İlk Türk matbaasının kurucusu, Osmanlı bürokratı.
İlk Türk matbaasının kurucusu, Osmanlı bürokratı.
a) Hayatı: Macaristan'da Erdel'in orta bölgesindeki Kolozsvár'da (Bugün Romanya'da Cluj/Cluj-Napoca) doğdu. Ailesiyle ilgili bilgiler yoktur. Kesin olmamakla beraber doğum tarihinin 1670-71 veya 1674 olduğuna dair görüşler ileri sürülmektedir. Hakkında ilk geniş incelemeyi yapan Katolik rahip Imre Karácson tarihî gerçekliğe uymayan bir İbrâhim Müteferrika kimliği inşa etmiştir. Yerli ve yabancı yazarlar tarafından da uzun yıllar tekrarlanan bu bilgiye göre, Kalvenist bir ilahiyat talebesi iken 1692 veya 1693'te Thököly Imre ayaklanması sırasında Türkler'e esir düşmüş, İstanbul'a getirilerek köle pazarında satılmış, kendisine zulmeden efendisinin zulmünden kurtulmak için müslüman olmuştur. Fakat bu bilgileri ciddi kaynaklar, özellikle de Müteferrika'nın Risâle-i İslâmiye adlı eseri doğrulamaz. Müteferrika'nın hayatı ve kimliği ile ilgili önemli yanlışları büyük ölçüde düzelten Niyazi Berkes'e göre bu anlatılar dinî saikleriyle kasıtlı yazılmıştır.
Son zamanlarda Erhan Afyoncu, Orlin Sabev, Coşkun Yılmaz, Fikret Sarıcaoğlu ve Kemal Beydilli'nin çalışmaları ve diğer araştırmalarla İbrâhim Müteferrika'nın hayatı ve tarihî kimliği ortaya konulmuştur. Bu çalışmalar göstermiştir ki ihtidası kendi ifadesine göre zorlama değil bilinçli bir tercihtir. Risâle-i İslâmiye isimli eserinde verdiği bilgilere göre çocukluğunda Tevrat, Zebur ve İncil üzerine eğitim almış, bir din adamı olarak yetişmiştir. İstanbul'a gelişinden sonra uzunca bir süre nelerle meşgul olduğu, hangi görevlerde bulunduğu konusunda bilgi yoktur. 1710'da yazdığı Risâle-i İslâmiye, onun Osmanlı kültürü ve İslamiyet'i üst düzey tartışmalar yapacak seviyede öğrendiğini, dolayısıyla Osmanlı ülkesinde uzun bir süre geçirdiğini göstermektedir. Arşiv kayıtlarına göre bu eserini yazmasından beş sene sonra Osmanlı Devleti'nde resmî vazifeye getirilmiş, 18 Nisan 1716 tarihine kadar Kapıkulu süvarilerinin seçkin kısmı olan sipahların 41. Bölüğünde 29 akçe yevmiye ile görev yapmış ve Avusturya seferindeki başarılarından dolayı da söz konusu tarihte ulufesinde değişiklik yapılmadan dergâh-ı âlî müteferrikalığına yükseltilmiştir. Bu vazifesi dışında 17 Ekim-15 Kasım 1716 tarihinden itibaren Belgrad'da bulunan Macarlar'a, 24 Ekim 1716'dan itibaren de Osmanlılar'a iltica eden Macar Kralı II. Rákóczi Ferenc'e mihmandar tayin edilmiş ve kralın 1735'te Tekirdağ'da ölümüne kadar bu vazifede kalmıştır. İbrâhim Müteferrika, 1727'de matbaada kitap basımı için gerekli izni alıp Türk tarihi için en önemli faaliyeti olan kitap neşrine başlamıştır (bk. Matbaa).
II. Rákóczi'nin ölümünden sonra vazifesini Macar generallerinin ve asilzadelerinin yanında Tekirdağ'da ve daha çok İstanbul'da sürdürdürmüştür. 29 Aralık 1736 tarihli mektubu Lehistan'a götürmekle görevlendirilmiş, 1736-1739 Rusya-Avusturya seferinin sonunda İrşova Kalesi'nin teslim müzakerelerinde bulunmuştur. Onun top arabacıları kâtipliği ile hâcegân zümresine katılması da bu dönemdedir. 2 Şubat 1738 tarihinde ilk defa atandığı bu görevini 25 Ekim 1743'e kadar sürdürmüştür.
