A

DİSİPLİN

Davranışların yönetimini belirleyen kurallar, kurallara uyma.

  • DİSİPLİN
    • Muammer DEMİREL
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 19.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/disiplin
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    DİSİPLİN
DİSİPLİN

Davranışların yönetimini belirleyen kurallar, kurallara uyma.

  • DİSİPLİN
    • Muammer DEMİREL
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 19.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/disiplin
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    DİSİPLİN

Genel anlamıyla eğitimde başarıyı sağlamak üzere konulan kurallar için kullanılan disiplin kelimesi Türkçe'ye Fransızca'dan girmiştir. Kelime aynı zamanda bilim dalları için de kullanılmaktadır. Antik Yunan'da eğitimde başarı için sıkı ve sert disiplin vardı, öğrencileri çalıştırmak üzere falaka uygulanırdı. Roma okullarında da aynı şekilde disiplini sağlamak için başarısız öğrencilere sıra dayağı atılırdı. Benzer uygulamalar Avrupa ülkelerinde de mevcut olup eğitim ve öğretimde dayak, disiplinin olmazsa olmaz unsuru olarak kabul edilirdi. Avrupa'da 1840 yılından itibaren okullarda dayağın yasaklanmasına dair kanunlar ve emirler yayımlanmışsa da dayağın bir müddet daha devam ettiği bilinmektedir.

İslam tarihinde eğitimin geniş halk kitlelerine yayılmasını İslamiyet'in, "İlim kadın erkek her müslümana farzdır" genel kabulü sağlamıştır. Kaynaklarda İslamî eğitim geleneğinde disiplin kuralları konusunda ayrıntılı bilgi verilmemekle birlikte Hz. Peygamber'in "Benim size karşı olan tutumum, babanın çocuğuna karşı olan tutumu gibidir" hadisinin işaret ettiği şekilde disiplin, hocanın talebesine şefkatle davranması, öğrencinin de hocasına karşı saygı, sevgi, itaat göstermesi ve tâbi olması şeklinde ortaya konulmuştur. İmam Gazzâlî, eğitimde disiplini "Talebe ve Hocanın Edepleri" başlığı ile anlatmaktadır: Talebe, her türlü kötü huylardan kalbini temizlemeli, hocasına karşı daima hürmetkâr ve mütevazi olmalı, bilgiçlik taslamamalı, saygı ve edep ile hocasını dinlemeyi kendisine şeref bilmelidir. Hocasının fikrini benimsemeyen ve kendi fikrini beğenen bir talebe öğrenmekten mahrum kalır ve zarara uğrar. Nitekim medrese sisteminde hocasıyla arası açılan ve icazet almadan hocasının ders halkasından ayrılan öğrenci başka hocalar tarafından kabul edilmezdi. İlim tahsilinin sonlanma ihtimali yüksekti.

Eğitim geleneğinde disiplinin sağlanmasında başarısız olan veya uygunsuz işler yapan öğrenciler için belirlenmiş yazılı kurallar olmamasına rağmen müeyyide uygulaması yapılırdı. Özellikle Sıbyan eğitiminde terbiye eğitimin temelini teşkil ettiği için öğrencinin uygunsuz davranışlarında veya ders çalışmaması halinde disiplini sağlama adına katı tedbirler alındığı olurdu. Veli, çocuğunu hocaya getirdiğinde, "Eti senin kemiği benim" diyerek teslim eder, hatta çocuğun evdeki davranışlarını şikâyet ederek, "Hocam terbiyesi sana ait" sözüyle sorumluluğu hocaya bırakırdı. Ancak müeyyide de aşırılıklar ve ağır darp hoş karşılanmazdı.

Medrese eğitiminde dayak uygulandığına dair bilgiye rastlanmamaktadır. Medrese disiplininde talebelerin dışarıda kalmalarına izin verilmezdi. Evli olan talebeler izin alarak evlerinde kalmakla birlikte sabah ve yatsı namazlarında ve etüt çalışmalarında medresede bulunmak zorundaydılar. Müderris, talebelerin her şeyinden sorumlu olduğu gibi çalışmaya teşvik etme, çalışmayan talebeleri uyarma görevi ile de yükümlüydü. Uyarılara kulak asmayan ve olumsuz davranışlarda bulunan talebeler davranışlarını düzeltmediklerinde müderris tarafından medreseden çıkarılır ve medresenin imkânlarından yararlandırılmazlardı.

