Osmanlı’nın son döneminde harbiye, bahriye, mühendishane ve tıbbiye için orta düzeyde talebe yetiştiren mektepler.
Osmanlı’nın son döneminde harbiye, bahriye, mühendishane ve tıbbiye için orta düzeyde talebe yetiştiren mektepler.
İdâdî, "bir şeyi hazırlamaya mahsus yer, hazırlama yeri" mânasına gelmektedir. Eğitim terminolojisinde ise bir üst seviyeye hazırlayan okul veya hazırlık sınıfının genel adıdır. 1840'ların başından itibaren Batı tarzı eğitim sistemi inşa etmeye başlayan Osmanlı Devleti ibtidâî, rüşdî ve idâdî seviyelerinden oluşan eğitim modelini rüştiyeden başlayarak hayata geçirmeye çalıştı. Aradan otuz yıla yakın zaman geçtikten sonra ise 1869 yılında Maârif-i Umûmiye Nizamnamesi ile eğitim sisteminin üç ana kademeden oluşacağı kabul edildi. Bu kademelendirilme sistemine göre; askerî idâdî ile mülkî (sivil) idâdî mektepleri yüksek eğitime talebe hazırlayan orta dereceli eğitim kurumları olarak belirlendi. İdâdîlerin bir alt basamağı askerî veya mülkî (sivil) rüştiyelerdir. Rüştiyelerin eğitim sistemine dahil edilmesiyle askerî ve mülkî idâdîlerin öğrenim düzeyi lise seviyesine çıkmıştır. 1875 yılında açılan askerî rüştiyeler, askerî idâdî mekteplerinin talebe kaynağını tedarik eden eğitim kurumlarıdır. Askerî idâdî mekteplerinin bir üst derecesi ise Harbiye Mektebi'dir (bk. Askerî Rüştiyeler).
Mart 1841 tarihinde mirliva rütbesiyle Mekteb-i Fünûn-ı Harbiye nazırlığına atanan matematikçi Emin Paşa, Tanzimat düşüncesinin eğitime dair yönlerini, Mekteb-i Harbiye'de hayata geçirmiş, matematikçi kimliğinin de etkisiyle okulda düzenlemeler yapmış, pozitif bilimlerin okutulmasına önem vermiştir. Emin Paşa ilk askerî idâdînin, Mekteb-i Fünûn-ı Harbiye'nin bünyesinde açılması için girişimde bulundu. Harbiye Mektebi yöneticiliği esnasında okula kabul edilen talebelerin, eğitim düzeylerinin Harbiye'nin müfredatı için yetersiz kaldığını farkederek Meclis-i Maârif Muvakkat'te Şeyhülislam Ârif Hikmet, (Keçecizâde) Fuad Paşa ve kendinin de hazır bulunduğu bir toplantıda, askerî yükseköğretime aday talebeleri yetiştirmek amacıyla 8 Nisan 1845 tarihinde İstanbul ve ordu merkezi olan yerlerde Mekteb-i Fünûn-ı İdâdî'nin açılması kararının alınmasını sağladı. Meclis-i Maârif Muvakkat'in kurulması ve bu kararın alınmasının alt yapısı, 1845'te Sultan Abdülmecid tarafından çıkarılan Mekteb-i Harbiye'nin tevsî ve ıslahı irâde-yi seniyesine dayanır. Meclis-i Maârif-i Muvakkat'in Harbiye bünyesinde askerî idâdî kurmaya yönelik aldığı karar, önce Dâr-ı Şûrâ-yı Askerî, sonra Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye ve hükümet şûrasında gözden geçirildikten sonra sadrazam aracılığı ile padişaha sunulmuş, uygun görülmesiyle de askerî idâdîlerin açılması hayata geçirilmiştir.
Askerî idâdîlerin açılması kararından sonra Ordu-yı Hümâyun müşirlerine bir genelge gönderilmiştir. Burada, İstanbul ve ordu merkezlerinde askerî idâdî mekteplerinin açılması ve binalarının yapılması için emir verilmiş, öncelikle Edirne, Bursa ve Manastır vilayetlerine bu okullarla ilgili süreçleri takip etmesi için kolağası ve yüzbaşı rütbesinde birer subay gönderilmiştir. Böylece ilk askerî idâdî İstanbul dışında 1846 yılında Bursa ve Bosna'da, 1847'de Edirne ve Manastır'da, 1848'de Şam ve 1874'te de Bağdat'ta açılmıştır. Bu okullar genellikle açıldıkları yerin adını almıştır. Başlangıçta beş yıl eğitim öğretim süreci öngörülen askerî idâdîlerin yönetimi ordu müşirlerine bırakılmıştır. Eğitim öğretim süresi ilerleyen zamanda dört yıla, 1891 yılından itibaren ise üç yıla indirilmiştir. 1891 yılı sonunda Harbiye idâdîsinde dördüncü sınıf uygulaması denenerek 1897'de bütün askerî idâdîlerde eğitim süresi tekrar dört yıla çıkarılmıştır.
