A

SÖMÜRGECİLİK

Başkalarına ait kaynaklara el koyma, işgal.

  • SÖMÜRGECİLİK
    • İsmail AYDOĞAN
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 15.09.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/somurgecilik
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    SÖMÜRGECİLİK
SÖMÜRGECİLİK

Başkalarına ait kaynaklara el koyma, işgal.

  • SÖMÜRGECİLİK
    • İsmail AYDOĞAN
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 15.09.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/somurgecilik
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    SÖMÜRGECİLİK

Osmanlıca'da müstemleke ve Arapça'da müsta'mere kelimelerinin karşılığı olarak kullanılan kolonyalizm, günümüz Türkçe'sinde sömürgecilik şeklinde yaygınlaşmıştır. XIV. yüzyıldan XX. yüzyıla kadar olan dönemde Batılı bazı ülkelerin Asya, Afrika ve Amerika kıtalarında yaptıkları uygulamalar göz önüne alındığında bir ülkenin kendi sınırları dışında kalan başka bir ülkeyi, bölgeyi veya toplumu siyasî, iktisadî, sosyal ve kültürel vb. olarak hakimiyeti altına alması ve her türlü kaynağını kendi menfaati için kullanması sömürgeciliğin muhtevasını belirlemektedir. Bu da sömürgeciliğin emperyalizmle ilişkili olduğunu gösterir. Ancak emperyalizmde, başka bir ülkeyi veya devleti fiilî olarak işgal etme yahut oraya yerleşimcilerini getirmesi şart değildir. XIX. yüzyılın ikinci yarısında İngiltere'de kullanılmaya başlanan ve daha çok kolonizasyon sonrası dönem için kullanılan emperyalizm, sanayi devrimi sonrası döneme ait her türlü ideolojik, ekonomik, sosyal ve siyasal egemenlik kurmakla esasen sömürgecilikten ayrılır. Emperyalizmin sömürgecilikten farkı yavaş yavaş sirayet ediyor olması sebebiyle insanların farketmekte zorlanması, hayatın bütününü kapsayarak yaşaması sebebiyle sıradan görünmesi ve insanların buna karşı gelme duygularını ortadan kaldırma gücüne sahip olmasıdır.

Tarihte sömürgecilik konusunda önde gelen başlıca ülkeler Portekiz, İspanya, Fransa, Hollanda, İngiltere, İtalya, Almanya, Rusya, Japonya, Çin ve Amerika'dır. Başkalarının topraklarını işgal etmek, oraya anavatandan insanları yerleştirmek (yerleşimci), bu ülkenin ya da toprak parçasının bütün kaynaklarına el koymak, gerektiğinde yerli insanları oradan sürmek demek olan sömürgecilik bu ülkelerin hemen tamamı tarafından uygulanmıştır. Yeni sömürgecilik olarak adlandırılan ve II. Dünya Savaşı'ndan sonra bir ülkenin veya bölgenin iktisadî, siyasî, coğrafî veya kültürel olarak hakimiyet altına alınması anlamındaki emperyalizm ise 2000 yılından itibaren özellikle teknolojinin hayata derin etkisinin başlamasıyla ortaya çıkan küreselleşme kavramı altında özellikle Amerika Birleşik Devletleri tarafından uygulanmıştır. Sömürgeci ülkeler, gerek ihtiyaç duydukları ham maddeleri elde edebilmek gerek ürünlerini satacak pazar oluşturmak gerekse üstün olma ve hükmetme arzularını gerçekleştirmek gibi sebeplerle başlattıkları sömürge anlayışlarını meşrulaştırmak için sanayileşme sonrası ortaya çıkan kapitalizm, sosyalizm, faşizm hatta demokrasi, liberalizm, modernizm, postmodernizm ve neoliberalizm gibi ideolojileri de kullanmışlardır.