İbrâhim Müteferrika, diplomatik faaliyetleri arasında Humbaracı Ahmed Paşa ile birlikte Osmanlı-İsveç ittifakı müzakerelerini yürütmüştür. 25 Ekim 1743'te top arabacıları kâtipliği vazifesinden alınan İbrâhim'in, 22 Ağustos 1744 tarihli takririnden Lehistan'dan kâğıtçı ustaları getirtmekle ve kâğıt fabrikasının kuruluşuyla uğraştığı anlaşılmaktadır. 14 Kasım 1744 tarihinde Dîvân-ı Hümâyun tarihçiliğine tayin edilmiş, 7 Kasım 1745'te bu görevinden azledilerek Dîvân-ı Hümâyun tarihçiliği ile birlikte Yalova-Hırka deresi-Çardaklı-Saruhanlu köyünde (bugün Elmalı köyü) yeni kâğıt kârhanesi/imalathanesi kurmak için kâğıt kârhanesi eminliğine atanmıştır.
Vefatı 6 Şubat 1747'dir. Cenazesi Okmeydanı'ndan Büyük Tersane'ye bakan tarafta, Doymazdere veya Aynalıkavak Mezarlığı olarak anılan yerde ve şimdiki Kasımpaşa Kulaksız Camii karşısında bulunan yokuşun alt başına defnedilmiştir. Zamanla kaybolmaya yüz tutan şahidesi, R. Saffet Atabinen'in girişimleriyle 1942'de Galata Mevlevihanesi hâmuşanına nakledilmiştir. Tereke kayıtlarına göre Sultan Selim Camii yakınındaki Mismârî Şücâ mahallesinde ikamet ettiği, iki kız bir erkek çocuğu bulunduğu anlaşılmaktadır.
İbrâhim Müteferrika'nın eğitim ve kültür tarihindeki önemli rolü ilk müslüman matbaa kurucusu olmasıdır. Onun eğitim, bilim, düşünce hayatına etkisi sadece matbaa ile sınırlı değildir. Tarih, coğrafya, haritacılık, astronomi, dil ve siyaset alanlarında da çalışmalar yapmış, "el-coğrâfî" lakabını hakkıyla temsil etmiştir. Kâtip Çelebi'nin Cihânnümâ'sının neşrindeki ilave metin ve haritaları, onun coğrafyacı kimliğinin ve ulaştığı seviyenin örnekleridir. Coğrafyanın faydalarını, hıristiyan devletlerin bu bilim aracılığı ile neler elde ettiklerinin altını çizen İbrâhim Müteferrika, neşrettiği Cihânnümâ'ya ilaveleriyle, devrinin Batı'daki birtakım coğrafya ve astronomi kitaplarından çeviriler yaparak ve yine aynı kaynaklardan yola çıkarak hazırladığı haritalarla yeni bir model oluşturmuştur. Onun dünya haritacılık tarihinde de önemli yeri bulunduğu gibi Osmanlı tarihî haritacılığının da merkezini oluşturur.
İbrâhim Müteferrika, XVIII. yüzyıl Osmanlı astronomi literatürünün temellerini teşkil edecek yeni açılımlara da zemin hazırlamıştır. Cihânnümâ'ya yaptığı kâinat sistemlerine dair ilavesi, takriben bir yüzyıl boyunca Türkçe literatürde yeni astronomi konusunu ele alan metin olma özelliğini korumuştur. Atlas Coelestis'i Latince'den kendi yorumlarıyla birlikte tercüme ederek, eski ve yeni astronomiyi ele alan müstakil bir eseri Osmanlı bilim literatürüne kazandırmıştır.
