A

YETENEK

Kişinin geliştirilmeye müsait özel imkân ve kabiliyeti.

  • YETENEK
    • Mustafa OTRAR
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 22.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/yetenek
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    YETENEK
YETENEK

Kişinin geliştirilmeye müsait özel imkân ve kabiliyeti.

  • YETENEK
    • Mustafa OTRAR
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 22.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/yetenek
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    YETENEK

Türkçe'de yet- fiilinden türemiş olup "gücü yetmek", "yeterli olmak" anlamına gelir. Bu anlamda kabiliyet ve istidat kelimeleri de kullanılmaktadır. Yetenek bireyin belli bir içeriği anlayabilme ve yapabilme özelliği, yeni bir uyarıcı grubuna uyabilme konusunda fıtratında bulunan, doğuştan gelen güç ve imkân olarak da tanımlanmaktadır. Eğitim bilimsel açıdan ise yetenek; bireyin genetik olarak getirdiği ve öğrenmesinin çerçevesini belirleyen, uyarıcıları alabilme ve işleyebilme gücüdür.

Yetenekler bireysel farklılıklara bağlı olarak değişiklik gösteren, genetik olarak getirilen birer gizil güç şeklinde ele alınırlar. Çevre şartları ve eğitim ortamları bireylere yetenek ekleyemez ya da çıkaramaz; sadece geliştirilmesine imkân tanır. Genetik, yetenekler konusunda bireyin erişebileceği alt ve üst sınırları belirlerken, çevresel şartlar ve eğitim bireyin bu aralığın hangi noktasında olacağını belirlemektedir. Bu sebeple kişisel başarı alanları için yetenekler "her şey" değilse bile "çok şey" ifade eder. Bireyler çevrelerinde bu gizil güçlerini harekete geçirebilecek uyarıcılarla karşılaştıklarında yetenekler gelişme eğilimine girer. Yetenek kavramı bu durumda gelişme kapasitesinin üst sınırını tanımlayan bir kavram haline gelir. Bireyin içinde bulunduğu şartlarda büyük-küçük bütün yeterlikler başarıdır; uygun şartlarda geliştirebileceği potansiyel alan ise bir gizil güç olarak yetenekleri oluşturur. Yeşilyaprak (2001) yeteneği, belirli bir beceri kapsamındaki yeni öğrenmeler için imkân verildiğinde kişinin bundan istifade edebilme potansiyeli şeklinde tanımlar.

Yetenekler hayatın herhangi bir anında elde edilen başarıdan daha fazlasını ifade eder. Öte yandan başarının kestirilmesinde en belirleyici faktör yeteneklerdir. Yeteneklerin üst sınırı önceden kestirilebilir görünmemekle birlikte belirgin, istikrarlı ve yüksek düzeyli bireysel performanslar yeteneklerin üst sınırlarının yordanmasında kullanılırlar. Bu istikrarlı ve güçlü kestiri imkânı birçok alanda yetenekleri cazip bir kavram haline dönüştürür. Akademik başarı, meslek tercihi gibi hususlar bu kavramı eğitim açısından da çok önemli bir noktaya taşır. Yeteneklerin belirlenmesi birey hakkında verilecek kararların da isabetliliğini önemli ölçüde belirler.

Yetenek kavramı çerçevesinde ele alınması gereken diğer bir kavram da zekâdır. Alan yazında farklı görüşler olmakla birlikte onu tek bir zihin gücü olarak tanımlayan teorisyenler için zekâ da bir yetenektir. Bazı teorisyenler zekâyı doğuştan getirilen ve bütün davranışlar için gerekli görülen temel ve tek bir güç olarak tanımlayarak belirli bir alandaki başarı için gerekli gizil güçlerin eğitimle işlenerek ulaştığı düzey şeklinde tanımlanan yetenekten ayırır. Zekâ terimi zihin gücünün genellikle tek faktörlü bir yapısı olarak, yetenek terimi ise çok faktörlü (türleri olan) bir yapı olarak ele alınmaktadır (Kuzgun, 2004). Zekâ, bireyin çevresiyle etkin bir uyum sağlaması işlevine sahip soyut ve genel bir yetenek olarak kabul edilmektedir (bk. Zekâ). Zekânın tanımladığı potansiyeli yüksek düzeyde temsil eden ve edindiği bilgileri de kullanarak özgün ürünler (eser, yöntem, düşünce vb.) üreten kişiler de dâhi olarak nitelenmektedir.

