1882 yılında kurulan matbuat denetleme kurulu.
1882 yılında kurulan matbuat denetleme kurulu.
Osmanlı Devleti'nde XIX. yüzyılın ortalarından itibaren literatüre giren Farsça "cemiyet, toplantı, grup" mânasına gelen encümen kelimesi, bazı idarî, adlî ve istişarî kurullar için de kullanılmıştı. Encümen-i Teftiş ve Muayene, 1882 yılında Maarif Nezareti bünyesinde, kitap ve benzeri matbuat ürünlerini denetlemek üzere teşkil edildi.
1839 yılından itibaren Takvîm-i Vekâyi'nin yayımlanması için kurulan Takvimhâne-yi Âmire'de, bedelini ödeyen herkesin kitap basmasına izin verilmişti. Bu durum, bir denetimin oluşturulmasını gerektirmiş ve 1841 tarihli bir irade, kitap basımını izne tâbi kılmıştı. Yine 1845 tarihli Polis Nizamı'nın 13. maddesi, basımevi, kitabevi ve kitapçılara adap ve genel ahlaka aykırılık noktasında dikkat edilmesi gerektiğine vurgu yaparken, yurt dışından gelen her türlü kitap, risale ve evrakın yayımlanmadan önce görülmesi ve gerekenlerin yasaklanarak el konulmasını ön görmekteydi. Bazı izinsiz matbaa açma ve basım faaliyetleri üzerine 1849 yılında bu tarz girişimler için mahallî yönetimlerden izin alınmasına yönelik de bir irade çıkarıldı. Ayrıca devlet matbaasının dışında basılacak her türlü materyalin bir nüshası Takvimhâne-yi Âmire'ye teslim edilip Takvimhane Nezareti'nden ruhsat alma zorunluluğu getirilmişti. Bu tarz yayınlardan vergi de alınmaktaydı. Yani başlangıçta kitap basımını denetleme görevi Takvimhane Nezareti'ne verilmişti. 1857 tarihli Matbaa Nizamnamesi ise denetleme görevini Meclis-i Maarif'e ve Zaptiye Nezareti'ne vermiştir. Devlete ve manevi değerlere zararı olan yayınlara Zaptiye Nezareti tarafından el konulacaktı. Zararlı olmadığı yolunda Meclis-i Maarif tarafından bir karara varılan kitapların basım izni ise sadarete bırakılmıştır.
II. Abdülhamid döneminde kitap denetimi için Maarif Nezareti ile Dahiliye Nezareti uhdesinde kurulan meclis ve komisyonlar, şeyhülislamlık, Zaptiye Nezareti, Posta ve Telgraf Nezareti, Rüsûmat Emaneti ile müşterek çalışmışlardı. 1879'da Maarif Nezareti'ne bağlı Telif ve Tercüme Dairesi, Matbaa Nizamnamesi'nin kitap denetimi ile ilgili hükmünü icra etmek için kurulmuştur. Telif ve Tercüme Dairesi'nden beklenen neticenin alınamaması üzerine 31 Aralık 1881 tarihli irade ile Telif ve Tercüme Dairesi ile Matbaalar İdaresi birleştirilerek 4 Ocak 1882 tarihinde Maarif Nezareti bünyesinde Encümen-i Teftiş ve Muayene Heyeti oluşturuldu. Kuruluşuna dair iradede bir akademi olarak nitelendirilen Encümen-i Teftiş ve Muayene, reis (Ahmed Hamdi Efendi), beş aza (Türkçe, Arapça ve Farsça kitapları kontrol etmek için ikişer, Bulgarca, Rumca, Ermenice kitaplar için birer), bir memur (İngilizce ve Fransızca kitapları için), altı müfettiş ve azalık görevine ilaveten bir başkâtip ile beş kâtip olmak üzere on sekiz kişilik kadroya sahipti. Buna göre Encümen-i Teftiş ve Muayene, kitap ve risalelerin içeriğinin "edyânca, ahlak ve âdâbca, politikaca mehâzirden salim olup olmadığını" tespit edecektir (BOA, İ.DH., nr. 844-67818; MF. MKT, nr. 73/24).