1856 yılında Meclis-i Maârif-i Muvakkat askerî idâdîlere kabul şartlarını da belirlemiştir. Buna göre, aileleri asker olan veya esnaf çocukları okulun "sınıf-ı mahsus" kısmına kaydedilecektir. Ancak halk arasında kötü şöhreti bulunan kişilerin çocukları alınmayacaktır. 1846 yılı itibariyle askerî idâdîlere kayıt zamanı için bir zaman diliminin belirlenmemiş olması karmaşaya, dolayısıyla da eğitimin aksamasına yol açmıştır. Bunun üzerine, askerî idâdîlere, talebe kayıtlarının yılda üç defa şevval, safer ve cemâziyelâhir aylarının sonlarında yapılması ve bu tarihlerin dışında mektebe talebe kaydedilmemesi kararı alınmıştır. Nizamname gereği, askerî idâdî talebelerinin resmî üniforma giymeleri istenmiştir. 1846 yılı itibariyle askerî idâdî talebelerinin, çuhadan dikilmiş üniformaları kır renkli olup setre karakteri gösteren üst kıyafetlerinin altına üst kısımlarıyla aynı renkte olan dar pantolon ve rugan çizme giyecekleri belirtilmiştir. Talebelerin bellerinde kısa kılıç taşıma zorunluluğu da getirilmiştir. Kışları ise malzemesi keçe olan, gri başlığa sahip bir yağmurluk giymeleri istenmiştir. Talebelerin kıyafetleriyle, hangi sınıftan olduğuna dair herhangi bir emare yoktur. 1894 yılından sonra üniformalarının kol ve yakalarına eklenen şeritler marifetiyle talebenin hangi sınıfta olduğunu anlamak mümkün olmuştur. Yine Meclis-i Maârif-i Muvakkat'in aldığı kararda askerî idâdî talebelerinin tayınının devlet tarafından karşılanacağı ve bir miktar burs da verileceği belirtilmiştir.
Askerî idâdîlerin kuruluş safhasında müfredatında bulunan dersler şöyledir: Birinci Sınıf: Geometri, matematik, coğrafya, gülşen-i maârif (tarih), yazı, Türkçe, imla, resim. İkinci Sınıf: Matematik, coğrafya, bahâristan (bitki örtüsü), hüsnühat, gülşen-i maârif, imla, resim. Üçüncü Sınıf: Kitabet, mantık, hüsnühat, imla, resim. Dördüncü Sınıf: Cümle kuruluşu, fiil ve isim çekimleri, hüsnühat, resim. Beşinci Sınıf: Emsile (dil bilgisi), bina (geçişli-geçişsiz filler), rik'a. 1863 yılında, Galib Paşa tarafından müfredata, jimnastik ve Fransızca dersi eklenmiştir. Sivil okullarda ancak Mekteb-i Sultânî ile başlayan jimnastik dersleri, ondan beş sene önce askerî idâdîlerde görülmüştür. 1874 yılında ise Kuleli Askerî İdâdîsi'nin müfredatına yüzme dersi eklenmiş, talebelerin pratik yapması için Tersâne-yi Âmire'den okulun kıyısına deniz hamamı getirtilmiştir. Askerî idâdîlerde sınıf sıralaması bugünkü sıralamanın tam tersidir. Rakam olarak küçük sınıf, en büyük sınıftır, beşinci sınıf en küçük yani birinci sınıfa karşılık gelmektedir. Bu sebeple beşinci sınıfta okutulan dersler hem daha kolay hem de ders sayısı diğer sınıflara nazaran daha azdır.