Sömürgeci ülkelerin sömürgeleştirme aracı olarak kullandıkları iki ana unsurdan biri kültür, diğeri eğitimdir. Hem kültür hem de eğitimin ortak özelliği insana düşünme ve yaşama biçimi aşılamasıdır. İnsanın bir toplum içinde doğması demek, bir kültürün içinde doğması demektir. Maddi ve manevi olarak ikiye ayrılan kültürün manevi yönünün insana kazandırdığı zihniyet; maddi yönünün kazandırdığı ise hayatı idame ettiren davranışlar ve alışkanlıklardır. İnsan içinde bulunduğu toplumun manevi kültürünü doğal bir şekilde kazanırken; maddi kültürünü öğretimle kazanır. Sömürgecilikte yayılmacı ülke, hedef ülkenin geleneklerini, göreneklerini ve alışkanlıklarını içeren millî kültürünü ya yasaklar ya da ikinci plana atan veya anlamını kendi lehine çeviren politikaları yürürlüğe sokar. Bunlara paralel olarak kendi kültürünü de dayatır. Böylece mevcut millî kültürün sergilenmesine engel olur, onun görünürlüğünü azaltır; buna karşın, kendi kültürel uygulamalarını sergiler, onları görünür kılar.

Sömürgeciliğin diğer bir aracı eğitimdir. Sömürgeci, kendisine benzemeyen toplumlara, eğitilmesi gereken insanlar topluluğu olarak bakar. Kendisini üstün ve medenî olarak görürken onları barbar olarak görür. Buna karşın sömürülen ülkenin sıradan insanları ve aydınları, sömürgeci ülkeye önce hayran olurlar, sonra kendilerinden utanırlar ve en sonunda ruhlarında aşağılık duygusu yeşerir. Hayatının bütün aşamalarında onlar gibi olmaya çalışırlar. Tarihine, edebiyatına, diline, ülkesine ve insanına dışarıdan bakarlar. Özgün bir bakışa sahip değillerdir. Bütün sorunlarının çözümünü sömürgeci ülkeyi taklit ve takip ederek aşacağına inanırlar. Bu sebeple ilgili ülkenin eğitim sistemi içerik ve yapı olarak egemen ülkenin eğitimini örnek alarak kurgulanır, ona uyumlu hale getirilir. Oluşturulan müfredatla insanların dil başta olmak üzere din, tarih, edebiyat ve coğrafya algısı değiştirilir. Sömürgeci ülkenin dili ana dilinin önüne geçer, eğitim kademelerinin tamamında bu dilin alanı genişler. Eğitim sisteminde millî kültürün sergilenmesi engellenirken sömürgeci ülkenin kültürü uygulamalı olarak öğretilir. Böylece okullarda öğrenciler istenilen bilgileri öğrenmişler, onlar gibi düşünmeye başlamışlar ve neticede bu öğrencilerin hayata bakışları ve algılamaları değişmiştir. Sömürgeleştirmenin nihaî hedefi ise asimilasyondur. Asimilasyonda önemli olan özümsemedir. Asimile olmuş birey, artık kendi kültürünü terketmiş, unutmuş, yeni kültürü içine sindirmiş, hatta savunucusu olmuştur.

