İlmiye mensuplarının kullandığı elbise, giysi ve bunları tamamlayan unsurlar.
İlmiye mensuplarının kullandığı elbise, giysi ve bunları tamamlayan unsurlar.
Öğrenim ile görevli kimselerin kullandığı giysiler ve kıyafet normu bir yükseköğrenim geleneğindeki önemli unsurlardandır. Tarih süresince giyimin görünür olmasından kaynaklanan işlevi toplumda etkin bir biçimde kullanılmış, ilmiye sınıfı bu kullanımın en bariz misallerinden biri haline gelmiştir. Kıyafet normuyla ilmiyenin dinî arka planı belirginleştirilmiş, diğer yandan toplumsal hiyerarşinin kurulmasına da imkân sağlanmıştır. Bu bakımdan ilmiye sınıfının kıyafet normu ve giysileri tarihî süreç içinde bir otorite simgesi olarak teşekkül etmiş, ulemanın giydiği cübbe ve sarık gibi belli başlı unsurlar özgün mesleki imgeler olarak kabul edilmiştir. Ne var ki ilk dönem medreselerinin hocalarına ait kıyafetlere yönelik yeterli etnografik malzeme ve bilgi mevcut değildir.
İlmiye sınıfına ait kıyafetlerin kökeninde Hz. Muhammed'in giyime ilişkin sünnet ve uygulamaları yatmaktadır. Bu bakımdan Osmanlı yükseköğrenim geleneğinin köklerini Abbâsî, Karahanlı, Gazneli, Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçukluları aracılığıyla Hz. Muhammed ve ashâb-ı Suffe'ye kadar götürmek mümkündür. Bahsi edilen bu yükseköğrenim geleneği yüzyıllar içinde istikrarlı bir gelişim göstermiş, her coğrafyada yeni uygulama ve unsurlarla zenginleşmiştir. Kıyafete ilişkin tercihler yüzyıllar içinde gelişmiş, Hz. Muhammed'e benzemeye çalışan ulemanın çabaları, yeni yorumlarla Karahanlılar'dan Osmanlılar'a kadar ulaşmıştır.
İlk kurumsal medreseler müslüman Türk devletleri olan Karahanlı ve Gazneliler döneminde görülmeye başlanmıştır. Vakıflarla desteklenmiş bu medreseler Mâverâünnehir'den güneye, Bağdat'a doğru bir genişleme göstermiş, Büyük Selçuklular döneminde Nizamiye Medresesi'nin kurulmasıyla da dönemi bakımından en olgun halini almıştır.
Medresenin temel unsurları olan müderris ve öğrencilerin onları tanımlayan kıyafetler giydiğine ilişkin pek çok kayıt bulunmaktadır. Medrese geleneğinin oluşmasında en belirgin kurumlardan olan Büyük Selçuklular döneminin Nizamiye Medresesi kıyafet düzenlemeleri bakımından da dikkat çekici uygulamaların kaynağıdır. Gazzâlî İhyâü Ulûmi'd-Din isimli eserinde cübbe giymenin önemini vurgulamakta, ulema ve kadıların siyah cübbe giyme geleneğinin Abbâsîler'den sonra Büyük Selçuklular'da da devam ettiği anlaşılmaktadır. Öyle ki müderrislerin Nizamiye Medresesi'ne atanmalarının kendilerine bir cübbe, taylasanlı bir sarık ve bir şal hediye edilerek tebliğ edildiği, görevden ayrılmaları durumunda da bu kıyafetlerin iadelerinin zorunlu olduğu bilinmektedir.
