A

DÂRÜLEYTAM(1914-1926)

Yetim ve kimsesizlerin kaldığı ve eğitim gördüğü kurum.

  • DÂRÜLEYTAM
    • Ersin MÜEZZİNOĞLU
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 23.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/daruleytam
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    DÂRÜLEYTAM
DÂRÜLEYTAM (1914-1926)

Yetim ve kimsesizlerin kaldığı ve eğitim gördüğü kurum.

  • DÂRÜLEYTAM
    • Ersin MÜEZZİNOĞLU
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 23.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/daruleytam
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    DÂRÜLEYTAM

Balkan savaşları ve I. Dünya Savaşı sonrasında yetim ve kimsesiz çocuklara sahip çıkılması mecburiyetinin oluşması üzerine kurulan kurumlardır. İlk dârüleytam Kasım 1914 tarihinde açılan Kadıköy Dârüleytamı'dır. Aslında 1913 yılı ortalarında, Balkan savaşlarının hemen ertesinde, başta şehit çocukları olmak üzere yetimlere yönelik yatılı ilköğretim okulu tarzında dârüleytamlar açılması konusu Maarif Nezareti'nin gündemine gelmiştir. Ancak gerek bu kapsam içindeki çocukların sayıca az oluşu gerekse malî yetersizlikler sebebiyle o zaman için bu düşünce uygulamaya konulamamıştır. Bir süre sonra çok sayıda kimsesiz Balkan muhaciri çocuğun varlığı ve İngiltere ve Fransa gibi Osmanlı Devleti'nin savaş halinde bulunduğu devletlerin Osmanlı ülkesindeki yetimhanelerini kapatmaları, bu iki kapsamdaki çocukların barınacağı bir kuruma olan ihtiyacı tekrar gündeme getirmiştir. Savaşın mağdur ettiği Osmanlı çocuklarına sahip çıkılması anlayışından hareketle dârüleytam açılması gerektiğini düşünen dönemin Maarif nazırı Ahmed Şükrü Bey, meseleyi Harbiye nazırı ve başkumandan vekili Enver Paşa ile Dahiliye nazırı Talat Paşa'ya da açmış ve onların da desteğinin alınması suretiyle dârüleytamların açılması kararlaştırılmıştır. Dârüleytamların nasıl idare edileceği, eğitim politikası ile eğitim içeriğinin belirlenmesi işleriyle ilgilenmesi için Kastamonu mebusu ve Dârülmuallimât Müdürü İsmâil Mâhir Bey görevlendirilmiştir. Başlangıçta sadece İstanbul'da açılan dârüleytamlar zamanla ihtiyaç duyulan vilayet ve müstakil sancaklarda da en az birer tane olmak üzere açılmışlardır.

Dârüleytamların bina ve araç gereç ihtiyaçları büyük oranda o sıralarda kapitülasyonların kaldırılmasının sağladığı imkânla, savaşılan devletlere ait okul vb. birtakım müesseselere el konularak dârüleytamlara tahsis edilmesi ile karşılanmıştır. Eylül 1915 tarihinde çıkarılan geçici bir yasa ile masraflarını karşılaması için dârüleytamlara birtakım vergi gelirleri tahsis edilmiştir. Bu vergiler şüheda vergisi olarak da adlandırılmıştır. Dârüleytamlara kimlerin alınacağı ve kimlerin öncelikli olacağı hususu bir süre tartışılmış, 1916 yılının başlarında yerleştirilecek öğrencilerin nitelikleri belirlenmiştir. Dârüleytamların zamanla sayılarının artması ve idaresinde karşılaşılan güçlükler yüzünden tek bir merkezden yönetilmeleri uygun bulunmuş Nisan 1917'de Maarif Nezareti'ne bağlı fakat ayrı bütçesi olan Dârüleytamlar Genel Müdürlüğü kurulmuştur.

