 
Türk dili ve şiirinin en büyük şairlerinden, medrese kurucusu.
Türk dili ve şiirinin en büyük şairlerinden, medrese kurucusu.
Kiçkine Bahşı'nın oğlu olup 9 Şubat 1441 tarihinde Herat'ta doğan Emîr Nizâmeddin Ali Şîr, 3 Ocak 1501 tarihinde yine aynı şehirde vefat etti. Ailesinin eskiden beri Emîr Timur'un sarayındaki görevlilerden olduğunu ilk divanı Garâibü's-Sıgar'ın başına yazdığı "Hutbe-yi Devâvîn"de ve başka bazı eserlerinde belirtir.
Emîr Timur'un 1405 yılında ölümünden sonra şehzadeler arasındaki taht mücadelesinde Şâhruh Mirza Timurlu tahtına oturunca Herat'ı kendisine başşehir seçti. Bu dönemde tarihinde eşine rastlanmayan görkemli bir devir yaşayan Herat, bütün dünyanın önemli kültür, bilim ve sanat merkezlerinden biri oldu.
Şâhruh'un ölümünden sonra Ali Şîr'in ailesi, yaşanan kargaşa dolayısıyla Herat'tan ayrılmak zorunda kaldı ve Timurlu mirzalardan Ebülkasım Bâbür tarafından himaye edildi. Ebülkasım Bâbür, zekâsı ve hafızasının gücüyle dikkat çeken Ali Şîr'in eğitimiyle özel olarak ilgilendi ve yine himayesine aldığı Timurlu şehzadelerden Hüseyin Baykara ile beraber eğitim almalarını sağladı. Önemli sonuçlar doğuracak olan Baykara-Nevâyî dostluğu bu sırada başladı. Baykara Nevâyî'ye "kökeltaş" (sütkardeş) diye hitap ederdi. 1457 yılında Ebülkasım Bâbür'ün de ölümüyle himayeden yoksun kalan Ali Şîr, bir süre Meşhed'de eğitimini sürdürdü, daha sonra Herat'a döndü, ancak orada kendisine pek değer verilmediğini, hatta horlandığını görünce Semerkant'a gidip Ebü'l-Leys Semerkandî'nin hankahında kaldı. Eğitimini Semerkant medreselerinde sürdürdü.
Hüseyin Baykara 1469 yılında Herat tahtını ele geçirince Ali Şîr'i yanına çağırdı. Daha sonra, Türk ahalinin sorunlarıyla ilgilenmekle görevli olan Türk divanı beyi olarak atandı. Devlette yaptığı bir başka görev de 1487-88 yıllarında on beş ay süreyle yürüttüğü Esterâbâd valiliğidir. Bundan sonra resmî hiçbir görev kabul etmeyerek yalnızca sultanın yakın dostu olmak sıfatıyla çok sevdiği Herat'a döndü. Devlette görev yaptığı her makamda halkla bağını koparmamış, insanlara adaletle davranmış, üzerine aldığı her işi üstün başarıyla sonlandırmış ve bu durum, bugün bile Özbekistan, Türkmenistan ve Azerbaycan ile Doğu Anadolu'da anlatılan halk rivayetlerine yansımıştır.
Nevâyî'nin hangi hocalardan, hangi konularda ve nasıl bir eğitim aldığı hem kendi eserlerinde hem de ondan söz eden kaynaklarda aktarılmaktadır. Kendi yazdıklarından aruz, Arapça, astronomi, kıraat, müzik vb. alanlarda ders aldığı hocalarının adlarını öğrenebilmekteyiz. Ondan söz eden kaynaklar olağanüstü bir zekâya ve hafızaya sahip olduğu konusunda hemfikirdir. Bu durum kendi anlattıklarından da anlaşılır.
