A

"İHYÂÜ ULÛMİ'd-DÎN"

Gazzâlî’nin dinî ilimlere dair temel eseri

  • "İHYÂÜ ULÛMİ'd-DÎN"
    • Ramazan GÜNDÜZ
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 29.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/ihyau-ulumid-din
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    "İHYÂÜ ULÛMİ'd-DÎN"
"İHYÂÜ ULÛMİ'd-DÎN"

Gazzâlî’nin dinî ilimlere dair temel eseri

  • "İHYÂÜ ULÛMİ'd-DÎN"
    • Ramazan GÜNDÜZ
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 29.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/ihyau-ulumid-din
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    "İHYÂÜ ULÛMİ'd-DÎN"

Gazzâlî'nin müslümanların bireysel ve toplumsal hayatlarını ıslah etmek için verdiği entelektüel mücadelenin en verimli ve en etkili eseridir. Müslümanca bir yaşam ve ahiret saadeti için bütüncül bir yaklaşım sunan bu eser yazıldığı günden bugüne müslümanların gündeminden hiç düşmemiştir. Dönemin ilmî zihniyetini ıslah, ulemanın dünyevileşmesi sebebiyle yozlaşması sorununun ahlakî neticeleri ve verimli bir eğitim usulünün pratiklerini ortaya koyması bakımından da bir klasiktir.

Gazzâlî İhyâü Ulûmi'd-Dîn'i bireysel hayatında içine düştüğü krizden kurtulmak için Bağdat'taki ihtişamlı hayatını terkedip Şam'a yaptığı seferi sırasında yazmıştır. Eserin ne zaman tamamlandığı hususu muğlak olmakla beraber bazı kaynaklar Gazzâlî'nin inziva dönemlerini de içine alan 1095-1105 yılları arasında bittiğini zikrederler. Kendisi de herhangi bir tarih vermeden, "Ahiret ilmine yöneldiğim tarihlerde yazdım" ifadelerini kullanmıştır (Gazzâlî, 1993: 4). Klasik kaynaklarda Gazzâlî'nin Şam'daki uzlet hayatı süresinde yapmış olduğu ders halkalarında İhyâ'yı okuduğu belirtilir. İlk öğrencilerinden Ebû Bekir İbnü'l-Arabî, Gazzâlî Bağdat'a 1097 yılında geri döndüğünde ondan İhyâ'yı dinlediğini aktarır. Gazzâlî'nin uzlet hayatına başlayıp tekrar Bağdat'a döndüğü iki yıllık (1095-1097) süre içerinde yazıldığı kanaati daha isabetli görünmekle beraber eserin tamamlanması müellifin on yıla yakın devam eden uzleti esnasında da olabilir.