Osmanlı Devleti'nde modern mektepler kurulmaya başlandığında da başarıyı sağlama yolunda mükâfat sistemi uygulanmış, ancak tembellikte ısrar eden, devamsızlık gösteren talebeler için caydırıcı tedbirler uygulanmıştır. Başlangıçta devlet memuru yetiştirmek üzere kurulan sivil rüştiyelerin ilki olan Mekteb-i Maârif-i Adliye Nizamnamesi'ne göre, sabah ve akşam yoklama yapılmak suretiyle devam zorunluğu getirilmiştir. Geç gelmiş olanların kendilerine, hiç gelmemiş olanların evlerine mazereti sorulur, mazeretsiz gelmeyene ilk defasında nasihat, tembih ve ikaz yapılır, tekrar etmesi halinde şiddetli tembih edilir, uslanmaz ise akranları arasında mahcup olacak ve diğerlerine ibret olacak surette te'dip (terbiye etme, azarlama, dayak atma) cezası uygulanırdı. Buna rağmen uygunsuz davranışlara devam edilmesi halinde hiçbir hatıra bakılmaksızın hocalarla istişare edilerek okuldan kaydının silinmesi için Bâbıâli'ye yazı yazılırdı. Yıl sonu imtihanlarında başarılı olanların başarı derecelerine göre para ve nişan mükâfatları da konulmuş ve yine başarı sırasına göre Bâbıâli kalemlerine memur tayin edilme esası getirilmiştir.

Osmanlı mekteplerinde disiplin anlayışı XIX. yüzyılın ikinci yarısında değişmeye başlamıştır. Maarif Nezareti tarafından yayımlanan 20 Temmuz 1863 tarihli talimatnamede, sıbyan mektepleri hocalarına çocukların ders başarısızlığı, okulda, oyunda ve evdeki uygunsuz görülen davranışları için erkeklerin ayağına, kızların ellerine uygulanan dayak cezası "şer'-i şerife de uygun olmadığından" yasaklanmıştır. Bunun yerine çocuklara sevgi ve şefkatle davranarak ısındırma yönteminin kullanılması ve dersleri öğrenmemede ısrar edenlerin minderini kapının önüne veya yanına koyarak oturtma, incitmeyecek kadar kulağını çekme ve haysiyet kırmadan azarlama gibi cezalar verme yöntemi getirilmiştir. Tanzimat döneminde eğitimi bir bütün olarak düzenleyen Maârif-i Umûmiye Nizamnamesi (1869) sıbyan mekteplerini zorunlu hale getirmiş, meşru mazereti olmayıp kız veya erkek çocuğunu okula göndermeyen ailelere para cezası getirilmiştir. Nizamname ile bütün okullarda öğrencinin uygunsuz davranış göstermesi ve ders çalışmaması durumlarında dayak ve kötü söz söyleme kesinlikle yasaklanmış olup her okulun kendi talimatnamesine göre tedbir uygulaması esası getirilmiştir. Bu çerçeveye göre sıbyan, rüştiye ve idâdî mekteplerinde çalışma disiplinini sağlama ve yaramazlıkların önünü almak üzere öncelikle ödül ile teşvik olmazsa çeşitli ceza hükümleri getirilmiş, sınavlarda dereceye girenlerle başarılı olanlara çeşitli maddi ödüller verilmiş, çalışmayan ve yaramazlık yapan öğrencilere ihtar, tekdir, ayakta durma, dersi kopya etme, teneffüsten alıkoyma, okuldan geçici ve kesin uzaklaştırma cezaları getirilmiştir.

Maârif-i Umûmiye Nizamnamesi öğretmenlere de disiplin hükümleri getirmiştir. Buna göre dârülmuallimîn ve dârülmuallimât mekteplerinden mezun meşru bir özrü olmaksızın beş yıl öğretmenlik yapmayanlardan tahsil sırasında aldıkları burslar geri alınırdı. Sıbyan, rüştiye, idâdî ve sultânî mekteplerine öğretmen okullarının ilgili şubesinden mezun olanlar veya yapılan öğretmenlik imtihanında başarı gösterenler öğretmen olarak atanırdı. Cinayet gibi suçlardan mahkûm olanlar öğretmenliğe alınmaz, öğretmenlik yaparken mahkûm olanlar da ihraç edilirdi. Sıbyan mektepleri öğretmenleri, okulun iç yönetmeliğine aykırı hareketleri durumunda kusuruna ve kabahatine göre ikaz ve tekdir cezalarıyla cezalandırılır, bu suçları işlemeye devam etmeleri halinde okuldan ihraç edilirdi. Bütün okullardaki hocalar, özürsüz olarak eğitim hizmetini yerine getirmedikleri takdirde maaş kesimi cezasıyla cezalandırılır, bir ay içinde on gün okula gelmeyen öğretmen ihtar edilerek memuriyetten ihraç edilirlerdi.

1892 yılında eğitim öğretimi düzenlemek üzere rüştiye ve idâdî mektepleri için ayrı ayrı talimatnameler yayımlanmıştır. Bu talimatnamelerde dayak ve benzeri bedenî cezaların kesinlikle yasak olduğu hükmü yenilenmiştir. Başarılı talebelere mükâfat verildiği gibi başarısız olan, okula geç gelen ve devamsızlık edenlere tekdir ve teneffüse çıkmama gibi hafif cezalar konulmuştur. Ceza alan öğrenci, daha sonra başarılı olup aferin, tahsin ve imtiyaz ödülü alarak tevkif ve izinsizlik cezalarından kurtulabilmekteydi. Suçun tekrarı durumunda veya ağır kabahatlerde okuldan kısmî ve kesin uzaklaştırma cezaları verilmekteydi. Ders çalışmama veya hafif kabahatlerde verilen tevkif cezası teneffüse çıkmaktan alıkonulmak, izinsizlik cezası ise yatılı okullarda hafta sonu eve gitmekten menedilmek şeklinde uygulanırdı.

