Sosyolojinin eğitim olgusu ve kurumlarıyla ilgili alt disiplini.
Sosyolojinin eğitim olgusu ve kurumlarıyla ilgili alt disiplini.
Eğitim sosyolojisi en genel anlamıyla eğitim ve toplum arasındaki etkileşimi sosyolojik yöntemlere ve yaklaşımlara dayalı olarak inceleyen bir alandır. XIX. yüzyılın sonlarından itibaren, ilk önce sosyolojinin daha sonra eğitim bilimlerinin bir alt çalışma alanı olarak ortaya çıkmıştır. Bu sebeple kendi içinde doğal bir kuramsal mantık barındırmak yerine büyük oranda dış etmenler ve bilim alanları tarafından şekillendirilen, farklı disiplinlerle iş birliğine açık bir alandır. Özellikle eğitim ve sosyal eşitsizlikler arasındaki ilişki sosyal bilimcilerin dikkatini çekmeye başladıkça eğitim sosyolojisi de bağımsız bir çalışma alanı olarak akademilerde yer bulmaya başlamıştır.
Eğitim sosyolojisi eğitim ve toplum arasındaki etkileşimin hemen her boyutunu, farklı kuramsal bakış açılarından (işlevselci, çatışmacı, milliyetçi, muhafazakâr, postmodern vb.) dar ve geniş çerçevede kendine konu edinmiştir. Etnik kimlik, teknoloji, dil, göç, sosyal sınıf, eşitlik, siyaset, küreselleşmeden müfredat, öğrenme, okul binaları, sınavlar ve okul üniformalarına kadar geniş bir konu havuzuna sahiptir. Araştırma gündemini de bulunduğu bağlam belirler. Mesela Amerika Birleşik Devletleri'nde sosyal tansiyonun yükselmesinde önemli rol oynayan ırk ve etnik kimlik en yaygın araştırma konuları arasında yer alırken Türkiye'de bunların nadiren ele alındığı görülür. Bu sebeple eğitim sosyolojisi ana karakterini sosyoloji ya da eğitim kuramlarından daha çok toplumsal gündemlerden öncüllerini alan saha araştırmalarındaki pratiklerde bulur. Bu sahada 1960'lardan itibaren büyük bir literatür birikmiştir.
Eğitim sosyolojisi araştırmalarında pek çok sosyolojik kavram, zorunlu olarak ampirik problemlere dönüşür ve kimi zaman yeniden tanımlanır. Mesela "sosyal sınıf" ve eğitim arasındaki etkileşimi anlamak için; öncelikle araştırma ortamını seçmek; kimin hangi sosyal sınıftan geldiğini belirlemek; ardından sosyal sınıfın okul içinde/eğitim süreçlerinde ortaya çıktığı ya da (yeniden) üretildiği mekânlar, semboller ve kodlar farklı sosyal sınıflar için birbirinden ayrıştırılmak zorundadır. Bu sebeple alanda saha çalışmalarından zorunlu olarak üretilmiş ve belirli olguları açıklamaya daha yatkın geniş bir kavram dağarcığı bulunmaktadır. Eleştirel pedagoji, eko-pedagoji ve pandemik pedagoji, gibi eğitim üzerinden çeşitli konulara politik eleştirilerin yapıldığı paradigmalar da eğitim sosyolojisi alanının içine dahil olmuştur. Ancak eğitim sosyolojisi aynı başarıyı kuram üretmekte gösterememiştir.
Eğitim sosyolojisinde araştırmacılar, genel sosyoloji kuramlarından önemli ölçüde faydalansa da bu kuramlar okul gerçekliğini anlamada çoğu zaman soyut kalmakta, okullar ve diğer toplumsal kurumlar arasındaki veya okulların kendi içindeki benzersiz etkileşimleri çözümlemede yetersiz kalmaktadır. Okullar ve diğer toplumsal kurumlar arasında benzerlikler olsa da onları diğerlerinden ayıran çarpıcı farklılıklar vardır. Araştırma yöntemleri açısından bakıldığında, sosyal bilimlerin diğer alanlarında olduğu gibi nicel araştırmaların halen baskın araştırma yaklaşımlarını oluşturduğunu söylemek mümkündür.