Birer gizil güç olan yetenekler çeşitli türlere ayrılarak sınıflandırılırlar. En bilinen şekli ile yetenekler genel yetenek ve özel yetenekler olarak iki grupta incelenir. Bireyin bütün davranışlarını etkileyen genel güç şeklinde tanımlanan zekâ, aynı zamanda genel yeteneği de tanımlar. Zekâyı tek faktörlü şekilde tanımlayan teorilere göre zekâ "soyut düşünme", "problem çözme" ve "genel öğrenme" yeteneği olarak ortaya çıkar. Özel yetenekler ise bireylerin belirli alanlara özgü davranışları gerçekleştirmesi için gereken gizil güçler şeklinde tanımlanmaktadır. Resim, müzik, matematik, spor, yabancı dil öğrenme, mekanik, sosyal yetenek türünden kabiliyetler özel yeteneklere örnek olarak verilebilir. Genel yetenek teorileri bu genel potansiyelin öğrenmenin her alanını eşit şekilde etkileyeceğini iddia ederken özel yetenek teorileri her yeteneğin kendine özgü alandaki öğrenmeleri etkileyeceğini öngörmektedir. Nitekim güzel sanatlar ve spor gibi alanlar da doğuştan getirilen gizil güçlerle beslenmektedir. Çok erken yaşlarda beste ya da sanatsal değeri yüksek resimler yapmak; belirli bir alanda sportif beceriler sergilemek sadece eğitimle gerçekleştirilemez.

Zekâ ve özel yeteneklerin genetik yapısı bunları olgunlaşmayla (bir işlev veya davranış için biyolojik olarak uygun duruma gelme) ilişkilendirir. Başka bir deyişle yeteneklerin gelişimsel durumu bireylerin olgunlaşma düzeyi ile sınırlanır. Bireyin yapısında bir potansiyel olarak var olsa da yeteneklerin her yaşta aynı tür ve miktarda ortaya çıkması beklenmez. Bu durum çocuktan eğitimle ilgili beklentiler doğrultusunda sınırlarının çizilmesi açısından önemlidir. Hemen hemen bütün yetenekler için hayatın ilk yılları gelişim hızının çok yüksek olduğu yıllardır ve yine hemen hemen bütün yetenekler olgunlaşmaya bağlı biçimde en üst sınırına ergenlik dönemi ile birlikte ulaşırlar.

Bireyin en üst başarı sınırının ne olacağı ya da hangi alanlarda daha başarılı olacağının önceden öngörülmesine dayalı kararlar, yeteneklerin olabildiğince erken ve kesin şekilde belirlenmesini, ölçülmesini gerektirir. Bu amaçla kullanılan yetenek testlerinin sonuçları bireyin neler yapabileceğinin kestirilmesinde yardımcı olur. Eğitim alanları, meslek tercihleri, istihdam alanları ve askerî sınıflara yapılan yönlendirme ve yerleştirme kararları bunlardan en tipik olanlarıdır. Can (2002), yetenek ölçümünün özel eğitime ihtiyaç duyan ya da başarı düzeyleri ile yetenekleri arasında uyumsuzluk gösteren öğrencileri tespit etmek, yeteneği ile bağlantılı bir uyum sorunu bulunup bulunmadığını teşhis etmek ve tanı koymak gibi amaçlarla da kullanılabileceğini ifade eder. Yetenek testlerinin en çok kullanıldığı yerler öğrencilerin tanınması, iş görenlerin tanınması ve istihdamı, meslek seçimi, öğrenim alanı ve ders seçimleri, kariyer danışmanlığı, özel eğitime ihtiyaç duyanların tespiti, yetenek-başarı düzeyleri uyumlu olmayan öğrencilerin tespiti gibi alanlardır. Bu durum yeteneklerin eğitim alanında objektif testlerle belirlenmesi gerekliliğini de doğurmuştur.

