Yardımcı, müfettiş, müdür yardımcısı.
Yardımcı, müfettiş, müdür yardımcısı.
Arapça bir sıfat olan muîn kelimesi, Türkçe'de "yardımcı, yardım ve muavenet eden, iane eden" anlamlarında kullanılmakla beraber "muavin, refik, yamak" gibi kavramlarla da açıklanmıştır.
Tanzimat döneminde eğitim reformlarının gerçekleştirilmeye başlandığı 1845 yılı ve sonrasında muin kelimesinin "yardımcı" anlamının dışında bir eğitim terimi olarak kullanıldığı görülmektedir. Sıbyan ve rüştiye mektepleri için gerçekleştirilecek düzenlemeleri kapsayan Meclis-i Maârif-i Umûmiye'nin hazırladığı 23 Ocak 1846 tarihli bir belgede ve konuyla ilgili Sultan Abdülmecid'in 22 Aralık 1846 tarihli iradesinde yeni bir eğitim yönetimi kavramı olarak "muîn-i mekâtib" adlı görevlilerden bahsedilmiştir. Buna göre muinlik memuriyetine atanacak kişiler, İstanbul'daki sıbyan ve rüştiye mekteplerini gezip mekteplerin teftiş ve denetimini gerçekleştirecektir. Meclis-i Maârif-i Umûmiye bünyesindeki bu memuriyete uygun görülen kişiler; hem sıbyan ve rüştiye mektepleri için belirlenen düzenlemelerin hayata geçirilmesi noktasında bir vasıta olacak hem de mekteplerdeki düzenin ve intizamın iyi bir şekilde sağlanması ve sürdürülmesini sağlayacaklardır. Dolayısıyla muinlik makamının bir çeşit teftiş ve denetim kurumu olacağı, muinlerin ise bir nevi müfettiş/denetmen olarak görev yapacağı anlaşılmaktadır. Belirtilen usule uygun olarak ilk defa Hafız Mustafa Vehbi Efendi mekâtib-i etfâl (sıbyan) muini ve Molla Nazif Efendi ise mekâtib-i rüşdiye muini olarak tayin edilmiştir.
Sıbyan mekteplerine dair ders araç gereçleri, öğretim yöntemi, öğrenim süresi, sınavlar, disiplin kuralları gibi birçok konu hakkında oldukça önemli yenilik kararlarını içeren 8 Nisan 1847 tarihli talimatta, muinlik göreviyle ilgili başka ayrıntılara da yer verilmiştir. Buna göre mektepleri teftiş etmek ve hocalara yol göstermek üzere atanan müfettişlere mektep muini denir. Mektep muinleri, sıbyan mekteplerinde ders veren hocalara özellikle kolay öğretim yöntemlerini bilme ve uygulama konusunda rehberlik edecektir. Buradan hareketle söz konusu talimatname ile sıbyan mekteplerinde görevli hocaların yeni öğretim usullerini öğrenmeleri ve kendilerini yetiştirmeleri hususunda bir nevi hizmet içi eğitime tâbi tutulacakları ve mektep muinlerinin ise bu işin lokomotifi olarak görev yapacakları belirtilmiştir. Ayrıca mevsimlere göre mektebe öğrenci giriş çıkış saatlerinin muinler tarafından belirleneceği de ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere günümüzdeki müfettiş-müfettişlik kavramlarından daha farklı görevler ihtiva ettiği anlaşılsa da Tanzimat döneminde muin terimi müfettiş, muinlik ise müfettişlik olarak düşünülüp kullanılmış kavramlardır.
Eğitim teşkilatındaki yeniden yapılandırma çerçevesinde 3 Ocak 1848 tarihli kararla Mekâtib-i Umûmiye Nezareti'nin kuruluşuyla birlikte muinlik makamına lüzum görülmediği belirtilerek lağvedilmiştir. Bu doğrultuda mekteplerin teftiş ve denetimine dair işler ise adı geçen nezarete aktarılmıştır. Öte yandan muin kavramının eğitim alanında bir terim olarak sınırlı kullanımı çeşitli şekillerde devam etmiştir.
İbnürrahmi Ali Tayyar. “Teâvüne Doğru Fakat Muîn Hatveler”. Cerîde-i Sûfiye. 3/51 (1913), s. 27.
Pakalın, Mehmet Zeki. Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü. C. II, İstanbul 1993.
Parlatır, İsmail. Osmanlı Türkçesi Sözlüğü. Ankara 2006.
Şemseddin Sâmi. Kâmûs-ı Türkî. İstanbul 1317.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/muin
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.