İlme olan ilgisinin bilindiği Timurlu devlet adamı Mirza Baysungur'un (ö. 1434) tebdilikıyafet ederek medrese öğrencileri gibi giyindiği, sarığını da buna uygun olarak gelişigüzel sardığı kaynaklarda aktarılmaktadır. Yine kaynaklarda Anadolu Selçukluları sonrası ve Osmanlı öncesinde Anadolu'da idarî yapılanmayı oluşturan beyliklerde de medreseye ilişkin bir kıyafet normunun olduğuna işaret eden kimi bilgilerle karşılaşılmaktadır. Mesela bu kaynaklardan biri olan İbn Battûta Aydınoğulları Beyliği'nin merkezi Birgi'de sohbet etme imkânı bulduğu bir müderrisin giydiği altın işlemeli, geniş ve süslü bir elbiseden sitayişle bahsetmektedir. Başka bir kaynakta ise İstanbul'a gelmeden önce Ali Kuşçu'nun Türk kıyafetleriyle dolaştığı bilgisine yer verilmekte, bir Türk devleti olan Safevîler'deki ulema ve öğrenci kıyafetlerinin de çağdaşı Osmanlı müderris ve talebelerinden pek farklı olmadığı kaydedilmektedir.
Osmanlı dönemine gelindiğinde ilmiye sınıfı toplumsal düzenin münevverleri olup kalemiye ve seyfiye sınıflarıyla beraber devletin üç icracı sınıfından biri kabul edilmiştir. Diğer icracı sınıflarda görüldüğü gibi ilmiye sınıfında da yüzyıllar içinde sınıfa özgü kıyafetler gelişmiş, elbise, başlık ve ayakkabılardan oluşan bir giyim ve aksesuar düzeni meydana gelmiştir. Osmanlı ilmiye kıyafetlerinin gelişimindeki en önemli dönüm noktası Fâtih Sultan Mehmed tarafından uygulamaya konulan Kanunnâme-yi Âl-i Osman olmuştur. Kanunname ile Osmanlı ilmiyesinin üst sınıflarını meydana getiren ulema arasında bir hiyerarşi kurulurken kıyafet bir araç olarak kullanılmış, yüksek dereceli ulemanın giyeceği kisveler belirlenerek kanun haline getirilmiştir.
Zaman içinde özgünleşen Osmanlı ilmiye kıyafetleri dört başlık altında sınıflandırılabilir. Bu sınıfların ilkini suhte, müderris, şeyhülislam ve diğer ilmiye mensuplarının üstlerine giydikleri dış kıyafetler oluşturmaktadır. Bu kıyafetler farklı amaçlar için giyilen cübbe, hil'at, aba, kebe, maşlah, kaftan, ferace, biniş, kürk ve fervedir. Üstlük olarak giyilen cübbe ve benzeri giyimler yakasız olup, yaz ve kış mevsimine göre yün veya pamuktan dikilen, giyilen yere göre siyah ya da beyaz renkli olabilen, kol ve ayak bileklerine kadar uzanan sade ve bol bir kıyafettir. Kaftan bir tür hil'at olup törenlerde giyilen bir merasim kıyafetidir. Ferve ise beyaz renkli olup şeyhülislamlar tarafından giyilen görev ve vakarlarına uygun ölçülerdeki sembolik merasim elbisesidir.
Dış kıyafetin içine giyilen kuşak, don, şalvar, kamis, gömlek, cepken, entari, şal, çakşır, dolama ve iç donu ise içlik kıyafetleridir. İçlik adı verilen bu kıyafetler cübbe ya da abaların altına giyilenlerden oluşmaktadır. Sıklıkla tercih edilen entariler bele kadar düğmeli olup alttan giyime izin veren bir tasarıma sahiptir. Uygun yerlerde bırakılan yırtmaçlar entari giyenlere rahat hareket etme imkânı sağlar. İhtiyaca uygun olarak dolama adı verilen bir pantolon yahut ilkine göre biraz daha dar olan kamis iç giyimin diğer parçalarını meydana getirir. Dolama ya da kamisi ise bele birkaç kez dolanan ve uzun kumaşlardan mamul kuşak tamamlar. Kuşak zamanla form bakımından hem divit, kalem hem de para gibi şeylerin konulduğu bir araç haline gelmiştir.