Sömürgeleştirmede, eğitim sistemleri, öteden beri en uygun ve kalıcı araç olarak kullanılır. Bu sömürge eğitiminin genellikle altı ana amacı bulunmaktadır. Bunlardan birincisi kültürel yozlaşmayı ve asimilasyonu gerçekleştirerek bireyleri mankurtlaştırmaktır. Mankurtlaştırma, bireylerin eğitim sistemi aracılığıyla kültürünü temel alan düşünme biçiminden uzaklaştırılarak, millî değerlerine, öz benliğine ve kimliğine yabancılaştırılması; zihinsel işleyişinin sömürgeciler tarafından istenen biçimde formatlanarak özgüvenlerinin yitirilmesi anlamına gelir. Sömürgeci ülkeye göre yapılandırılan sömürge eğitimiyle millî dil ve kültür hem değersizleştirilir hem bastırılır hem de kötülenir. Buna karşın Avrupa dilleri ve kültürleri yüceltilir. Sömürge eğitimi, aynı zamanda, dinî algının dönüştürülmesini de hedefler. Bu eskiden misyoner okulları vasıtasıyla din değiştirme olarak kullanılıyordu. Ancak günümüzde bunun yanı sıra dinî algının şekillendirilmesi de amaçlanmaktadır. Sömürge eğitiminin ikinci amacı eğitimin içeriğinin kontrol altında tutulmasıdır. Sömürge eğitiminde, müfredat ve öğretmen yetiştirme gibi bileşenler sömürgeci ülkeler tarafından kontrol altına alınır; örnek alınması maksadıyla modeller tasarlanır, ikonlar oluşturulur. Böylece sömürgeci güçler lehine iyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış belirlemeleri halka öğretilir. Sömürge eğitiminin üçüncü amacı ihtiyaç duyulan insan kaynaklarını yetiştirmektir. Sömürgeci ülke hangi niteliklere sahip insana ihtiyaç duyuyorsa, nasıl bir beceri donanımı istiyorsa, sömürülen eğitim sistemi bu nitelikleri haiz dersleri müfredata koyarak sömürgeci ülkeye hizmet edebilecek insanın yetişmesini sağlar. Sömürge eğitiminin dördüncü amacı bilginin kaynağının değiştirilmesidir. Böylece ilgili ülkenin insanlarını, millî, tarihî ve kültürel olan ve öteden beri süzüle süzüle gelen bilginin işe yaramazlığına inandırır. Bu eğitimle insanlar, geleneksel bilginin kötü, yanlış hatta zararlı olduğuna, buna karşın bilimsel ve çağdaş olarak nitelendirilen sömürgecilerin ürettiği bilginin ise tek gerçek ve yararlı bilgi olduğuna inandırılır. Sömürge eğitiminin beşinci amacı toplumda cam tavan türü engeller inşa etmesidir. Sömürgeciler ve aydınları sömürdükleri ülkelerde en iyi kurumları kurup, kendilerini ve ardıllarını orada yetiştirmeye özen gösterirler. Hemen hemen her ülkede böyle liseler ve üniversiteler inşa edilir. Burada yetişen insanların etki alanları genişletilir. Böylece toplumda görünmeyen hiyerarşiler oluşturup bunu korurlar. Sömürge eğitiminin altıncı amacı ise toplumları parçalamaya yöneliktir.

Batı sömürgeciliğinin dünyanın hemen her ülkesinde yayılarak büyümesinde bu ülkeler tarafından veya bu ülkeler örnek alınarak tasarlanan sömürge eğitiminin etkisi merkezî konumda olmuştur. XIX. yüzyılda Batılı sömürgeciler Afrika ülkelerine geldiklerinde, karşılarındaki yerlileri, derin bir cehaletin içerisinde tasavvur etmişlerdi. Oysa yerli eğitim geleneği Afrika'nın pratikte birçok ihtiyacını karşılar nitelikteydi. Çevreye uyum bakımından fiziksel yaşam becerilerinin geliştirilmesini temel alan geleneksel eğitim sistemi; toplumsal normlara bağlı, kültürel aidiyeti yüksek bireyler yetiştirmeyi amaç edinmişti. Ancak sömürgecilerin kurduğu eğitim sisteminde dünyanın merkezi olarak Avrupa gösterilmiş, Batı'ya uyumlu yenilenme hedeflenmiştir. Afrika'da sömürgeci konumunda bulunmuş devletlerin (Portekiz, İspanya, Hollanda, İngiltere, Fransa, Belçika, Almanya, İtalya) kolonilerde kurduğu eğitim sistemlerinin temel gayesi hıristiyanlaştırma, asimilasyon ve Batı lehine bir kadro yetiştirmenin yanı sıra Afrika'nın Batı'ya bağımlılığını arttıran, Avrupa uygarlığının yaşam tarzını yücelten, Avrupa'nın ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte insan gücü üreten ve Batı'da gelişmekte olan endüstri mamullerini tüketen bir kitle (pazar) ortaya çıkartmak olmuştur. Bu ülkelerin kurduğu okullarda millî dilde eğitim yapmak ya yasaklanmış ya da onu gözden düşürecek politikalar uygulanmış, buna karşın sömürgeci ülkenin dili zorunlu tutulmuştur. Bu da onların kültürel miraslarıyla bağlarının kopmasına sebep olmuştur. Bunların neticesi olarak günümüz Afrika'sında bulunan elli dört ülkenin çoğunun resmî dili, sömürgeci ülkenin dilidir. Mesela Afrika'da beş ülkenin resmî dili Portekizce, on bir ülkenin resmî dili İngilizce, on iki ülkenin resmî dili Fransızca, bir ülkenin resmî dili İspanyolca'dır. Ayrıca dokuz ülkenin ikinci resmî dili Fransızca ve on ülkenin ikinci resmî dili İngilizce'dir. Klasik sömürgecilik biçimi olan kolonyalizm döneminde tarihinden koparılan, özgün literatürünün birçoğu tahrip edildiği için bu literatüre erişemeyen ve kendi dillerini kullanamayan Afrika ülkelerindeki öğrenciler bugün geçmişleri hakkında pek fazla bilgiye sahip değildir.

