A

KÂBİL

Afganistan’ın başkenti olan tarihî şehir.

  • KÂBİL
    • Muhammed Bilal ÇELİK
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 08.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/kabil
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    KÂBİL
KÂBİL

Afganistan’ın başkenti olan tarihî şehir.

  • KÂBİL
    • Muhammed Bilal ÇELİK
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 08.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/kabil
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    KÂBİL

Kuzeyde Hindukuş dağları, batı ve güneybatıda Pağman dağ silsilesinin çevrelediği bir havzada kurulmuştur. Kuzeyinden Pençşir, güneyinden Kâbil nehirleri akar. Dağların arasında derin vadiler oluşturarak Tarihî İpek yoluyla meşhur Kral yolunun stratejik noktasında İdil-Ural, Türkistan, Hindistan ve İran arasında önemli bir menzildir.

Geçmişini takriben 3500 yıl geriye götürmenin mümkün olduğu şehir, bir dönem Zerdüştîlik, Budizm ve Hinduizm'in önemli merkezlerinden idi. Kâbil ismini kaynaklarda belirgin bir şekilde milattan sonra VIII. yüzyıldan itibaren görmek mümkündür. VII. yüzyıl sonlarında Arap orduları havzayı zaptetse de 870 yılına kadar Kâbil'i önce Hinduşâhîler, ardından da Türkşâhîler yönetmişlerdir. Bu süre zarfında şehir İslamlaşmış ve 870 yılında da Saffârîler'in kontrolüne girmiştir.

Şehir İslamlaşmasından sonra çoğunlukla Türk hanedanlar tarafından yönetildi ve Sâmânîler, Gazneliler, Selçuklular, Gurlular ile Hârizmşahlar burada hüküm sürdüler. 1220 yılında Moğol ordularının büyük tahribine uğrayan Kâbil, sonrasında Çağatay ulusunun bir parçası oldu. Moğol istilasının şehre en büyük etkisi halkın bir kısmının Hindistan'a göç ederek burada kurulan Delhi Sultanlığı'na katkı sağlamasıdır.

Çağatay Hanlığı'ndan sonra Timurlu Devleti'nin bir parçası olan şehir, zamanla Timurlu Devleti'nin ticaret merkezlerinden biri haline gelerek önemini korudu.

Emîr Timur'un beşinci göbekten torunu olan Bâbür Şah, 1503'te Özbekler karşısında yenilgiye uğrayınca Kâbil'e sığınmış, burası onun neredeyse Hindistan'ı fethine kadar tek ikamet merkezi, bir çeşit başşehri olmuştur. Bâbür, Hindistan'da devlet kurmasına rağmen Kâbil ile ilişkisini hiç kesmemiş, Hatırat'ında ona önemli bir yer ayırmış, vefat ettiğinde de buraya defnedilmiştir.

Bâbürlü hanedan üyelerinin Kâbil ile bu yakın ilişkisi hep devam etse de Hint alt kıtasına yapılan seferler, sonrasında burası daha çok Safevî ve Buhara Hanlığı ile yapılan savaşlarda üs vazifesi görmüştür.

İbn Battûta'nın belirttiğine göre "Afgan" olarak nitelediği Peştûnlar'ın Moğol istilasından sonra Kâbil'de yaşamaya başlamaları, XVIII. yüzyılda onların Kandehar merkezli ilk Afgan devletini kurmaları sonucunu doğurmuştur. Ancak Peştûnlar bölgenin tâbi olduğu Hindistan coğrafyasında hüküm süren Bâbürlü Devleti ile değil de daha çok İran coğrafyasında hüküm süren Safevî Devleti ile ilgilenmişler ve 1722-1727 yılları arasında İran'a da hâkim olabilmişlerdir. Sonunda Nâdir Şah Afşar işgali sonlandırarak 1738'de Kâbil'i ele geçirmeyi başardı. Nâdir Şah'ın 1747'de suikasta uğramasını müteakip Afgan Ahmed Şah Abdalî Kandehar'da hükümdar ilan edilse de oğlu Timur Şah (1773-1793) döneminde başkent Kâbil'e taşındı.