İhyâ'nın Türkiye de dahil dünyanın farklı yerlerindeki kütüphanelerde tam ve kısmî yüzden fazla farklı yazma nüshası bulunmaktadır. Onun en eski tarihli yazma nüshası yine Gazzâlî'ye ait olan muhtasarıdır. Muhtasarü'l-İhyâ adındaki bu yazma Gazzâlî'nin henüz hayatta olduğu 1109 yılında istinsah edilmiştir (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 1675). Bu eser bazı kaynaklar tarafından Gazzâlî'nin kardeşi Ahmed'e atfedilen Lübâbü'l-İhyâ olarak takdim edilse de gerek matbu olan nüshada gerek yazmalarında eserin bizzat Gazzâlî'nin kendisine ait olduğu ortaya çıkmıştır. Eserin ilk basımı ise muhtemelen 1853'te Kahire'de (Bulak) yapılmıştır. Daha sonra birçok defa basılan İhyâ'nın tenkitli ilmî neşri ise 2011 yılında Cidde'de Dârü'l-Minhâc tarafından yirmi farklı yazma nüshaya dayanılarak ilmî bir heyet tarafından yapılmış ve on cilt halinde neşredilmiştir. Muhakkikler eserin ikinci bölümü olan "rub'u'l-âdât" kısmının 543 (1149) yılında istinsah edilmiş en eski yazmaya itimat ettiğini belirtmektedirler. İhyâ birçok âlim tarafından bütünü veya belirli bölümleri ihtisar edilerek yeniden telife konu olmuştur. Arapça tek şerhi ise Murtazâ Zebîdî'nin İthâfü's-Sâdedeti'l-Müttekîn bi-Şerhi Esrâri İhyâi Ulûmi'd-Dîn isimli kapsamlı çalışmasıdır. Diğer bir şerhi ise XIX. yüzyıl Osmanlı âlimlerinden Yûsuf Sıdkî Mardînî'nin Mesîru Umûmi'l-Muvahhidîn Şerh u Terceme-i İhyâu Ulûmi'd-Dîn adlı Osmanlıca eserdir. Bu eser Yazma Eserler Kurumu tarafından Latin alfabesiyle neşredilmekte olup ilk sekiz cildi yayımlanmıştır (2021). İhyâ'nın ilk çevirisi Farsça'ya yapılmıştır. 1223 yılında yapılan bu Farsça tercüme Müeyyedüddin Muhammed Hârizmî tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu çevirinin bazı kısımları yayımlanmıştır. İhyâ'nın Türkçe tercümesi ise ilk defa Mehmed Bilâl tarafından kısmî olarak 1560'ta yapılmıştır. Bazı kaynaklarda Bostanzâde Mehmed Efendi'ye atfedilen ve İhyâ'nın ilk Türkçe tercümesi olarak zikredilen Yenâbiu'l-Yakîn fî İhyâi Ulûmi'd-Dîn adlı kısmî tercümenin ise Bostanzâde Mehmed Efendi'ye ait olmadığı son araştırmalarda ortaya konmuştur. İhyâ'nın Türkçe tam tercümesi Yûsuf Sıdkî Mardînî tarafından 1879 yılında gerçekleştirilmiştir. Cumhuriyet döneminde ise ilk tercümesi 1931 yılında Ali Arslan tarafından yapılmış, akabinde farklı kişiler İhyâ'yı Türkçe'ye bütünüyle çevirmişlerdir. Türkçe ve Farsça'dan başka Urduca'ya da 1331 (1913) yılında M. Ahsen Sıddîkî tarafından tercüme edilen eserin Batı dillerinde tam tercümesi bulunmamakla beraber Almanca, İngilizce, Fransızca ve İspanyolca'ya bazı bölümleri tercüme edilmiş ve üzerine birçok ilmî çalışma yapılmıştır.

Dört ana başlık ve kırk alt başlıktan oluşan ve amel için gerekli olan dinî ilimlerin teorik ve pratiğinin ortaya konulmasıyla gerçek müslümanı yetiştirme misyonu taşıyan İhyâ, kapsamlı bir ıslah projesi olarak bireysel ve toplumsal ahlakı tesis etmek için telif edilmiştir. İlim-amel/bilgi-eylem bütünlüğünün sağlanması ve müslümanın gündelik yaşamının ahlakî işleyişi olan bu ıslah projesinin içeriği "marifetullah" olan ahiret ilimlerinin talim ve taallüm/öğretim ve eğitimidir. Gazzâlî'nin "muamele ilmi" olarak da tanımladığı eğitimin usul ve pratikleridir. Gazzâlî bu eserinde eğitimin ilim/bilgi, âlim/öğretmen ve müteallim/öğrenci gibi temel unsurlarının İslam'ın öngördüğü insanın mutluluğuna hizmet edecek bir yapıya kavuşturulması için bazı ilkeler belirlemiştir. Birinci kitabın ilk konusunu ilme ayıran yazar zamanın ilim anlayışındaki yozlaşmayı gündeme taşıyarak ilimleri şer'î ilimler-gayri şer'î ilimler ve dinî ilimler-dünyevi ilimler şeklinde bir tasnife tâbi tutmuştur. Bu tasnifi İhyâ'nın ıslah projesisin temel hedefi olan dinî ilimleri tespit etmek için yapan Gazzâlî, ilimlerin ahiret mutluluğuna vesile olup olmamasına vurgu yapmış ve Selef-i sâlihîn (sahabe ve tâbiîn) dönemi ilim anlayışı ile kendi döneminin ilmî zihniyetini mukayese etmeye çalışmıştır. Aslında İslamî ilimler sınıfında olan ve zamanının teolojik meselelerinin muhtevasını barındıran kelam ve fıkhı ulemanın dünyevi çıkarlarına alet ettikleri için dinî ilimler kategorisinden çıkararak dünyevi ilim konumuna indirmiştir. Müslümanların mevcudiyetinin ve meşruiyetinin kaynağı olan bu ilimlerin dünyevi ilimler sınıfına indirilmesi kelam ve fıkhın içeriği ile alakalı olmayıp bu ilimlerin asıl gayesi olan "marifetullah" hedefinden sapmasıdır. İhyâ'da bahsedilen "marifetullah" ise müslümanı ahiret mutluluğuna ulaştıracak olan ahvalin bireysel ve toplumsal hayatta müslümanın şahsiyetini şekillendirmesidir.