Ahmed Cevdet Paşa başta olmak üzere bazı Osmanlı müellifleri tarafından "bin fen sahibi" anlamındaki hezârfen sıfatına layık görülen İbrâhim Müteferrika'nın faaliyetlerinden biri de dil ve gramer alanındaki çalışmalarıdır. Neşrettiği kitaplar, telif ve tercüme eserlerinden, gençlik devresinde katıldığı yeni toplumun dili olan Türkçe'ye vukufiyeti, dil kabiliyetinin ve ilgisinin yüksek olduğu anlaşılmaktadır.
İbrâhim Müteferrika, devlet ve toplum konuları üzerinde de durmuştur. Osmanlı halkının kabiliyetine inanan ve onlara güvenen biridir. "Nizam ve yenilik" Müteferrika'nın siyaset, devlet ve toplum düşüncesinde öne çıkan kavramlardır. Nizamın yenilenerek geliştirilmesini ve korunmasını savunan Müteferrika, Osmanlı siyasî düşüncesinde "nizâm-ı cedit" (yeni düzen) tanımını ilk kullanan müellifler arasındadır. Özellikle askerî sahaya yönelik olarak nizâm-ı cedit ile birlikte nizâm-ı ümem tabirini de kullanmıştır. Müteferrika'ya göre nizam, "medâr-ı siyâset" olan kanunlara riayetle, adalete itibarla, her şahsın hakkını korumakla ve hakkına razı olunmakla mümkündür. Devleti nizam/düzen ihtiyacının ortaya çıkardığı bir teşekkül şeklinde görerek, öncelikle bir arada yaşama zorunluluğunu ve bunun oluşturduğu siyasî yapılanma şekillerini anlatmıştır. Osmanlı siyasî düşüncesinin kaynakları ve ıslahatnameleri arasında özel bir yeri olan Usûlü'l-Hikem'de dile getirdikleri ve ıslahat teklifleri önemli görülmüştür.
Planlı bir neşriyat programıyla yürüttüğü basım faaliyetlerinde, Osmanlı toplumunun bilgilenmesini, gelişmesini ve devleti eski gücüne kavuşturacak bilginin sağlanmasını hedeflemiştir. Ulema ve idarecilerle istişare içerisinde yürüttüğü basım faaliyetlerinde, devletin ve toplumun acil ihtiyaçlarını merkeze almıştır. Neşrettiği eserlerin kâğıdından cildine kadar neredeyse bütün işleriyle bizzat ilgilenmiştir. Bu sebeple bugünkü anlamda o, ilk editör, redaktör ve grafikçi olarak da tanımlanabilir. Müteferrika, devrinin önde gelen devlet erkânının ve ulemanın takdirini ve desteğini kazanmış bir ilim ve kültür insanıdır. Her eserinde mensubu olmakla iftihar ettiğini belirttiği İslam'a samimiyetle bağlanmış ve Risâle-i İslâmiye, Vesîletü't-Tıbâa, Usûlü'l-Hikem fî Nizâmi'l-Ümem başta olmak üzere, matbaasında bastığı on yedi farklı kitabın yanında telif, tercüme ve katkıda bulunduğu eserleriyle Osmanlı Devleti'nin ve toplumunun temel meselelerine ciddiyetle eğilmiş Osmanlı Devleti'nin ve müslümanların çağı yakalaması için gayret etmiştir.
Afyoncu, Erhan. “İbrâhim Müteferrika”. DİA. 2000, XXI, 324-327.
Berkes, Niyazi. “İlk Türk Matbaası Kurucusunun Dinî ve Fikrî Kimliği”. Belleten. 26/104 (1962), s. 715-737.
Beydilli, Kemal. İki İbrahim: Müteferrika ve Halefi. İstanbul 2019.
Duverdier, Gérald. “İlk Türk Basımevinin Kuruluşunda İki Kültür Elçisi: Savary de Brèves ile İbrahim Müteferrika”. çev. T. Acaroğlu. Belleten. 56/215 (1992), s. 275-314.
Necatioğlu, Halil [M. Esad Coşan]. Matbaacı İbrâhîm-i Müteferrika ve Risâle-i İslâmiye. Ankara 1982.
Sabev, Orlin. İbrahim Müteferrika ya da ilk Osmanlı Matbaa Serüveni (1726-1746). İstanbul 2006.
