A

EDEBİYAT FAKÜLTESİ

İstanbul Dârülfünunu bünyesinde kurulan beşerî ilimler fakültesi.

  • EDEBİYAT FAKÜLTESİ
    • Sevtap KADIOĞLU
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 15.09.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/edebiyat-fakultesi
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    EDEBİYAT FAKÜLTESİ
EDEBİYAT FAKÜLTESİ

İstanbul Dârülfünunu bünyesinde kurulan beşerî ilimler fakültesi.

  • EDEBİYAT FAKÜLTESİ
    • Sevtap KADIOĞLU
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 15.09.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/edebiyat-fakultesi
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    EDEBİYAT FAKÜLTESİ

Modernite öncesi anlayışında, ilimler bir bütünlük içinde ele alınıyordu. XVIII. yüzyıldan sonra belirginleşen modern zihniyet ve bilim dünyasında bilgi hiyerarşisi ve tasnifinde, öncesine göre ciddi farklılaşmalar ortaya çıktı. Öncelikle dinî ve aklî/seküler bilgi, sonrasında ise beşerî ve tabii bilim tasnifi yapıldı. Modernite öncesi akademi ve üniversitelerde her tür bilim bir arada tahsil edilirken, modern dönemde her ilmin okutulduğu bağımsız şubeler teşekkül etti. Özellikle XIX. yüzyılda üniversiteler yeniden kurumsallaşırken doğa bilimleri ve beşerî bilimler ayırımı yapıldı. Üniversiteler bu ilimlerden bazılarının ya da hepsinin farklı şubelerde müstakil olarak eğitim öğretimini yapmaya başladılar. Osmanlı Devleti'nde Batılı anlamda bir yükseköğretim (dârülfünun) planlaması 1845 yılında yapıldı ve faaliyete 1863'te başladı.

Bugün, sosyal bilimlerin önemli kurumsal yapılarından biri olan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin tarihi, Türkiye'nin ilk üniversitesi olan dârülfünunun kuruluşuna kadar geri götürülebilir. XVIII. yüzyılın başında Osmanlılar'da görülen Batı'ya yönelme, eğitim anlayışında da bazı değişikliklere sebep olmuş ve bunun sonucu olarak, Tanzimat döneminde Batı tarzı yeni bir yükseköğretim kurumu kurulması için girişimlerde bulunulmuştur. Dârülfünunda ilk dersler konferans şeklinde 1863 yılında verilmeye başlanmıştır. Bu dersler, büyük ilgi ile karşılanmış olmasına rağmen, derslerin verilmekte olduğu Nûri Paşa Konağı'nın 1865'te yanmasıyla sona ermiştir. Böylece bina, hoca ve ders kitabı yetersizliği sebebiyle bu teşebbüs sona ermiştir.

Dârülfünûn-ı Osmânî olarak adlandırılan ikinci dârülfünun ise 20 Şubat 1870 tarihinde öğretime başlamıştır. 1870-1873 yılları arasında kesintisiz eğitim verdiği anlaşılan bu ikinci dârülfünundan öğrenci mezun olup olmadığı bilinmemektedir. Ancak 1873 yılından sonra hakkında bilgi bulunmaması, dârülfünun kurma yolundaki bu ikinci teşebbüsün de sürekli olamadığını göstermektedir.

Osmanlı idarecilerinin dârülfünun kurma konusundaki ısrarları ve istekleri yaklaşık bir yıl sonra yeni bir teşebbüsle sonuçlanmış ve 1874 yılında Galatasaray Sultânîsi bünyesinde kurulan Dârülfünûn-ı Sultânî'nin; Hukuk Mektebi, Turuk ve Maâbir Mektebi ve Edebiyât-ı Âliye Mektebi'nden meydana gelmesi planlanmıştır. Dârülfünûn-ı Sultânî bünyesinde en geç açılıp en erken kapanan şube Edebiyât-ı Âliye Mektebi olmuştur. Bugünkü Edebiyat Fakültesi'nin kökeni sayılan ve 1875-76 ders yılında eğitim öğretime başlayan Edebiyât-ı Âliye Mektebi, Osmanlı topraklarındaki çeşitli okullarda ders okutacak öğretmen yetiştirmek amacıyla açılmış ve talebelerinin de "muallimîn-i edebiyat" unvanıyla mezun olmaları hedeflenmiştir.