Oldukça iyi bir eğitim aldığı bilinen Ali Şîr Nevâyî hem devlet görevleri yaptığı sırada hem de bu görevlerden ayrılıp sanat ve edebiyatla meşgul olduğu zamanlarda Herat'ta oldukça geniş bir bilim, kültür ve sanat muhiti oluşturmuş, araştırmacıların, Türkistan aydınlanmasının son dönemi olarak niteledikleri devrin yaşanmasında büyük katkı sahibi olmuştur. Şâhruh Mirza'nın sultanlığı zamanında başlayan gelişme, Baykara-Nevâyî zamanında zirveye ulaşmış ve Herat, büyük bilginlerin ders verdiği medreseleri ve sanatın değişik alanlarında ortaya konulan sanat eserleriyle dünyanın farklı bölgelerinden bilim adamları ve sanatkârları çeken bir merkeze dönüşmüştür. Nevâyî kendi eserlerinde çeşitli bilim ve sanat dallarında yetişmelerine katkıda bulunduğu, bizzat yetiştirdiği, yeteneklerine göre yönlendirdiği, ayrıca kendi kurduğu medreselerde eğitim gören kişilerden söz ettiği gibi Mekârimü'l-Ahlâk gibi eserlerde de onun bu alandaki faaliyetlerine değinilir. Bu kaynağın belirttiğine göre biri tıp eğitimi veren Şifâiye olmak üzere İhlâsiye, Halâsiye, Nizâmiye ve Hüsreviye (Merv şehrinde) adlarında beş ayrı medrese kurmuş ve bunların bütün masraflarını karşılamak üzere hazırladığı vakfiyesiyle gerekli düzenlemeleri yapmıştır.
Kendini Türkler'e birtakım bilgileri öğretmekle görevli kabul eden Nevâyî'nin pek çok eserinde niçin Türkçe yazdığı ile ilgili olarak, "Bu tür eserler Araplar'da ve Farslar'da çokça vardı, ben, Türkler de bu bilgilerden mahrum kalmasınlar, onlar da bunları okuyup anlayabilsinler diye Türkçe yazdım" anlamına gelen cümlelerle karşılaşılır. Sırâcü'l-Müslimîn'in 23. beytinde konu şöyle dile getirilir:
"Beyan kılgay min andak rûşen ü pâk
Ki idrâk itkey anı hayl-ı etrâk."
Çihil Hadis'te aynı konu on beşinci ve on altıncı beyitlerde şöyle ifade edilir:
"Fârisî-dânlar eyleben idrâk
Ârî irdi bu nefdin etrâk
İstedim kim bu hayl hem barı
Bolmagaylar bu nefdin ârî."
Nazmü'l-Cevâhir de aynı düşüncelerle Türkçe'ye çevrilmiştir: "Perişan gönüle ve karışık benliğe Nesrü'l-Leâlî'yi Türkçe ile süslemek arzusu çok vesvese verdi." Mîzânü'l-Evzân'da da benzer ifadelerle karşılaşırız; "Türk dili ile kalem oynatarak yazdım ve hangi kaidede mâna güzellerini süslemişlerse Çağatay sözleri ile ben de süsledim..." Yazdığı eserler yoluyla genel bir eğitimcilik görevi üstlenmiş olan Nevâyî, kurduğu medreseler, oluşturduğu bilim ve eğitim muhiti ile de içinde yaşadığı topluma önemli katkılarda bulunmuştur. Onun hayatı incelendiğinde bütün zamanını ülkesine hizmete ve halkın gelişmesine adadığı, bilimin, sanatın ve kültürün gelişmesi için çaba gösterdiği, istikbal gördüğü gençlerin elinden tutup başarılı olacağını düşündüğü alanlara yönlendirdiği ve bu yolla pek çok gencin yetişmesini sağladığı görülecektir.
Nevâyî'nin eğitime katkılarını dört ana başlıkta toplayabiliriz: 1. Eserleriyle verdiği genel eğitim. 2. Kurduğu medreselerle yapılmasını sağladığı örgün eğitim. 3. Evinde toplanan meclisler yoluyla verilen özel eğitim. 4. Yetişmeleri için birebir ilgilendiği insanları yönlendirmek ve desteklemek yoluyla sağlanan doğrudan insan yetiştirmeye yönelik eğitim.
Türk edebiyatının ilk şairler tezkiresi olan Mecâlisü'n-Nefâyis'te eğitiminde katkıda bulunduğu bazı kişilerle ilgili kısa bilgiler verir. Aynı eserde eğitim konusunda aktardığı şu bilgi, çağın bir eğitimcisinin konuyla ilgili anlayışını göstermek bakımından ilgi çekicidir: "Mîr huzurunda bir çocuğun öğrenimi için ricada bulunulmuştu. Öğrenci, çocukluk gereği olarak, okumada gayretsizlik göstermiş, Mîr, bir aziz kişiden öğrencinin babasına; oğluna yumuşak biçimde öğütte bulunmasını, ancak çocuğun gönlünün kendisine incinmemesi için bunun kendisi tarafından istendiğinin bilinmemesini rica etmiş."
