A

ARAPÇA ÖĞRETİMİ

Arapça’nın öğretim metotları.

  • ARAPÇA ÖĞRETİMİ
    • Hüseyin YAZICI
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 12.09.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/arapca-ogretimi
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    ARAPÇA ÖĞRETİMİ
ARAPÇA ÖĞRETİMİ

Arapça’nın öğretim metotları.

  • ARAPÇA ÖĞRETİMİ
    • Hüseyin YAZICI
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 12.09.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/arapca-ogretimi
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    ARAPÇA ÖĞRETİMİ

Türkler'le Araplar'ın tarihteki en önemli teması 751 yılındaki Talas Savaşı'dır. İlerleyen süreçte Araplar Türkler'e, Türkler de İslamiyet'e yakın ilgi göstermeye başladı. Karahanlılar'ın (999-1212) ilk hakanı Satuk Buğra Han (942-955), İslam'ı kabul ettikten sonra Türkler, X. yüzyılın ortalarından itibaren toplu olarak müslüman olmaya yöneldi. İslam dininin temel kitabı Kur'an-ı Kerim'in Arapça olması doğal olarak Arap diline önem verilmesini de beraberinde getirdi. Gazneli Mahmud'un (ö. 1030) Arapça'yı resmî dil olarak kabulü birçok eserin Arapça yazılmasına vesile oldu. Türkler arasında İslamiyet ve Arap dilinin hızlıca yayılması, Arapça dil öğretimi meselesini de gündeme getirdi.

Türkler İslam'ı kabul edip Arapça öğrenmeye devam ederken eğitimde ana dillerini terketmediler. Karaman oğlu Mehmed Bey (ö. 1277) döneminde açıkça görüldüğü üzere medreselerde ders verme şekli Türkçe olmakla beraber çoğunlukla Arapça yazılmış eserleri anlayabilmek için bu dil üzerinde etraflıca durulmaya başlandı.

Türkler'de Arapça öğretimi İslamiyet'i kabulleriyle başladı ve Osmanlılar döneminde daha da arttı. Selçuklular'dan sonra Anadolu'ya egemen olan Osmanlılar İslamiyet'i Balkanlar'a ve Orta Avrupa'ya kadar taşıyınca, Arap dili, eğitim programlarında daha geniş yer aldı.

Yapılan araştırmalar, Osmanlı medreselerinde Arapça öğretiminde birden fazla öğretim metodunun kullanıldığını ortaya çıkardı. Bunlar, esas itibariyle Selçuklular'dan itibaren medrese eğitiminde uygulanagelen öğretim yöntemleri olduğu kabul edilmekle birlikte, zamanla bazı değişikliklere uğradı. Başlıca öğretim metotları olarak; en çok tercih edilen "takrir" (anlatma), hem ders esnasında hem de ders dışında ezberi öne alan "ezber", dersin daha iyi anlaşılabilmesi için tekrarın ön planda olduğu "tekrar", zekâ ve kavrama yoluyla konunun pekiştirilmek istendiği "kavrama", işlenen konuların yazdırılarak kavranmasının amaçlandığı "yazdırma", hoca ile talebenin birbirlerine karşılıklı sorular tevcih ettikleri "soru-cevap", konunun ayrıntılı olarak tartışmaya açıldığı "tartışma ve münazara" ve nihayet öğrencilerin işlenen konuları birbirlerine okudukları "müzakere" sıralanabilir. Ancak bunlardan yazdırma metodunun önemi, matbaanın gelişinden sonra yavaş yavaş ortadan kalktı. Hocanın bazı anlatım ve tashihlerini öğrencinin metin kenarlarına not alma geleneği ise devam etti.

Tanzimat devrinde her alanda modernleşme çalışmaları başlatılınca, mevcut medreselerdeki Arapça öğretiminden farklı yöntemlerin uygulanması gündeme geldi. Medreselerde okutulan tefsir, fıkıh, hadis, mantık, kelam ve felsefe derslerinin ders kitapları Arap dilinde olduğundan Arapça temel ders idi. Bu yüzden, diğer dersleri anlayabilmek için iyi derecede Arapça bilmek gerekiyordu. Ancak medreselerde öğretilen Arapça'yı iyi bilmek o çağda konuşulan Arapça'yı bilmek anlamına gelmiyordu. Bu yüzden Tanzimat devrinde Arapça eğitiminin eskisinden farklı yeni bir metotla uygulanması ön görüldü. Yeni açılan okullarda Arapça'nın yabancı dil olarak ders programlarına alınması kararlaştırıldı. Bu doğrultuda dil eğitimi alanında Avrupa'da öne çıkan yeniliklerden oldukça yararlanıldı ve Arap dilinin, Osmanlı Devleti sınırları içinde bir yabancı dil çerçevesinde öğretilmesi hususunda yeni yöntemler benimsendi.

Osmanlı Devleti'nde medreselerde Arapça eğitimi çerçevesinde okutulan sarf ve nahiv, belagat (meânî, bedî', beyan), aruz, kavâfî ve vaz' gibi ilimlere dair kitaplar aşama aşama öğretilirdi. Bütün bu dalların kendi içinde de ayrıca bir taksimatı yapılıyordu. Bu dallarda çok ayrıntılı kitaplar okutulmasına rağmen, programlarda Arapça bir ihtisas alanı olarak yer almıyordu.