Askerî İdâdî'nin açılmasıyla Mekteb-i Fünûn-ı Harbiye, Mekteb-i Ulûm-ı Harbiye ve Mekteb-i Fünûn-ı İdâdî olmak üzere iki kısma ayrılmıştır. 8 Nisan 1845 tarihinde kabul edilen Meclis-i Maârif-i Muvakkat kararları uygulanmaya başlandıktan sonra Mekteb-i Harbiye talebeleri, düzeylerinin belirleneceği bir sınava tâbi tutulmuşlardır. Sınav sonucuna göre orta derece alanlar, Mekteb-i Fünûn-ı İdâdî'ye yerleştirilmiştir. Mekteb-i Fünûn-ı İdâdî 1846-1847 eğitim öğretim yılında "Dersaadet" veya "Harbiye Askerî İdâdîsi" olarak anılmaya başlanmıştır. Tanzimat ruhunun eğitimle ilgili olan pratiklerini hayata geçirmekte oldukça kararlı olan Sultan Abdülmecid, 1853 tarihli iradesiyle, Mekteb-i Fünûn-ı İdâdî'ye alınacak talebelerin rüştiye mezunu, on iki-on yedi yaş aralığında ve mütenasip bir fiziğe sahip olmasını emretmiştir. Mevcut ihtiyacın bu çocuklarla karşılanamaması halinde diğer mektep mezunu talebelerin de askerî idâdîlere başvurabilecekleri belirtilmiştir.
Askerî idâdîlere halkın yoğun ilgi göstermesi sebebiyle 1850 yılında Dâr-ı Şûrâ-yı Askerî, askerî idâdîlere talebe kayıt koşulları ve kayıt dönemi hakkında yeni bir kanun yayımlanma ihtiyacı duymuştur. Bu kanunda, 1845 yılı düzenlemesine göre bazı değişiklikler göze çarpmaktadır. Buna göre, askerî idâdîlere kayıt recep, şaban ve ramazan aylarında yapılır, bunun dışında hiçbir şekilde okula kayıt yapılmaz. İdâdîlere, on iki yaşından küçük, on yedi yaşından büyük olanlar alınmaz. Rüştiyeyi bitirmiş veya kendisini yetiştirerek idâdîye girecek seviyede olanlar imtihan edilir ve hangi sınıfın derecesinde ise o sınıfa alınır. Alınacak talebelerin zeki, kabiliyetli ve uygun fizikî yapıda olmasına dikkat edilir. Talebeler hangi sınıfa girecekse mutlaka imtihan edilerek alınır. Talebeler, doktorun ve imtihan eden öğretmenin gizlice vereceği not ve tavsiyeye göre kabul edilir.
Mekteb-i Fünûn-ı İdâdî'ye, ilk kurulduğunda Maçka Kışla-yı Hümâyunu'nda eğitim verilmesi kararlaştırılmıştır. Ancak Maçka Kışla-yı Hümâyunu'nun tamire ihtiyaç duyması sebebiyle mektep, eğitime ilk defa Beşiktaş Sahilsarayı'nda IV. Mehmed zamanından kalma Muzıka-yı Hümâyun ve Baltacılar Dairesi olarak kullanılan Çinili Köşk'te 21 Eylül 1845 tarihinde başlamıştır. Çinili Köşk'te talebeler yirmi-yirmi sekiz kişilik sınıflarda eğitim görmekteydi. Kışlanın tamir edilmesinden sonra 1 Ekim 1846 tarihinde Maçka'ya geçilmiştir. Kırım savaşı sebebiyle kışlaların boşaltılmasıyla, Mekteb-i Fünûn-ı İdâdî bir kere daha yer değiştirmek zorunda kalmıştır. Maçka Kışlası'ndan Üsküdar Yenimahalle'deki bir binaya yerleşmiş, savaşın sona ermesiyle de 5 Ekim 1856 tarihinde yeniden Maçka Kışlası'na dönmüştür. 1859 yılında yine bir yer değişikliği yaşanmış, Mekteb-i Fünûn-ı Harbiye ile birlikte Gülhane'de bulunan Mekteb-i Tıbbiye binasına taşınmıştır.
