Türkçe’nin bilinen ilk büyük yazıtları.
Türkçe’nin bilinen ilk büyük yazıtları.
Göktürk yazıtları, Türk adının ilk geçtiği taşa kazınmış belgelerdir. 552 yılında kurulan devlete bu yazıtlarda geçen bir ifadeye dayanarak Kök-Türk veya Gök-Türk Devleti adı verilmiştir. Tarihte ilk defa Türk adıyla kurulan bu devletin toprakları doğuda Mançurya'dan batıda Karadeniz'e, kuzeyde Sibirya'dan güneyde Hindistan'ın kuzey topraklarına kadar uzanmıştır. Hunlar'ın doğrudan devamı olan Göktürkler'in merkezi bugünkü Moğolistan'daki Orhon ırmağının aktığı topraklar olan Ötüken'dir. Göktürk kurucusu Bumin "kağan" iki kanatlı olan devlette üstün olan doğudaki Ötüken'de oturmuştur. Batı kanadının başına ise kardeşi İstemi, yabgu unvanıyla geçmiştir. Hızla büyüyerek güçlenen devlet, çeşitli iç çatışmalar sebebiyle 582 yılında önce doğu-batı olmak üzere ikiye bölünmüş sonra da 649'da doğu kanadı, 659'da ise batı kanadı Çinliler'e boyun eğmiştir. Çeşitli bağımsızlık girişimlerinin ardından 682 yılında Kutluğ, devleti tekrar bağımsızlığına kavuşturmuştur. İlteriş Kağan adıyla başa geçen Kutluğ'un en büyük yardımcısı Vezir Bilge Tonyukuk'tur. İlteriş 691'de öldüğünde arkasında Bilge ve Kültigin adlı sekiz ve yedi yaşlarında iki oğul bırakmıştır. Bunun üzerine başa geçen Kapgan Kağan döneminde devlet iyice güçlenmiş, bütün Türk boyları birleştirilmiştir. Kapgan'ın ölümünün ardından Bilge, 716'da kağan olarak başa geçmiş, Kültigin ise ordu kumandanı olmuştur. İyice yaşlanmış olan Bilge Tonyukuk da devlet idaresinde onların yanında durmuştur. Bilge Kağan dönemi Göktürk tarihinin barış ve refah dönemidir. Bilge Kağan'ın 734'te ölümünün ardından ise devlet hızlı bir şekilde çöküşe geçmiş ve sonunda yerine 744 yılında Uygur Kağanlığı kurulmuştur.
Göktürk yazıtları devletin iki döneminde taşlara kazılmıştır. 552-630 yılları arasındaki ilk dönemden Bugut ve Hüys Tolgoy yazıtları ve 682-744 yılları arasındaki ikinci dönemden Tonyukuk, Kültigin, Bilge Kağan, Ongi, Küli Çor, Çoyr yazıtları günümüze ulaşmıştır. İlk döneme ait Bugut yazıtı Soğd harfli ve Soğdca'dır; bu döneme ait diğer yazıt Hüys Tolgoy'un ise dili ve içeriği henüz çözülememiştir. İkinci döneme ait yazıtların dili (Kültigin ve Bilge Kağan yazıtlarının Çince olan batı yüzleri hariç) Türkçe'dir. Bunların dışında arazide dağınık durumda bazı kısa ve parçalı yazılı taşlar da mevcuttur.
Orhon yazıtları olarak da adlandırılan Kültigin ve Bilge Kağan ile Orhon vadisinde olmasa da bu ad altında sayılan Tonyukuk yazıtları derli toplu, başı ve sonuyla bütünlük arzeden metinlerdir. Tonyukuk yazıtı 720 (veya 720-725 yılları arasında), Kültigin yazıtı 732 ve Bilge Kağan yazıtı 735 yılında dikilmiştir. Orhon yazıtlarında bir muhasebe yapılmakta, halka öğütler verilmekte, devlet adamlarına yol gösterilmektedir. Yazıtlar Türk dili ve edebiyatı yanında Türk düşüncesi, devlet felsefesi, töresi, kültürü, dini gibi açılardan da büyük bir önem taşımaktadır. Devlet adamları ideal devlet ve toplum hakkında konuştukları için yazıtlara Türkler'deki ilk siyasetnameler gözüyle de bakılabilir. Öte yandan bu metinler daha VIII. yüzyılda Türkçe'nin dil, edebiyat, ifade ve üslup bakımından oldukça gelişmiş olduğunu göstermektedir. Yazıtların dikkat çeken bir başka yönü ise hayatın akışını yansıtan gerçekçi bir içeriğe sahip olmasıdır.