Bu arada savaşın zorlukları dârüleytamları da etkilemiş, 1917 yılının ortalarına gelindiğinde hem İstanbul hem de taşra dârüleytamları yeni kayıt alamaz hale gelmişlerdir. Kuruluşu sonrası birkaç yıl içerisinde dârüleytamlardaki çocuk sayısı 15-16.000'li rakamları bulmuşken, savaşın yol açtığı ekonomik sıkıntılar sebebiyle 1917 yılı sonlarında öğrenci sayıları 11.000'li rakamlara kadar düşmüştür. Ayrıca taşra dârüleytamlarının tasfiye edilerek mevcut öğrencilerinin İstanbul'a nakledilmeleri zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda dârüleytamlara kapasitelerinin üzerinde öğrenci kabulleri salgın hastalıklara da yol açmıştır.

Tasfiye edilen taşra dârüleytamlarındaki öğrenciler ya ailelerine iade edilmiş ya da İstanbul'daki dârüleytamlara aktarılmıştır. Bu suretle Edirne ve Bursa'daki dârüleytamlar hariç diğer dârüleytamların İstanbul'a nakli gerçekleştirilmiştir. Ancak nakil kararına rağmen Sivas, Antep, Kilis gibi yerlerde de dârüleytamların varlığını bir süre daha sürdürdüğü anlaşılmaktadır.

Mondros Antlaşması sonrası İstanbul Dârüleytam Müdüriyeti'ne bağlı yedi dârüleytam mevcuttu. İtilaf devletlerinin İstanbul'a dönüşü ve 1914'te el konulup dârüleytam olarak tahsis edilen binalarının tahliyesini istemeleri sonucu, bu dârüleytamlardaki öğrenciler boş bulunan saraylara yerleştirilmiştir. Bilahare 1920 yılı sonlarında İstanbul'daki dârüleytamlarda bulunan öğrencilerin Üsküdar'daki Validebağı Kasrı'nda birleştirilmeleri kararlaştırılmış, bu karar ancak 1922 yılında hayata geçirilebilmiştir. Bu arada Ekim 1920'de dârüleytamların Maarif Nezareti'nden ilişiği kesilerek Dahiliye Nezareti'ne bağlanmıştır. Bir süre sonra masraflarının karşılanamamasından dolayı dârüleytamların tasfiyesi kararlaştırılmıştır. İstanbul'daki dârüleytam çocukları Şehir Yatı Mektebi'nin idaresine bırakılmışlardır. 1926'da dârüleytamlar tamamen kapatılmıştır.

Dârüleytamlardaki eğitime bakıldığında, bu kurumların gayesi, şehit çocukları başta olmak üzere yetim ve kimsesizlere talim ve terbiye vermek, onları ülkeye yararlı insanlar olarak yetiştirmek olarak belirlenmiştir. Din ve vatan sevgisinin güçlendirilmesi ve yeteneklerine göre ülkenin ihtiyaç duyduğu alanlarda teorik ve uygulamalı eğitimden geçirilmeleri arzulanmıştır. Dârüleytam kelimesinin "yetimler evi" anlamını taşıması, bunların yanlış bir yorumlama ile sadece birer barınma yeri gibi görülmelerine yol açmıştır. Oysa bu kurumlar Maarif Nezareti'ne bağlı olup ilköğretim müfredatına tâbi tutulmuşlardır. Dârüleytamlar diğer yetim evlerinden farklı olarak sadece barınma hizmeti vermemişler, bunun yanında çocuklara hayatlarını kazanacak bilim ve sanat öğretmeye de çalışmışlardır.