Sarıcaoğlu, Fikret – Yılmaz, Coşkun. Müteferrika: Basmacı İbrahim Efendi ve Müteferrika Matbaası / Basmacı İbrahim Efendi and the Müteferrika Press. çev. J. L. Kandur. İstanbul 2008.
Yılmaz, Coşkun. “Hezarfen Bir Şahsiyet: İbrahim Müteferrika ve Siyaset Felsefesi”. İstanbul Armağanı 4: Lâle Devri. haz. M. Armağan. İstanbul 2000, s. 259-333.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/ibrahim-mutteferrika
İlk Türk matbaasının kurucusu, Osmanlı bürokratı.
b) Müteferrika Matbaası: Matbaa Avrupa'da icadından yaklaşık elli sene sonra İstanbul'da ilk defa gayrimüslimler tarafından kullanıldı. Mûsevîler 1493'te, Ermeniler 1567'de, Rumlar da 1627'de İstanbul'da matbaa kurmuşlardır. Bu durum, Osmanlılar'ın matbaaya yabancı olmadığını göstermektedir.
Osmanlı Devleti'nde müslümanların matbaa kurması İbrâhim Müteferrika ile başladı. Müteferrika, basım işiyle 1720'lerden itibaren yakından ilgilendi, öncelikle Marmara ve Karadeniz haritalarını bastı. Daha sonra deneme baskılarla birlikte Vesîletü't-Tıbâa risalesiyle matbaanın faydalarını anlatarak yetkililere sundu. Ona göre önemli kitapların çoğaltılması Osmanlı halkına ve münevverlerine büyük faydalar sağlayacaktır. Kitapların basılması, okunmasını kolaylaştıracak, yazarları da daha çok eser yazma hususunda teşvik edecektir. Kitaplara fihrist konulacak ve bilgiye çok daha hızlı ve kolay ulaşılacaktır. Kitap basımı ticarî açından da kârlıydı, bir cilt kitap yazımının emeğiyle çok sayıda kitap basılabilecek, iş gücünün azalması, üretimin çoğalmasıyla da kitaplar ucuzlayacak ve kitaplardan istifade edenler çoğalacaktı. Kitap sayısı çoğalacağından vilayetlerde yeni kütüphaneler kurulacak, ilim tahsil edenler daha iyi yetişecek ve memleket kütüphanelerle mamur olacaktır. Cihat yaparak müslümanların haysiyetini koruyan Osmanlılar böylece basım faaliyetleriyle de müslümanlar arasında bilginin yayılmasına ve ihya olmasına öncülük edecekti. Arapça, Farsça, Türkçe kitapların ticarî değerini bilen Avrupalılar bu kitapları hem çirkin hurufatla hem de çok hatalı bir şekilde basarak para kazanmaktadır. Hataları önlemek ve paraların Osmanlı ülkesinde kalmasını sağlamak için hızlı davranılmalıdır. Bundan önce bu işler devlet erkânı arasında müzakere edilmiş ve bazı vazifeliler bu işle görevlendirilmiş ancak gerekli teknik imkânlar temin edilemediğinden matbaa kurulamamıştır. Şimdi ise bu imkânlar mevcuttur ve müslümanlar için gereken kitapların basılmasıyla devletin şan ve şerefi yücelecektir.
İbrâhim Müteferrika'ya beklediği destek en üst düzeyde sağlandı. Şeyhülislam Yenişehirli Abdullah Efendi'nin fetvası, Sultan III. Ahmed'in 30 Haziran-9 Temmuz 1727 tarihli fermanı/hatt-ı hümâyunu ile resmî adı Dârüttıbâati'l-âmire olan Müteferrika Matbaası kuruldu.
İbrâhim Müteferrika, basılan kitapların hatasız ve en doğru şekilde basımına da büyük önem vermiş ve üst düzey bir ulema grubunun bu işi üstlenmesini sağlamıştır. Burada basılan ilk eser, daha çok medrese talebelerinin ihtiyacı dikkate alınarak hazırlanmış Arapça-Türkçe bir sözlük olan Vankulu Lügati'dir. Nesih hattıyla kazınan ilk harfler yaklaşık yetmiş yıl Müteferrika Matbaası'nda kullanıldı. Osmanlılar'daki ve dolayısıyla İslam dünyasındaki ilk resimli kitap olan Târih-i Hind-i Garbî, Müteferrika Matbaası'nın ilk ürünlerinden biridir.