Yetenek ölçümleme için, özellikle de genel yetenek ölçümünde kullanılan standart testlerden yaklaşık yüz yıldır istifade edilmektedir. İlk grup zekâ testleri olan Ordu-Alfa ve Ordu-Beta testleri I. Dünya Savaşı sıralarında geliştirilmiştir. Kavram üzerinde yürütülen teorik tartışmalara uygun biçimde Özgüven (1994) yetenek testlerini genel yetenek ve özel yetenek testleri şeklinde iki kısımda ele alır. Bu testler ölçtükleri zekânın bağlı olduğu teoriye göre de çeşitlilik gösterir. Her test teorik olarak üzerine inşa edildiği, o teorinin tanımladığı zekâyı ölçer. Bu hali ile zekâ ironik şekilde, "zekâ testlerinin ölçtüğü şey" olarak da görülebilir. Wechsler'in testleri (WISC-R, WISC-4, WPPSI-R, WAIS), Stanford Binet, Temel Kabiliyetler Testi (TKT), Raven, Ayrıştırıcı Yetenek Testleri (DAT) geçerlik ve güvenirlik açısından kendini ispatlamış, yetenek ölçümünde ülkemizde sık kullanılan testlerdir ve tamamı Batı orijinlidir. Anadolu Sak Zekâ Ölçeği (ASİS) ise ülkemiz şartlarında geliştirilip standardize edilen ilk zekâ testi olarak dikkat çekmektedir. Bu test bireysel olarak dört ile on iki yaş grubundaki çocuklara uygulanmakta olan ve yedi faktör (alt boyut) içeren batarya şeklinde bir zekâ testidir. İşleyen bellek, algı, muhakeme gibi yetenekler görsel ve sözel alt testler içinde ölçülmektedir (Sak v.dğr., 2016). Ülkemizde BİLSEM'ler ve ARGEM (Araştırma Geliştirme Eğitim ve Uygulama Merkezi Ortaokulu ve Lisesi) gibi özel yetenekli öğrencilere yönelik eğitimlerin verildiği kurumlara ve özel eğitime ihtiyaç duyan öğrencilerin belirlenmesinde de ASİS halen etkin şekilde kullanılmaktadır.

Türk Ulusal Zekâ Ölçeği (TUZÖ) de 2025 yılında tanıtımı yapılan diğer yerli ve özgün zekâ ölçeğidir. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) öncülüğünde Hacettepe, Ankara ve Doğuş Üniversitelerinin bilimsel katkıları ile BYS Grup Bilişim Sistemleri Danışmanlık Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketinin teknik desteğiyle geliştirilmiştir. Standardizasyon çalışmaları MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü koordinesinde yürütülmüştür. Malî olarak TÜBİTAK Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme Projelerini Destekleme Programı (KAMAG) kapsamında desteklenen ölçek 3-22 yaş bireylerinin zihinsel beceri ve yeteneklerini belirlemeye yönelik sürdürülebilir, interaktif ve yerli bir test olarak dikkat çekmektedir. Kuramsal dayanağı Cattell-Horn-Carroll Zekâ modeli olan ölçek pek çok açıdan ilkleri temsil eden güçlü bir psikometrik donanıma sahiptir. Ülkemizde standartlaştırılmış yapay zekâ destekli ilk zekâ testi olması, hem kâğıt-kalem (KKT) hem de dünyadaki bir ilk olarak bireye özel bilgisayar uygulamalı zekâ testi (BOBUT) şeklinde kullanılabilmesi, dünyadaki benzerlerinden çok daha geniş bir örneklem üzerinde standartlaştırılması bunlardan sadece bazılarıdır. Veri analizleri sürecinde 183 uygulayıcı tarafından NUTS II düzeyinde seçilen 26 bölge ve 65 ilde, MEB’e bağlı 259 okulda/kurumda 15.237 öğrenciye uygulama yapılmıştır. Tüm çalışma boyunca ulaşılan kişi sayısı 35.000’den fazladır. Ölçeğin 6-22 yaş arasında uygulanan formlarında iki paralel test (A-B) bulunmakta, her ikisinde de hem KKT hem de BOBUT uygulama formları 5’er paralel test içermektedir. Bu tasarım uygulama güvenirliğini artırmaktadır. TUZÖ sayı bilgisi, okuma yazma, kavrama, akıl yürütme, kısa süreli hafıza, uzun süreli hafıza, görsel işlemleme, işitsel işlemleme ve işlemleme hızı gibi pek çok bilişsel özellik hakkında veri sağlayabilmektedir. Kültürel kodlara uygun olarak yerel norm ve değerlere uyumlu şekilde tasarlanması sebebiyle basit adaptasyon çalışmalarından sonra benzer kültürel ve sosyal dinamiklere sahip coğrafyalarda rahatlıkla kullanılabilecek bir tasarımda hazırlanmıştır. TUZÖ ile ülkemizde eğitsel tanılamada kullanılan testler açısından dışa bağımlılık büyük ölçüde azaltılmıştır. 

