 
Yazı, resim ve çizim yapılan ders aracı, yazı tahtası.
Yazı, resim ve çizim yapılan ders aracı, yazı tahtası.
İnsanlık tarihinin en önemli buluşlarından biri olan yazı, keşfedildiği milattan önce 3000-3500'lü yıllarda, başta taş olmak üzere, tahta, deri, kil, yaprak vb. materyaller üzerine kazınmıştır. İlerleyen süreçte, pamuktan ve farklı bitki liflerinden elde edilen kâğıt benzeri ürünler kullanılmaya başlanmıştır. Yazının özellikle öğretilme sürecinde alıştırma amacıyla sürekli yazılıp silinme ihtiyacını karşılamak üzere ise taş, kil, ahşap, metal vb. tabakalar, levhalar tercih edilmiştir. Toplumun geniş kitlelerine okuma ve yazma öğretmek modern döneme kadar söz konusu olmadığı için, yazının öğretiminde kara tahta benzeri işlevsel bir aracın yaygın bir örneği söz konusu değildir. Genel olarak eğitim öğretim sürecinin her aşamasında kullanılan kara tahtanın ne zaman ve nerede ortaya çıktığına dair kesin bilgiler yoksa da modern döneme ait bir olgu olduğu söylenebilir.
Tahta üzerine yazı yazmak için de çok farklı malzemeler tercih edilmiştir. En yaygın ve işlevsel olanı ise tebeşirdir (bk. Tebeşir). Kolay ve ucuz, ulaşılabilir olması tahta kullanımının yaygınlaşmasını kolaylaştırmıştır.
Kara tahta, duvara asılarak ya da tahta ayaklar (şövale) üzerine yerleştirilerek kullanılan ahşap kökenli bir levha ve yazım-çizim tablosudur. İlk örneklerinin siyaha boyanması "kara tahta" olarak isimlendirilmesine sebep olmuş, bu isimlendirme günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Tarihsel değişimi içinde yeşil ve beyaz renkli çeşitli türleri de kullanılmıştır. Günümüzün etkileşimli (akıllı-elektronik) tahtaları da bu değişimin son örneğidir.
"Kara tahta", teknik anlamının dışında mecazi anlama da sahiptir. Gelişmiş teknolojik araçların kullanılmadığı, geleneksel sınıf ortamında yapılan ve günümüze göre daha kısıtlı imkânlara sahip eğitim öğretim ortamlarını ve "geçmişi ve zaman cihetiyle eskiyi" betimlemek amacıyla kullanılabilmektedir. Bu mânada, Kara Tahtayı Aşmak şeklinde bir kitaba ad olabildiği gibi, benzeri pek çok kullanım da söz konusudur. Benzer şekilde, Bahaettin Karakoç bir kitabına Kara Tahta adını verirken, Ahmet İnam da Siyah Tahta'yı tercih etmiştir. Bu eserlerin muhtevası eğitim, öğrencilik, öğretmenlikle ilgili geçmiş tecrübeler ve hatıralardır.
Eğitim ortamında kara tahta kullanımının amacı, eğitim öğretim içeriğini görsel olarak öğrencilere sunmaktır. Özellikle işitsel öğrenme içeriklerinin uzun süreli hafızada (semantik) deformasyona daha açık olması hususu dikkate alındığında içeriklerin görsel biçimde de sunulması öğrenmenin kalıcılığı açısından önemli bir değişimi ifade eder. Çünkü görsel hafıza işitsel hafızaya göre çok daha kalıcıdır. Diğer yandan kolayca silinebilir olması ve yeniden kullanıma hazırlanması da kara tahtayı sınıfta işlevsel hale getirmiştir. Tipik bir öğrenme ortamında öğretmenler tahtayı kullanarak yazı, görseller, çizimler, formüller, şekiller gibi uyarıcıları kullanabilme, değiştirebilme, yineleyebilme hatta düzeltebilme gibi imkânları elde etmiş olurlar. Bu tür tasvirlerin kullanılması soyut içeriklerin somut ve görsel biçimde sunulması sebebiyle öğrenmenin kolaylaşması açısından daha etkilidir. Bu durum birim zamanda daha fazla öğrenme içeriğine daha etkili biçimde ulaşılmasını sağlar.
Tahtanın siyah ya da koyu yeşil tonda olmasının bir sebebi üzerine yazım-çizim yapmak için kullanılan araçların (tebeşir vb.) renginin izleyenlerce daha kolay ayırt edilebilmesi ve dikkati arttırmasıdır. Uyarıcılar arasındaki zıtlıkların gözlemciler için dikkat çekiciliğini arttırdığını bilinmektedir.