İhyâü Ulûmi'd-Dîn, eğitimin temel kavramları, problemler, eğitimin amacı ve verimli bir eğitim yönteminin nasıl olacağı yönünde kapsamlı öneriler sunarak eğitimin temel birleşenleri olan ilim/bilgi, öğretmen, öğrenci ve eğitimin toplumsal ahlaka katkıları üzerine İslam dini zaviyesinden çözümler üretir. Gazzâlî İhyâ'da eğitimi birçok kavram kullanarak ve her bir kavramı bağlamlarına göre farklı ancak eğitimle bağlantılı olarak anlamlandırır. Talim, taallüm, terbiye, tedip, tezkiye, ıslah gibi birçok kavramı eğitimle ilişkilendirir.

Gazzâlî'nin İhyâ'da benimsediği eğitim, kişiyi kemale erdirecek ve onu ahiret mutluluğuna ulaştıracak ilim, amel ve ahlakî yetkinliklerin tahsil edilmesidir. İlim tahsili ile ahlakî yetkinlik arasında sıkı bir ilişki kuran yazara göre insan doğru bilgiye sahip olmadan doğru davranış sergileyemez. İnsanın güzel ahlakı elde ederek kötülüklerden kendini korumasının ve kişiliğini olgunlaştırmasının yegâne yolu iyi bir eğitimdir. Onun, ilim tahsilinde Selef-i sâlihîn tarafından uygulandığını vurguladığı ve Allah'ın kitabında fıkıh, hikmet, ilim, ziya (aydınlık), nur (ışık), hidayet ve rüşt (doğruluk rehberi) şeklinde vasıflandırdığı "ahiret yolunun ilmi" insanlar arasında unutulmuş gitmiştir. Bu durum dinin yapısında yıkıcı bir tahribata sebep olmaktadır. Bu sebeple dinî ilimleri tekrar canlandırarak peygamberler ve Selef-i sâlihîn nezdinde makbul olan ilimleri açıklamak Gazzâlî'nin ihya ve ıslah programının temel gündemi olmuştur. İhyâ'nın "ilim" faslının temel hedefi, ahiret mutluluğunun kaynağı olacak olan Allah'ın bilgisine müslümanları ulaştırmaktır. Bu fasıl ayrıca aklın kendisini, ilimler hakkında yapılan tasnifleri, muallim/öğretici ve müteallim/öğrencide olması gereken özellikleri de ele almaktadır.