Dârülfünun hakkında 1877 yılından sonra bilgi bulunmaması, Edebiyat Mektebi'nin kuruluşta planlandığı gibi bağımsız bir şube olarak değil diğer iki şubenin öğrencilerine kültür dersleri veren bir şube olarak kurulduğunu düşündürmektedir.

Edebiyât-ı Âliye Mektebi 1900 yılında yeniden açılan Dârülfünûn-ı Şâhâne'nin beş şubesinden (fakülte) biri olmuştur. Öğretim süresi üç yıl olarak belirlenen, daha sonra iki yıla indirilen ve müstakil bir ders programı olan bu şube ilk mezunlarını 1902 yılında vermiştir. Böylece sosyal bilimlere ait derslerin yardımcı ders olarak değil, bağımsız bir bilim dalı olarak ele alınması ve eğitiminin sürekli ve düzenli olarak yapılması 1900 yılında kuruluşu gerçekleşen Dârülfünûn-ı Şâhâne bünyesinde olmuştur.

Edebiyât-ı Âliye Mektebi Şubesi'nde eğitim öğretim faaliyetleri II. Meşrutiyet dönemine kadar küçük değişikliklerle devam etmiştir. II. Meşrutiyet döneminde yapılan düzenlemelerden Edebiyat Şubesi de başta isim değişiklikleri olmak üzere, ders programı ve öğretim kadrosundaki düzenlemelerden etkilenmiştir. Üç senelik olarak hazırlanan yeni program, 1900 yılının ders programından ders sayısı, derslerin adları, yeni dersler ilavesi, bazı derslerin kaldırılması, bazılarında sınıflara ayrılması gibi hususlarda farklılık göstermiştir. Bu değişikliklere göre Edebiyat Şubesi'nde edebiyât-ı Osmânî dersinin adı, edebiyât-ı Türkiye şeklinde değiştirilmiş ve bu şubeye usûl-i tedris (öğretim yöntemleri), ilm-i hikmet (felsefe) ve ilm-i hikmet tarihi (felsefe tarihi) gibi yeni dersler ilave edilmiş, ilm-i ahvâl-i nefis (psikoloji) dersi de programdan kaldırılmıştır.

Dârülfünun nizamnamesi 1913 yılında yeniden tanzim edilmiş ve kurum, Ulûm-ı Şer'iye (İlahiyat), Ulûm-ı Hukukiye (Hukuk), Ulûm-ı Tıbbiye (Tıp), Fünun (Fen) ve Ulûm-ı Edebiye (Edebiyat) şubelerinden oluşmuştur. Bu düzenleme ile yakın konuları kapsayan derslerden birer grup oluşturmak suretiyle "ders takımları" uygulamasına geçilmiş ve Edebiyat Şubesi'nde dersler; felsefe takımı, tarih ve coğrafya takımı, ulûm-ı içtimâiye takımı, edebiyat takımı, elsine takımı olmak üzere beş ders takımında toplanmıştır. Bu düzenlemelerle Edebiyat Şubesi'nde yeni bir sisteme geçilmesi öngörülmüşse de 1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nın getirdiği olumsuzluklar, özellikle de talebe yetersizliği sebebiyle tedrisat neredeyse durma noktasına gelmiş ve bu düzenlemeden beklenen netice sağlanamamıştır.

