Özellikle hükümdar çocuklarının eğitimi için Sanskritçe yazılmış ibretli hayvan hikâyeleri.
Özellikle hükümdar çocuklarının eğitimi için Sanskritçe yazılmış ibretli hayvan hikâyeleri.
Türkçe'de Kelîle ve Dimne olarak bilinen hikâyeler ilk olarak Sanskrit dilinde Pançatantra (beş anlatı) adıyla ve muhtemelen IV. yüzyılda Keşmir bölgesinde yazılmıştır. "Hükümdarları nifakçıların şerrinden kurtarmak, nasıl dost kazanılır, harp ve sulh, kazanılanların kaybı ve tedbirsizlik" olmak üzere beş konu başlığından oluşmuştur. Hint hükümdarı, üç oğlunun da ileride yerine geçtiklerinde ülkeyi adaletle yönetmelerini istemektedir. Onlara iyi bir eğitim sunabilmek için araştırmalara girişir. Hükümdarın akıllı veziri çocukların eğitiminde kullanılmak üzere hayvan hikâyelerinden oluşan Pançatantra'yı hazırlar. Bir diğer ifade ile, Kelîle ve Dimne hikâyeleri çocukların eğitimi için yazılmış, bilinen en eski metinlerdendir.
Eserin ortaya çıkışından yaklaşık iki yüzyıl kadar sonra, Sâsânî Kralı Hüsrev Enûşirvân'ın özel doktoru Bürzûye (Berzûye) Hindistan'a yaptığı geziden Pançatantra ile döner ve hikâyeleri Pehlevî diline çevirir. Kelîle ve Dimne hikâyeleri halk arasında da karşılık bulur ve giderek yaygınlaşır. Bu çeviriden yaklaşık üç yüzyıl sonra Abdullah İbn Mukaffa (720-756) eseri Pehlevîce'den Arapça'ya aktarır. İbn Mukaffa'nın Arapça çevirisi aslından daha başarılı olur ve yüzyıllar boyunca diğer dillere yapılan tercümelere kaynaklık teşkil eder. Çevirinin başarısındaki en önemli etmenlerden biri, Arap edebiyatında gelenek haline gelmiş kafiyeli anlatıdan tamamen uzaklaşarak, günlük kullanılan ve herkesin kolaylıkla anlayabileceği bir dil oluşturmasıdır. Kelîle ve Dimne'nin ardından, Arap edebiyatında bu türü örnek alan pek çok eser yazılmıştır. Kelîle ve Dimne adlı iki çakalın ana karakterleri oluşturduğu eser, bilgelik içeren söylemleri itibariyle esasen şehzadelerin eğitimi için yazılmıştır ve daha çok yönetici sınıfa hitap eder. Ancak üslubu ve alınacak dersler sayesinde hikâyeler genel okuyucu kitlesine de hitap eder. Kitap o kadar popüler olmuştur ki müslüman dünyanın folklor kültürünün bir parçası haline gelmiştir. Bu sayede Endülüs'e kadar ulaşmış ve XIII. yüzyılda eski İspanyolca'ya çevrilmiştir.
Fars diline tercümeler muhtemelen Ekber Şah döneminde Tâceddin Müftî Mâlikî tarafından Müferrihu'l-kulûb (Kalpleri ferahlatan) başlığı ile yapılmıştır. Batı dillerine tercümeleri İbn Mukaffa'nın çevirisi olan Arapça metinler üzerinden yapılmış ve La Fontaine'in hikâyelerini doğrudan etkilemiştir. Arap, İran ve Hint versiyonlarını da içeren en kapsamlı çalışmalardan birini Silvestre de Sacy yaparak eseri 1816 yılında Fransızca'ya aktarır.
Kelîle ve Dimne hikâyelerinin zaman içinde taklitleri de yazılmıştır. Mesela bazı tarihî olaylarla geliştirilen Kelîle ve Dimne hikâyeleri Taberistan Prensi İspehbez Merzübân tarafından X. yüzyılın sonlarına doğru yeniden oluşturulmuştur. Klasik Farsça'ya aktarılan bu eseri Selçuklu Hükümdarı Süleyman Şah'ın veziri Malatyalı Muhammed Gazî Ravza el-Ukûl adıyla çevirmiştir. Muhammed Sakalî (ö. 1169) de Sülvânü'l-müta' adıyla 1150 yılında yazdığı ve bazı Kelîle ve Dimne hikâyelerini yeniden oluşturup tarihî anekdotlarla süslediği eserini 1159'da Sicilya Emîri Ebû Abdullah Muhammed Kureşî'ye ithaf etmiştir. Hikâyeler Türkçe'de XVI. yüzyılda Hümâyunnâme olarak bilinmektedir ve Kanûnî Sultan Süleyman'a sunulmuştur. Kara Halilzâde (ö. 1754) tarafından yapılan çevrisi 1868 yılında İstanbul'da basılmıştır. Eser Tanzimat döneminde tekrar ilgi görmeye başladı ve II. Abdülhamid, Ahmed Midhat'tan hikâyeleri yeniden oluşturmasını istedi.