Nevâyî son eseri olan Mahbûbü'l-Kulûb'da öğretmenler için de bir bölüm ayırmıştır. Ona göre öğretmenlerin özellikleri şöyledir: Çocukları okutanlar, günahsız masumların cefasını çekmekte, çocukların verdiği sıkıntılara katlanmakta ve onların eğitimini üstlenmiş olmaktadır. Bunların yüzü gülmez, dimağları çelik gibi, gönülleri mermer gibidir. Bunlar; çocukların dik başlı yaratılışlarının cefalarına katlanarak onları kendilerine bağlar ve küçüklerin yaramaz davranışlarına siyasetle bir düzen verirler. Gerçi huyları kaba saba görünüşlüdür, ancak çocukların uygunsuz davranışlarının ıslah edilmesi için bu çok gereklidir. Onun yaptığını her insan yapamaz. Sert bir kişiye bir çocuk emanet edilmesi onu aciz bırakır, pek çok kişiye bilim ve edep öğretecek kişiyi, gör ki bir çocuk ne durumlara düşürür. Öğretmenin her çocuk üzerinde hakkı çoktur, eğer çocuk padişah olursa hocasına kölelik etmesi gerekir.
Erken yaşlarda yazmaya başlayan Nevâyî, altmış yıllık ömründe nazım ve nesir pek çok eser ortaya koydu. Mütefekkir bir şair ve bilgin olan Nevâyî kendi çağına kadar olan bütün dinî, felsefî ve tasavvufî birikimi oldukça iyi kavramış, Türkçe ve Farsça edebiyatın en yüksek örneklerini kendine kılavuz olarak seçmiş, onlara hassas biçimde karşılık verebilmiş, onlardan ve yaşadığı çağın önde gelen bilginlerinden ve sanatçılarından edindiği birikimle özgün bir tefekkür, bilim ve sanat ortamı oluşturmayı başarmıştır. Manzum Eserleri: Divanları: 1. Garâibü's-Sıgar; çocukluk şiirleri. 2. Nevâdirü'ş-Şebâb; gençlik şiirleri. 3. Bedâyiü'l-Vasat; orta yaş şiirleri. 4. Fevâidü'l-Kiber; yaşlılık çağı şiirleri. 5. Farsça Dîvân. Hamse: Türk edebiyatının hamse sahibi ilk şairi olan Nevâyî, mesnevilerine; Hayretü'l-Ebrâr; Ferhâd ü Şîrîn; Leylâ vü Mecnûn; Seb'a-i Seyyâre; Sedd-i İskenderî adlarını verdi. Nevâyî'nin bir diğer mesnevisi de Lisânü't-Tayr'dır. Tezkireleri: 1. Mecâlisü'n-Nefâyis. Türk edebiyatının ilk şairler tezkiresidir. 2. Nesâyimü'l-Mahabbe min Şemâyimü'l-Fütüvve. Tasavvuf tarihi açısından değerli bilgiler içeren önemli bir eserdir. Dil ve Edebiyatla İlgili Eserleri: Risâle-i Muammâ; Mîzânü'l-Evzân; Muhâkemetü'l-Lugateyn. Nevâyî'nin Farsça yazmayı bir ayrıcalık ve üstünlük olarak gören Türk gençlerine bu düşüncelerinin yanlışlığını anlatmak, onları öz dilleriyle yazmaları konusunda uyarmak amacıyla yazdığı eserdir. Din, Ahlak ve Toplum Hayatına Dair Eserleri: Münâcât; Çihil (Kırk) Hadis; Nazmü'l-Cevâhir; Sırâcü'l-Müslimîn; Mahbûbü'l-Kulûb. Tarih Eserleri: Târîh-i Enbiyâ ve Hükemâ; Tevârîh-i Mülûk-i Acem. Biyografileri: Hâlât-ı Seyyid Hasan Erdeşîr; Hamsetü'l-Mütehayyirîn; Hâlât-ı Pehlevân Muhammed. Belge Nitelikli Eserleri: Vakfiye; Münşeât.
Batı Oğuz sahasında Ali Şîr Nevâyî ile ilgili çalışmaların onun sağlığında başladığı bilinmektedir. Âşık Çelebi tezkiresinin "Ahmed Paşa" maddesinde verilen şu bilgi, aradaki ilişkiyi açık biçimde gösterir: "Âhir ömründe Sultan Bayezid'e Nevâyî otuz üç gazel göndermiştir. Sultan Bayezid bu gazelleri Ahmed Paşa'ya gönderip nazire yazmasını buyurduğunda hepsine nazire yazmış." Bu, ilk temas mıydı bilinmez ama bu temastan sonra Osmanlı şairleri arasında bir Nevâyî hayranlığı doğduğu ve onlarca şairin yüzlerce nazire yazmak suretiyle bu hayranlıklarını gösterdikleri bilinen bir durumdur. Nevâyî'nin eserlerinin bir kısmı Batı Türkçesi'ne aktarılmış, eserlerinin okunup anlaşılabilmesi için pek çok sözlük yazılmıştır.