I. Dünya Savaşı yıllarında dârülfünunda yeni bir düzenlemenin yolu açılmıştır. Savaş yıllarında dârülfünun kadrosu Alman öğretim üyeleriyle desteklenmiştir. Böylece Alman hükümeti, Türk eğitim sistemi üzerinde öteden beri hâkim olan Fransız etkisini azaltma hedefine yoğunlaşmıştır. Almanya Dışişleri Bakanlığı ile sağlanan mutabakat sonucu Almanya'dan gelen yirmi öğretim elemanından onu, Edebiyat Fakültesi'nde görevlendirilmiştir. Ancak Alman öğretim üyeleri savaş yılları boyunca dârülfünunda çalıştıktan sonra 1918 yılında savaşın sona ermesiyle birlikte ülkelerine dönmüşlerdir. Bu arada 1916'dan itibaren dârülfünun Edebiyat Fakültesi Mecmuası da yayımlanmaya başlanmıştır.

1919 yılında hazırlanan nizamname ile kurumun adı Dârülfünûn-ı Osmânî haline gelmiştir. Bu nizamnameye göre dârülfünun; Hukuk, Tıp, Edebiyat ve Fünun medreselerinden (fakülte) meydana gelmekte ve kendisine tarihinde ilk defa ilmî ve idarî muhtariyet (özerklik) verilmektedir. Nizamname ile Edebiyat Medresesi Edebiyat, Tarih, Felsefe ve Coğrafya olmak üzere dört alt şubeye/bölüme ayrılmıştır. Edebiyat Şubesi, Millî Mücadele yıllarının getirdiği zorluklar içinde eğitim öğretime devam etmiştir.

1924 yılında yürürlüğe giren İstanbul Dârülfünunu Talimatnamesi'ne göre İstanbul Dârülfünunu, Tıp, Hukuk, Fen, Edebiyat ve İlahiyat fakültelerinden meydana gelmektedir. Böylece Cumhuriyet öncesinde "şube" veya "medrese" olarak adlandırılan dârülfünun bölümleri ve dolayısıyla Edebiyat Fakültesi için bu talimatname ile ilk defa "fakülte" adı kullanılmıştır. Bu talimatnamenin kabul ettiği şekil ve esaslar İstanbul Dârülfünunu'nun 1933 yılında kapatılmasına kadar yürürlükte kalmıştır (bk. Üniversite Reformu (1933)).

1933 Üniversite Reformu ile birlikte Edebiyat Fakültesi'nde, lisans derecesi için dört yıllık (sekiz yarı yıllık) bir program uygulanmaya başlanmıştır. Bu yıllarda Edebiyat Fakültesi'nde altı bölüm bulunmaktaydı. Bunlar Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih, Coğrafya, Felsefe, Roman Filolojisi ve Eti-Sumer Filolojisi ve Arkeolojisi'dir. Kökeni Latince olan dilleri ve bu dillerde gelişen edebiyatları içeren İstanbul Üniversitesi Romanoloji Kürsüsü'nde, ağırlık Fransız dili ve edebiyatına verilmişse de İngiliz ve Alman filolojisi de bu kürsü içinde doğmuştur. Daha sonraki yıllarda ülkenin ve toplumun ihtiyaçları doğrultusunda insan ve toplum bilimleri alanındaki çeşitli bölümler ve programlar Edebiyat Fakültesi'nin bünyesinde açılmıştır ve açılmaya devam etmektedir.

Edebiyat Fakültesi, sosyal ve beşerî bilimler alanında Türkiye'de ve dünyada seçkin bir yeri olan çok sayıda bilim adamını yetiştirmiştir. Bunlardan ilk akla gelenler şöyle sıralanabilir: M. Fuat Köprülü, Zeki Velidi Togan, Mükrimin Halil Yinanç, Ali Nihat Tarlan, Râgıp Hulusi Eldem, Mustafa Şekip Tunç, Halide Edip Adıvar, M. Cavit Baysun, İbrahim Hakkı Akyol, Mehmet Besim Darkot, Ali Tevfik Tanoğlu, Hilmi Ziya Ülken, Halil Vehbi Eralp, Reşit Rahmeti Arat, Ahmet Caferoğlu, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Ateş, İbrahim Kafesoğlu, Oktay Aslanapa, Faruk Sümer, Ömer Faruk Akün, Semavi Eyice, Şaban Teoman Duralı vd.