Kelîle ve Dimne hikâyeleri temelde toplumsal ahlakî değerleri ön plana çıkarırken çeşitli metaforları kullanarak bireyleri eğitme amacını da içermektedir. Çoklu anlam kategorileriyle Kelîle ve Dimne hikâyeleri masal anlatı türünün didaktik, öğretici olma özelliğini taşıyan bir eserdir. Oluşturulan metinde ana karakterler birbirlerine çeşitli öyküler anlatmakta ve bunu yaparken de anlatıdaki diğer karakterlerin ve kendilerini izleyen okuyucunun ilgisini ayakta tutmayı amaçlamaktadırlar. Belki de bu sebeple, hikâyelerin iki ana kahramanı olan Kelîle ve Dimne, aynı zamanda, çatışan farklı görüşlerin de temsilcileridir. Kelîle doğruları söylemekten çekinmeyen, kendine sorulan sorulara dair tavsiyelerini aktarırken cömert davranan ve sorumluluk bilinciyle hareket eden olumlu bir karakterdir. Öte yandan, daha hırslı bir şahsiyete sahip olan ve ikbal peşinde koşup bulunduğu durumları fırsata çevirmeye çabalayan Dimne ise divanda kendi pozisyonunu güçlendirmek üzere yönlendirmelerde bulunur. Bu açıdan Dimne, bireysel çıkarlarını çevresindekilerin üstünde tutan olumsuz bir karakter olarak karşımıza çıkar.
Hikâye anlatıcısı, dinleyici ve toplumsal bir içerikten oluşan canlı anlatı tarzı Hint, Fars, Arap, Türk kültürlerinde benzer temalardan da beslenerek ortak kültürü oluşturmaktadır. Tarihsel olaylara vurgu ve anekdotları da içeren bu anlatım tarzı Türkçe'de meddahlık ile tanımlansa da hikâyelerin içeriği her zaman insanlara hoş vakit geçirtici olmak zorunda değildir. Bu kategorideki anlatıların öğretici olmalarının yanı sıra kuşaklar arası kültürel aktarımı da sağlayan önemli bir işlevi vardır. Bu açıdan bakıldığında, Kelîle ve Dimne hikâyelerinde tasvir edilen konuşan hayvanların dünyası, gerçekçi kurgu ile tezat teşkil etmesine rağmen günlük hayatta örnek alınabilecek davranış biçimleri ve söylemleri içerir. Kurgusal bir çevrede inşa edilen anlatılar içinde yazar, karakterlere hikâye anlatabilecekleri elverişli durumlar yaratır. Bir diğer ifadeyle, anlatılar ve verilen mesajlar gerçek dünya olayları ile benzerlikler taşımazlar.
Hikâyeler, sunduğu ideal davranış biçimleri ile toplumun büyük bir kesimine hitap eder ve karşılık bulur. Başka bir açıdan bakıldığında, Kelîle ve Dimne hikâyeleri anlatı geleneğini de değiştirmiştir. Genelde bu tür hikâyeler dinleyiciler önünde anlatıcının mahareti ile daha ilginç hale gelirken, Kelîle ve Dimne hikâyeleri içeriği ile ön plana çıkmış ve dinleyenlerin ilgisini ayakta tutmayı başarmıştır.
Araya eklenen hikâyeler başkalarının kısa görüşlülüğü ve saflığı üzerine inşa edilmiştir ve çoğu doğası gereği politiktir. Karakterlerin söylemleri, yanıltıcı görünümlere ve aldatıcı davranışlara karşı uyarı niteliği taşır. Anlatıların genel çerçevesi öğrenci ve öğretmen arasında geçen konuşmalarla çizilmiştir. Kelîle ve Dimne adlı çakallar öğrenci konumundaki aslana karşı öğretmen konumundadırlar. Onların anlatısındaki hikâyeler, aslanın dahil olduğu çoğunlukla siyasî içerikli sorunlara ahlakî çözümler önermektedir. Eserde anlatı örgüsü benzerlikler taşır. Mesela aslan bir ses duyar ve korkar. Dimne, duyulan her sesten korkmanın anlamsızlığını belirten bir deyim söyler. Aslan, bu deyimin açıklanmasını talep eder. Açıklamanın başlamasıyla hem aslan hem de dinleyiciler aynı konumda hikâyeyi izlemeye başlar. Dimne, anlatının sonunun yaklaştığını ise "Size bu darbımeseli şunu bilmeniz için anlattım…" diyerek haber verir.
Kelîle ve Dimne temelde şehzadelerin eğitimleri için hazırlanmış anlatılar bütünü olsa da yüzyıllar boyunca genç yaşlı toplumun büyük bir kesiminin ilgiyle okuduğu ve faydalandığı bir eser haline gelmiştir. Eğitim düzeyleri farklı olsa da bireylerin kendine özgü dersler çıkardığı bir eser olma özelliğini günümüzde de sürdürmektedir.
Ahmed Midhat. Hulâsa-i Hümâyunnâme. İstanbul: Matbaa-i Âmire, 1888.
Ali b. Sâlih. Hümâyunnâme. İstanbul: Şevki Efendi Matbaası, 1293.
Beydeba. Kelile ve Dimne. çev. Ö. R. Doğrul. Ankara 1985.
Çağdaş, Kemal. Pançatantra Masalları. Ankara 1962.
Karaismailoğlu, Adnan. “Kelîle ve Dimne”. DİA. 2002, XXV, 210-212.
Toska, Zehra. Türk Edebiyatında Kelile ve Dimne Çevirileri ve Kul Mesûd Çevirisi. Dr.T, İstanbul Üniversitesi, 1989.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/kelile-ve-dimne
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
Özellikle hükümdar çocuklarının eğitimi için Sanskritçe yazılmış ibretli hayvan hikâyeleri.