VIII. yüzyılda dikilen Orhon yazıtları bir müddet sonra özellikle de 840'ta yıkılan Uygur Kağanlığı'nın ardından Ötüken bölgesinin boşaltılması ve Türkler'in birkaç yüzyıl içinde kitleler halinde başka yerlere göç etmeleri sebebiyle unutulmuştur. Fakat yazıtlardan haber veren yabancı kaynaklar mevcuttur. Tang Hanedanlığı (608-907) tarihlerinde Kültigin ve Bilge Kağan için diktirilen yazıtlardan bahsedilmektedir. Atâ Melik Cüveynî de (ö. 1283) Orhon kıyılarında yazılı taşları gördüğünü kaydetmiştir. Çok sonraları Ruslar'a esir düşüp Sibirya'ya sürülen İsveçli subay P.J. von Strahlenberg Orhon'da yazıtlara rastlamış ve ülkesine döndükten sonra 1730'da yayımladığı kitabında bunlara da yer vermiştir. 1889'da ise Rus ve Finli araştırmacılar yazıtların kopyalarını alarak yayımlamışlardır. Yazıtta kullanılan alfabeyi çözen ve Türkçe olarak okuyan ilk kişi 1893'te V. Thomsen ve onun hemen ardından 1894'te W. Radloff olmuştur. Her iki dilbilimci de bu konudaki çalışmalarını 1894'te yayımlamışlardır. Türkiye'de Orhon yazıtlarıyla ilgili ilk çeviri ve neşirleri 1924'te Necip Asım (Yazıksız), 1936'da H. Namık Orkun yapmıştır.
Göktürk yazıtlarının harfleri olan eski Türk yazısını Ârâmî, Soğd gibi köklere bağlayanlar çıkmışsa da bunun en eski Türk damgalarından türetilerek geliştirilmiş olduğu yönünde görüşler baskındır. Eski İskandinav yazılarına benzerliği sebebiyle buna Runik yazı adı da verilir. Otuz sekiz harften oluşan ve keskin çizgilerle yazılan bu yazının dört harfi sesli, kalanları sessizdir. Harfler bitişmez. Kelimeler genelde üst üste iki nokta konularak birbirinden ayrılır.
Türk milletinin tarih içindeki öneminin ve konumunun göstergesi olmasının yanında eğitim dahil birçok bilim dalına kaynaklık etmesi sebebiyle Göktürk yazıtları, Türk kültür ve medeniyet tarihinin simge eserlerindendir. Yazıtlar eğitim geleneği bakımından da çok önemli bir konumda olup devlet adamlarının halka seslenişi mahiyetindedir. Nasihatler verilmekte uyarılar yapılmaktadır. Devlet adamları için ise bir siyasetname niteliğindedir. Yazılardaki özlü ifadeler, atasözleri ve özdeyişler çağlar boyunca akılda tutulsun diye zikredilmiş gibidir. Bilge Kağan yazıtında yazıtın ulaşılabilir olduğu için bulunduğu yere dikildiği ifade edilmektedir. Bu da gösteriyor ki herkesin bunlara kolayca ulaşıp okuması ve dersler çıkarması hedeflenmiştir. Bunun ötesinde Türk tarih, dil ve edebiyatının en eski örneği olması; bir gelenek olarak eğitim, kültür ve birikimini kayıt altına alıp gelecek nesillere aktarmış olma özelliği ile bir dönüm noktasıdır. Zira Göktürk alfabesi Türkler'in bilinen en eski alfabesidir. Diğer taraftan bu yazıtlar düşünce ve tecrübeleri yazı ile kayıt altına alma örneği olarak da önemlidir. Zira kültür ve medeniyetin kurumsallaşması ve gelişmesi ancak bu yolla mümkün olabilmektedir.
Alyılmaz, Cengiz. Orhun Yazıtlarının Bugünkü Durumu. Ankara 2005.
Ergin, Muharrem. Orhun Abideleri. İstanbul 2009.
Radloff, Wilhelm. Die alttürkische Inschriften der Mongolei. St. Petersburg 1894.
Tabaklar, Özcan – Korkmaz, Feryal. Orhun Yazıtları. İstanbul 2020.
Taşağıl, Ahmet. Gök-Türkler. Ankara 2019.
Thomsen, Vilhelm. Orhon Yazıtları Araştırmaları. çev. V. Köken. Ankara 2011.
Yıldırım, Kürşat. Eski Türk Tarihi. Cilt 1. Ötüken: Hunlar, Xianbeiler, Tabgaçlar, Juanjuanlar, Gök-Türkler, Uygurlar. İstanbul 2024.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/gokturk-yazitlari
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
Türkçe’nin bilinen ilk büyük yazıtları.