XIII. yüzyılda Anadolu’da var olan kadın teşkilatı.
XIII. yüzyılda Anadolu’da var olan kadın teşkilatı.
Türk-İslam toplum yapısında kadınlara medeniyetlerin gerçek kurucuları olarak müstesna bir yer ayrılmıştır. Âşıkpaşazâde'nin bâciyân-ı Rum olarak adlandırdığı zümre, gaziyân-ı Rum, ahîyân-ı Rum ve abdalân-ı Rum ile devletin dört temel direğinden biri olarak ifade edilir. Bâciyân-ı Rum sınıfının teşkilatlandırıcısı Fatma Bacı'dır. Bâciyân-ı Rum'un ahî topluluklarının hanımları ve kızlarından oldukları gerçeğinden hareketle Hacı Bektaş Velî'nin manevi kızının Ahî Evran'ın eşi ve Evhadüddîn-i Kirmânî'nin kızı olan Fatma Bacı olduğu düşünülmüştür. Ancak bu doğru değildir. Ahî Evran'ın eşi olan Fatma Bacı'nın da bâciyân-ı Rum'un önemli liderlerinden biri olduğu kesinse de Fatma Bacı, türbesi Konya'da bulunan Osmân-ı Rûmî'nin oğlu Ali Mücerred'in kızı ve Şeyh Edhem'in babası Muînüddin Halil'in kız kardeşidir. O, ayrıca Ahmed Rifâî'nin kızı tarafından torunu ve Ahmed Bedevî'nin gelinidir.
Fatma Bacı, Sultan Baypars'ı Mısır'da köle iken sultan olmasının meşru zeminini hazırlayanların başında yer alan Ahmed Bedevî'nin oğlu Şemseddin Ahmed ile evlenmiştir. Hacı Bektaş Velî ile Ahmed Bedevî arasındaki ilişkiye dair Halvetî-Celvetî bir kaynak olan ve Aziz Mahmud Hüdayî tarafından kaleme alınan Vâkı'ât adlı eserde anlatılanların, vakfiyedeki bilgileri tasdikleyici mahiyette oluşu, Âşıkpaşazâde'nin kastettiği Fatma Bacı'nın Ahmed Bedevî'nin oğluyla evlenen ve aynı zamanda Ahmed Rifâî'nin de torunu olan kişi olduğunu kesinleştirir. Ahmed Bedevî'nin tasavvufî anlayış bakımından Ahmed Rifâî'nin bir takipçisi olarak kabul edildiği de bilinmektedir.
Moğollar'ın özellikle ikinci ve asıl büyük istilasından sonra, Mısır'daki kölemenleri Eyyûbîler'in yerine sultan nasbeden Ahmed Bedevî'nin oğlunun Anadolu'ya gelerek Fatma Bacı'yla (Hatun) evlenmesi, önemli bir gelişmedir. Konya'nın tamamen İlhanlılar'ın güdümüne girdiği zamanlarda, uçlarda Kayırhan/Kır Bey'e bağlı kalabalık Türkmen topluluklarının Ertuğrul Gazi'nin oğlu Osman Gazi'nin etrafında toplanmalarında, bu evliliğin önemli bir yeri vardır. Kalenderî-Haydarî ve daha sonra Bektaşiye olarak adlandırılacak olan ancak XVI. yüzyılın başlarına kadar Bâyezîdiye olarak mimlenen Horasan Melâmîliği ile Rifâiye ve Bedeviye'yi kendi şahsında birleştiren Fatma Bacı, Osmanlı Devleti'nin kuruluşunun dünyaya duyurulduğu yılda, Tokat'ta kendisine temlik edilmiş olan bazı köy ve çiftlikleri kocası Bedevîzâde Şemseddin Ahmed ile, yeğeni Şeyh Edhem b. Muînüddin Halil'in Bâyezîdiye Hankahı'na vakfetmiştir. Fatma Bacı'nın Şemseddin Ahmed ile olan evliliğinden doğan Muînüddin Âdil Bey'in Ali adında bir oğlunun da Bâyezîdiye Hankahı'na vakıflar tahsis ettiği anlaşılmaktadır. Âşıkpaşazâde, onun Hacı Bektaş Velî'nin mezarı üzerine bir türbe ve hankah yaptırıp postuna Abdal Mûsâ'yı oturttuğunu da yazar.
Fatma Bacı adının Osmanlı Devleti'nin teşkilatlanmasında çok önemli bir rolü bulunur. Yeniçeri Ocağı'nın pîri olarak Hacı Bektaş Velî'nin kabul edilmesi, tamamen Fatma Bacı ve temsil ettiği "bacılar birliği"nin eseridir. Devşirilmek üzere ailelerinden alınan çocukların "Türk'e verilmesi" geleneği, analar-bacılar tarafından yetiştirilen bu çocukların daha çocuk yaşlarından itibaren Hacı Bektaş Velî'nin ruhaniyeti ve ismiyle büyümeye başlamalarını sağlamıştır. Bu bakımdan Hacı Bektaş evladından Timurtaş Dede'nin ve Mevlânâ soyundan Emîr Şah Dede'nin Yeniçeri Ocağı'nın teşekkülünde isimlerinin geçmesi doğaldır. Osmanlı tarihlerinde bu ocağın kurulması fikrini veren Mevlânâ Köse Rüstem'in de Tarsus'ta mütemekkin bulunan Salur boyuna mensup olduğu ve ailenin Selçuklu Devleti'nin büyük ulema aileleriyle irtibatlı olduğu anlaşılmıştır. Buna göre, Yeniçeri Ocağı'nın kurulmasında Ebü'l-Leys Semerkandî, İmam Kudûrî, Abdülkerim Kuşeyrî, Ebü'l-Kasım Cürcânî ve Şehâbeddin Sühreverdî gibi ünlü mutasavvıf ve ulema ailelerinin soyundan gelenlerin, özellikle Emîr Mencik Baba ve Beyce Sultan'ın çok önemli bir rolü olmuş, adı geçen kişiler Anadolu'daki ilk Nakşibendî zaviyelerini bina ettirmişlerdir.
VGMA. D. 1966, s. 1-2/1-2.
Âşıkpaşazâde. Tevârîh-i Âl-i Osmân. haz. Atsız. İstanbul 2011, s. 206-207, 511-516.
Bayram, Mikail. Fatma Bacı ve Bâcıyân-ı Rûm. Konya 1964.
Hünkâr Hacı Bektaş Velî Velâyetnâmesi. haz. H. Duran - D. Gümüşoğlu. Ankara 2010.
Köprülü. Orhan F. “Bâciyân-ı Rûm”. DİA. 1991, IV, 415.
Kara, Mustafa. “Ahmed el-Bedevî”. DİA. 1989, II, 47-48.
Karaca Ahmet Sultan Menâkıbnâmesi. haz. D. Gümüşoğlu. İstanbul 2013.
Turgut, Vedat. “Cemalüddin Musa Savî/Zilî ve Şeyh Osman-ı Velî ve Ahfadına Dair Vakfiyeler ve Düşündürdükleri (Vahdet-i Tarikat)”. Vakanüvis. 5/2 (2020), s. 1029-1072.
a.mlf. “Renklerin Efendileri: XIII. Yüzyıl Tasavvuf Dünyası’na Prosopografik Bir Yaklaşım”. Osmanlı Araştırmaları. sy. 57 (2021), s. 35-80.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/baciyan-i-rum
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
XIII. yüzyılda Anadolu’da var olan kadın teşkilatı.