İhyâ'da ilim-ulema ilişkisi farz-ı ayın/kişisel zorunluluk ve farz-ı kifaye/toplumsal zorunluluk üzerine kuruludur. Buna göre bir âlimin yerine getirmesi gereken öncelikli vazifesi kişisel zorunlulukların bilgisidir ki bu da ihlas, tevekkül, tevazu gibi ahlakî erdemleri içinde taşır. Dünyevi işlerin düzenlenmesine dair teferruatlı bilgiler ise toplumsal zorunluluklar içerisinde yer almaktadır. Dönemin uleması ise kişisel zorunlulukları göz ardı ederek ilim ahlakını kaybetmiştir. Gazzâlî'nin İhyâ'da dönemin ilmî zihniyetinin yozlaşmasından birinci derecede sorumlu tuttuğu zümre ulema zümresidir ve ıslah/ihya edilmeleri müslüman toplumun da ıslahının/ihyasının vesilesi olacaktır. İhyâ ilimleri olduğu gibi ilim sahibi âlimleri de "dünya âlimleri" ve "ahiret âlimleri" şeklinde sınıflandırarak dönem ulemasının bütün emellerinin makam, mevki ve şöhret elde etmeye matuf olduğundan şikâyet etmiştir. Bunlar, basiretleri körelmiş; hırslarına esir olmuş, âdeta şeytanın vekili durumuna düşen sahte âlimlerdir. Bu sorun ulemayı helâke sürüklediği gibi toplumun da felaketine sebep olmaktadır. "Âlimin sürçmesi/hatası bütün insanlığın sürçmesine sebep olur" (Gazzâlî, 2004: I, 82) diyerek ulemaya toplum içinde çok önemli bir rol veren Gazzâlî, âlimin ilim öğretmede temel hedefinin dünya menfaatini hiç düşünmeden ilme hizmet olması gerektiğini belirtir. İdeal bir muallimde Gazzâlî'ye göre meslekî yeterlilikle beraber söylem ve eylemlerinin birbirine mutabık olması, öğrencilerine ve topluma numune olacak karaktere sahip olmasıdır.

Gazzâlî'nin İhyâ'da müteallim/öğrencinin ilim tahsilinde riayet etmesi gereken ilkeleri belirlerken de ahlakî kuralları ön planda tuttuğu görülür. Ona göre ahlak ile ilim tahsili arasında sıkı bir ilişki vardır. Güzel ahlaklı olmayan kişi ilmen yetkin bile olsa öğrendiği ilmi kötü amaçlarına alet edebilir. İlim talebesinde aranan birinci özellik kalp temizliğidir. İlim tahsilinin ikinci ilkesi öğrencinin nefsini dünya meşgalesinden tamamen uzaklaştırması ve bütün benliğini tahsil etmek istediği ilme yönlendirmesidir. Talebe-hoca münasebetlerinde talebenin hocasına karşı saygılı davranması ve tevazu içinde hocasının tavsiyelerini can kulağı ile dinlemesi tavsiye edilir. İlim tahsilinin başlangıcında hocasının her söylediğini kabul edip itirazdan; belirli bir ilmî yetkinliğe ulaşıncaya kadar soru sormaktan uzak durması gibi terbiye ve disiplin ilkelerine de önem verdiği görülür.

Diğer yandan Gazzâlî, eğitimin verimliliği için günümüz anlamında bazı pedagojik ilkelere de değinir. Gazzâlî eğitim öğretimin teorik ve pratik unsurlarını insanın tekâmülüne hizmet edecek şekilde düzenlemiştir. Başarılı bir eğitim sisteminin öncelikle insanın yeteneklerini tanımaktan geçtiğini belirtir. İnsanın doğumundan ölümüne kadar farklı evrelerinde nasıl terbiye edilmesi gerektiği üzerinde durur.  Eğitim sürecinde insanın dış etkenlerden müspet ve menfi şekilde etkilendiği için bu haricî unsurların da ıslah edilmesinin gerekliliğini vurgular.

İhyâ'da özellikle çocukların eğitimine dair olan tavsiyeler, onların gerek verimli bir eğitim almaları gerek şahsiyetlerinin gelişip ahlaklı bir fert olarak yetiştirilmeleri açısından günümüz çocuk eğitimi yaklaşımlarına da rehber olacak usullerdendir. Gelişme çağındaki çocukların eğitim ve terbiyeleri ile ilgili özel bir bölümde dile getirilen esaslarda anne babanın çocuklarını eğitime nasıl hazırlayacaklarına dair sorumlulukları işlendiği gibi çocukların fizikî, ruhsal yönden eğitim ve terbiyelerinin önemi üzerinde de durulmaktadır.

Dinî ilimleri ve bireysel dindarlığı ihya ederek toplumun ahlaken terbiye edilmesini İslamî değerlerin rehberliği altında tekrar inşa etmeyi hedefleyen İhyâü Ulûmi'd-Dîn, doğru bilginin toplumun zihnine ve hayatî pratiklerine nasıl aktarılacağı konusu üzerinde durur. Bilgi-amel/eylem ve ahlakî yetkinlik İhyâ'nın eğitim anlayışının temel vurgularıdır. Döneminin ilmî ve ahlakî yozlaşmasını kıyasıya eleştiren eser, ilmî zihniyetin, âlimin ve toplumun yozlaşmasının ve ahlakî hastalıkların psikolojik, sosyal ve iktisadî sebeplerini ortaya koyduğu gibi bu sorunların çözüm yollarını da göstererek her seviyeden okuyucusunu bir iç gözleme yöneltir. Ahlakî şuur ve iradesini harekete geçirmeye teşvik eder.