Lügat-i Vankulu'nun ilk cildinde yer verilen Vesîletü't-Tıbâa'ya on altı üst dereceli Osmanlı ilmiye mensubunun yazdığı takrizler ilk Osmanlı matbaasına Osmanlı ulemasının ne kadar güçlü destek verdiğini de göstermektedir.
Bu âlimlerin isimleri şunlardır: Şeyhülislam Yenişehirli Abdullah Efendi, eski Rumeli kazaskerleri Damadzâde Ebülhayr Ahmed, Mirzazâde Mehmed, Abdullah ve Feyzullah, görev başında olan Rumeli Kazaskeri Seyyid Mehmed Zeynelâbidîn, eski Anadolu kazaskerleri Sâlih ve Dürrî Mehmed, vazife başındaki Anadolu Kazaskeri Ebûsaidzâde Mustafa, eski İstanbul kadıları Mehmed Sâlim, İshak, Abdullah, Şeyhzâde Mehmed ve İshakzâde Nûr Mehmed, görevi başındaki Nakîbüleşraf Seyyid Zeynelâbidîn ile İstanbul Kadısı Zülâlî Hasan efendilerdir.
Müteferrika Matbaası'nı esas itibariyle, Türk/Osmanlı/İslam dünyasında müslümanlar tarafından kurulan resmî ve Osmanlı Devleti'nin kendi kültürü için tesis edilen ilk basımevi olarak tanımlamak daha doğrudur. İlk Osmanlı matbaasının kuruluşunda Yirmisekizçelebizâde Mehmed Said Efendi de 1721'den itibaren Müteferrika'ya destek vermiş ve bilahare ortak olmuş, matbaanın açılışına izin veren fermanda ikisinin ismi birlikte zikredilmiştir. Bu ortaklık 1732'ye kadar devam etmiştir. Sadrazam Nevşehirli İbrâhim Paşa da belirleyici bir rol oynamıştır. Şeyhülislam Yenişehirli Abdullah Efendi fetvası, Sultan III. Ahmed de fermanı ve teşvikleriyle matbaanın öncü isimleri olarak tarihe geçmişlerdir.
Matbaanın gecikmesiyle ilgili farklı görüşler ileri sürülmüş, bilhassa ulemayı suçlayan hükümler verilmiştir. Ancak yukarıda aktarılan fetva ve ulema desteğinin de gösterdiği gibi, yeni araştırmalar gecikme sebeplerini, iktisadî, sosyal, psikolojik, estetik, kültürel yaklaşımlar, şartların yetersizliği gibi olgulara dayanmaktadır. Matbaanın kuruluşu için gerekli olan yetişmiş iş gücü eksikliği konusunda Müteferrika İbrâhim'in Vesîletü't-Tıbâa'daki tespitinin yanı sıra bir esnaf zümresini oluşturan müstensih, kâtip ve hattatların geçimleri ile ilgili hususlar, Osmanlı toplumunda mesleklerin beratla sürdürüldüğü meselesi ve geçişlerin sınırlı olması da önemlidir. Basma kitapların pahalılığı, sözlü kültürün yaygınlığı, okuma yazma oranı, basma kitaba duyulan ihtiyaç, arz-talep ilişkisi gibi hususlar bu gecikmenin ve basılan ilk kitaplara ilginin zayıflığının sebepleri arasında yer almaktadır.
Şeyhülislam Yenişehirli Abdullah Efendi'nin matbaa ile ilgili fetvasındaki "fâide-i azîme" ve "gayet müstahsene olan umûrdan" ifadesi, tashih heyeti ve ulema takrizleri ve bazı kitapların basımıyla ilgili şeyhülislam düzeyindeki teklifler, matbaanın kurulmasına ulemanın desteğini açıkça göstermiştir. Patrona İsyanı'nda matbaaya yönelik herhangi olumsuz bir girişimin olmaması da Osmanlılar'ın matbaaya bakışıyla ilgili önemli bir göstergedir.
