 
Nurettin Topçu’nun eğitime dair kitabı.
Nurettin Topçu’nun eğitime dair kitabı.
Nurettin Topçu'nun Türk millî eğitim sistemi, eğitim düşüncesi, okul, öğretmen, öğrenci ve müfredata dair tenkit, tahlil ve tekliflerini ihtiva eden yazılarının bir araya getirildiği kitabıdır.
Bir muallim olarak yaşayan Topçu, temel kavramları irade, hareket, isyan, mesuliyet olan ahlak düşüncesi ve rönesans fikri sebebiyle ilk yazılarından itibaren maarif meseleleri üzerine ısrarla eğilmiştir. Nitekim Hareket dergisinin hemen 6. sayısında "Muallim" yazısı yer almaktadır (Ekim 1939). İlk baskısı 1960 yılında yapılan Türkiye'nin Maarif Davası'nın önsözünde ise tenkit ve tekliflerinin ana karakteri görülür: "(…) Cemaatin ruhuna serpeceği tohumların filizlenip hayat bulması ve cemaatin içinde hakikat aşkına kendini veren kafilelerin harekete geçebilmesi için, her şeyden evvel böyle bir [maarif] sistemin[in] esaslarını hazırlayacak felsefî görüşün doğması lazımdır. Her büyük millet, kendi hayatının evrim sırrını ve (…) büyük kudretini felsefî sistemden çıkarır. (…) Felsefî kültür, mektebin temel taşıdır. (…) Millî mektebimiz ne medresedir ne de çeşitli kozmopolit unsurların karışığı olan bugünkü mekteptir. Müslüman Türk'ün mektebi, maarif, metafizik ve ahlak prensiplerini Kur'an'dan alarak Anadolu insanının ruh yapısına serpen ve orada besleyen, insanlığın üç binyıllık kültür ağacının asrımızdaki yemişlerini toplayacak evrensel bir ruh ve ahlak cihazı olacaktır."
Yazılarda eğitimin düşünceye ilişkin ve pratikle alakalı meseleleri üç kademeli olarak ele alınır. Bunlar yukarıdan aşağıya eğitim düşüncesi-felsefesi, eğitim müesseseleri-eğitimin maddi şartları ve tezahür biçimleri (kurumların mimarisi, ders programları, ders kitapları, hoca-talebe münasebetleri…), nihayet eğitimin üslubudur. Eğitim düşüncesi bir insanın nasıl ve niçin yetiştirileceği meselelerine de eğileceği için bu insanımızı bütün kuvvet ve zaaflarıyla tanımak mânasına da gelecektir. Nihayet bilginin kademeleri (hissiyat/duygular, malumat, düzenli bilgi, ilim-bilim, felsefe, sanat, iman, aşk), bilginin değeri ve bunların ahlakla, "ben"in/ferdiyetin teşekkülüyle, isyan ahlakıyla ilişkilendirilmesi daireyi tamamlayacaktır. Bu düşünce çerçevesi daha baştan pratik ve pragmatiklikle sınırlandırılmış eğitim anlayışlarına ve pozitivist bilgi-bilim düşüncesine mesafeli hale gelmektedir.
Bugün neyin nasıl yapılması gerektiğini tespit ve teklif için bir zemin hazırlama ameliyesi olarak işleyen tenkit kademesi eğitim düşüncesinden eğitim kurumlarına, eğitim üslubuna kadar uzanır. Modern eğitim süreçleriyle irtibatlı olarak kurulan, "[XX.] asrın başından beri üç defa hamle yapmak isteyen gençliğin üçünde de yıkıldığı görüldü" cümlesi yakın dönem eğitim tarihi değerlendirmesinin başlangıcıdır. İlk yıkım Servet-i Fünûn'un temsil ettiği "cılız, cesaretsiz, imansız ve bitik" bir nesil ortaya çıkardı. İstiklal Savaşı'ndan sonra "cesur ve taşkın, yeni ümitlerle canlanmış" bir gençlik ortaya çıktı fakat bu "yeni doğuş imanın değil, sadece kaba kuvvetin canlanması" şeklinde tezahür etti. Muhtemelen 1950'den sonra ortaya çıkan üçüncü yıkım "Batı'dan alınan, fizyolojik iştihaların hakimiyetine teslim edici bir nevi hayat realizmi (başka bir yerde Amerikan maarifine sığınma cinayeti)" oldu.