Sultan Abdülaziz döneminde İstanbul'da Mekteb-i Fünûn-ı İdâdî'den başka Mühendishâne-yi Berrî-yi Hümâyun'a talebe yetiştiren Mühendishane İdâdîsi, Mühendishâne-yi Bahrî-yi Hümâyun'a talebe yetiştiren Bahriye İdâdîsi ve Mekteb-i Tıbbiye'ye talebe yetiştiren Tıbbiye İdâdîsi dönemin eğitim sistemi içinde yer alıyordu. İstanbul'da bulunan bu dört idâdînin ayrı ayrı binalarda değil de ortak bir binada eğitim öğretim faaliyetlerini sürdürmeleri amacıyla 1864 yılında Galatasaray Kışlası'na Mekteb-i İdâdî-yi Umûmî-yi Şâhâne adıyla taşınmaları uygun görülmüştür. Sultan Abdülaziz'in Fransa gezisi ve Osmanlı maarifine egemen olan Fransız etkisiyle 1 Eylül 1868 tarihinde Galatasaray Kışlası'nda Mekteb-i Sultânî'nin açılmasıyla Mekteb-i İdâdî-yi Umûmî-yi Şâhâne bu binadan ayrılmak zorunda kalmıştır. Mühendishâne-yi Berrî-yi Hümâyun İdâdîsi Halıcıoğlu'na, Mühendishâne-yi Bahrî-yi Hümâyun İdâdîsi Heybeliada'ya ve Tıbbiye İdâdîsi ile Mekteb-i Fünûn-ı İdâdîye Maçka Kışlası'na dönmüştür. 1872 yılında ise Mekteb-i Tıbbiye ile birlikte Kuleli Kışlası'na geçilmiştir. Mektep, Kuleli Kışlası'na taşındıktan sonra Kuleli Askerî İdâdîsi adıyla tanınmaya başlanmıştır. Dolayısıyla Kuleli Askerî İdâdîsi, Mekteb-i Fünün-ı İdâdî'nin temelini ve sürekliliğini teşkil ettiğinden dolayı Türk askerî eğitim tarihindeki ilk askerî idâdî geleneğinin devamı olarak kabul edilmiştir.
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sebebiyle Kuleli Kışlası'nın hastaneye dönüştürülmesi üzerine idâdî, Pangaltı'daki Mekteb-i Fünûn-ı Harbiye (şimdi Askerî Müze Komutanlığı) binasına taşınmış, 1879 yılında da tekrar Kuleli Kışlası'na dönmüştür. 1912 yılında Balkan Savaşı sebebiyle Kuleli Askerî İdâdîsi talebelerinin bir kısmı Âdile Sultan Sarayı'na, bir kısmı da Beylerbeyi Sarayı civarındaki binalara nakledilmiş mektep binası olarak kullanılan kışla da yeniden hastaneye dönüştürülmüştür. Balkan Savaşı'nın bitmesiyle Askerî İdâdî öğrencileri, Kuleli Kışlası'na geri dönerek eğitimlerine devam etmişlerdir. I. Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Antlaşması gereğince Kuleli Askerî İdâdîsi, Kuleli Kışlası'ndan çıkmış ve burası işgal döneminde İngilizler tarafından depo ve transit ambarı olarak kullanılmıştır. Bu süreçte idâdînin İstanbul dışından gelen talebeleri, Kâğıthane'deki Sünnet Köprüsü yakınlarında kurulan çadırlara yerleştirilmiş, İstanbullu talebeler ise evlerine gönderilerek eğitime ara verilmiştir. İstanbul'un kurtuluşuyla Kuleli Askerî İdâdîsi tekrar esas binasına Kuleli Kışlası'na geri dönmüştür.
Askerî idâdîlerde, İstanbul dışından gelen talebeler leylî (yatılı) olarak İstanbullu talebeler ise gündüzlü/evci okul bitişinde evlerine dönerek eğitimlerine devam etmişlerdir. Başlangıçta klasik medrese sisteminde olduğu gibi yerlere oturarak ders işlenirken, ilerleyen sürede modern ders aletleri ile sınıf düzeni idâdîlerde yaygınlaşmıştır. Müfredata eklenen resim, harita, hüsnühat ve Fransızca dersleri ile sınıf sistemine geçilmiştir.
1845-1872 yılları arasında Dersaadet Askerî İdâdî Mektebi, saray tarafından ilgiyle takip edilmiş Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz Askerî İdâdî'den Harbiye Mektebi'ne geçişte yapılan sözlü sınavlara özel alaka göstermiş, bizatihi sınavlara iştirak ederek varlıkları ile talebeleri, hocaları ve okul yönetimini cesaretlendirmişlerdir. Sultan II. Abdülhamid döneminde askerî idâdîler bir ara, üç yıllık eğitim veren kurumlara dönüşmüş, sonra yeniden dört yıla çıkmıştır. 1891 yılında askerî idâdîlerde birinci sınıfta haftada on altı saat, ikinci sınıfta on yedi saat, üçüncü sınıfta ise yirmi saat ders yapılırdı. İdâdî eğitiminde ağırlık %30'la matematik ve fen derslerine verilirken %28 oranı ile Fransızca dersi müfredatta yer almıştır.