Bir eser basılmak istendiğinde ruhsat için Maarif Nezareti'ne başvurulması gerekmekteydi. Eser dili ve alanına göre Encümen-i Teftiş ve Muayene azalarından birine havale ediliyor, teftiş neticesinde verilen geçici ruhsatla basımına izin veriliyordu. Geçici ruhsat verilmesindeki amaç, basılan nüshada ruhsat şartlarına riayet edilip edilmediğini denetlemekti. Bundan sonra yayına ruhsat verilmekteydi. Heyet kitapların türüne göre farklı kurumlardan da fikir talep ediyordu. Mesela dinî kitapların basımı için zaman zaman şeyhülislamlığa, askerî kitaplar için de seraskerlik makamına danışılarak ruhsat verilmişti. Encümen-i Teftiş ve Muayene incelediği kitaplardan bazılarını, dinen, ahlaken, siyaseten uygun olmadığı gerekçesiyle reddederken, bazan sadece "muzır" veya "basılmaya uygun değildir" ifadesi kullanılmıştı. Encümen bir kitabın basımını onaylayabilmiş, reddedebilmiş ya da bazan kitapta bazı düzeltmeler yapmış, kitapta bulduğu zararlı ifadelerin çıkarılması veya kitabın başlığının değiştirilmesi koşuluyla baskıya izin vermişti. Encümen-i Teftiş ve Muayene Heyeti'nin daha önce onay verilmiş bazı eserlerin yeniden basımına onay vermediği de görülmüştür. Nitekim Ziya Paşa, Nâmık Kemal, Ali Suâvi, Abdülhak Hamid gibi dönemin muhaliflerine ait eserlere, içeriklerinde yer alan hürriyet, ihtilal vb. kavramlar sebebiyle tekrar basım onayı verilmemişti. Yine benzer şekilde yabancı dilde Lamartine ve Hammer'in Osmanlı Tarihi ile ilgili kitapları, Shakespeare, J.J. Rousseau, Voltaire, V. Hugo ve E. Zola'nın eserleri de yasaklananlar arasında yer almıştı. Encümen-i Teftiş ve Muayene Heyeti kitapların içeriğine dair incelemenin yanı sıra tespit edilen zararlı kitapların toplatılmasını da sağlamıştı. Bu bakımdan heyet, kitap sansür kurumu olarak nitelendirilmiştir.
Encümen-i Teftiş ve Muayene zararlı bulduğu için toplatılan kitaplardan bazıları yakılarak imha edilmiştir. 7 Mayıs 1902 tarihli bir belgeye göre, toplatılmış olan 150 çuval kitap ve kâğıdın yakma işlemi için en uygun olan yer, kitap dumanının görülmesi istenmediğinden, Çemberlitaş Hamamı'nın külhanı olarak belirlenmiştir. Bu çuvalların kimse görmeden Maarif Nezareti'nin yanındaki hamamın külhanına taşınabilmesi için bahçe duvarına bir geçit açılmıştır. Yakma işlemi çok dikkatli bir şekilde yapılmış, kitaplar kül haline gelince üzerine su dökülerek tamamen ortadan kaldırılmıştır.
Gazete dışındaki bütün yayınların incelenmesi, encümen tarafından yapılmaktaydı. Ayrıca notalı-notasız şarkı ve müzik eserlerinin, her çeşit resim, tasvir, madalya ve arma basımı için ruhsat alınması gerekiyordu. Gazetelerde tefrika olarak yayımlanan, roman, tiyatro vb. eserlerin kitap olarak basılabilmesi için Encümen-i Teftiş ve Muayene tarafından ruhsat verilmesi gerekmekteydi. Gazetelerde denetlenmeden neşredilen bazı eserler de Encümen-i Teftiş ve Muayene'nin takibini aşamamıştır. Mesela Halit Ziya'nın tefrikalar halinde yayımlanan Sefile adlı romanının kitap olarak basılmasına, İslam gelenek ve göreneklerine aykırı olduğu gerekçesiyle izin verilmemişti.
Encümen-i Teftiş'in görevi sadece yayınların basım öncesi denetimini sağlamak değildi. Ayrıca gümrüklerde ve postanelerde bulunan, muayene memurlarının içeriğini tespit edemediği, kitap vb. risalelerin incelenmesinden de sorumluydu. Dolayısıyla bu kurum, basımı yapılmak istenen eserler ile yurt dışından getirilen ya da tercüme edilip yayımlanmak istenen eserlerin nüshalarının incelendiği bir onay kurumu haline gelmiştir. Encümen-i Teftiş'in ayrıca bütün okul kütüphaneleri ile genel kütüphaneleri teftiş etme yetkisi de vardı.
Basımına ruhsat istenen eserlerin dil ve tür bakımından çeşitlilik göstermesi, encümende muhtelif dil ve bilim dallarına aşina kişilerin istihdamını gerekli kılmıştı. Bu sebeple üyeler, Doğu ve Batı dillerini bilen, tahsilli şahsiyetler, müderrisler veya öğretmenler arasından seçilmeye çalışılmıştır. Bu özelliklere sahip üye bulma sıkıntısı yaşandığında, farklı millet ve coğrafyalara mensup kişiler de encümende görev yapmıştır.
Giderek gelişen matbuat hayatında yayımlanmak istenen kitap ve mecmua sayısının artmasıyla 9 Şubat 1892 tarihinde, yine Maarif Nezareti bünyesinde ve nazırın reisliğinde, Tedkîk-i Müellefat Heyeti kurulmuştur. Bu heyet Encümen-i Teftiş ve Muayene'nin üzerinde olup, orada tetkik edilen Türkçe, Arapça ve Farsça kitapları ikinci defa inceleyen bir temyiz makamı hüviyetindeydi.
