Şekaik yazarı, çok yönlü âlim.
Şekaik yazarı, çok yönlü âlim.
Bursa'da doğdu. Babası Muslihuddin Mustafa Efendi başta olmak üzere, amcası, dayısı ve muhtelif hocalardan dersler alarak eğitimini tamamladı.
1525 yılında Dimetoka Medresesi'nde müderrisliğe başladı. Daha sonra 1527'de İstanbul'da Hacıhasanzâde Medresesi'nde, 1530'da Üsküp'teki İshâkiye Medresesi'nde, 1536'da İstanbul'daki Kalenderhane Medresesi'nde, 1537'de İstanbul'daki Vezir Mustafa Paşa Medresesi'nde, 1539'da Edirne'deki Çifte Medreselerin ve İstanbul'daki Semân Medreselerin birinde, 1544'te Edirne'deki Sultan Bayezid Han Medresesi'nde dersler vermiştir. 1545'te Bursa'da kadı olan Taşköprizâde iki sene sonra 1547'de tekrar Semân Medreselerine müderris olarak döndü. 1551'de İstanbul'da kadılık görevine başlamış, 16 Nisan 1561'de vefat etmiş ve Fatih Camii civarındaki Âşık Paşa Tekkesi Mescidi karşısında bulunan Seyyid Velâyet Türbesi haziresine defnedilmiştir.
Bilimlerin tasnifini ve konularını ele aldığı Mevzûâtü'l-Ulûm adlı eserinin girişinde Taşköprizâde ilmin, ilim öğrenmenin ve öğretmenin faziletlerini âyet ve hadislerle ele alarak eğitimin önemine açık bir şekilde vurgu yapar.
İlim öğrenecek insanları üç gruba ayırır: Biri yaşı altmışı geçen yaşlılardır. Bunların yaşlarına uygun öğrenme yolu riyazet olup doğal yeteneklerinin izin verdiği oranda bilginin Allah tarafından verilmesini beklemeleri gerekir. İkinci grup aklı ve kavrayışı kıt gençlerdir. Akılları yetersiz olduğundan eğitim açısından yaşlılar gibidir. Üçüncü grup ise zeki gençlerdir. Bunlar ilim öğrenmeye kabiliyetli, karakterleri ise gerçekleri anlamaya müsaittir.
Taşköprizâde ideal bir öğrenci nasıl olmalıdır, öğrenmeye talip olanda aranacak şartlar nelerdir sorusuna Antik Yunan filozofları Zenon, Sokrat, Eflatun ve Aristo'dan alıntılar yaparak cevap verir: Genç ve sağlam karakterli olmalı, dünyevi lezzetlere rağbet göstermemeli, ilmi o derece sevmeli ki başka bir şeyi ona tercih etmemeli, doğru sözlü olmalı, dindar olmalı, halkının değerlerine saygılı olmalıdır. Kötü ahlaklı olmamalı, merhametli davranmalı, yemeye içmeye düşkün olmamalıdır.
Eğitimde muallim-talebe ilişkilerinden de bahseden Taşköprizâde her iki tarafta bulunması gereken onar özellik açıklar.
Öğrenci öncelikle nefsini manevi kirlerden, kötü huylardan arındırmalı ve iyi huylarla süslemelidir. Bu diğer bütün vazifelerden önce gelir. Öğrenci ihlaslı olup ilmi Allah için öğrenmelidir ve elde edeceği ilimle Allah için çalışacağına niyet etmelidir. Hz. Peygamber'in "Ameller niyetlere göredir" hadisinden hareketle Taşköprizâde, eyleme yönelik olmayan ilmi istemenin boşuna olduğunu söyler ve "İnsan kendini tamamen ilme vermedikçe ilim ona bir parçasını dahi vermez" sözünü hatırlatır. Öğrenci öğrenmeye hevesli ve azimli olup tembellik ve gevşekliği terketmelidir.
Öğrenci bir şeyi öğrenirken bıkkınlık gelir, usanır ve yorulursa yöntem olarak konuyu değiştirmek ve bir başka şeyle meşgul olmalıdır. Ayrıca ömrün gençlik zamanları öğrenmeye ayrılmalı ve çalışmaları sabahın erken saatleri ile akşam ve yatsı arasında yapmalıdır.
Öğrencinin bir diğer görevi nasihat eden, nesebi temiz, meşgalesi olmayan, dindarlığı ve takvası bilinen, yaşlı ve insanlar arasında tanınan bir öğretmeni seçmektir. Taşköprizâde bununla öğrencinin ne okuduğundan önce kimden okuduğunun önemli olduğuna dikkat çeker. Öğrenci iyi bir öğretmen bulmak için gerekirse uzak memleketlere gitmeli, bulduğunda ise hastanın doktorun sözünü dinlediği gibi hocasının her sözünü dinlemelidir. Ömrünü kendisine bir harf öğretenin hizmetine vermeli, onu sevmeli, yanında alçak gönüllü olmalı ve daima ona duada bulunmalıdır. Hocanın hakkı, anne baba ve diğer müslümanların hakkından önce gelir.
Taşköprizâde "İnsanlar bilmedikleri şeyin düşmanıdır" sözünü hatırlatarak öğrencinin her ilmin gayesi ve yöntemi hakkında bilgi sahibi olmasını tavsiye eder. Daha sonra ömür ve şartlar el verdiği müddetçe her birinde derinleşmeye gayret etmelidir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken husus bir konuyu iyice öğrenmeden diğerine geçmemelidir, aksi halde öğrenci ikisinden de mahrum kalabilir. Öğrenmeye en önemlisinden başlamak ve önem sırasına göre öğrenme sürecini devam ettirmek gerekir.