1973 baskı tarihli "Türk Maarifi" makalesinde bu tenkit alanları Türk eğitiminin çözemediği, hatta yeterince önemseyip anlamaya yönelmediği meseleler olarak ele alınır: "Yeni devrin eskiyi temelden yıkan Garpçılığı, serbestçe ve şiddetle hayata hâkim oldu. Mektepten din kültürü kovuldu. Eskilerin Frenk dili öğrenimini küfür diye adlandırmalarına karşılık yeniler Arapça ile Farsça derslerini okullardan kaldırdılar. Arkasından millî tarih ve millet dili müthiş bir şamar yedi. (…) İnsanı düşündürecek felsefe kültürü[nde] ise (…) önce metafiziğin Allah bahsi lise programlarından çıkarıldı, sonra Allah'a götürüyor diye ruh bahsi de atıldı. Daha sonra varlık üzerinde düşündürdüğü için bütün metafizik bahisleri lise felsefe programlarından çıkarıldı. İnsanı tanıtan ahlak bahsi ise felsefe programlarının ufak bir köşesine sıkıştırıldı. İlköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretimde pozitivist görüşün hâkim olduğu otuz beş yılın sonunda lise programlarında yapılan yeni bir değişme ile (…) millî edebiyat kültürünü yüzyıllarca geri götürücü darbeyi indirdi. Böylece Türk kültürü en az binyıllık bir binanın enkazı haline getirildi (…)."
"Millet bünyesinde inkılaplar mektepte başlar ve her milletin kendine has mektebi vardır" cümlesini sık tekrarlayan müellif eğitimin/dersin amacını hakikat aşkı/hakikat sevgisi/hakikatin araştırılması, talebelerin duygu, bilgi ve iradelerinin terbiye edilmesi, neticede insanın, "hareket" ederek yücelmesi, ahlakî bir kişilik kazanması ve "kendisini bilmesi" olarak tayin eder. Fakat hakikatin de kademeleri vardır ve bu kademelerin eğitim süreçleriyle ilişkilendirilmesi gerekir. Bunun için ilkokul kademesinde "kalbin/hissin terbiyesi" esas alınmalıdır. Bu terbiye müşahede merkezli olarak toprak/tabiat sevgisi ve tarih şuuruyla verilebilir. Müfredat ve ders kitapları buna göre düzenlenmelidir.
Lise tahsilinde "aklın terbiyesi"ne geçilir. Bu aşamada düzenli/metotlu bilgi, muhakeme ve mukayese devreye girer. Metotlu düşünmek için felsefe-mantık-matematik, geçmişe eğilmek için tarih, tabiata hayranlık, zevk ve estetik için sanat ve edebiyat eğitimi öne çıkacaktır.
İdealler edinme, ahlak eğitimi de burada başlayacak, hürmet, merhamet, hizmet ve feragat-fedakârlık erdemleri içselleştirilecektir. Bunların üzerinde yükselecek olan üniversite devresi ağırlıklı olarak ihtisas eğitimidir ve talebeler lisede iken mektep ve muallimler tarafından ihtisas tercihlerine hazırlanmalıdır. "Uzviyetten ilme, ilimden felsefeye, felsefeden sanata ve ahlaka, nihayet [imana ve] dine yükselmek" böyle mümkün olacaktır.
Sadece eğitim için değil felsefe başta olmak üzere kültür, sanat ve edebiyat sahaları için çok önemli olan dinî bilgi-din eğitimi Topçu'nun hassasiyetle üzerinde durduğu, İmam-Hatip okullarının kuruluşu yıllarında fiilen emek verdiği bir mevzudur. Bir yazısının başlangıç cümleleri bunu açıkça ortaya koyar: "Okullarımızda ahlak ve din eğitimi meselesi zamanımızın en hayatî davasıdır." İhtisas kademesi hariç din ve ahlak eğitimi, bugün olduğu gibi diğer derslerden ve eğitim kademelerinden müstakil olarak değil, onlarla birlikte bazı kısımları diğer derslerin içinde verilecektir. (Din eğitimiyle ilgili yazılarda mevcut din eğitimi, din adamları ve dinî neşriyata yönelik ciddi ve ağır tenkitler de yer almaktadır).
Topçu'nun Türkiye'de bilgi-bilim itibariyle genişletici ve sorgulayıcı-tenkitçi, düşünce-anlayış itibariyle derinleştirici, ahlak ve yaşama üslubu itibariyle yüceltici bir eğitim anlayışını aradığı söylenebilir. Türkiye'nin Maarif Davası dışında Ahlâk Nizamı, Kültür ve Medeniyet, İslâm ve İnsan, Hareket'in Sakladığı Sır kitaplarında da maarifle alakalı yirmi civarında yazısı bulunmaktadır.
Kara, İsmail. Bir Ahlâk Davası: Nurettin Topçu. İstanbul 2023, s. 96-108.
a.mlf. “Ders Hakikatın Araştırılmasıdır”. Derin Tarih. sy. 70 (2018), s. 44-47.
Sarıtaş, M. Nurettin Topçu’da Sosyo-Pedagojik Yapı. Ankara 1986.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/turkiyenin-maarif-davasi
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
Nurettin Topçu’nun eğitime dair kitabı.
 
                        
                        
                     
                    