XIX. yüzyılda İngiltere ile Rusya arasındaki Türkistan'a hâkim olma mücadelesinin uygulama sahası, genelde Afganistan toprakları, daha çok da Kâbil şehri oldu. 1839-1842 ile 1878-1880 yılları arasında yapılan Afgan-İngiliz savaşlarında şehir ciddi şekilde zarar gördü. XIX. yüzyılın ortalarında nüfusu takriben 5000 hane olup Peştûnlar'la birlikte Türkmenler nüfusun neredeyse yarısını oluşturdular.

XIX. yüzyılın son döneminde yönetimin merkezîleşmesi ve yeni bir sarayın da yapılması ile Kâbil şehri nispeten büyüdü. Emîr Emânullah (1919-1929) zamanında şehir planlaması yapıldı. Ancak Emânullah Türkiye ziyareti sırasında başkentin İstanbul'dan Ankara'ya taşınmış olmasını görerek bundan aldığı ilhamla o da Kâbil'in güneybatısına modern bir şehir inşa ettirmeye karar verdi. Çok kısa sürede yeni şehir ortaya çıktı. Ancak sonraki elli yıl boyunca yeni şehre inşa edilen binalar kamu binalarına dönüştürüldü ve böylece yeni şehir eski şehre entegre edilmiş oldu.

Sovyetler'in 1955'ten itibaren şehrin modernizasyonu için yaptığı katkıların zamanla yoğun bir propagandaya dönüşmesi isyanlara sebep olsa da Sovyetler kontrolü bırakmayarak sonunda 27 Aralık 1979 tarihinde ülkeyi işgal etti. Ekonomik çalkantılar Sovyetler'in 1989 yılında Afganistan işgalini sonlandırmasına sebep oldu. Bu arada Sovyet desteği ile ayakta duran Necîbullah hükümeti de devrilmiş Kâbil'i tam anlamıyla harabeye dönüştüren iç savaş ortaya çıkmıştı. Sonunda, 27 Eylül 1996 tarihinde Tâliban Kâbil'i ele geçirerek Afganistan İslam Emirliği'ni ilan etti. Kasım 2001 tarihinde şehir Amerika Birleşik Devletleri ordusu tarafından kuşatılsa da Tâliban direnmekten vazgeçmedi. Sonunda 2021'de Amerika, ülkeyi tekrar Tâliban'a terketti.

IX ve X. yüzyıl İslam coğrafyacıları Kâbil'in ticarî önemine vurgu yaparak buranın başta müslümanlar, Hindular ve yahudiler olmak üzere şehirde farklı kimlik ve kültürlerin bir arada yaşadığını tasvir ederler. Moğol istilası darbe vursa da Timurlular döneminden itibaren başlayan toparlanma XVI. yüzyılda şehrin eski ihtişamına kavuşmasını sağladı.

1747 yılında Dürrânî İmparatorluğu'nun ortaya çıkışıyla birlikte başkent olan şehirde XIX. yüzyılın başında büyük bir ipek sanayisi kuruldu ve ipekçilikte ciddi başarılar elde edildi. Kâbil uluslararası transit ticarette de önemli bir geçiş noktasıydı. Ancak zaman ilerledikçe Kâbil önemini kaybetmeye başladı. 1839'da Afgan-İngiliz savaşının başlamasıyla Kâbil'in ticaret merkezleri yakılıp yıkıldı.

XX. yüzyılın başında sanayi tamamen devlet elinde iken 1930'lardan itibaren özel teşebbüs de ortaya çıkmaya başladı. 1980 ile 2005 yılları arasında siyasî istikrarsızlık başkent Kâbil'i de çok etkiledi.