Sarf ilmi kelime bilgisi, nahiv ilmi ise cümle bilgisidir.   Sarf ilmi, fiillerin çekimini içerir ve Osmanlı medreselerinde Arap diline dair okutulan temel ilim dalıdır. Arapça eğitiminin de bir parçası olan sarf ilminde şu beş kitap okutulmaktaydı: 1. Ders programında ilk okutulan ve ezberletilen el-Emsile. 2. Genel olarak Binâ diye şöhret bulmuş Binâü'l-Ef'âl. 3. İmâm-ı Âzam'a da (ö. 150/767) izafe edilen el-Maksûd.  4. İzzeddin Zencânî'ye ait (ö. 655/1257) ve İzzî diye meşhur el-İzzî fi't-Tasrîf. 5. Ahmed b. Ali b. Mes'ûd (ö. VIII/XIV. yüzyılın başları) tarafından kaleme alınan ve Osmanlı medreselerinde sarf derslerinde okutulan kitapların sonuncusunu teşkil eden Merâhu'l-Ervâh.

Arapça öğretiminin bir parçası olan nahiv ilminde ise okutulan kitaplar şunlardır: 1. Adülkahir Cürcânî'nin (ö. 471/1078) el-Avâmilu'l-Mie'si. 2. İmam Birgivî'nin (ö. 981/1573) İzhârü'l-Esrâr'ı. 3. İbn Hâcib'in (ö. 1249) el-Kâfiye'si. 4. Abdurrahman Câmî'nin (1414-1492) Molla Câmî'si. Bunlar dışında hem sarf hem de nahiv ilimlerinde başka eserler de okutuldu (bk. Birgivî Mehmed Efendi). Nahiv ilminde, cümle tahlilleri önemli bir yer işgal etmiştir. Anlamlar cümle içinde değil, kırık anlamlarıyla ifade ediliyordu.

Belagat ilminde şu kitaplar okutuluyordu: 1. Ebû Ya'kûb Sekkâkî'nin (ö. 626/1229) Miftâhu'l-Ulûm'u. 2. Hatîb Kazvînî'nin (ö. 739/1337) Telhîsü'l-Miftâh'ı. 3. Sa'deddin Teftâzânî'nin (ö. 791/1389) el-Mutavvel ale't-Telhîs'i. 3. Sa'deddin Teftâzânî'nin (ö. 791/1389) Muhtasarü'l-Meânî'si. 4. Hatîb Kazvînî'nin (ö. 739/133) Îzâhu'l-Meânî'si.

1882 senesinde Dârüttâlim adlı bir özel okul açan Hacı İbrâhim Efendi'nin uyguladığı Arapça öğretimi yeni metotlara dayanıyordu. Buradaki Arapça öğretimi Avrupa'da XlX. yüzyılda çoğunlukla kullanılan dil bilgisi-çeviri yöntemi ile benzer özelliklere sahipti.

Cumhuriyet'in başlarında kurulan İmam-Hatip okullarındaki ders programlarında Arapça öğretimi medrese sisteminden ayrıldı. 1927 yılında Arapça öğretimi sonlandırıldı. Yirmi altı yıl sonra, 1953'te İmam-Hatip okullarında Arapça tekrar eğitim programında yer aldı. XXI. yüzyılın ilk çeyreğine gelindiğinde Arapça öğretiminde geçmişe göre daha bilimsel hazırlanan kitaplar vasıtasıyla iyi bir eğitim imkânı vardır. Pek çok İmam-Hatip Lisesi, İlahiyat ve İslamî İlimler Fakültesi, bazı üniversitelerin Arap Dili ve Edebiyatı bölümleri ile Eğitim fakültelerinin Arapça Öğretmenliği bölümlerinde Arapça'nın öğrenimi ve öğretimi yeni metotlara göre yapılmaktadır.

Kaynakça

Açık, Kerim. Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Arapça Öğretimi (Kaynaklar ve Yöntemler). Dr.T, Marmara Üniversitesi, 2002.

Can, Betül. “Tanzimat Öncesi Osmanlı Medreselerinde Arapça Öğretim Yöntemleri”. EKEV Akademi Dergisi. 14/44 (2010), s. 305-319.

Güney, Murat Arif. “Yabancı Dil Öğretimi ve Dünden Bugüne Türkiye’de Arapça Öğretimi”. Karadeniz Teknik Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. 1/1 (2014), s. 193-211.

Hazer, Dursun. “Osmanlı Medreselerinde Arapça Öğretimi ve Okutulan Ders Kitapları”. Gazi Üniversitesi Çorum İlahiyat Fakültesi Dergisi. sy. 1 (2002), s. 274-293.

Özyılmaz, Ömer. Osmanlı Medreselerinde Eğitim Programları. Ankara 2002.

Soyupek, Hasan. İkinci Meşrutiyet’ten Günümüze Türkiye’de Arapça Öğretimi. Dr.T, Süleyman Demirel Üniversitesi, 2004.

Versteegh, Kees. “Arap Dili Öğretiminin Tarihçesi”. çev. M. Günaydın. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. sy. 16 (2007), s. 331-353.

Yıldız, Musa. “Osmanlı Döneminde Arapça Öğretimi ve Okutulan Ders Kitapları”. Türkiye’de Yabancı Dil Eğitimi Ulusal Kongresi (22-23 Kasım 2007). Ankara 2007.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/arapca-ogretimi

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

ARAPÇA ÖĞRETİMİ

Arapça’nın öğretim metotları.