Onun hem kendi eserlerine yansıdığı hem de başka kaynaklarda belirtildiği kadarıyla kişilik özelliklerini şöyle tespit edebiliriz: Yaptığı devlet görevlerinde adaletle davranmış ve pek çok eserinde bu konuya özel önem vermiştir. Varlıklı, cömert ve hayır sever biridir. Hiç evlenmemiştir. Çalışkan ve bilge biridir. Sanat severdir ve hemen her alanda sanatçıları himaye etmiş, onların yetişmesi için gerekli şartları hazırlamıştır. Bilgiye çok değer vermiş, bilim adamları yetişmesi için imkân hazırlamıştır. Türklük vurgusu hemen her eserinde dikkat çekecek ölçüdedir. Tasavvuf ehli, samimi bir müslümandır. Dostu ve sultanı olan Baykara ile şehzadeler arasındaki ihtilaflarda hep arayı bulmaya çalışmış, devlette huzursuzluk çıkmaması için çaba göstermiştir.
Ali Şîr Nevâyî henüz hayatta iken eserleri hemen bütün Türk ülkelerine ulaşmış ve kendisinden sonraki Türk şiirini derinden etkilemiş bir şairdir. Onun şiirleri Tebriz'de Akkoyunlu sarayında, Kahire'de Kölemenler sarayında ve İstanbul'da Osmanlı sarayında zevkle okunmuş, Türk ülkelerindeki şairler ona nazireler yazmış, eserleri defalarca istinsah edilmiş, bütün eserleri bir araya getirilerek "Nevâyî külliyatları" oluşturulmuş, etkisi yüzyılları aşıp bugüne kadar gelmiş, eserlerinin rahatça anlaşılabilmesi için pek çok sözlük hazırlanmıştır. Bunlar dikkate alındığında hem yazdığı eser sayısı ve çeşitliliği hem sanatın ve bilimin pek çok alanında yetişmesinde katkıda bulunduğu insanlar, yani eğitimciliği hem Türk edebiyatında ortaya koyduğu ilkler hem de çağları aşan etkisiyle bütün Türk kültür tarihinde yanına ikinci bir kişi konulamayacak bir sanat ve kültür adamıyla karşı karşıya olduğumuz rahatlıkla söylenebilir.
Aka, İsmail. Mirza Şahruh ve Zamanı (1405-1447). Ankara 1994.
Handmir, Gıyâseddin. Mekârimü’l-Ahlâk. Özbek Türkçesine çev. K. Rahimov. Taşkent 2018, s. 67.
Nevâyî, Ali Şir. Hayretü’l-Ebrâr. haz. V. Türk - Ş. Doğan. Ankara 2015.
a.mlf. Mahbûbu’l-Kulub. haz. V. Türk. İstanbul 2016.
a.mlf. Mecâlisü’n-Nefâyis II (Çeviri ve Notlar). haz. K. Eraslan. Ankara 2001.
a.mlf. Mîzânu’l-Evzân. haz. K. Eraslan. Ankara 1993.
a.mlf. Münacât, Çihil Hadis (Kırk Hadis), Nazmü’l-Cevâhir, Kitâb-ı Sırâcü’l-Müslimîn. haz. V. Türk. Ankara 2017.
a.mlf. Nesâyimü’l-Mahabbe min Şemâyimü’l-Fütüvve. haz. V. Türk. İstanbul 2021.
a.mlf. Vakfiye (İnceleme-Metin-Dizin-Tıpkıbasım). haz. V. Türk. Ankara 2015.
Togan, A. Zeki Velidi. “Ali Şîr”. İA. 1978, I, 349-357.
Türk, Vahit. “Ali Şir Nevâyî’nin Eğitimi ve Eğitimciliği”. İdeal Türk: Eğitimde İdeal İnsan ve Millîlik Arayışları. ed. A. F. Arıcı - M. Başaran. İstanbul 2019, s. 107-120.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/ali-sir-nevayi
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
Türk dili ve şiirinin en büyük şairlerinden, medrese kurucusu.
 
                        
                        
                     
                    