İbrâhim Müteferrika matbaayı kurup işletirken, intiyaç duyduğu insan ve malzeme ihtiyacını da dikkate almış ve bunun için çeşitli önlemler geliştirmiştir. Yalova'da ilk kâğıt fabrikasını kurması, Polonya'dan usta getirmesi, ustalara Osmanlı ustalarının yetiştirilmesini şart koşması, matbaanın gelişimi ve kitap basımıyla ilgili hedeflerinin gerçekleşmesi onun çok yönlü çalışmalarındandır. Bu fabrikada, 1746'da Avrupa'daki makbul arslan damgalı kâğıtlarla rekabet edecek kalitede kâğıt üretilmiştir.
Deneme basımlarının başladığı 1720'den İbrâhim Müteferrika'nın vefatına (1747) kadar geçen sürede dört müstakil harita ve toplam yirmi üç cilt olarak on yedi kitap yaklaşık 12.500 adet basılmıştır. Müteferrika'nın terekesine göre, sağlığında en çok satılan ilk altı kitap şunlardır: Lügat-i Vankulu, Grammaire Turque, Usûlü'l-Hikem, Füyûzât-ı Mıknatısıyye, Ahvâl-i Gazevât der Diyâr-ı Bosna ve Târîh-i Naîmâ. Ferheng-i Şuûrî, Târîh-i Râşid-Târîh-i Çelebi-zâde Âsım ve Cihânnümâ ise en az satan üç kitaptır. İlk satış fiyatları dikkate alındığında, en pahalı kitaplar Cihânnümâ ve Ferheng-i Şuûrî, en ucuz kitaplar ise Usûlü'l-Hikem ve Füyûzât-ı Mıknatısiye'dir.
İbrâhim Müteferrika'nın vefatından sonra matbaa işletmeciliği 11 Şubat 1747 tarihli fermanla Rumeli kadılarından İbrâhim ve Anadolu kadılarından Ahmed Efendi'ye verildi. Matbaanın yeni işletmecileri Lügat-i Vankulu'nun ilk cildini Mayıs 1756'da, II. cildini de 24 Aralık 1756'da tekrar bastılar. Uzun süre, boş duran Müteferrika Matbaası 1782'de Beğlikçi Râşid Efendi tarafından satın alındı. Büyük gayret ve masraflarla İzzî, Subhî ve İ'râbü'l-Kâfiye basılmışsa da, bu eserler satılamamış ve zarar edilmiştir. 1783-1785'te "Vauban tercümeleri" olarak bilinen, savaş teknolojisiyle ilgili Muhâsara-yı Kıla, Fenn-i Lağım, Usûl-i Harbiye kitapları basılmış daha sonra da Râşid Efendi Matbaası'nın faaliyetine son verilmiştir. 1795'te Râşid Efendi'nin elindeki matbaa takımları satın alınmış Mühendishane Matbaası kurularak, mühendislik eğitimi ile ilgili ders kitapları, logaritma cetvelleri, Türkçe, Arapça ve Fransızca telif ve tercüme eserler, Fransızlar'ın Mısır'a saldırmaları münasebetiyle yine Türkçe, Arapça ve Fransızca hazırlanan beyannameler basılmıştır.
Bu matbaanın en önemli eseri ise Nizâm-ı Cedit'in tanıtımını hedefleyen Mahmud Râif Efendi'nin Tableau des Nouveaux Reglemens de l'Empire Ottoman adlı kitabıdır. Mühendishane Matbaası için 1802'de yerinin darlığı sebebiyle yer araştırması yapılmış, neticede Üsküdar'da yeni inşa edilen Selimiye Kışlası, Camii ve Hamamı çevresinde, matbaa için yapılmış müstakil büyük bir yapıya taşınmıştır. Üsküdar Matbaası bu binasında 1807'deki Kabakçı İsyanı'na kadar düzenli bir şekilde çalışmış, Atlas-ı Cedid gibi matbaanın baskı kalitesini göstermesi açısından da son derece kıymetli eserlerin basımı gerçekleştirilmiştir. Ancak 1808'deki Yeniçeri isyanında Nizâm-ı Cedit düzeninin önemli bir kurumu olarak değerlendirilen matbaa büyük bir hasara uğramıştır. Bu gelişmelere rağmen matbaanın faaliyeti için çalışmalar devam etmişse de 1808 Yeniçeri tahribatının izlerini silmek kolay olmadı. Üsküdar Matbaası, 7 Haziran 1824 tarihinde Süleymaniye civarındaki Kaptan İbrâhim Paşa Hamamı'na taşınarak faaliyetlerine burada devam etti ve İstanbul Matbaası olarak anıldı.
