti. Bunlar içinde eğitim en başta geliyordu. 28 Haziran 1996 tarihinde Necmettin Erbakan'ın başbakan olmasıyla söz konusu anlayışla, siyaset ve diğer toplumsal kurumlar arasındaki gerilim iyice arttı. 28 Şubat 1997 tarihinde Millî Güvenlik Kurulu (MGK) on sekiz maddeden oluşan bir bildiri yayımlayarak, hükümetin bunları derhal hayata geçirmesini istedi. Siyasî ve sosyolojik literatüre "postmodern" darbe olarak geçen bu müdahale büyük oranda eğitim sahasını yeniden düzenlemek istemiş ve ciddi yaptırımlar getirmiştir.

Bu kararların eğitimle ilgili kısımları kısaca şöyle idi: 1. Laiklik ilkesi büyük bir titizlik ve hassasiyetle korunmalı, yeni düzenlemeler yapılmalıdır. 2. Tarikatlarla bağlantılı özel yurt, vakıf ve okullar Millî Eğitim Bakanlığı'na devredilmelidir. 3. Genç nesil, Cumhuriyet ve Atatürk sevgisiyle bilinçlendirilmelidir. Bu bakımdan sekiz yıllık kesintisiz eğitim bütün yurtta uygulamaya konulmalıdır. Kur'an kursları sıkı denetlenmelidir. 4. Cumhuriyet rejimine ve Atatürk ilke ve inkılaplarına sadık, aydın din adamları yetiştirmekle yükümlü, millî eğitim kuruluşları ihtiyaç düzeyinde tutulmalıdır. 5. Dinî kurumlar siyasî istismar konusu olmamalı, bunlar sıkı denetlenmelidir. 6. 677 sayılı yasa ile zaten yasaklanan tarikatlar kesin olarak yasak edilmeli, faaliyetleri durdurulmalıdır. 7. Medya gruplarının yayınları kontrol altına alınmalıdır. 8. Aşırı dinci kesimin faaliyetlerine izin verilmemelidir. 9. Kıyafetle ilgili kanunun uygulanmasına özen gösterilmelidir. 10. Kurban derilerinin dinî kuruluşlara verilmesi engellenmelidir.

Yarısından fazlası doğrudan eğitimle ilgili olan Millî Güvenlik Kurulu kararları arasında takip eden günlerde en çok tartışılan husus zorunlu eğitimin kesintisiz ve sekiz yıla çıkarılması isteği olmuştur. Dönemin muhalefet partilerinden Cumhuriyet Halk Partisi ve Anavatan Partisi'nden bir grup milletvekili 6 Mart 1997 tarihinde zorunlu eğitimin sekiz yıla çıkarılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yasa önerisi verdi. Millî Eğitim Bakanlığı bu tartışmada Talim ve Terbiye Kurulu'nu devre dışı bıraktı ve kurulun tartışmaya katılmamasını istedi. 29 Mart'ta üniversite rektörleri toplanarak yasa önerisine destek verdiler. 26 Nisan'da Millî Güvenlik Kurulu tekrar toplandı, kesintisiz sekiz yıllık eğitime geçişin hızlandırılmasını istedi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel kısa sürede geçiş için söz verdi, bunun üzerine Millî Eğitim Bakanlığı bir komisyon kurdu. 18 Haziran 1997 tarihinde Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi'nden müteşekkil koalisyon hükümeti istifa etti, 30 Haziran'da Anasol-D (Anavatan Partisi ve Demokratik Sol Parti ve Demokrat Türkiye Partisi) hükümeti kuruldu, başbakanlığa Bülent Ecevit, Millî Eğitim Bakanlığı'na da Hikmet Uluğbay getirildi. 7 Temmuz'da hükümet sekiz yıllık kesintisiz eğitime geçiş kararı aldı, 17 Temmuz'da yasa taslağı bakanlığa sunuldu, 20 Temmuz'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne geldi ve iki gün sonra görüşmelerle başlandı. 26 Temmuz'da toplanan Millî Güvenlik Kurulu, hükümeti sekiz yıllık kesintisiz eğitim konusunda bir defa daha uyardı ve hızlanmasını istedi. 31 Temmuz'da tasarı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilgili komisyonlarında görüşüldü, bütçe komisyonuna sevkedildi. Başlangıçta on iki madde olan, ancak sert tartışmalara, protestolara ve kavgalara sebep olan din eğitimi, Kur'an kursları ve İmam-Hatip okullarının statüsünü düzenleyen 4. madde komisyon tartışmaları sırasında tasarıdan çıkarıldı. On bir maddeden oluşan ve "Sekiz Yıllık Kesintisiz Eğitim" başlığıyla şöhret bulan tasarı 16 Ağustos 1997 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde oylandı ve 242 ret oyuna karşılık 277 kabul oyu ile "4306 numaralı kanun" şeklinde yasalaştı. 21 Ağustos'ta ilköğretime kayıtlar başladı, sekiz yıllık kesintisiz eğitim ihtiyacı için emekli öğretmenler göreve çağrıldı. Bu arada fasılalarla formasyonuna bakılmaksızın üniversite mezunu on binlerce kişi öğretmen olarak atandı. 15 Eylül 1997 tarihinde okulların açılmasıyla sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitim fiilen öğretime başladı.

