A

ALFABE DEĞİŞİMİ

Alfabenin çeşitli sebeplerle değiştirilmesi.

  • ALFABE DEĞİŞİMİ
    • Hayati DEVELİ
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 20.09.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/alfabe-degisimi
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    ALFABE DEĞİŞİMİ
ALFABE DEĞİŞİMİ

Alfabenin çeşitli sebeplerle değiştirilmesi.

  • ALFABE DEĞİŞİMİ
    • Hayati DEVELİ
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 20.09.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/alfabe-degisimi
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    ALFABE DEĞİŞİMİ

Yazı, sese dayalı göstergeler sistemi olan dilin kelime, hece veya seslerinin çeşitli araçlarla çizilen, uzlaşılmış işaretler bütünüdür. İnsanların duygularını ve düşüncelerini kalıcı bir şekilde ifade edebilme arzusu, kaya resimlerinden ve işaretlerden başlayıp sembolize edilmiş sistemlere (piktografi, hiyeroglif vb.), çivi yazısına, hece yazısına ve dil seslerinin ayrı ayrı gösterildiği fonetik yazı ve alfabe sistemlerine kadar geniş bir yelpazede, yaklaşık son beş binyılda evrimleşmiştir. Bugün yaygın olarak kullanılan yazı sistemlerinin hemen hemen tamamı milattan önce 1000'lerde ortaya çıkan Fenike yazısına dayandığı kabul edilir. Bu sistemin Yunanca üzerinden Latin, Kiril, Ermeni, Gürcü alfabelerinin; Ârâmîce yoluyla İbrânî ve Arap alfabelerinin ve muhtemelen Soğd, Brahmi, Mani alfabelerinin; Göktürk yazı sisteminin kaynağı olduğu umumiyetle kabul edilmektedir (bk. Göktürk Yazıtları).

Toplumlar yazılı kültür seviyesine yükseldiklerinde kendi dillerini yazmak için ortak kültür havzalarındaki diğer toplumlardan etkilenmişler; bunların kullandıkları sistemleri aynen veya değiştirerek yazılı iletişimde kullanmışlardır. Kültür havzalarının türlü sebeplerle farklılaşması yazı sistemlerinde de değişmeye yol açabilmektedir. Modern zamanlarda Osmanlı Devleti içinde yaşayan Arnavut ve Boşnak halkları gibi toplumlar kendi dillerini yazmak için Arap harfleri dışında alfabe arayışları içine girmişlerdir. Sovyetler Birliği dahilindeki birçok halkın kullanageldikleri alfabeler Stalin döneminden itibaren Kiril esaslı alfabelerle değiştirilmiştir. Bununla birlikte gelişmiş kültür toplumlarında alfabe değiştirme sıklıkla görülmez. Modern zamanların en tanınmış alfabe değişikliği olarak tanımlanan Türk harf devrimi (Mountford, 2005: 386), bu anlamda, eşine az rastlanan bir sosyopolitik ve kültürel değişimdir.

Türk diliyle yazılmış ve VIII. yüzyıl sonrasına tarihlenen en eski metinler Göktürk alfabesi veya Runik alfabe denilen bir yazı sistemiyle yazılmıştır. Çoğu taşa yazılı bu metinler II. Türk Kağanlığı dönemine aittir. Uygur Kağanlığı döneminde de aynı yazı sistemi kullanılmaya devam edilmiştir. Uygurların Tarım havzasına zorunlu göçü, bu Türk halkının Budist, Brahmanist ve Maniheist kültür havzalarına dahil olması sonucunu doğurmuş, eski Türk alfabesi terkedilerek Soğd yazısı kullanılmaya başlanmış, bilahare Brahman ve Mani alfabeleri de kullanılmıştır. Bazı değişikliklerle kullanılan Soğd yazısı esaslı Uygur alfabesi uzun ömürlü olmuş, XV. yüzyılın ortalarına kadar devam etmiştir. IX. yüzyıldan itibaren İslam'ın Türkler arasında yayılmasıyla Arap alfabesi Türk dilleri arasında yaygınlaşmıştır. Misyonerler, tüccarlar veya seyyahlar tarafından, çeşitli amaçlarla başka alfabeler de Türkçe'nin yazımı için kullanılmıştır. Eski Türkçe ve Doğu Türkçesi için kullanım sıklığına göre sırasıyla Göktürk, Soğd ve Arap alfabeleri sayılabilir.