XX. yüzyıla kadar Kâbil'de eğitim konusunda sistematik bilgi mevcut değildir. Ancak İslam'ın bölgede yayılmasıyla şehirde geleneksel mektep ve medrese eğitimi verilmeye başlandığını söylemek mümkündür. Hoca Ubeydullah-ı Ahrâr 1490'da ölmeden önce Kâbil'de bulunan bir cami ve medresenin iaşesi için şehirdeki topraklarını vakfa dönüştürmüştür.

XX. yüzyıla kadar geleneksel mektep ve medrese eğitiminde Kur'an-ı Kerim'in yanında Arapça öğretilmekte, Yusuf ve Züleyha, Dîvân-ı Meşreb, Leyla ile Mecnun, Hamse ve Mebde-i Nûr gibi eserler okutulmaktaydı. Emîr Şîr Ali'nin ikinci döneminde (1868-1879) devlet tarafından Afganistan'da ilk defa harbiye ile mülkiye okulu açılmış ve hocaların maaşı ile öğrencilerin yurt ikametleri gibi masraflar devlet bütçesinden karşılanmıştır.

Habîbullah Han (1901-1919) döneminde eğitimde ciddi adımlar atılmıştır. 1903'te açılan Habîbiye Okulu'nda dört yıl ilkokul, üç yıl ortaokul ve üç yıl lise bir arada olup ilk aşamada 400 öğrenci eğitim görmüştür.

Emânullah Han (1919-1929) döneminde ise ilk defa kızlara modern eğitim verilmiştir. 1922'de Eğitim Bakanlığı kurulmuş, yüzlerce öğrenci dış ülkelere gönderilmiştir. Bunlar arasında kız öğrenciler de mevcuttur. Ayrıca İstiklal Lisesi (1922), Emânî Lisesi (1924) ve Gazi Lisesi (1928) gibi okullar eğitime başlamıştır. Muhammed Nâdir Şah (1929-1933) döneminde Fransa ve Almanya, ülke yöneticilerinin yetişmesi için eğitim kurumlarına yatırım yapma kararı alınca bu çerçevede 1932'de Kâbil Üniversitesi ismiyle şehrin ilk üniversitesi kurulmuştur. Afganistan Krallığı'nın son hükümdarı Muhammed Zâhir Şah (1933-1973) döneminde, 1935 yılında ülkede açık olan ve eğitim veren kırk üç okulun on dokuzu Kâbil'de hizmet vermekteydi. 1937 yılında ise Kâbil'de Edebî Encümen ve Peştu Dili Encümeni açılarak devlet memurlarına resmî dil olan Peştuca öğretilmek amaçlanmıştır. 1964 anayasası ile de Peştuca, Darice ile birlikte Afganistan'ın resmî dili olmuştur.

İleride Kâbil Üniversitesi'ne bağlanacak olan fakültelerden 1944'te Edebiyat Fakültesi, Şeriat Fakültesi, 1956'da Ziraat ve Mühendislik fakülteleri, 1963'te Eğitim Fakültesi açılmıştır. 1980'lere gelmeden de Kâbil Üniversitesi'nde yüksek lisans ve doktora eğitimleri başlamıştır. Açılan diğer fakültelerle birlikte Eğitim Bakanlığı'na bağlı olarak eğitim öğretimine devam eden üniversite 1946 yılında özerk bir yapıya kavuşsa da 1977 yılında bütün üniversiteler Yüksek Eğitim Bakanlığı bünyesine alınmıştır. Bugün Kâbil'de dördü devlet olmak üzere elliden fazla üniversite ve yüksekokul eğitim vermektedir.