Dinî eserlerin incelenmesi sırasında görülen zafiyet üzerine 1902 yılında bu eserleri tetkik etmek üzere yeni bir heyet oluşturulmuştur. Böylece Teftiş ve Muayene Heyeti ikiye ayrıldı. Birinci kısmı Teftiş ve Muayene, ikinci kısmı Kütüb-i Dîniye ve Şer'iye Tetkik Heyeti adını aldı. Bu iki heyetin kontrolünden geçen kitapların yeniden incelenmesi istendiğinde görevli mercii, Tedkîk-i Müellefat Heyeti'ydi.
II. Meşrutiyet'in ilanına kadar faaliyette bulunan Encümen-i Teftiş ve Muayene, önemli olduğu kadar çok tartışılan bir kurum da olmuştur. Encümen hakkındaki şikâyetlerin Tercümân-ı Hakîkat'te gündeme getirilmesiyle diğer gazeteler harekete geçmiştir. Pek çok yazar, hatıralarında Encümen-i Teftiş ve Muayene'nin yapmış olduğu yasaklamalardan bahsetmiş ve heyetin yaptığı uygulamaları eleştirmiştir. Mesuliyet altına girmemek için edebî eserlere ruhsat verilmemesi ve eser başvurusunda bulunanlara sert tutumlar sergilenmesi de şikâyetlere konu olmuştur. Nitekim Halit Ziya (Uşaklıgil) anılarında, heyetin kitap içeriklerini incelerken uzun cümleleri çıkarttığına, çizdiği kelimeler yerine eklemeler yaptığına, kitap başlıklarını değiştirdiğine ve tercüme kitapların içeriğinde anlam değişikliğine sebep olacak düzeltmeler yaptığına değinmiştir.
Encümen hakkındaki şikâyetlerin bir başka yönüyse encümen üyelerinden çok azının yeterli donanıma sahip olması iddiasıdır. Nitelikli personel problemi, Maarif idaresinin temel meselelerinden biri haline gelmişti. Nitekim Encümen-i Teftiş ve Muayene Heyeti'nde iki dönem görev yapmış olan Mizancı Murad Bey, bir kitabın basımına izin verilip verilmeyeceğine, tek azanın incelemesi sonucu karar verildiğini, azaların her konuya ilişkin yeterli bilgiye sahip olamayacağından bunun sıkıntılara yol açtığını belirtmiştir. Murad Bey, liyakatsizliğin yanı sıra, azaların her eseri muhtemel bir tehlike olarak görmesi ve bu sebeple kelime ve cümlelere farklı mânalar vermeye çalışmalarından da bahsetmiş, onun görevden ayrılması bu sebeple olmuştur.
II. Abdülhamid döneminde sıkı bir şekilde uygulanan kitap ve dergi üzerindeki denetleme mekanizması, II. Meşrutiyet'in ilanına kadar devam etmişti. 29 Temmuz 1909 tarihli Matbaalar Kanunu ile matbuat üzerindeki basım öncesi denetimler sona ermiştir. Buna rağmen, Encümen-i Teftiş ve Muayene Heyeti görevini sürdürmüş, İslam'a dair yazılmış, baskı ruhsatı isteyen kitapların, dine uygun olup olmadığı incelemesini yapmaya devam etmiştir.
BOA. İrade-Dahiliye (İ.DH), nr. 844-67818; Maarif Nezareti, Mektubi Kalemi (MF. MKT), nr. 73/24.
Akyıldız, Ali. “Maârif-i Umûmiye Nezâreti”. DİA. 2003, XXVII, 273-274.
Birinci, Ali. “Osmanlı Devletinde Matbuat ve Neşriyat Yasakları Tarihine Medhal”. Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi. 4/7 (2006), s. 291-349.
Ceylan, Ayhan. “Tanzimat Dönemi Osmanlı Basım ve Yayımında Hukukî Düzen (1839-1876)”. Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları. sy. 1 (2006), s. 139-155.
Demirel, Fatmagül. II. Abdülhamid Döneminde Sansür. İstanbul 2020, s. 89-104.
Dığıroğlu, Filiz. “II. Abdülhamid Dönemi Matbûat Politikaları: Mushaf Basımı ve Dinî Neşriyat”. Sultan II. Abdülhamid Han ve Dönemi. ed. F. Gün – H. İ. Erbay. İstanbul 2017, s. 631-651.
Ergin, Osman [Nuri]. Türkiye Maarif Tarihi. İstanbul 1977, III-IV, 843-855.
Hızlı, Kasım. “Bir Kurumu Yeniden Tasarlamak: Abdullah Hasib Efendi’nin Encümen-i Teftiş ve Muayene Hakkındaki Gözlemleri”. History Studies. 13/2 (2021), s. 497-522.
Salnâme-i Nezâret-i Maârif-i Umûmiye. İstanbul 1319, s. 33-34.
Ünal, Uğur. Meclis-i Kebîr-i Maârif, 1869-1922. Ankara 2008.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/encumen-i-teftis-ve-muayene
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
1882 yılında kurulan matbuat denetleme kurulu.