Seyahat izlenimlerine dair metinler.
Seyahat izlenimlerine dair metinler.
Seyahatname, gezi amaçlı dolaşan bir seyyahın, resmî görevli veya sıradan bir insanın ziyaret ettiği belli bir coğrafî mekânı ve tarihî bir kesite ait gözlemlerini, intibalarını ve topladığı bilgileri yazıya aktardığı metinlerdir. Seyahatname Türkçe'de Arapça kökenli siyahat (yolculuk) Farsça asıllı nâme (mektup) kelimelerinin bir araya gelmesinden oluşmuştur. Modern yazı dilinde gezi güncesi şeklinde kullanımı da mevcuttur. Arapça'da rıhle, Farsça'da sefername olarak kullanılmaktadır.
Erken dönem örneklerinden Endülüs Emevî Halifesi II. Abdurrahman'ın Norman bölgesine gönderdiği elçi Yahyâ b. Hakem Bekrî'nin oralara ait gelenek ve ananelerin yanı sıra oradaki yöneticiler hakkında aktardığı bilgiler dikkat çekicidir. Abbâsî Halifesi Vâsik-Billâh'ın emriyle Çin Seddi'ne giden Sellâm Tercümân'ın yolculuğu, İbrâhim b. Ya'kûb Turtûşî'nin Kurtuba'dan (Cordoba) Alman hükümdarını ziyareti ve Alman ve Slavlar'ın yaşadıkları yerler hakkında edindiği izlenimler ve naklettiği bilgiler önemli olup bu çalışma ilk iptidai seyahatnameler arasında yer almaktadır. İdil Volga Bulgarları'na gönderilen İbn Fadlân'ın yaptığı yolculuk izlenimleri de ilk derli toplu seyahatname özelliği taşımaktadır. Abbâsî Halifesi Muktedir-Billâh'ın emriyle İdil Bulgar Hanı Almuş'a (Almış) gönderilen İbn Fadlân 921 yılında Bağdat'tan yola çıkmış uzun bir yolculuktan sonra İdil Bulgarları'nın yaşadıkları yerlere ulaşmıştır. İbn Fadlân, elçilik heyetinin Bulgar Devleti'ne ve halkına İslamiyet'i öğretmek, devlet yöneticilerin istediği kaleyi yapmak ve para yardımında bulunmak üzere gelen heyetin başkanıdır. Elçilik heyeti İdil Bulgarları'nın İslamiyet'i resmî olarak kabul ettikleri törene katıldılar ve Almuş Han'a halifenin hediyelerini sunup, 923 yılında Bağdat'a geri döndüler.
Bu alanın öncü isimlerinden biri olan İbn Cübeyr hac maksadıyla 1183 yılında Gırnata'dan yola çıkmıştır. İki yıl üç ay süren yolculuğu sırasında sırasıyla Mısır, Haremeyn (Mekke-Medine), Irak ve bugünkü Ortadoğu diye isimlendirilen havzayı görmüştür. Eserinde gezdiği yerlere dair sosyal, kültürel, iktisadî tespitlerde bulunur. Aslında üç defa haccetmesine karşın ikinci ve üçüncü hac yolculuğundan pek söz etmez. Daha sonra şüphesiz İbn Battûta gelmektedir. Müslüman seyyahlar arasında gördüğü ülkeler ve gezdiği yerlerin toplam alanının büyüklüğüyle ilk sırada bulunmaktadır. Sırasıyla Sudan, Mısır ve Libya gibi Afrika ülkelerinin yanı sıra Anadolu toprakları, Hindistan, Çin ve Uzakdoğu ülkelerini görmüştür. Fakat gezi notları Kalküta'da bindiği geminin batışıyla zarar görmüştür. Sonradan hafızaya güvenerek yazdığı seyahatnamede yer yer İbn Cübeyr'den alıntılar bulunmaktadır.
İslam dünyasında seyahatnameleri ortaya çıkaran ana amil hac ibadeti ve ilim yolculuğuna çıkmaktır. Yazı malzemesi kâğıdın yüzyıllar içinde ucuzlaması ve yaygınlaşması sebebiyle seyahatnamelerde artış olmuştur. XVII. yüzyıla gelindiğinde üç önemli seyyah görülmektedir. Bunlar sırasıyla Abdullah b. Muhammed Ayyâşî, Abdülganî Nablusî ve Evliya Çelebi'dir.