Dinî düşünceyi tasavvufla mezcederek kişisel ahlakın toplumda değer görecek bütün veçhelerini ortaya koyması; talim ve terbiyenin usul ve âdâbları üzerine, fertleri dünya ve ahiret saadetine ulaştıracak şekilde fikirler geliştirmesi, İhyâü Ulûmi'd-Dîn'i İslam dünyasının en tesirli eserlerinden biri haline getirmiştir. Telif edildiği günden bugüne özellikle ahlak alanında yazılan birçok klasik eserin ilham kaynağı olduğu gibi özellikle tekkelerin ve tarikatların eğitim usulleri içerisinde vird/zikir olarak okunmak suretiyle tasavvuf eğitiminin müfredatında da yer almıştır. Keza gerek bir vaaz kitabı gerekse bir ahlak kitabı olarak İslamî bilgiyi ilmihal formunda derlemesi sebebiyle özellikle yaygın dinî eğitimin başucu eseri olmuştur.

Kaynakça

Bedevî, Abdurrahman. Müellefâtü’l-Gazzâlî. Küveyt 1977, s. 94-122.

Çağrıcı, Mustafa. “İhyâü Ulûmi’d-Dîn”. DİA. 2000, XXII, 10-13.

Gazzâlî, Ebû Hâmid. el-Mustasfâ. Beyrut 1993, s. 4.

a.mlf. İhyâü Ulûmi’d-Dîn. nşr. S. İmrân. Kahire 2004, I, 10, 70-112; III, 47, 64-97.

a.mlf. İhyâü Ulûmi’d-Dîn. Cidde 2011. Muhakkiklerin önsözü, I, 63-65.

Griffel, Frank. Gazâlî’nin Felsefî Kelamı. çev. İ. H. Üçer – M. F. Kılıç. İstanbul 2012, s. 213.

Günaydın, Yusuf Turan. “Gazâlî Tercümeleri: Osmanlı Devri ve 1928 Sonrası İçin Bir Bibliyografya Denemesi”. Dîvân: Disiplinlerarası Çalışmalar Dergisi. 16/30 (2011/1), s. 73-75.

İbnü’l-Arabî, Ebû Bekir. en-Nassü’l-Kâmil li-Kitâbi’l-Avâsım mine’l-Kavâsım. Kahire 1974, s. 24.

Karakuş, Yasin. “Yenâbiü’l-Yakîn fî İhyâi Ulûmi’d-dîn Adlı Eserin Müellif Tespiti”. Pamukkale Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. 6/12 (2019), s. 317-323.

Mardînî, Yusuf Sıdkî. Mesîru Umûmi’l-Muvahhidîn Şerh u Terceme-i Kitâb-ı İhyâu Ulûmi’d-Dîn: İhyâ Tercüme ve Şerhi. haz. M. Koç – E. Tanrıverdi. İstanbul 2015.

Uleymî, Ebül-Yümn. el-Ünsü’l-Celîl bi-Târîhi’l-Kuds ve’l-Halîl. Amman 1999, I, 436.

Yazar, Sadık. “Gazzâlî’nin XIII-XIX. Yüzyıllar Arasında Batı Türkçesinde Tercüme Edilen Eserleri”. Dîvân: Disiplinlerarası Çalışmalar Dergisi. 16 /31 (2011/2), s. 71-83.

Zebîdî, Muhammed Murtazâ. İthâfü’s-Sâdedeti’l-Müttekîn bi-Şerhi Esrârı İhyâi Ulûmi’d-Dîn. Beyrut 1994, I, 41.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/ihyau-ulumid-din

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

"İHYÂÜ ULÛMİ'd-DÎN"

Gazzâlî’nin dinî ilimlere dair temel eseri