XI. yüzyıldan itibaren bir Türk yurdu olmaya başlayan Anadolu'da uzunca bir süre yazı dili Arapça ve Farsça olmuştur. Türkçe  ise XIII. yüzyılın sonlarından itibaren yazı dili olmuş ve kısa sürede pek çok eser verilmiştir. Esasen yazı dili olarak başlangıcı XIII. yüzyıl sonrasına tarihlenen yazılı Oğuz Türkçesi/Türkiye Türkçesi yine başlangıçtan itibaren Arap alfabesiyle yazılmıştır. Bu alfabe, müslüman Türk halklarının yaşadığı bütün coğrafyalarda ortak yazı sistemi olmuş, Türk dilleri tarih boyunca en uzun süre bu alfabeyle yazılmış, en çok yazılı eser ve belge bu alfabe ile bugüne ulaşmıştır.

Arap alfabesinin Türkçe'ye uyarlanmasında farklı yollar takip edilmişse de kısa zamanda birçok imla kuralı standartlaşmış, bilhassa eklerin yazılışında birlik oluşmuş, 1928'e kadar bu yazı sistemiyle binlerce cilt yazılı ve basılı metin, milyonlarca sayfalık arşiv belgesi, sayısız mezar taşı ve kitabe ortaya konulmuştur. Arap alfabesi dışında, Orta Anadolu'da yoğunlaşan ve "Karamanlı" olarak adlandırılan Türk dilli Ortodoks hıristiyan halk ise Türkçe'yi Yunan alfabesiyle yazmışlar; misyoner, diplomat, çevirmen, tüccar, seyyah gibi kimseler Türkçe'yi öğretmek, misyonerlik, metin kaydetmek gibi amaçlarla çeşitli Avrupa dillerinin Latin esaslı alfabelerini Türkçe'yi yazmada kullanmışlardır.

Türkçe'nin Arapça'ya göre daha zengin olan ünlü sistemini temsildeki yetersizliği başta olmak üzere kimi aksaklık ve zorluklara rağmen Arap harfleri Anadolu Türkçesi için yaklaşık 650 yıl, Türk dilleri için ise 950 yıl boyunca yazının gerektiği her alanda kullanılmıştır. Kimi imla tutarsızlıkları zaman zaman dile getirilmiş olsa da bu uzun dönem içinde Arap harfleri iletişimi aksatan, toplumsal gelişmeyi engelleyen bir unsur olarak görülmemiştir. Batı dünyasının XVIII. yüzyılda artık iyice farkedilen, XIX. yüzyıl başlarında karşı konulamayan bilimsel ve teknolojik gelişmişliği ve tahakkümü karşısında İslam dünyasında çare ve çözüm yolları tartışılmaya, çeşitli projeler uygulanmaya başlanmıştır. Başlıca problem alanı olarak deneye dayalı bilimsel bilginin üretilmesi ve eğitimin yaygınlaştırılması konusundaki geri kalmışlık farkedilmiştir. Batı medeniyetiyle bütünleşme sürecinin ilk önemli adımlarından Tanzimat Fermanı ile birlikte (1839) okullaşma ve eğitimin yaygınlaştırılması, bilginin daha ucuz ve hızlı bir şekilde geniş kitlelerce paylaşılması amacıyla yapılacak her türlü yeniliğin başında okuma yazma öğretiminin modernleştirilmesi bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır. Bunun yanında önce imla sorunu, Batı medeniyetine daha hızlı intibak edebilmek için alfabenin ıslahı ve nihayet alfabenin değiştirilmesi gibi konular basın yayın organlarında tartışılmaya başlanmıştır.