Kâbil Üniversitesi bünyesinde ilk olarak sadece Tıp Fakültesi açılarak 1931'de kurulmuş, ilk öğrenci alımını ise 1932'de yapmıştır. Tıp Fakültesi'nin kurucusu ve ilk yöneticisi Türkiye'de eğitimini tamamlamış olan Rıfkı Kâmil'dir. Yine Kâbil Üniversitesi'nde profesör olarak görev yapmış olan Gulâm Muhammed Niyâzî (1932-1979) ve Burhâneddin Rabbânî (1940-2011) gibi isimler Afganistan'da gelişen mücahit hareketinin önde gelen temsilcileri olarak tanınmışlardır.

2018 yılına ait bir istatistiğe göre, Kâbil'de 372 devlet, 856 özel okul vardı. Bu okullarda 1.343.241 öğrenci bulunmakta, bunların 1.117.978'i devlet okullarında (589.758 erkek, 528.217 kız), 225.266'sı (147.857 erkek, 77.409 kız) ise özel okullarda eğitim görmekteydi. Bu okullarda 11.790'ı erkek, 28.341'i kadın toplamda 40.131 öğretmen eğitim vermekteydi.

Şehirde Abbâsîler ve Gazneliler döneminden itibaren kütüphaneler varlık göstermiş, Dürrânîler döneminde kütüphanecilik daha da gelişmiştir. 2001'e kadarki Tâliban döneminde dinî içerikli kitaplara mahsus kütüphaneler dışında diğer kütüphaneler büyük oranda tahrip edilmiştir. Ancak 2001'den itibaren başta üniversite kütüphaneleri olmak üzere şehirde 100'ün üzerinde kütüphane açılmıştır. Üniversite kütüphaneleri dışında en önemlisi 1957'de kurulan Kâbil Halk Kütüphanesi'dir. Bir diğer önemli kütüphane de Afganistan Bilimler Akademisi Kütüphanesi'dir. Bu kütüphanelerde başta Gazneliler, Timurlular ve Bâbürlüler olmak üzere farklı tarihî dönemlere ait çok değerli yazma eser, belgeler, gazeteler ve koleksiyonlar bulunmaktadır.

Kâbil'in en önemli müzesi Kâbil Ulusal Müzesi olup 1918'de açılmıştır. Başlangıçta sadece el sanatları ve el yazması birçok Kur'an-ı Kerim'in bulunduğu müzeye zamanla Afgan krallarının hediye ettikleri ile kazılardan çıkarılan pek çok nadide eser de konulmuştur.

15 Ağustos 2021 tarihinde Tâliban'ın yönetimi devralmasıyla eğitim bundan ciddi mânada etkilenmiş ve altıncı sınıf üstü kız çocuklarının okumasına kısıtlamalar getirildiği gibi pek çok okul da kapanmak zorunda kalmıştır.

Kaynakça

Barfield, Thomas. Afganistan: A Cultural and Political History. Princeton-Oxford 2023.

De Planhol, Xavier, “Kabul Historical Geography”. Encyclopaedia Iranica. 2009, XV/3, s. 282-303.

Gazi Zahîreddin Muhammed Babur. Baburnâme. çev. R. R. Arat. İstanbul 2006.

Green, Nile (ed.). Afghanistan’s Islam: From Conversion to the Taliban. California 2017.

Hayri, Aysultan. Afganistan’da Türkçe Eğitiminin Tarihi. YLT, Gazi Üniversitesi, 2007.

https://km.gov.af/files/makatib-bakhshikhososi.pdf (Erişim tarihi: 04.09.2023).

Jamal, Ahmad Shuja – Maley, William. The Decline and Fall of Republican Afghanistan. London 2023.

Kavas, Ahmet. “Kâbil”. DİA. 2001, XXIV, 28-29.

Schinasi, May. Kabul: A History 1773-1948. çev. R. D. McChesney. Leiden 2016.

Vigne, Godfrey T. A Personal Narrative of a Visit to Ghuzni, Kabul, and Afghanistan, and of a Residence at the Court of Dost Mohamed. London 1843; Repr. Lahore 1982.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/kabil

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

KÂBİL

Afganistan’ın başkenti olan tarihî şehir.