Taşköprizâde ders çalışma yönteminin nasıl olacağını da ele alır ve öğrencinin arkadaşları ile müzakere ve münazara yoluyla, yani tartışma usulüyle ders çalışması gerektiğini vurgular. Her yeni gün kendi meşgalesi ile geldiği için öğrenci bugünün çalışmasını yarına bırakmamalı, o günün işini ertelememelidir.
Muallim öncelikle Allah rızası için öğretmeli; öğretmekten gayesi gösteriş, makam elde etmek ve herkesten saygı beklemek olmamalı, öğrencilerini kendi çocukları gibi kabul etmelidir. Öğrenci de hocasının hakkının babasının hakkından daha büyük olduğunu bilmelidir, çünkü hoca sonsuz hayata baba ise geçici hayata vasıta olmaktadır.
Muallim öğrettikleri için bir karşılık, ücret almamalı, öğrencilerinin dünya malına karşı olan aç gözlülüklerini gidermeli ve ihtiyaç sahibi olanlarını kendine yakın tutmalıdır. Öğrenciyi kötü davranışlardan sakındırmak için onlara öğüt vermekten kaçınmamalı ve öğrencilere yapabileceğinden fazla ödev vermemeli, öğrenciye önemli olan bilgiyi öğretmekle başlamalıdır. Öğrencisinin mizacına ve zihnine uygun olan ilmi ona öğretmeli ve yeteneğine uygun, dereceli bir öğretim yapmalıdır.
Öğretmenin bir başka vazifesi küçük çocukları ilim öğrenmeye, öğretime, özellikle ezberlemeye teşvik etmektir. Küçükken yapılan ezber taşa işlenen, büyükken yapılan ise suya işlenen nakış gibidir. Konular da çocukların anlama kapasitesine göre anlatılmalı ve öğretilmelidir. Öğretmenin söylediklerinin yaptıklarına aykırı olmaması, sözü özüne uygun olması gelir. Öğrenciye yapmasını emrettiği şeyleri önce kendisi yapmalıdır ki etkili olsun, çünkü insanların çoğu söyleyenin haline bakıp onu taklit ederler.
Taşköprizâde son olarak ders vermenin adabını ele alır ve öğretmenin ders verirken öfkesine hâkim olup hemen öfkelenmemesini, dersine şaka karıştırmamasını, derste gülmemesini ve oyun oynamamasını, öğrencinin ne kavradığını anlamak için sınav yapmasını, derse iyi hazırlanmasını, başlangıç seviyesindekilerle zor konuları ele almamasını, kolaydan zora giden bir yol takip etmesini, ileri seviyedekilerle zor konularda uzun uzun derinlemesine müzakere etmesini, öğrencilerin ihtiyaç duydukları konuları ele almasını, her sınıfın seviyesine göre ders anlatmasını, hata ve kusur aramaya, inat ve aksilik kastıyla sorulan sorulara cevap vermeye kalkışmamasını tavsiye eder.
Taşköprizâde ayrıca öğretmene yeme içme ve giyim kuşamda aşırıya gitmeyip, ev ve eşya konusunda gösterişe yer vermemesini, sade bir hayat sürmesini hatırlatır.
Çok yönlü bir Osmanlı âlimi olan ve eserlerini Arapça kaleme alan Taşköprizâde'nin Miftâhu's-Saâde, Şekaiku'n-Nu'mâniyye, Âdâbü'l-Bahs, el-Meâlim adlı eserleri başta olmak üzere çeşitli alanlarda seksene yakın kitabı bulunmaktadır.
Bayraktar, M. Faruk. İslâm Eğitiminde Öğretmen-Öğrenci Münasebetleri. İstanbul 1994, s. 170-171, 289-290.
Çamdibi, Hasan Mahmud. “Taşköprüzâde Ahmed’e Göre Muallimin Nitelikleri ve Görevleri I”. Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi. sy. 4 (1997), s. 201-207.
İbrahimoğlu, Büşra Yaman. Taşköprülüzade Ahmet Efendi’nin Eğitim Anlayışı. YLT, Marmara Üniversitesi, 2001.
Korlaelçi, Murtaza. “Taşköprülüzade’nin Eğitim ve Felsefe Anlayışı”. Taşköprülü Zade Ahmet Efendi 1495-1561. Kayseri 1992, s. 25-42.
Musa, Süleyman Hüseyin. el-Fikru’t-Terbevî inde Ahmed b. Mustafa b. Halil eş-Şehîr bi-Taşköprizâde. YLT. Gazze 1998.
Taşköprizâde Ahmed b. Mustafa. Miftâhu’s-Saâde ve Misbâhu’s-Siyâde fî Mevzûâti’l-Ulûm. Kahire 1968, I, 13-65.
a.mlf. eş-Şakâiku’n-Nu‘mâniyye fî Ulemâi’d-Devleti’l-Osmâniyye: Osmanlı Âlimleri. haz. Muhammet Hekimoğlu. İstanbul 2019, 851-865.
a.mlf. Mevzûâtü’l-Ulûm. çev. Kemaleddin Mehmed Efendi. İstanbul 1313, I, 27-110, 114.
Zey‘ûr, Ali. ed-Dirâsât bi’l-Ayniyye li’l-Akli’l-Amelî fi’l-Usûri’l-Arabiyyeti’l-Osmâniyye: Nusûs Taşköprizâde fi’t-Terbeviyyât ve’l-Ahlâk ve İlmi’l-Mukaddimât. Beyrut 1993.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/taskoprizade-ahmed-efendi
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
Şekaik yazarı, çok yönlü âlim.