A

YALKUT, SABRİ CEMİL(1882-1952)

Eğitimci, yazar, şair.

  • YALKUT, SABRİ CEMİL
    • Mehmet Salih ERKEK
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 15.09.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/yalkut-sabri-cemil
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    YALKUT, SABRİ CEMİL
YALKUT, SABRİ CEMİL (1882-1952)

Eğitimci, yazar, şair.

  • YALKUT, SABRİ CEMİL
    • Mehmet Salih ERKEK
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 15.09.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/yalkut-sabri-cemil
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    YALKUT, SABRİ CEMİL

Kosova vilayetine bağlı Priştine'de doğdu. Asıl adı Eyüb Sabri'dir, babasının adı Cemil olduğu için yazı hayatında Sabri Cemil ismini kullanmıştır. İlk öğrenimini Üsküp'te Mekteb-i Edeb isminde özel bir okulda yaptı. Üsküp İdâdîsi'nden de birincilikle mezun olduktan sonra, yüksek öğrenimi için İstanbul'da Dârülfünun'un Edebiyat Bölümü'nün yarışma imtihanına girdi ve sınavı birinci olarak kazandı. 1903 yılında Dârülfünun'u da pekiyi derece ile birinci olarak bitirmiştir.

Memuriyet hayatına İstanbul'da bulunan Mercan İdâdîsi kâtipliği ile başlamıştır. Daha sonra Üsküp İdâdîsi Fransızca ve edebiyat muallimliğine tayin edildi. II. Meşrutiyet'in ardından Üsküp Dârülmuallimîni'ne edebiyat öğretmeni olarak atanarak daha sonra da bu okulun müdürlük vazifesini yürütmeye başladı. Balkan savaşlarında bölgenin Sırplar'ın eline geçmesi üzerine ailesiyle birlikte İstanbul'a geldi. Bu dönemde önce Şam Lisesi müdürlüğüne, oradan 1915'te terfian Balıkesir Maarif müdürlüğüne atandı ve sırasıyla İzmit, Eskişehir ve Niğde Maarif müdürlüğü görevlerini yürüttü. Büyük Millet Meclisi'nin açılmasından hemen sonra Ankara'da Maarif Vekâleti ilköğretim müdürü oldu. Millî mücadelenin başarılmasının ardından Kastamonu Lisesi edebiyat ve Fransızca muallimliğine atandı. Harf inkılabından sonra açılan millet mekteplerinde gönüllü öğretmenlik yaptı, 1928'den sonra İstanbul'a dönerek önce Erenköy Kız Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği, sonrasında ise Çapa Kız Öğretmen Okulu ve İstanbul Kız Lisesi'nde görev aldı. Bu okulların dışında Hayriye Lisesi, Taksim Lisesi, Rum Lisesi, Kuleli Askerî Lisesi ve Pertevniyal Lisesi gibi liselerde öğretmenlik ve İstanbul Üniversitesi'nde edebiyat okutmanlığı yaptı. 1952 yılında vefat etti ve Edirnekapı Şehitliği'ne defnedildi.

Küçük Tarih-i Umumi, Çocuklara Mahsus Küçük Şiirler, Millet Mektepleri Kıraati, Millet Mektepleri Alfabesi, Çocuk Şiirleri Cıvıltılar, Okunacak Parçalar I, Resimli Yeni Türkçe Gramer, Tanrı Elçisi Hz. Muhammed'in Şemail-i Şerifleri, Resimli Çocuk Şiirleri, Küçüklere 19 Mayıs Şiirleri ve Resimli Çocuk Şiirleri adlı çok sayıda eseri bulunmaktadır.

Bu eserlerinin dışında Üsküp'te Yıldız, Balıkesir'de Karesi Gazetesi, Manastır'da Yeni Fikir ve İstanbul'da Tedrîsât-ı İbtidâiye mecmualarında fikir yazıları ve şiirleri yayımlanmıştır (Kamalı, 2020). Sabri Cemil'in yazı hayatına ilk olarak hikâye ile başladığı görülmektedir. 1908 yılında Yıldız gazetesinin 27. sayısında çıkan "Muallimler Hep Garazkâr" başlıklı bir öykü onun ilk yazısıdır. Ancak bu gazete ve dergilerden Yeni Mekteb'in hayatında çok özel bir yeri vardır. Üsküp'te görev yaptığı yıllarda dönemin genç eğitimcileriyle birlikte yayımladığı Yeni Mekteb mecmuası, Nisan 1911-Haziran 1912 tarihleri arasında toplam on dört sayı çıkarak kapanmıştır. Meşrutiyet'in ilanından sonra "yeni" ibareli yayınların sıklıkla görüldüğü bir dönemde, o da bu moda kullanıma uyarak dergisinin adını Yeni Mekteb koymuştur. "Meşrutiyet'in ilanından sonra Üsküp'te Türkçe basın-yayın faaliyetinin gelişmesinde Sabri Cemil Bey'in ayrı bir yeri vardır. Üsküp kültür ve sanat hayatına da önemli katkılarda bulunmuştur."