Eğitim sosyolojisinin tarihsel gelişimi farklı açılardan ele alınabilir. Literatürde en yaygın biçimiyle sosyoloji kuramlarının ortaya çıkışıyla hizalanarak analizlerin yapıldığı görülmektedir. Doğrusal olmamakla birlikte, eğitim sosyolojisinin de kısmen böyle bir düzlemde eğitimle sosyoloji arasına sıkışmış melez bir gelişimi olduğunu söylemek mümkündür. Böyle bir yaklaşım bir taraftan eğitim sosyolojisini bağlamsızlaştırırken diğer taraftan alanda üretilen ampirik verileri anlama ve sınıflandırmada yetersiz kalmaktadır.
Durkheim'e (2016) göre eğitim, sosyal uyum yaratmada ve sosyal bütünleşmeyi teşvik etmede kilit bir rol oynar. Diğer bütün toplumsal kurumlar gibi eğitimin amacı da toplumdaki dengenin kurulması ve korunmasından ibarettir. Bu kuramsal yaklaşıma işlevselcilik adı verilmiştir. İşlevselcilik, toplumun bütününün birbirine bağımlı parçalar olduğunu kabul eder ve her bir parçanın belirli bir işlevi yerine getirdiğini savunur ve uzun yıllar sosyal bilimlerin baskın yaklaşımı olarak kalmıştır.
İşlevselciliğin tam karşısında yer alan yaklaşımlar ise çatışmacı yaklaşımlardır. Bu kuramın kurucu figürlerinden Marx'a göre eğitim bir toplumsal kurum olarak devlet tarafından sosyal kontrol amacıyla kurgulanmış ve kullanılmaktadır. Weber ise Marx'ın ekonomi-toplum arasında kurduğu bağı genişleterek, kültürü sınıf çatışmasının bir katmanı olarak denkleme sokmuştur. Weber'e göre sadece ekonomi üzerinden bir toplum açıklaması yetersizdir. Sosyal etkileşim farklı sınıflardaki insanlar arasında sınıf bağlarının ötesinde birliktelikler ortaya çıkarabilir ve bunlara statü grupları adı verilmiştir. 1960'lardan sonra Marx ve Weber'in görüşlerinin pek çok versiyonu yeni katmanlar olarak eklenerek Neo-Marxist, Neo-Weberian başlıklarında üretilmiştir. Eğitim sosyolojisi çalışmalarının sıklıkla başvurduğu diğer kuramlar arasında etnometodoloji, fenomenoloji ve simgesel etkileşimcilik yer alır.
Durkheim eğitim sosyolojisinin kurucu figürü olarak görülse de eğitim ve sosyolojiyi bir arada kullanan ilk kitap W.R. Smith tarafından 1917 yılında Introduction to Educational Sociology (Eğitsel sosyolojiye giriş) adıyla yayımlanmıştır. Aynı yıl İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu'nun İstanbul Dârülfünunu'nda "terbiyevî içtimaiyat" (eğitim sosyolojisi) derslerini vermeye başlaması oldukça anlamlıdır. "Eğitsel sosyoloji" (educational sociology), 1950'lerden itibaren yerini "eğitim sosyolojisi" (sociology of education) terimine bırakmıştır. Bu dönüşüm odağa neyin alınması gerektiği konusundaki derin bir paradigma ayırımına işaret eder. Eğitsel sosyoloji çalışmaları, eğitimi sosyal bir olgu olarak görüp eğitim reformları ve politikaları için uygulama önerileri geliştirmeye odaklanırken, eğitim sosyolojisi toplumsal sorunların eğitim süreçlerine yansımalarına analitik ve kuramsal bir bakış açısı, açıklama getirme çabasına girişmiştir.