Cumhuriyet dönemine gelindiğinde, 3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen Tevhîd-i Tedrisat Kanunu ile ülkedeki bütün eğitim öğretim kurumları Maarif Vekâleti'ne bağlanmıştır. Kanunun 5. maddesi gereğince de Millî Müdafaa Vekâleti'ne bağlı olan rüştiyeler ve idâdîler bütçeleri talim heyetleri ile beraber Maarif Vekâleti'ne bağlanmış, askerî idâdî mektepleri askerî lise adını almıştır. Ancak 1925 yılında askerî idâdîler yeniden Müdafaa Vekâleti'ne bağlanmıştır.
1925 yılında yapılan düzenleme ile askerî idâdîlerin askerî lise adını alması ile Kuleli Askerî İdâdîsi, Kuleli Askerî Lisesi ve Bursa Askerî İdâdîsi ise Işıklar Askerî Lisesi olarak askerî eğitim sistemi içerisinde yer almıştır.
Cumhuriyet'i kuran askerî kadronun tamamı, Tanzimat ve II. Abdülhamid döneminde açılan askerî idâdîlerden mezun olan askerlerdir. Bunların başında Manastır Askerî İdâdîsi'nden Mustafa Kemal Atatürk, Kâzım Özalp, Ömer Naci, Enver Paşa; Kuleli Askerî İdâdîsi'nden Fevzi Çakmak, Kâzım Karabekir, Recep Peker gelmektedir.
Aksu, Cevat. Dâr-ı Şûrâ-yı Askerî (Kuruluşundan 1876 Yılına Kadar). YLT, Ankara Üniversitesi 2004.
Bayar, M. Hikmet. Askerî Okulların Tarihçeleri. İstanbul 2009.
Çam, Yusuf. Atatürk’ün Okuduğu Dönemde Askerî Okullar: Rüştiye - İdadi - Harbiye (1892- 1902). Ankara 1991.
Erler, Mehmet Yavuz. “Payitaht (İstanbul) Askeri İdadisi’nde Öğrenciler ve Metropoldeki Eğitim Standardı (1838-1915)”. Studies of the Ottoman Domain. 7/13 (2017), s. 75-107.
Gök, Hayrullah. Arşiv Belgelerinin Işığında Kara Harp Okulu Tarihi (1834-1883). Dr.T, Hacettepe Üniversitesi, 2005.
İgüs (Parmaksız), Esma. II. Abdülhamid Dönemi Eğitim Sistemi, Eğitim Yapıları ve Askeri Rüştiyeler. Dr.T, Yıldız Teknik Üniversitesi, 2008.
Kuleli Askeri Lisesi Tarihi. İstanbul 1985.
Mehmed Esad. Mir’ât-ı Mekteb-i Harbiye. İstanbul: Şirket-i Mürettibiye Matbaası, 1310.
Mızrakçı, Muhammed. Kuleli Askerî Lisesinin Türk Eğitim Tarihindeki Yeri ve Uygulanan Eğitim Programları (İlk Yüzyıl 1845-1945). YLT, Marmara Üniversitesi, 2017.
Osmanlı Döneminde Askerî Okullarda Eğitim. Ankara 2000.
Özkat, Mustafa - Akça, İzzet. Dünden Bugüne Kuleli Askerî Lisesi. İstanbul 2007.
Polat, Atilla. “Mekteb-i Harbiye Nazırlarından Matematikçi Mehmed Emin Paşa’nın Biyografisine Giriş”. Osmanlı Bilimi Araştırmaları. 20/2 (2019), s. 59-74.
Sayacı, Kenan. “Kuleli Askeri Lisesi”. Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi. 1994, V, 115-116.
Türkmen, Zekeriya. “Süvari Kışlasından Kuleli Askerî Lisesine”. Antik Çağ’dan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi. ed. C. Yılmaz. İstanbul 2015, IX, 243-249.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/askeri-idadiler
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
Osmanlı’nın son döneminde harbiye, bahriye, mühendishane ve tıbbiye için orta düzeyde talebe yetiştiren mektepler.