Seyyah ve seyahat etmek kavramları üzerine düşünceler ve tanımlamaların seyri dönemlere göre muhteva değiştirerek devam etmiştir. Bu kavramlar Avrupa'da yazılı basının hayata geçişiyle birlikte farklı bir içerik ve işlev kazanmıştır.
Bunda Osmanlı Devleti ile Avrupa devletleri arasındaki ilişkiler birinci derecede rol oynamıştır. Bu dönemde Doğu-Batı arasındaki güçlü-zayıf ilişkisi içinde düşünüldüğünde, Osmanlı Devleti gücünün zirvesinde ve seyyahların pek çok açıdan hayranlıkla bahsettikleri bir ülkeydi. Batılı seyyahların, Osmanlı Devleti ve Türkler üzerine XVI. yüzyıldan XIX. yüzyıla kadar devam eden yaklaşımında Türkler ve dolayısıyla Osmanlılar, Avrupa'nın varlığı için tehdit oluşturan ve buna bağlı olarak çoğunlukla övgü, saygı ve hayranlıkla söz edilen bir gelişmeyken XIX. yüzyıldan sonra tavır değişmiş, çok menfi bir muhteva kazanmıştır.
Batılı seyahatnameler genellikle çeşitli manzaralar, anıtlar, yerel kişiler ve onlara özgü kıyafetler, gravürler, haritalar gibi görsel malzemeler de içermiştir: Türkler'in XIX. yüzyılda, seyahatnamelerdeki siyasi mesajlar giderek güç kazanmıştır. Bu yüzden o dönemin sömürgeci yaklaşımını seyyahların eserlerinde de görmek mümkündür.
Sanayi öncesi toplumların haberleşme vasıtalarından biri hiç şüphesiz gezginlerdir. Geçmişteki masalların kahramanları değişik ülkelerin haberlerini taşıyan elçiler olma özelliğini günümüzdeki toplumlarda bile sürdürmektedir.
Bununla birlikte seyyahlar, çoğunlukla özel bir misyonla hareket etmiyorlarsa ve gidecekleri ülkelerde sınırlı bir zaman zarfında kalıyorlarsa ve oranın dilini de bilmiyorlarsa yazdıklarında eksiklik, hata ve karıştırmalar olabiliyordu.
Altuniş-Gürsoy, Belkıs. “Türk Modernleşmesinde Sefir ve Sefaretnamelerin Rolü”. Bilig. sy. 36 (2006), s. 139-165.
Çetin, Firdevs. “XVI. Asır Alman Seyyahlarında Osmanlı (Türk) Toplumu ve İnsanına Dair Bilgisizlik ve Tarihi Önyargıların İzleri”. Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 1/1 (2011), s. 39-58.
Etensel İldem, Arzu. “Bir Yazın Türü Olarak Doğu Seyahatnameleri”. Littera. 21 (2007), s. 9.
Gökyay, Orhan Şaik. “Türkçe’de Gezi Kitapları”. Türk Dili Gezi Özel Sayısı. 27/C. 258 (1973), s. 457-465.
Karaca, Zeynep. “Osmanlı-Avusturya Sefaretnamelerinin Osmanlı Diplomasisi ve Modernleşme Süreci Üzerine Etkileri”. Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversite Edebiyat Fakültesi Dergisi (EFAD). 1/1 (2018), s. 9-32.
Turan, Namık Sinan. “Osmanlı Diplomasisinde Batı İmgesinin Değişimi ve Elçilerin Etkisi”. Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 5/2 (2004), s. 57-86.
Yalçınkaya, Mehmet Alaaddin. “Osmanlı Zihniyetindeki Değişimin Göstergesi Olarak Sefaretnamelerin Kaynak Defteri”. OTAM. sy. 7 (1996), s. 319-338.
Yılmaz, Özgür. “Osmanlı Şehir Tarihleri Açısından Yabancı Seyahatnamelerin Kaynak Değeri”. Tarih İncelemeleri Dergisi. 28/2 (2013), s. 587-614.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/seyahatname
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
Seyahat izlenimlerine dair metinler.