Yeni sömürgecilik olarak adlandırılan emperyalizm ve küreselleşme döneminde ise Afrika'da eğitim dört türde devam etmektedir. Bunlardan birincisi önceki sömürgeci ülkenin kontrolünde olan eğitim, ikincisi Dünya Bankası, UNESCO, UNICEF veya IMF gibi kuruluşların desteklediği eğitim, üçüncüsü küresel şirketlerin yönlendirmesiyle sürdürülen eğitim, dördüncüsü bağımsız bir ülke olarak kendi kültürünü canlandırmaya ve temel almaya çalışan eğitimdir.

Sömürgeciliğin uygulandığı kıtalardan olan Asya ise sanayi devrimi sonrası gelişen Avrupa'nın XVI. yüzyıldan sonra hem ham madde kaynağı hem ucuz pazarı olmuştur. Bu gelişmelerle ve aynı zamanda gelişen üstün olma ve hükmetme duygularının etkisiyle Avrupa'nın emperyal düşüncesi, kendisi dışındaki çoğu ülkeyi gerilik, cehalet, iptidailik ve güçsüzlük anlamında kullandığı "doğu, doğulu" kavramlarıyla vasıflandırarak küçümsemiş, onları Avrupa tekniğine ve ekonomisine hizmetle yükümlülüğe mahkûm etmiştir. Asya kıtasında yer alan devletlerinin çoğunda XIX. yüzyıldan itibaren başlayan eğitimde modernleşme hareketlerinin gayesi Avrupalı devletler gibi olmak şeklinde belirlenmiştir. Böylece Batı hayat tarzı tüketim alışkanlıkları ve kültürü eğitim yoluyla zamanla bu ülkelere yerleştirilmiştir. Asya kıtasındaki sömürgeci ülkelerden biri de Rusya'dır. Rus emperyalizminin gerekçesi de cehalet içinde nitelediği Türkistan halklarını uygarlaştırmak ve orada yaşayan insanlara medeniyet götürmektir. Rus sömürgeciliği döneminde de Rus dilini ve kültürünü yayma ideolojisi yolunda yoğun gayretler gösterilmiş, hemen her alanda Rusça'nın kullanılması zorunlu hale getirilerek kamu alanlarında millî dillerin kullanılması kısıtlanmıştır. Eğitim faaliyetlerini ve eğitimin temel vasıtası konumunda bulunan dili ideolojik hedeflerini ve rejimlerini sağlamlaştırmak için kullanan Ruslar, Rusça eğitim veren kreş, anaokulları, ilkokullar ve ortaokullar açarak, Rus kültürünü ve tarihini benimseyen bir toplum şekillendirme politikasını uygulamışlardır. Eski adıyla Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) 1991 yılında dağılıp yerine bağımsız devletler kurulmasından sonra Türk cumhuriyetlerinde millî dillerde ve kültürlerde eğitim politikaları uygulanmaya başlanmıştır. Asya'daki diğer bir sömürgeci ülke olan Japonya ise, sömürge haline getirdiği ülkelerde (Kore, Mançurya) Japonca'nın öğretimine önem veren eğitim politikaları uygulamıştır.

Diğer taraftan kendini de tarihte Avrupa sömürgeciliğinin faaliyet alanlarından biri olarak zorlu yıllar yaşamış bir ülke olan Çin de XX. yüzyılın ortalarından itibaren Doğu Türkistan ve Tibet gibi ülkeler üzerinde sömürge yönetimleri kurmak, komünist Mao rejiminin bu ülkelerin gelişmesine yardımcı olacağı gerekçesiyle varlıklarını meşrulaştırma gayreti içerisinde olmuştur. Özellikle Doğu Türkistan'ı ilhak edip yerli halkı etnik azınlık şeklinde tanımlayarak nüfus ve iskan politikalarıyla çok sayıda Çinli yerleşimi oluşturmuşlardır. Çin sömürgeciliğinin en basit ifadesi de toprakların adını "Sincan" olarak değiştirmesidir.