Dârüleytamlarda verilen eğitim başlıca üç alanda yoğunlaşmıştır. Bunlar ilköğretim, ziraat/tarım ve sanayi/sanat eğitimleridir. Genel itibariyle ilköğretim okulu niteliğinde olan dârüleytamların bünyesinde ana sınıfları da bulunmaktaydı. Kız dârüleytam şubelerinde iki-yedi yaş arasındaki çocuklara Anaokulları Nizamnamesi doğrultusunda anaokulları eğitimi verilmiştir. Yedi yaş ve üzerinde olanlar ise Tedrîsât-ı İbtidâiye Kanûn-ı Muvakkati ile Mekâtib-i İbtidâiye Talimatnamesi kapsamında ilköğretim eğitimine tâbi tutulmuşlardır. On üç yaş ve üzeri çocukların bulunduğu sanayi sınıflarında ise sanayi okulları müfredat ve mevzuatına uygun eğitim verilmiştir.

Maarif Nezareti'nin Nisan 1918'de dârüleytam şubelerine gönderdiği bir yazıda, dârüleytamlara dair geçici talimatname gereğince bu kurumlarda ilk önce öğrencilerin talim ve terbiyesinin gaye edinildiğine dikkat çekilmiş, sanayi ve ziraata ait işlerin yaşları on üçü aşan çocuklara özgü olup, talim ve terbiyenin aksatılmaması şartıyla belirlenen zamanlarda yapılabileceği üzerinde durularak, maarif idarelerinin bu konuda dikkatli olmaları konusunda uyarıda bulunulmuştur. İlköğretimi tamamlayan ancak başka okulların sınavlarına girmeyen, girse de kazanamamış olan öğrenciler kız ve erkek olarak ayrılıp, istek ve kabiliyetleri göz önünde tutularak, ziraat ve sanayi şubelerinde uygulamalı eğitim ağırlıklı olmak üzere eğitimlerini sürdürmüşlerdir.

Dârüleytamların erkek şubelerinde marangozluk, kunduracılık, terzilik, ziraat gibi sanatlar ve meşgaleler öğretilirken, kız şubelerinde ise dikiş, nakış, biçki, örgü, dantel ve dokuma gibi el işleri öğretilmesine ağırlık verilmiştir. Kızlara sanayi/sanat eğitiminin sınırlı yapıldığı kurumlarda erkek öğrencileri bir sanatla teçhiz etmek, kız öğrencileri ise iyi bir ev kızı olarak yetiştirmek amaçlanmıştır.

Dârüleytam öğrencilerinin mesleğe ayrılması hususu Dârüleytamlar Genel Müdürlüğü'nün dikkatle üzerinde durduğu bir konudur. Bu çerçevede öğrencilerin, "istidat ve kabiliyet, hissiyat, zekâ, dikkat, tasavvurat, muhâkemât-ı karar, hıfz, tahayyülât, irade, teşebbüs, sebat ve ahvâl-i saire" gibi davranış ve hareketlerinin gözlenerek mesleğe yönlendirmelerinin yapılması dârüleytam şubelerinden talep edilmiştir.

Dârüleytamlar içinde ilköğretim aşamasını tamamlayanların yine sınav sonucu ve kabiliyetlerine göre yatılı kız ve erkek öğretmen okulları ile yatılı sultânîlere kayıtlarının yapılması da uygun görülmüştür. Ağırlıklı olarak Edirne Dârüleytamı başta olmak üzere öğretmen okullarına yönlendirilmeleri yoluna gidilmiştir. Böylece çocukların kısa sürede geçimlerini sağlayabilecek imkâna kavuşturulmaları amaçlanmıştır.

Bazı dârüleytamlar ise belirli alanlarda uzmanlaşmışlardır. İzmit Bahçecik Dârüleytamı ipek böcekçiliği, Akmeşe Dârüleytamı ziraat alanında yoğunlaşmıştır. On beş yaş üzeri kızlar dârüleytamların ana sınıflarında görevlendirilmişlerdir. Resim sanatına yeteneği olanlar Sanâyi-i Nefîse Mektebi'ne yönlendirilmişlerdir. Bazı dârüleytam mezunlarının dârüleytamlardaki öğretmen kadrolarında istihdam edilmesi de söz konusu olmuştur.