Ona göre "Terbiyeden maksat çocuğu mümkün mertebe insan yapmaktır. İnsanı temyiz eden şey ise akıl ve hürriyettir. Akıl bir kuvvettir ki yalnız maddi ve ayânî şeyler değil, umumi ve mücerret kanunları da tanır; yalnız geçenleri değil, devam edenleri de bilir. Hulasa akıl ile eşya arasındaki münasebetleri tanımak ve anlamak melekesidir. Hürriyet kendine malik olmak, kendine hakim olmak, bizdeki hayvanı ram etmek, faaliyetimizi aklımıza tevfik eylemek demektir" (Sabri Cemil, 1327c: 161) sözleriyle açıklamıştır.

Eğitimin en önemli aşamasının okul öncesi eğitim olduğunu düşünen Sabri Cemil Osmanlı Devleti'nde çocukların eğitimine erken yaşlarda başlanılması gerektiğini belirterek bu kurumların Avrupa'dan örnek alınarak Osmanlı Devleti'nde de kurulmasını ister: "Kindergarden denen çocuk bahçesi, içerisinde çocuklar doğan, esâtîri bir bahçe değildir; çocuk ekilen bir bahçe de değildir, hatta çocukların eğlenmek için gittikleri bir bahçe bile değildir. Bu ne bir umumi bahçedir ne kesilmiş dal ve çiçeklerin dikili bulunduğu bir kum yığınıdır, ne de bir lahana tarhıdır. Çocuk bahçesi çocukların muayyen bir usul ile terbiye edildiği bir yerdir. Ve usul, mahalden ziyade ehemmiyetlidir. Bu mahal kırda bulunursa veyahut şehirde olduğu takdirde alelıtlak bir bahçeyi veya güneşle ve biraz yeşillikle şenlenmiş bir havaliye müştemil olursa çok daha münasip olur. Fakat usul olmayınca en muhteşem bir saray, en vâsi bir orman bile bir çocuk bahçesi resmi teşkiline kâfi gelemez. Halbuki bilakis usul mevcut olunca bir kuş kafesi ve birkaç çiçek saksısı ile iki odalı bir evde bile elverişli bir çocuk bahçesi tesis olunabilir" (Sabri Cemil, 1329: 495-496).

İlköğretimde çocuklara amelî bir eğitim verilmesi taraftarı olan Sabri Cemil'in görüşlerinin Ethem Nejat ile büyük oranda örtüştüğü ve onun etkisi altında kaldığı anlaşılmaktadır. Doğada, açık havada eğitimin çocukların gelişiminde büyük roller oynadığına ve onları hayata alıştırdığına inanan Sabri Cemil "Çocuklarınızı itaate mecbur etmeyin. Onlara büyük bir hürriyet verin. Çok vakit geçmeden onlara büyük bir gelecek verdiğinizi anlayacaksınız" diyerek velileri ve öğretmenleri uyarmaktadır. Çocukların ilgisini çekmek, onları düşündürmek için yaparak ve yaşayarak öğrenme usullerini önerir ve en uygun yöntem olarak usûl-i tekşîfi (keşfetme/buluş yolu ile öğretim) önerir. Amelî eğitimin vazgeçilmez olduğunu ve eğitim sistemimizde uygulanması gerektiğini ise "Evet, mekteplerimizde, derslerimizde amelî olalım, hayatta kullanılacak, bizim yaşamamıza daha iyi hizmet eyleyecek olan şeyleri sevelim. Mektepte talebemize yaptıralım, işletelim. İlimler fikre bir ziynet versin diye öğretilmez; bunlar insanların manevi ihtiyaçlarından evvel, maddi hacetlerini ıstıfa için talim olunur. Çocuğa verilecek malumat başa takılacak elmas, göğüse konacak çiçek gibi değil, ele alınacak fener, göze yerleştirilecek hurde-bîni gibi olmalıdır" (Sabri Cemil, 1327b: 65) sözleriyle izah eder. Kendisi bütün aşamalarda ezberci eğitime karşıdır. Osmanlılar'ın geri kalmışlığının sebebini "maârif-i ibtidâiyenin millet-i Osmâniye arasında adem-i intişarında" buluyor, geçmişe ait bu kusurun artık sürdürülmeyeceğini, bunun da öğretmenlerin görevi olduğunu belirtiyordu (Ergün, 1996: 85).