Sarık, kavuk, külah, takke, terlik ve örf baş giyimi altında sınıflandırılabilir. Kavuk ve külah sıradan başlıklar ve öğrencilerin tercih ettiği kıyafetlerken şeyhülislamlar örf adı verilen törensel sarıklar giymiştir. Önceden sade başlıklar dokuma kumaş veya dövülmüş keçeden imal edilirken sonrasında üzerlerine destar adı verilen tülbent veya şal sarılarak kullanılmıştır. Sarığın omuzlardan arkaya uzatılan uç kısmı demek olan taylasan Hz. Muhammed'in sünnetinde olduğu gibi iki omuz arasından sarkıtılarak ilmiyeye mahsus bir kural haline gelmiş, örfler bu bakımdan kudret ve makamın nişanesi olarak kabul edilmiştir.
Farklı renklerde ve tasarımlardaki edik, iç edik, başmak, bot, çedik, çizme, mest ve pabuç ise ayakkabı başlığı altında yer almaktadır. Sahtiyandan imal edilmiş olan ayakkabılar mevsimine göre üstü açık ya da yemeni tarzında olduğu gibi çizme ve botta görüleceği üzere ayağı saran ve uzun konçlu ayakkabılar şeklinde giyilmiştir.
Osmanlı medrese ve mekteplerinde eğitim gören talebe, suhte ve diğer sınıflardan kimseler kıyafet bakımından sürekli desteklenmiş, vakıflar kudretleri nispetinde öğrencilere "melbûsât-ı eytam" ve "kisve-bahâ" adı altında aynî ve nakdî ödemeler yapmıştır. İlmiyenin ilk basamağını oluşturan öğrencilerin kıyafetleri sade olup, basit bir aba ya da cübbe, sarık ve yerine göre külah görüntüyü tamamlamıştır. Bu basit görüntüye ilişkin genel tanımlama "suhte kıyafeti" şeklindedir. Müderrisler de konum, sınıf ve gelirlerine uygun kıyafetler giymiş, durumu iyi olup kibardan sayılanlar pahalı cübbe ve entariler giyerken, imkânı daha mütevazi olanlar sade ve gösterişten uzak kıyafetler içinde olmuştur. Merasimlerin dışındaki zamanlarda daha hafif ve kullanılışlı cübbeler tercih edilmiş, özel günlerdeyse muvahhidî kürkler giyilmiştir. İlmiyeden sayılan nakîbüleşraflar ise Hz. Muhammed'in soyunu temsil etmelerinden ötürü yeşil rengi kullanmışlardır.
Çelik. Murat. Osmanlı İlmiye Sınıfının Kıyafet Normu ve Giysileri: Öğrenci, Kadı, Müftü, Müderris, Nakibüleşraf, Kadıasker, Şeyhülislam: Genel Olarak Klasik Dönem. Ankara 2021.
İpşirli, Mehmet. “Kıyafet (Osmanlı Dönemi).” DİA. 2002, XXV, 510-512.
Abdülaziz Bey. Osmanlı Adet, Merasim ve Tabirleri: Adat ve Merasim-i Kadime, Tabirat ve Muamelat-ı Kavmiye-i Osmaniye. yay. haz. K. Arısan, D. Arısan Günay. İstanbul 1995.
Kallek, Cengiz. “Cübbe (Fıkıh).” DİA. 1993, VIII, 103.
Ünver, Ahmet Süheyl. Geçmiş Yüzyıllarda Kıyafet Resimlerimiz. 2. bsm. Ankara 1987.
Dolanmaz, Hamide. Osmanlı Cemiyetinde Elbise Nizamları Hakkında Bir Araştırma (XVI-XVII. Yüzyıl). LT, İstanbul Üniversitesi, 1974.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/ilmiye-kiyafetleri
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
İlmiye mensuplarının kullandığı elbise, giysi ve bunları tamamlayan unsurlar.