Batı'nın ulaştığı bilimsel, kültürel, iktisadî ve askerî seviyeyi yakalayabilmek için bütün eğitim süreçlerinin ve buna bağlı olarak "dil"in de alfabeden söz dağarcığına, imla meselelerine kadar yenilenmesi, sadeleşmesi, dil öğretim süreçlerinin yaygın eğitime elverişli, hızlı ve kolay hale getirilmesi öncelikli işlerden biri haline gelmiştir. Başlangıçta mevcut yazı sistemindeki imla tutarsızlıkları gündeme gelirken 1860'lardan itibaren alfabenin ıslahı ve hatta Latin harflerinin kabulü bile mevzu edilmiştir. Alfabe ve imlayı bir mesele olarak ilk dile getirenlerden biri Ahmed Cevdet Paşa'dır (bk. Ahmed Cevdet Paşa). Paşa, ilk modern Türkçe öğretim kitaplarından Medhal-i Kavâid (1852) adlı eserinde alfabe ve imlada yapılmasını gerekli gördüğü düzeltmelerden bahsetmiştir. Esasen bir modernleşme konusu olarak görülen alfabe ve imla konusu sadece Türkler'in değil, bütün müslüman ülkelerin meselesi olarak ortaya çıkmıştır. 1857'de Azerbaycanlı Mirza Feth Ali Ahundzâde (Ahundov), Arap alfabesinin ıslahı konusundaki düşüncelerini dile getirmiştir. Ahundzâde'nin çeşitli kültür ve siyaset merkezlerine gönderdiği bu çalışmasına yeterince karşılık verilmemiştir. Batı tarzı bir bilimler akademisi görünümünde açılan Cem'iyet-i İlmiye-yi Osmâniye'de 1862'de bir konferans veren Münif Efendi (bk. Münif, Mehmet Tâhir) mevcut alfabenin ıslahını önermiştir. Bu sırada İstanbul'a gelen Ahundzade, Maarif Nezareti'ne sunduğu projesinde alfabenin ıslahı için somut bir öneride bulunmuş, bu proje aynı cemiyette tartışılmış ve kurumsal bir cevap verilmiştir (bk. Ahundzâde, Mirza Feth Ali).

Alfabe ve imlada ıslahat tartışmaları bundan sonra basın yayın organlarında daha sık görülürmüştür. Nihayet alfabe ıslahının yetmeyeceği, Batı ülkelerinin ulaştığı seviyeye ulaşabilmek için alfabenin değiştirilmesi, bilhassa Latin alfabesi temelli bir yazıya geçilmesi tartışılmaya başlanmıştır. Bu konudaki tartışmalar II. Meşrutiyet'e kadar sürmüş, çoğu ıslah yönünde olmakla birlikte, a) ıslahatçılar, b) gelenekçiler, c) Ermeni alfabesi yanlıları, d) Latin alfabesi yanlıları olmak üzere dört ayrı görüş kümesi ortaya çıkmıştır. II. Meşrutiyet ile Cumhuriyet'in ilanı arasındaki süreçte Batı modernleşmecilerin yaygınlaşması sonucu Latin esaslı bir alfabenin kabulü fikri daha sık dile getirilmiştir. Mesela 1914'te Hürriyet-i Fikriye dergisinde yayımlanan bir makale dizisinde ise "Hasılıkelam, Latin harfleri her şeye rağmen galebe edecektir" denilmiştir (Ülkütaşır, 1991: 41).

Cumhuriyet'in ilanından sonra yürütülen reform hareketleri, büyük ölçüde ileri Batı ülkelerindeki kurumların ve uygulamaların kabulü olarak gerçekleşmiştir. Mevcut Batıcı ortamda dil konusunda en güçlü yaklaşım artık Latin harflerinin kabulü yolunda olmuştur. 1923'te yayımladığı İlmî ve Tarihî Esaslara Nazaran Harflerimiz Latin Harflerinin Aynıdır adlı kırk sayfalık kitapta Tahsin Ömer, Arap ve Latin harflerinin aynı kökten geldiğini iddia edip muhtemelen 1928'deki alfabe teşkilini etkileyen kendi Latin esaslı Türk alfabesini de ortaya koymuştur. Atatürk'ün daha gençlik yıllarından beri Latin esaslı bir Türk alfabesinden yana olduğu da ileri sürülmektedir (Ertem, 2021: 443-472). 1928 Mayısında çıkarılan "Beynelmilel Erkamın Kabulü Hakkında Kanun" Latin harflerinin kabul edileceğine bir işaret sayılmıştır. Aynı günlerde Maarif Vekâleti bünyesinde Dil Encümeni kurulmuş, bu komisyon iki ay gibi kısa bir süre içinde "Elifba Raporu" hazırlamış ve bu rapor ağustos başında bastırılmıştır. Raporda bu alfabenin dil bilgisel özellikleri incelenmiş, Sovyetler Birliği'ndeki Türk dilli halklardan bazılarında başlayan uygulamalar da dahil olmak üzere çeşitli dillerdeki örnekler tartışılmış ve Türkçe için en uygun olduğu düşünülen biçim önerilmiştir (bk. Dil Encümeni).