Edebiyat Fakültesi kuruluşundan itibaren Sultanahmet, Çemberlitaş, Galatasaray ve Beyazıt'ta Zeynep Hanım Konağı'nda faaliyet göstermiştir. Kısa bir müddetle Fındıklı'da Hatice Sultan Sarayı'ndaki hizmetinden sonra 1951 yılında şimdiki Fen ve Edebiyat fakülteleri binasına taşınmıştır. Edebiyat ve Fen fakülteleri binaları Mimar Emin Onat ve Sedat Hakkı Eldem tarafından inşa edilmiştir. Edebiyat Fakültesi'nde eğitim öğretim ve araştırma faaliyetleri 2023 yılı itibariyle on beş bölüm, elli altı anabilim dalı, dört bilim dalıyla devam etmektedir. Bu bölümler kuruluş sırasına göre, Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih, Coğrafya, Felsefe, Doğu Dilleri ve Edebiyatları, Sosyoloji, Psikoloji, Batı Dilleri ve Edebiyatları, Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri, Arkeoloji, Sanat Tarihi, Antropoloji, Bilgi ve Belge Yönetimi, Bilim Tarihi, Slav Dilleri ve Edebiyatları, Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramatürji, Mütercim Tercümanlık, Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları, Müzecilik ve Dil Bilimi bölümleridir. Bu bölümlerde 6918 lisans, 943 yüksek lisans ve doktora öğrencisi ile toplam 7861 öğrenciye hizmet verilmektedir. 2022 itibariyle öğretim üyesi ve yardımcılarının sayısı 364'e ulaşmıştır. Fakültede ayrıca sekiz araştırma merkezi faaliyet göstermekte ve çeşitli bölümlere bağlı yirmi bir dergi yayımlanmaktadır.

Edebiyat Fakültesi bugün hem ulusal hem de uluslararası ölçekte araştırma ve eğitim faaliyetlerinin yanı sıra, mezun ettiği öğrenciler ve yetiştirdiği bilim insanlarıyla da Türkiye'nin nitelikli insan gücü ve entelektüel alt yapısının oluşturulmasına önemli katkılarda bulunmaktadır. Zengin genel kitaplığı, on yedi seminer kütüphanesi ve ihtisas laboratuvarlarıyla geniş bir kitleye hizmet veren fakültenin aynı zamanda seçkin süreli yayın, el yazması ve eski yazı matbu koleksiyonu da vardır.

Kaynakça

Dölen, Emre. Türkiye Üniversite Tarihi. I-V, İstanbul 2009-2010.

İhsanoğlu, Ekmeleddin. Darülfünun: Osmanlı’da Kültürel Modernleşmenin Odağı. I-II, İstanbul 2010.

İshakoğlu Kadıoğlu, Sevtap – Şahinbaş Erginöz, Gaye. Belgelerle İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde Mülteci Bilim Adamları. İstanbul 2017.

Orhonlu, Cengiz. “Edebiyat Fakültesi’nin Kuruluşu ve Gelişmesi (1901-1933) Hakkında Bazı Düşünceler”. Cumhuriyetin 50. Yılına Armağan. İstanbul 1973, s. 57-70.

Siler, Abdurrahman. Türk Yüksek Öğretiminde Darülfünûn (1863-1933). Dr.T, Hacettepe Üniversitesi, 1992.

Tarhan, Taner – Akün, Ömer Faruk. “Edebiyat Fakültesi”. DİA. 1994, X, 399-403.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/edebiyat-fakultesi

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

EDEBİYAT FAKÜLTESİ

İstanbul Dârülfünunu bünyesinde kurulan beşerî ilimler fakültesi.