II. Meşrutiyet dönemine kadar cezaların uygulanması okul müdürü, yardımcısı ve öğretmenlere bırakılmışken bu dönemde okullarda disiplin cezalarını karara bağlayacak "inzibat meclisi" adıyla disiplin kurulları oluşturulmuş ve kurul kararına bırakılmıştır. II. Meşrutiyet devrinde çıkarılan Tedrîsât-ı İbtidâiye Kanunu ile sıbyan mekteplerinde başarısızlık veya uygunsuz davranışlardan dolayı öğrenciye disiplin uygulama kanundan çıkarılmış, sadece öğrencinin okula gelmemesi durumlarında veliye ceza verilmesi hükümleri getirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti döneminde ilkokullarda 1961 yılına kadar aynı kanun yürürlükte kalmıştır. 1961 yılında çıkan ilköğretim kanununda da benzer hükümler yer almıştır. Ortaokul ve liselerde hem başarısızlıklarda hem de uygunsuz davranışlarda çeşitli ceza hükümleri uygulanmıştır. 1930 yılında ortaöğretim okulları için yayımlanan talimatnamede öğrencilerin hal ve hareket notlarının inzibat meclisi tarafından verilmesi kararlaştırılmıştır. Disiplin cezaları; ihtar, tescil, tekdir, muvakkat ihraç, kati ihraç olarak eski cezalara benzer şekilde devam ettirilmiştir. Bu yönetmelikte de öğrencinin ders çalışmaması ve tembellik etmesi suç sayılarak ihtar ve tescil cezaları verilmesi hükme bağlanmıştır. Diğer suçlarda ise işlenen suçun durumuna göre ceza tanımlanmış, hafif suçların tekrarında da cezanın ağırlaştırılarak uygulanması hükmü getirilmiştir. 1961 yılında Ortaöğretim Okulları Yönetmeliği yenilenmiş, bu yönetmelikte başarıların ödüllendirilmesi hükmü devam ettirilirken öğrenci başarısızlığı veya ders çalışmaması disiplin suçu kapsamından çıkarılmıştır. Disiplin cezaları, kınama, okuldan kısa süreli uzaklaştırma, okul değiştirme ve örgün eğitimden çıkarma şeklinde tanımlanmıştır. İşlenen suçlar Ödül ve Disiplin Kurulu'nda görüşülerek suçun durumuna göre ceza getirilmiştir. Kınama ve kısa süreli okuldan uzaklaştırma okul müdürünün, okul değiştirme cezası ilçe öğrenci disiplin kurulunun, örgün eğitimden çıkarma cezası il disiplin kurulunun onayına bırakılmıştır.

Gerek Osmanlı devrinde gerekse Türkiye Cumhuriyeti'nde dayak ve bedenî cezalar kanun ve yönetmeliklerle yasaklanmasına rağmen yakın zamana kadar okullarda yönetici ve öğretmenler tarafından uygulanagelmiştir.

Kaynakça

Cubberley, Ellwood P. Eğitim Tarihi. çev. E. Noyan. C. I, Ankara 2004.

Demirel, Fatih. “Osmanlı Modern Eğitim Kurumlarında İşlenen Suçlar”. History Studies. 5/1 (2013), s. 101-112.

Demirel, Muammer. “Türk Eğitiminin Modernleşmesinde Rüşdiye Mektepleri”. Türkler. ed. H. C. Güzel v.dğr. Ankara 2002, XV, 44-60.

Gazzâlî. İhyâu Ulûmi’d-Dîn. çev. M. A. Müftüoğlu. C. I, İstanbul 1990.

Kramer, Samuel Noah. Tarih Sümer’de Başlar. haz. M. Küpüşoğlu. İstanbul 2002.

Mahmud Cevad İbnü’ş Şeyh Nâfi‘. Maârif-i Umûmiye Nezâreti Târihçe-i Teşkîlât ve İcrââtı. haz. T. Kayaoğlu. Ankara 2001.

Makdisi, George. Ortaçağ’da Yüksek Öğretim. çev. A. H. Çavuşoğlu – T. Başoğlu. İstanbul 2012.

Nurdoğan, Arzu M. Modernleşme Döneminde Osmanlı’da İlköğretim (1869-1914). İstanbul 2017.

Sungu, İhsan. “Eski Mekteblerimizde Cismani Cezalar”. Terbiye Mecmuası. sy. 1 (29 Ağustos 1334), s. 16-28.

Yücel, Hasan Âli. Türkiye’de Ortaöğretim. İstanbul 1938.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/disiplin

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

DİSİPLİN

Davranışların yönetimini belirleyen kurallar, kurallara uyma.