Kara tahtaların ilk örneklerinde düzgünce kesilmiş ve zımparalanmış tahta levhaların üzeri yumurta akı ve baca kurumu karışımından oluşan bir madde ile kaplanmıştır. Dünyanın farklı bölgelerinde modernite öncesi eğitim tarihlerine bakıldığında yazı tahtasına benzer araçların varlığı söz konusudur.
Şüphesiz eğitim öğretim içeriklerinin görselleştirilmesi modern dönemden çok önceleri de söz konusudur. Mağara duvarlarının, kayrak taşı gibi düz taş yüzeylerin, bal mumu kaplı zeminlerin, Sumer medeniyetinin çivi yazısı için kil tablet kullanmaları, kum-toprak vb. zeminlerin çizim için kullanılması gibi. Hz. Muhammed'in de bazı konu ve kavramları ashabına (arkadaşları, sahâbî) izah ederken gerektiğinde yere çizim yaptığı nakledilmektedir. Daha sonraları bir eğitim mekânı olan mescitlerde ve özellikle Emevîler döneminde çocukların eğitimi için açılan mekteplerde yazı tahtası benzeri araçların kullanıldığı bilinmektedir. Osmanlı döneminde ise, askerî mekteplerde (Mühendishâne-yi Berrî-yi Hümâyun ve Mühendishâne-yi Bahrî-yi Hümâyun) 1800'lerin başından itibaren kara tahta kullanılmıştır. Başhoca İshak Efendi, Mühendishâne-yi Berrî-yi Hümâyun'da başhocalık yaptığı 1826-1834 yılları arasında araç-gereç ve sınıf donanımlarını güçlendirecek yenilikler getirmiştir ki bunlardan biri de sınıfın ortasına konulan büyük kara tahtalardır. Bu tahtalara çeşitli çizim ve matematiksel işlemlerin yazılması önemsenmiştir (dönemde kullanılan oldukça süslü bir yazı tahtası örneği Harbiye Askerî Müzesi'nde sergilenmektedir). 1840'lardan sonra açılan yeni mekteplerde (rüştiyeler, ibtidâîler vb.) sıra, masa, küre, harita gibi yeni araçların yanında kara tahtanın da kullanılması söz konusu olmuş ve okul nizamnamelerinde kara tahta zikredilmeye başlanmıştır. Modern öğretme yöntemlerini tercih eden ve "usûl-i cedit" üzere tedrisat yapan mektepler, kara tahta kullanarak diğerlerine göre belirgin bir fark meydana getirmişlerdir.
Tanzimat dönemi eğitiminin önde gelen yenilikçi isimlerinden Selim Sâbit Efendi (1829-1911), öğretmenlere rehber niteliğinde kaleme aldığı Rehnümâ-yı Muallimîn (1871) başlıklı eserinde okuma yazma öğretiminde kara tahta kullanımını öncelikle salık vermektedir. İlerleyen dönemde bu görüş ve tavsiye çok daha yaygınlaşmıştır. Cumhuriyet döneminde kara tahta, modern eğitimin sembolik düzeyi en yüksek araçlarından biri haline gelmiştir. Bu özelliğini şehirleşmenin had safhaya çıktığı 2000'li yıllara kadar koruyan kara tahta son zamanlarda yerini büyük ölçüde beyaz tahtaya ve akıllı/elektronik/etkileşimli tahtalara bırakmış görünmektedir. Kullanılan tebeşirlerin silinmesiyle oluşan toz, kara tahtanın şikâyet edilen kusurlarından biridir. Bu tozun sağlığa menfi etkisinin olup olmadığı uzun süre tartışılmış ve neticede kara tahta yerini yavaş yavaş yeni örneklerine bırakmıştır.
Demirci, Selim. “Hadis Metnini Anlama/Somutlaştırma Çabasına Bir Örnek: Hz. Peygamber’in Emel-Ecel İlişkisine Dair Çizdiği Şekil”. FSM İlmî Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi. sy. 6 (2015), s. 101-121.
Durmuş, Hatice Işılak – Durmuş, Alpaslan (ed.). Kara Tahtayı Aşmak: Öğrenci Merkezli Öğretmenlik. İstanbul 2012.
İnci, İbrahim – Özdemir, Burcu. “XIX. Yüzyıl Sonlarında Osmanlı İmparatorluğu’nda İlköğretimle İlgili Gelişmelerin Manisa’ya Yansımaları”. Mecmua Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi. sy. 11 (2021), 258-273.
Schunk, Dale H. Öğrenme Teorileri: Eğitimsel Bir Bakışla. çev. ed. M. Şahin. Ankara 2009.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/kara-tahta
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
Yazı, resim ve çizim yapılan ders aracı, yazı tahtası.
 
                        
                        
                     
                    