Diğer eğitim kurumlarında olduğu gibi dârüleytamlarda da genç dernekleri oluşturulması ve beden eğitimi derslerinin özenle yapılması istenmiştir. Ayrıca silah talimleri de ihmal edilmemiştir. Bu tür adımlarla Balkan savaşları ve ardından yaşanan I. Dünya Savaşı'nın bir yansıması olarak küçük yaştan itibaren milletin fertlerinde millî hisleri güçlendirme ve onları savaşa hazır hale getirme politikasının güdüldüğü anlaşılmaktadır.

Avrupa'da tahsil imkânlarından dârüleytam öğrencileri de yararlandırılmıştır. Bu çerçevede Osmanlı Devleti'nin ihtiyaç duyduğu alanlarda çok sayıda dârüleytam öğrencisi başta Almanya olmak üzere Avrupa'da sanayi kuruluşlarında özellikle madencilik alanındaki işlerde bilgi ve beceri sahibi kılınarak yetiştirilmeye çalışılmıştır. İyi düşünülen bu projeden gerek savaş yıllarının zorlukları gerekse öğrencilerin büyük çoğunluğunun bulunduğu Almanya'nın savaştan yenilgiyle çıkması sonucu arzulanan düzeyde fayda temin edilememiştir. Bunun yanında öğrenci göndermede görülen plansızlık ve denetim eksiklikleri ile öğrencilerin yurt dışında çeşitli sebeplerle uyum sorunları yaşamaları da bu sonuca tesir eden bir başka neden olmuştur.

Kaynakça

BOA. MF.EYT. 1/116, 1917; MF. EYT. 7/29, 03.06.1917; MF. MKT. 1233/55, 16.04.1918.

As, İzzettin. Bir Sosyal Hizmet Kurumu Olarak Darüleytam. Dr.T, İstanbul Üniversitesi, 2020.

Batır, Betül. İkinci Mesrutiyet’ten Tevhid-i Tedrisata Türkiye’de İlköğretim (1908-1924). Dr.T, İstanbul Üniversitesi, 2007.

“Dârüleytâm”. İkdam. sy. 6846, 5 Mart 1916, s. 1.

Kıranlar, Safiye. Savaş Yıllarında Türkiye’de Sosyal Yardım Faaliyetleri (1914-1923). Ankara 2013.

Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi. Devre 3, Cilt 1, 14. İnikat, 6 Aralık 1917, s. 194.

Mekâtib-i İptidaiye Ders Müfredatı. İstanbul 1913.

Müezzinoğlu, Ersin. Bir İttihatçı Eğitimci Ahmet Şükrü Bey. Dr.T, Erciyes Üniversitesi, 2012.

a.mlf. “I. Dünya Savaşı Esnasında Yetim ve Öksüz Çocukların Himayesi ve Eğitimi: Darüleytamlar”. History Studies. 4/1 (2012), s. 399-417.

a.mlf. “Yabancı Ülkelerdeki Osmanlı Öğrencilerinin Teftişi, Heyet-i Teftişiyenin Teşekkülü ve İlk Raporu”. Prof. Dr. Mustafa Keskin Armağanı. ed. R. Kılıç. İstanbul 2014, s. 769-781.

Nuhoğlu, Hidayet Y. “Dârüleytâm”. DİA. 1993, VIII, 521.

Okur, Yasemin. Darüleytamlar. YLT, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, 1996.

Özalp, Reşat. Millî Eğitimle İlgili Mevzuat (1857-1923). İstanbul 1982.

Özkan, Salih. “Türkiye’de Darüleytamların Gelişimi ve Niğde Darüleytamı”. Türkiyat Araştırmaları Dergisi. sy. 19 (2006), s. 211-229.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/daruleytam

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

DÂRÜLEYTAM (1914-1926)

Yetim ve kimsesizlerin kaldığı ve eğitim gördüğü kurum.