Kanun gereği meslekî ve teknik okulların ve bu kategoride sayıldığı için İmam-Hatip okullarının ortaokul kısımları kapatıldı. İlkokul beşinci sınıftan sonra herkesin altıncı sınıfa gitmesi mecburi hale getirildi. Kur'an kurslarına kayıt için ortaokul mezuniyeti şartı arandı. İlköğretim ve ortaöğretime getirilen bu düzenlemeler yükseköğretime geçişi de doğrudan etkiledi. Meslek liselerinden mezun olanlar için üniversiteye girişte kat sayı uygulaması ihdas edildi. Buna göre, meslek lisesi (İmam-Hatip okulları da meslek lisesi sayıldı) mezunlarının sınavdaki doğru kat sayıları (0,2), genel lise mezunları (0,5) karşısında ciddi biçimde düşürüldü ve böylece çok başarılı olanların bile üniversiteye girişi engellendi. İlahiyat fakültelerinin kontenjanları radikal düzeyde azaltıldı, hazırlık sınıfları kapatıldı, programına müdahale edildi, mezunlarının öğretmen olma hakları ellerinden alındı. Eğitim fakültelerinde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği bölümü açıldı.

Pedagojik ve bilimsel zemini ve gerekçesi ortaya konulmadan meslekî ve teknik eğitim okulları iyice itibar kaybetti, alınan bu kararlarla yönetim, eğitim öğretim ve öğretmen niteliği düştü. Millî Güvenlik Kurulu kararlarında kıyafet düzenlemesine yapılan vurgu gereği, ortaöğretimde başta olmak üzere yükseköğretimde de herhangi bir yasal dayanağa ihtiyaç duyulmadan kılık kıyafet uygulaması ve buna bağlı olarak baş örtüsü yasağı başladı. Sivil toplum alanında yurt, burs, iaşe, ibate vb. hizmetler yapan eğitim kurumlarının faaliyetlerine sıkı denetim getirildi, birçoğu da kapatıldı. Süreç devam ederken çoğunluğu kılık kıyafet gerekçesiyle 3527 öğretmen meslekten ihraç edildi. 11.000 civarında öğretmen istifa etmek zorunda kaldı, 33.000 memur disiplin soruşturması geçirdi, bunlardan 12.000'i farklı cezalara çarptırıldı. Benzer uygulamalar üniversitelerde de tatbik edildi.

Sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitimin Millî Güvenlik Kurulu kararları arasında yer alması ve bu kurum tarafından hükümete "dayatılması" meseleyi zorunlu eğitim süresi ve kademelendirme meselesinden daha ileri bir boyuta taşıdı. Sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitim kapsamlı bir toplumsal mühendislik hareketi olarak yorumlandı. 28 Şubat Millî Güvenlik Kurulu kararlarından sonra kamuoyunda İmam-Hatip okulları başta olmak üzere, benzeri pek çok yapı ve kesim hakkında yönlendirici kurgu haberler arttı. Bu kişilere ve kurumlara yönelik, ötekileştirici söylem ve faaliyetler özellikle basın ve yayın organları eliyle hızla yükseldi (Öcal, 2015: 273 vd.). Süreç sonunda dinî eğitim ve öğretimin kısıtlanması ya da vesayet eliyle itibarsızlaştırılması, toplumun dinî duygularını ve beklentilerini istismar etmek isteyenlere alan açtı (bk. Darbe).