Eğitim sosyolojisi kullanımı eğitimle kurulan bağların zayıflayarak sosyoloji ile kurulan bağların güçlenmesinin yanı sıra, bir alt alan olmaktan çıkarak alt disiplin olmaya geçişinin de simgesidir. Paradigmadaki bu kaymanın en önemli göstergelerinden biri 1960'ta Amerikan Sosyoloji Derneği'nin 1927'den beri alanın tek dergisi olarak yayımlanan Journal of Educational Sociology (Eğitsel sosyoloji dergisi) yayınını kendi bünyesine katarak Sociology of Education (Eğitim sosyolojisi) adıyla yayımlamaya başlamasıdır. Böylelikle eğitim sosyolojisinin sosyal bilimler içindeki önemi giderek artmıştır. Türkiye de dahil olmak üzere eğitim sosyolojisi, akademilerde yaygın biçimde 1960'lardan itibaren yer bulabilmiştir. Terfi süreci başarısını alanın aniden ortaya çıkan akademik çekiciliğine değil, II. Dünya Savaşı'nın yarattığı olumsuz etkilerin silinmesi ve soğuk savaşta teknolojik üstünlüğü ele geçirme yarışında eğitime biçilen role ilişkin devlet politikalarına borçludur. Eğitim politikaları yetişkin dünyasında yaşanan sorunların çözümünün ya da rakip ülkelere üstünlük kurmanın eğitim aracılığı ile sağlanabileceği fikrini benimseyerek eğitimi bir çeşit gelecekteki krizleri önleme ve yönetme merkezine dönüştürmüştür. Nitekim PISA ve Uluslararası Matematik Sınavı (TIMMS) gibi geniş ölçekli ölçme ve değerlendirme uygulamalarının tohumları da bu dönemde atılmıştır. Eğitimde ülkelerin birbirlerine göre konumlarını karşılaştırma örtük amacıyla, 1964 yılında on iki ülkenin katılımıyla Uluslararası Matematik Sınavı (TIMMS'in ilk formu FIMS) uygulanmıştır. Aynı tarihte Türkiye'de ülkenin geleceğini kuracak "üstün yetenekli" öğrenciler için Amerikan Ford Vakfı'nın da öncülüğünde Ankara'da Fen Lisesi açılmıştır. Bir anlamda, eğitimin ürettiği eşitsizlikler derinleşmeye ve görülür olmaya başlamıştır. Eğitim ve sosyoloji iş birliği yapmaya hiç olmadığı kadar bu dönemde açık olmuştur.
Eğitim sosyolojisinin Türkiye'deki tarihini yazmak, alanın sınırlarının nerede başladığı ya da bittiği gibi sadece epistemolojik bir zorluğu değil aynı zamanda pek çoğu politik değer yüklü "eğitim ve toplum" görüşlerinden hangilerinin seçileceği gibi bir zorluğu beraberinde getirmektedir. Bugüne kadar eğitim sosyolojisinin akademik bir alan olarak Türkiye'de ciddi bir varlık gösteremediğinden söz edilebilir. XX. yüzyılın başından itibaren, eğitime ilişkin düşünce üreten aydın ya da akademisyenlerin, genellikle ülkeyi düze çıkarma amacıyla sundukları eğitim-toplum örgütlenmesine ilişkin reçeteler, eğitim sosyolojisinin öncü metinleri olarak kabul edilmiştir. Buna karşın söz konusu metinler, eğitim sosyolojisinin bilim ve metodoloji mantığından kopuk üretimlerdir. Bu dönemde eğitimle ilgili düşünceleri modernleşme sancıları perspektifinden ele alarak analiz etmek oldukça yaygın bir yöntemdir.
Sosyolojinin Türkiye'deki ilk temsilcileri olarak görülen Ziya Gökalp, Prens Sabahaddin ve daha yakın tarihten Nurettin Topçu ve sosyal psikolog Mümtaz Turhan gibi pek çok isim eğitimi herhangi bir "daha iyi olana/davaya uyumlanma/ulaşma" modeli yaratmak için araç olarak görmüş, toplum-eğitim ilişkisinin her iki ucuna dair normatif iddialarda bulunmuşlardır. Ortaya koydukları metinler, büyük ölçüde eğitim meselelerini eleştiren, sorun alanlarına dair tespitler yapan denemeler niteliğindedir. Yine de pek çok eserde eğitim sosyolojisinin ana figürleri arasında sayılmaları alandaki bilgi üretiminin ne kadar kırılgan olabileceğinin önemli bir göstergesidir. Şüphesiz sosyoloji, psikoloji, felsefe, antropoloji gibi disiplinlerde eğitim merkezî bir gündemdir ve eğitime dair her bilgi üreten, eğitim alanından olmak zorunda değildir. Buradaki tartışma daha çok yapılan çıkarımların analiz yöntemleri ve mevcut bilgi birikiminde nerede ve nasıl temellendirildiği ile ilgilidir. Eğitim bilimleri, başta psikoloji olmak üzere sosyal bilimlerin bütün disiplinlerinden bir şekilde beslenir. Bu sebeple, eğitim bilimleri alt alanlarının hemen hepsinde yapılan araştırmaların ve üretilen bilginin, eğitim örgütlenmesinin doğası gereği, her zaman sistematik analizlere dayanmasa da sosyolojik bir kenarı bulunmaktadır.