Geçmişten günümüze Türk tarihinde ve coğrafyasında yeteneklerin belirlenmesine önem verilmiştir. Özellikle üstün ve özel yeteneklilerin belirlenmesi yoluyla devletler bir yandan kendi gelecekleri için yönetim kadroları yetiştirirken diğer taraftan bilim, sanat ve spor gibi alanlarda üstün ve özel yetenekli insanlardan yararlanma yoluna gitmişlerdir. Enderun bu hususta Osmanlı eğitiminin en belirgin kurumudur. Enderun, bireye göre eğitim anlayışına uygun şekilde önceleri devşirme yoluyla sonraları müslüman tebaanın çocuklarından da öğrenci seçimi yapılan öğrencilere yeteneklerine göre eğitimin verildiği bir tür uygulama okuludur. Eğitim sonunda öğrenciler vasıflarına göre çeşitli alanlara yönlendirilirdi. Bu hali ile Enderun tam bir yetenek yönetimi sistemidir (bk. Enderun).

Ahîlik sistemi de yetenek belirleme ve geliştirme açısından önemli bir teşkilattır. "Ahîlik esas olarak iş gücünü yeteneklerine göre istihdam eden, onları kişisel ve meslekî olarak eğitip geliştiren, kariyer fırsatları sunan, ahlakî açıdan olgunlaştıran, bunu mesleğine ve davranışlarına yansıtmasına zemin oluşturan bir sistemin adıdır" (Ünsür, 2020). Ahîler kabiliyetleri dikkate alınarak eğitilmekte ve uygun şekilde yönlendirilmekteydiler. Gençler yamak veya çırak durumundayken yetenekleri belirlenerek, hangi mesleklere ilgi duydukları tespit edilmekteydi. Böylece meslek yönelimi tesadüflere bırakılmaz, akla, gerçekçi ve bireysel farklılıkları uygun şekilde sağlanırdı (bk. Ahîlik).

Yetenekli öğrencilerin belirlenmesi ve yetenekleri doğrultusunda eğitim almaları için yurt dışına gönderilmesi de bu hususta dikkat çekici uygulamalardandır. Bu şekilde ecnebi memleketlere öğrenci gönderme uygulaması I. Abdülhamid döneminde (1773-1789) başlatılmış ve 1774'te seçilen otuz kişi ağırlıklı olarak askerî ve teknik eğitim almaları maksadıyla Fransa'ya gitmişlerdir. Bu uygulama Cumhuriyet döneminde de sürdürülmüştür. Atatürk'ün ilk hükümet programındaki maddeye istinaden 1924'te ilk yetenek sınavları yapılmış çeşitli alanlarda yirmi iki öğrenci Fransa ve Almanya'ya gönderilmişlerdir. 1946'ya kadar devam eden öğrencilerin yurt dışına gönderilmesi uygulaması kapsamında yaklaşık 3500 öğrenci uygulamadan yararlanmıştır (Şişman, 2004).

Kaynakça

Altıntaş, Ersin v.dğr. Psikolojik Danışma ve Rehberlik. Ankara 2002.

Akkutay, Ülker. Enderûn Mektebi. Ankara 1984.

Baymur, Feriha. Genel Psikoloji. Ankara 1989.

Bayraktar, Osman – Alayoğlu, Nihat. “Günümüz Örgütleri İçin Yetenek Yönetimi Modeli Önerisi: Devşirme Sistemi”. Amme İdaresi Dergisi. 51/3 (2018), s. 89-119.

Kuzgun, Yıldız. “Zeka ve Yetenekler: İnsanın En Önemli Uyum Araçları”. Eğitimde Bireysel Farklılıklar. ed. Y. Kuzgun – D. Deryakulu. Ankara 2004, s. 13-70.

Özgüven, İbrahim Ethem. Psikolojik Testler. Ankara 1994.

Sak, Uğur v.dğr. Anadolu Sak Zekâ Ölçeği (ASİS) Uygulayıcı Kitabı. Eskişehir 2016.

Şişman, Adnan. Tanzimat Döneminde Fransa’ya Gönderilen Osmanlı Öğrencileri (1839-1876). Ankara 2004.

TDK. Güncel Türkçe Sözlük. 2023 (https://sozluk.gov.tr).

Ünsür, Ahmet. “Ahilik Sistemi Değerleri Yönetim ve Eğitimi”. Değerler Eğitimi Dergisi. 18/39 (2020), s. 297-337.

Yeşilyaprak, Binnur. Eğitimde Rehberlik Hizmetleri. Ankara 2001.

Yıldız, Samet. “Osmanlıda Çekirdekten Yetiştirme Usulü: Devşirme Sistemi”. Düşünce ve Tarih. 8/97 (2022), s. 15-18.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/yetenek

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

YETENEK

Kişinin geliştirilmeye müsait özel imkân ve kabiliyeti.