Diğer taraftan 1990'lı yılların başından itibaren, sosyopolitik, ekonomik, vb. gerekçelerden dolayı, eğitimin hemen her alanında çok yüksek olmayan ancak istikrarlı bir yükseliş mevcutken, 1995-2005 yılları arası okullaşma oranlarında hiçbir radikal değişim görülmemektedir. Mesela 1997-98'de ilköğretimde net okullaşma oranı %84, 1998-1999'da %89, 2001-2002'de %92,4, 2003-2004'te %91 olarak gerçekleşmiştir. Ortaöğretimde 1997-1998'de %37, 1999-2000'de %40, 2002-2003'te %50 şeklinde devam etmiştir. Bu istatistik diğer kademeler için de aynıdır. Bu durum, sekiz yıllık kesintisiz eğitim uygulamasının okullaşma oranına ve eğitime ciddi bir katkısının olmadığına da işaret etmektedir.

Sekiz yıllık kesintisiz eğitim sürecinin ciddi eşitsizlikler üreten kat sayı uygulaması uzun tartışmalardan, hatta dirençten sonra ancak 30 Kasım 2011 tarihinde kaldırılabilmiştir. Bundan kısa bir süre sonra, zorunlu eğitim süresini on iki yıla çıkararak, kademeler arası geçişi esnek ve birey-toplum tercihlerini dikkate alacak şekilde düzenleyen, kamuoyunda 4+4+4 olarak bilinen ilköğretim kanunundaki değişiklikler kabul edilmiştir. Bununla birlikte meslekî ve teknik okulların orta kısımları yeniden açılmış, yükseköğretim başta olmak üzere ortaöğretimde de kılık-kıyafet özgürlüğü getirilmiştir. Türkiye'de okul öncesi ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kademelerinde yüksek düzeyli okullaşma oranı 2010 yılından sonra kaydedilmeye başlanmıştır. İdeolojik ve dayatmacı vasfı hayli yüksek olduğu yönünde eleştirilen sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitim uygulaması, toplumsal eşitsizlikleri arttıran ve genç nesillerde özellikle de kızlar/kadınlar arasında büyük mağduriyetler ve kırgınlıklar meydana getiren bir süreç olarak tarihteki yerini almıştır.

Kaynakça

Eğilmez, Ali Osman. “Brifing”deki İrtica: Türkiyede Militarizm, Yönetim İlişkileri ve İslam. İstanbul 1998.

Ekinci, Yusuf – Çevik, İzzet. Sorunlu Eğitimde Zorunlu Eğitim. Ankara 1996.

Erdoğan, Mustafa. 28 Şubat Süreci. Ankara 1999.

Gündüz, Mustafa. Türk Basınında Sekiz Yıllık Kesintisiz Zorunlu Eğitim (15 Şubat-15 Eylül 1997 Tarihleri Arası). YLT, Ankara Üniversitesi, 2001.

a.mlf. Kurum, Kavram ve Zihniyet: Osmanlı’dan Günümüze Eğitimde Dönüşümler. İstanbul 2020.

Hayıt, Halil. Sekiz Yıllık Zorunlu Eğitime Gerçekçi Bakış. Ankara 1997.

Maarif Hakkında Layihalar. İstanbul 1329.

Millî Güvenlik Kurulu 28 Şubat 1997 Tarih ve 406 Sayılı Kararı.

Onbeşinci Millî Eğitim Şûrası. Ankara 1996.

Öcal, Mustafa. Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’de Din Eğitimi. İstanbul 2015.

Rakamlarla 28 Şubat Raporu (Eğitim-Bir-Sen Raporu). Ankara 2014.

Üçüncü Millî Eğitim Şûrası. Ankara 1946.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/sekiz-yillik-kesintisiz-egitim

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

SEKİZ YILLIK KESİNTİSİZ EĞİTİM

Türkiye’de 1997 askerî müdahale sonrasında belirlenen zorunlu ilköğretim süresi.