Sömürgeciliğin en çetin yaşandığı kıtalardan biri de Amerika kıtasıdır. Sömürgecilerin ayak basmasından önceki dönemlerde, bu kıtada, gelişmiş bir kültürün olduğu bilinmektedir. Mesela Mayalar astronomi ve matematik bilimlerinde, İnkalar tıp bilimi alanında öndeydi. Ayrıca Meksika'da, XIV. yüzyılın büyük medeniyetlerinden Aztekler'de toplumun bütün fertlerine umumi bir eğitim hizmeti sunuluyordu. XV. yüzyılın sonlarında Kristof Kolomb gelene kadar Amerika kıtasında Kızılderililer yaşamaktaydılar. Kolomb sonrasında, İspanya, Portekiz, Fransa, İngiltere, Hollanda ve İsveç gibi birçok Avrupa ülkesi Amerika kıtasını sömürgeleştirmeye başladı. Bunların içinde en fazla (on üç) kolonisi bulunan ülke İngiltere'dir. Bu ülkelerin sömürgeleştirme sürecinde gerçekleştirdikleri eğitimin esas amacı asimilasyondu. Avrupa'dan Amerika'ya gelen sömürgeciler, eğitimi, yerlilerin zihinlerinin biçimlenmesinde bir araç olarak gördüler. Yerlileri zorunlu eğitime tâbi tutarak kendi dillerini onlara zorla kabul ettirmeye çalıştılar. Bu uygulamayla yerliler hem ana dillerinden hem de kültürlerinden uzaklaştırılmaya çalışıldı, ardından da ana dillerinin ve kültürlerinin unutulmaları hedeflendi. Bu asimilasyon süreci sonunda Kızılderili kimliği tarihten silindi. Öte yandan Amerika'da bağımsızlık öncesi eğitim sistemi kilisenin tekelindeydi. Kilise devletle bütünlük içerisindeydi ve bütün toplumun ideolojisini belirleyecek kapasiteye sahipti. Devlet, kültüre yön veren, kültürü yaygınlaştıran ve tek kurum olan kilisenin tekelini kırmak için, XVIII. yüzyıldan itibaren eğitimde seküler politikalara yöneldi. Amerika'da sekülerlik-dinsellik arasındaki rekabetin XIX. yüzyıl sonlarına kadar devam ettiği söylenebilir. Diğer taraftan Amerika Birleşik Devletleri'nde 1954 yılına kadar, ırkçılığın toplumsal hayattaki baskısından dolayı beyazlar ve siyahlar farklı okullarda öğrenim görmek zorunda kalmışlardır. İdeolojik hedeflerini dünyada eğitim vasıtasıyla gerçekleştirmenin etkili bir kültür sömürgeciliği olduğunu kavrayan Amerikan eğitim sistemi, misyonunu yabancı öğrencileri kendisine çekerek devam ettirmektedir.

Kaynakça

Altbach, Philip G. – Kelly, Gail P. Sömürgecilik ve Eğitim. çev. İ. Kalın. İstanbul 1991.

Aydoğan, İsmail – Fidan, Mutlu Sadık. Afrika’da Sömürgecilik ve Eğitim. I-III, Ankara 2022.

Bürüngüz, Mehmet Refik. Son Dönem Osmanlı Aydınlarının Sömürgecilik ve Emperyalizm Algısı. Dr.T, Hacettepe Üniversitesi, 2013.

De Gobineau, Joseph Arthur. İnsan Irklarının Eşitsizliği. çev. S. Acar. İstanbul 2021.

Ferro, Marc. Sömürgecilik Tarihi. çev. M. Cedden. Ankara 2017.

Gündüz, Ahmet. “Sömürgecilik Kavramı ve Sömürgeci Devletlerin Uyguladıkları Taktikler: Ortadoğu Örneği”. Tarih Okulu Dergisi. sy. 25 (2016), s. 763-784.

İplikçi, Alper. “Kolonyalizm ve Emperyalizm Üzerine Bir Değerlendirme”. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 21/4 (2017), s. 1527-1540.

Memmi, Albert. Sömürgecinin Portresi & Sömürgeleştirilenin Portresi. çev. Ş. Süer. İstanbul 2021.

Özcan, Azmi. Bütün Yönüyle Sömürgecilik. ed. İ. Akkurt. İstanbul 2024.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/somurgecilik

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

SÖMÜRGECİLİK

Başkalarına ait kaynaklara el koyma, işgal.