1 Kasım 1831'de Osmanlı matbaacılık tarihinde yeni bir sayfa açıldı. Bu tarihte Takvîm-i Vekâyi' adıyla neşredilen ilk Türkçe gazete ile birlikte Takvîm-i Vekayi'hâne-yi Âmire ve Tab'hâne-yi Ma'mûre Nazırlığı kuruldu. Gazetenin Türkçe çıkışından dört gün sonra aynı gazete Le Moniteur Ottoman adıyla Fransızca olarak da yayımlanmaya başlandı. Ocak 1832'den sonra da gazetenin Rumca, Ermenice, Arapça ve Farsça yayınlarına başlandı. 1824-1840 yılları arasında İstanbul Matbaası'nda 143 cilt halinde 117 eser basıldı. Bu eserler ilmihal, fıkıh, hadis, kelam, akait, dil, belagat, sözlük, mantık, tasavvuf, edebiyat, askerlik, fen bilimleri, kanunname, tıp, tarih ve coğrafya ağırlıklı kitaplardır.
Tanzimat döneminde, yayınların sayılarının ve türlerinin de artması, etkilerinin daha görünür hale gelmesi ve tesirlerinin ciddi anlamda farkedilmesinin de etkisiyle matbaaya daha çok önem verilmiş ve ona göre yaptırımlar getirilmeye çalışılmıştır. Taş baskısı veya litografi usulüyle birlikte matbaacılığın önemi ve matbaacılığa gösterilen ihtimam da artmış ve ciddi bir ticaret hacmine ulaşılmıştır. 1850'den sonra İstanbul'daki matbaa sayısı otuzu geçmiş, çok sayıda Osmanlı vilayeti matbaa ile tanışmıştır. İbrâhim Müteferrika göremese de kuruculuğunu yaptığı matbaa yaklaşık 150 sene sonra ülke geneline yayılmış ve onun risalesinde ortaya koyduğu hedefler gerçekleştirilmiştir.
Beydilli, Kemal. Türk Bilim ve Matbaacılık Tarihinde Mühendishâne, Mühendishâne Matbaası ve Kütüphânesi (1776-1826). İstanbul 1995.
a.mlf. “İstanbul Matbaaları (1453-1839)”. Antik Çağdan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi. ed. C. Yılmaz – H. Aynur. İstanbul 2015, VII, 552-557.
a.mlf. “Matbaa”. DİA. 2003, XXVIII, 105-110.
Gerçek, Selim Nüzhet. Matbuat Tarihi. haz. M. Kirenci. İstanbul 2019.
Sabev, Orlin. İbrahim Müteferrika ya da ilk Osmanlı Matbaa Serüveni (1726-1746). İstanbul 2006.
Sarıcaoğlu, Fikret – Yılmaz, Coşkun. Müteferrika: Basmacı İbrahim Efendi ve Müteferrika Matbaası / Basmacı İbrahim Efendi and the Müteferrika Press. çev. J. L. Kandur. İstanbul 2008.
Yılmaz, Coşkun. “Hezarfen Bir Şahsiyet: İbrahim Müteferrika ve Siyaset Felsefesi”. İstanbul Armağanı 4: Lâle Devri. haz. M. Armağan. İstanbul 2000, s. 259-333.
a.mlf. “Müteferrika Matbaasının Kurucu Kadrosu”. Matbaanın Ön Sözü “Basmacı İbrahim Efendi”, Müteferrika Sergisi ’21. Ankara 2021, s. 33-43.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/ibrahim-mutteferrika
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
İlk Türk matbaasının kurucusu, Osmanlı bürokratı.
a) Hayatı
b) Müteferrika Matbaası