Atatürk'ün 9/10 Ağustos gecesi Gülhane Bahçesi'nde halka açık bir toplantıda "Türkçe'nin kolay ve doğru öğretilmesi için yeni bir yazıya gereklilik" olduğunu söylemesi, Latin harflerine geçişin resmî ilanı sayılmıştır. Bundan sonra Atatürk yeni Türk alfabesini tanıtmak için birçok toplantıya katılmış, basın yayın organlarının büyük bir kısmında alfabe değişikliğini destekleyen ve yeni harfleri tanıtan yayınlar yapılmış, "Yeni Harfler Marşı" Osman Zeki tarafından bestelenmiştir. 1 Kasım 1928 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun kabul edilmiş, 3 Kasım'da yürürlüğe girmiştir. Buna göre 1 Ocak 1929 tarihinden itibaren devlet yazışmalarının bu alfabe ile yapılacağı, Haziran 1929'dan itibaren ise Arap harflerinin kullanılmayacağı kanuna bağlanmıştır.

Yeni Türk alfabesinin hızlıca yerleşmesi ve yayılması için bütün eğitim kurumları ve basın hummalı bir tanıtım ve öğretim faaliyeti içine girmiş, bilhassa 1 Ocak 1929 tarihinde açılan millet mektepleri alfabenin yaygınlaştırılmasında sorumluluk üstlenmiştir (bk. Millet mektepleri). Bu dönemde yazılan yazılarda, zamanın şartları içerisinde Arap harflerini öğrenme zorluğuna vurgu yapılmış ve "geri kalmanın başlıca sebepleri" arasında alfabe gösterilmiştir. Arap harflerinin öğrenme zorluğu ve geri kalmayla ilişkisi elbette çok tartışmalıdır. Modern dünyada gelişmiş birçok ülke (Çin, Japonya, Kore, İsrail vb.) kendi alfabesini kullanmaya devam etmektedir.

Kaynakça

BOA. HR.MKT 1280-R.5 453-1.

Ertem, Rekin. Elifbeden Alfabeye: Türkiye’de Alfabe Tartışmaları. İstanbul 2021.

İpek, Abdulmuttalip. “Türk Harf Devrimi Öncesi Bir Alfabe Önerisi: İlmî ve Tarihî Esaslara Nazaran Harflerimiz Latin Harflerinin Aynıdır Adlı Eser”. Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi. sy. 37 (2017), s. 19-44.

Jean, Georges. Yazı İnsanlığın Belleği. çev. N. Başer. İstanbul 2004.

Levend, Agâh Sırrı. Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri. Ankara 1972.

Mountford, J. D. “Language and Writing Systems”. An Encyclopaedia of Language. ed. N. E. Collinge. Routledge 2005.

Skjærvø, P. O. “Persian, Modern”. Concise Encyclopedia of Languages of the World. ed. K. Brown - S. Ogilvie. Amsterdam 2009, s. 849-852.

Şirin User, Hatice. Başlangıcından Günümüze Türk Yazı Sistemleri. Ankara 2006.

Tekin, Talat. Tarih Boyunca Türkçenin Yazımı. Ankara 1997.

Ülkütaşır, M. Şakir. Atatürk ve Harf Devrimi. Ankara 1991.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/alfabe-degisimi

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

ALFABE DEĞİŞİMİ

Alfabenin çeşitli sebeplerle değiştirilmesi.