Akademik anlamda Türkiye'de sosyoloji bölümleri kuruldukları günden bu yana eğitim sosyolojisine hemen hiç ilgi göstermemişlerdir. Ne kürsü yapılanmalarında ne de ders programlarında, eğitim sosyolojisi Türkiye'deki sosyoloji lisans bölümlerinde kendisine yer bulamamıştır. Türkiye'de; eğitim felsefesi, eğitim sosyolojisi, eğitim psikolojisi gibi çalışma alanları Eğitim fakülteleri içinde örgütlenmiştir. Ancak ilginç biçimde eğitim sosyolojisi hem eğitim bilimleri hem de sosyoloji için doçentlik alt alanı olarak tanımlanmıştır.
II. Meşrutiyet döneminden itibaren eğitim sosyolojisi bazı üniversitelerde ve öğretmen okullarında çeşitli adlar altında ders olarak okutulmuştur. İstanbul Dârülfünunu'nda 1917'den itibaren "terbiyevî içtimaiyat" derslerini veren İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu ve 1950'lerde Gazi Eğitim Enstitüsü'nde "eğitim sosyolojisi" okutan Nusret Köymen gibi isimler, eserlerinde alanın kavram setlerine ve kuramsal yaklaşımlarına yer veren, tartışma gündemlerini görece alana daha fazla hizalayan eğitimciler arasında yer almıştır. Baltacıoğlu'nu eğitim sosyolojisi alanının içinden eğitim görüşlerini besleyen ilk eğitimcilerden biri ilan etmek çok da yanlış olmayacaktır. 1950'li yıllardan itibaren eğitim sosyolojisi başlığı altında Halil Fikret Kanad, Nusret Köymen, Hasan Akdemir, İhsan Baykal, Ahmet Arvasi, Hüseyin Öztürk, H. Yıldırım Celkan, Nine Tan, Saffet Bilhan, Mahmut Tezcan gibi isimlerce çok sayıda kitap yazıldığı görülmektedir. Yükseköğretim Kurulu'nun 2016'da eğitim sosyolojisi dersini öğretmen yetiştiren kurumlar için yeniden zorunlu hale getirmesinin de etkisiyle alanda yazılan ders kitaplarının sayısında ticarî sebeplerle patlama yaşanmış ve fakat bu kitapların önemli bir bölümü âdeta birbirini klonlayarak "ilk söyleyene" benzer içerikleri sürekli tekrarlamıştır.
Eğitim sosyolojisi ilk defa bağımsız bir akademik çalışma alanı olarak 1965 yılında Eğitim Bilimleri Fakültesi ile birlikte doğmuştur. 1965'te Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nin kuruluşunda görev almak üzere davet edilen hukuk felsefecisi ve sosyologu Hâmide Topçuoğlu, eğitim sosyolojisinin fakültedeki sekiz kürsüden biri olarak kurulmasını sağlamış ve aynı kürsüde dersler vermiştir. Topçuoğlu bu anlamda eğitim sosyolojisinin Türkiye'de bağımsız bir akademik disiplin olarak tesis edilmesinin öncü ismidir. Ancak eğitim sosyolojisi kitaplarında Topçuoğlu'nun ismine kurucu figürler arasında yer verilmediği görülmektedir. Daha sonraki yıllarda, eğitim sosyolojisi öğretmen yetiştiren programlarda zorunlu ders olarak okutulmaya başlanmış, ancak 1997 yılında Yükseköğretim Kurulu'nun Eğitim fakültelerinin yeniden yapılandırılması kararlarıyla birlikte lisans programlarından kaldırılmıştır. Benzer durumdaki eğitim tarihi ve eğitim felsefesi ile birlikte 2016 yılında yapılan yeni düzenleme ile öğretmen yetiştiren kurumlarda zorunlu ders haline gelmiştir. 2020 yılında Yükseköğretim Kurulu'nun Eğitim fakültelerine kendi ders programlarını belli ölçüde yeniden planlayabilme özerkliğini tanımasının ardından, öğretim üyesi sıkıntısı çeken pek çok Eğitim Fakültesi bu dersleri programlarından kaldırmaya başlamıştır.