Üzerinde en fazla durduğu konulardan biri de dilde sadeleşme hareketidir. Yazılarının çoğunu arı bir dille kaleme alarak Türkçe'nin önemini şu şekilde vurgular: "Türkçe, ilköğretimde en yüksek bir yerdedir, bütün öğretimin merkezini teşkil eder. Öğrencilerin başlıca gelişme aletidir. İnsanı insan yapan, insanı vatanperver yapan kendi ana dilini iyi bilmesidir. Ana dilini iyi kullanmak, fikirlerimizi onunla eğitmek zorundayız. Ama pek çok çocuğumuz için bu millî dil, bu resmî dil, bir yabancı dil gibidir. Dil öğretiminde kaide ve yazdırmadan ziyade konuşmaya önem verilmelidir. Bu hususta eski metot çabucak terkedilmelidir" (Ergün, 1996: 86).

Balkan savaşlarının kaybedilmesi Osmanlı aydınları üzerinde büyük etkiler bırakmış ve Türkçülük fikirlerinin daha açık bir şekilde ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu dönemde gazetelerde, dergilerde -özellikle de çocuk dergilerinde- Türklüğün yükseltilmesi, Türk çocuklarının bilinçlenmesi, yeniden ecdadımızın sahip olduğu topraklara kavuşulabilmesi için intikam hislerinin alevlendirilmesi ve bedence sağlıklı olunması için yazılar kaleme alınmaya başlanmıştır. Sabri Cemil de Yeni Fikir dergisinde "Hıfzı'nın Vasiyeti", "Ümidi Kesmeyelim", "Türk Çocuğunun Dileği", "Rumeli'yi Unutma!" gibi çocuklara millî hisler verecek şiirler kaleme almıştır. Bu şiirlerin yanı sıra bir yandan da çocukları çiftçiliğe alıştırmak ve onlarda toprak sevgisi oluşturmak için şiirler kaleme alır. Ortaya koyduğu edebî eserlerde inanmış olduğu fikirleri çocuklara ve okuyuculara aktarma düşüncesi içerisinde olmuştur. Kastamonu'da görev yaptığı yıllarda piyes de kaleme alan Sabri Cemil'in ciddi mânada Türkçülük akımının etkisinde kaldığı söylenebilir. Maarif teşkilatı içerisinde önemli görevler üstlenmiş ve çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir. Gerek II. Meşrutiyet gerekse Cumhuriyet döneminin eğitim hayatında önemli izler ve etkiler bırakmış bir eğitimcidir.

Kaynakça

BOA. DH. İM. 208 83, 12 Ocak 1927.

Ergün, Mustafa. İkinci Meşrûtiyet Devrinde Eğitim Hareketleri (1908-1914). Ankara 1996.

Kamalı, İlknur Doğan. Asrın Kapısını Açan Modernist Bir Öğretmen ve Yazar: Sabri Cemil Yalkut. Ankara 2020.

Özsarı, Mustafa. “Üsküp’ten Karesi’ye Meşrutiyet Döneminin Modernist Bir Muallim ve Muharriri: Sabri Cemil Bey”. Geçmişten Günümüze-Balkanlarda Türkçenin Süreli Yayınlardaki Yeri ve Önemi Sempozyumu Tebliğ Kitabı (11-14 Mayıs 2017). Bosna-Hersek 2017, s. 486-500.

Sabri Cemil. “Amelî Olalım!”. Yeni Mekteb. nr. 3 (1327b), s. 65-70.

a.mlf. “Çocuk Bahçeleri”. Yeni Fikir. 2/16 (1329), s. 495-496.

a.mlf. “Mektebin Vazifesi”. Yeni Mekteb. nr. 2 (1327a), s. 33-35.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/yalkut-sabri-cemil

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

YALKUT, SABRİ CEMİL (1882-1952)

Eğitimci, yazar, şair.