2023 yılı itibariyle eğitim sosyolojisi Türkiye'deki üniversitelerde bağımsız olarak örgütlenmiş bir kürsü ya da alt bir program değildir; eğitimin felsefesi, sosyal ve tarihi temelleri ana bilim dalının altında yüksek lisans ve doktora öğrencilerinden meraklı olanların araştırma yapmak için seçtiği bir çalışma konusu olarak varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. Öğretim üyesi bulunabilen bazı Eğitim fakültelerinde lisans dersleri olarak verilmeye devam edilmektedir. Eğitimin toplumla temas ettiği hemen her alanda, ortak bir gündem ve birikimle ilerleyen bir külliyat oluşturulduğu söylenemese de çok sayıda araştırma yapılmaya devam edilmektedir.
Aslan, Cengiz. “Eğitim Sosyolojisinin Türkiye’deki Gelişimi Üzerine Bir Değerlendirme”. Turkish Studies - Education. 15/3 (2020), s. 1499-1520.
Bourdieu, Pierre – Passeron, Jean Claude. Reproduction in Education, Society and Culture. London 1990.
Coghlan, David – Brydon-Miller, Marry (ed.). The SAGE Encyclopedia of Action Research. London 2014.
Coleman, James S. v.dğr. Equality of Educational Opportunity. Washington 1966.
Dale, Roger. “Shaping the Sociology of Education over Half-a-Century”. Sociology of Education Today. ed. J. Demaine. New York 2001, s. 5-29.
Durkheim, Emile. Eğitim ve Sosyoloji. çev. P. Ergenekon. İstanbul 2016.
Gündüz, Mustafa (ed.). Eğitim Sosyolojisi: Eğitim ve Toplumsal Sorunlar. İstanbul 2021.
Hallinan, Maureen T. “Introduction: Sociology of Education at the Threshold of the Twenty-first Century”. Handbook of the Sociology of Education. ed. M. T. Hallinan. New York 2006, s. 1-12.
Karabel, Jerome – Halsey, A. H. “The New Sociology of Education”. Theory and Society. 3/4 (1976), s. 529-552.
Morrish, Ivor. The Sociology of Education: An Introduction. London 1972.
Parsons, Talcott. “The School Class as a Social System: Some of Its Functions in American Society”. Harvard Educational Review. 29 (1959), s. 291-313.
Sever, Mustafa. “Amerika Birleşik Devletleri’nde Eğitim Sosyolojisi”. Eğitim Sosyolojisi: Dün, Bugün, Yarın, I. Uluslararası Eğitim Sosyolojisi Sempozyumu Anı Kitabı. ed. İ. Doğan. Ankara 2012, s. 65-72.
Tan, Mine. Bir Çocuk, Bir Kadın, Bir Hoca: Prof. Dr. Hamide Topçuoğlu. Ankara 2018.
a.mlf. “Eğitim Sosyolojisinde Değişik Yaklaşımlar: Yorumcu Paradigma”. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakülte Dergisi. 26/1 (1993), s. 65-89.
Topçuoğlu, Hâmide. “Ankara Üniversitesi’nin Bir ‘Eğitim Fakültesi’ Vardır”. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi. 1/1 (1968), s. VII-L.
Waller, Richard. “The Sociology of Education”. Studying Education: An Introductıon to the Key Disciplines in Education Studies. ed. B. Dufour – W. Curtis. London 2011, s. 106-131.
Walters, Pamela. “Betwixt and Between Discipline and Profession: A History of Sociology of Education”. Sociology in America: A History. ed. C. Calhoun. Chicago 2007, s. 639-665.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/egitim-sosyolojisi
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
Sosyolojinin eğitim olgusu ve kurumlarıyla ilgili alt disiplini.