Ders çalışmaya üşenenler ile gayretsiz ve isteksizler için kullanılan bir tabir.
Ders çalışmaya üşenenler ile gayretsiz ve isteksizler için kullanılan bir tabir.
Eğitim sürecinde öğrenciler için yapılan sınıflamalarda ilk akla gelenlerden biri tembel veya çalışkan öğrenci kategorileridir. Değişen değerlendirmelere bağlı olarak tembel kelimesi yerine "yavaş öğrenen", "kültürel dezavantajlı" gibi kelimeler tercih edilse de toplum nezdinde akademik olarak başarı gösterememiş öğrenciler tembel öğrenci olarak nitelendirilirler. Pek çok alanda olduğu gibi eğitim alanında da "tembel" sıfatı öğrencilik kimliğine ilişkin olumlu bir tablo çizmez. Tarih boyunca dinler, pek çok düşünce sistemi ve farklı ideolojiler tembelliği kaçınılması gereken bir olumsuzluk olarak betimlemişlerdir. "Gezen tilki yatan aslandan yeğdir" (iyidir), "İşleyen demir ışıldar, yatan öküz muşular" atasözlerimiz tembelliğin olumsuzluğunu, çalışmanın ise itibarını vurgulamaktadır.
Farsça "üşengeç, ağır davranan" anlamına gelen tanbal kelimesi, Türkçe'ye tembel olarak geçmiştir. Tembel, "çalışmayı ve iş görmeyi sevmeyen, çaba harcamaktan, sıkıntıya girmekten kaçınan, fonksiyonlarını yerine getirmede yavaşlık, ağır hareket eden" (Meydan Larousse, 1972: 43); "uyuşuk, üşengen" (Büyük Larousse, 1986: 11395) olarak tanımlanmıştır. Yine son dönem Osmanlı aydınlarından Yağlıkçızâde Ahmed Rifat, Tasvîr-i Ahlâk eserinde tembelliği "imkân ve iktidar varken işten güçten çekilip oturmak ve üşenip ağır davranmak" (t.y.: 337) olarak tanımlamıştır. Yunanca tembélis, Türkmence temmel, Âzerîce tämbäl sözcükleri de yine aynı kökten gelmektedir. Tembel kelimesinin Arapça karşılığı "gevşeklik" anlamına gelen kesel (ãîÓîäì) kelimesidir. İngilizce'de halk arasında sıklıkla "çalışmaya, eyleme, çaba göstermeye karşı isteksizlik" anlamlarına gelen lazy kelimesi kullanılmakla beraber sloth ve idle gibi kavramlara da benzer anlamlarda rastlanmaktadır. Almanca'da tembel kelimesinin karşılığı olarak ise faul kelimesi kullanılmaktadır.
Günümüzde tembellik hayatın pek çok alanında hemen her topluluk tarafından olumsuz anlamlar yüklenen bir kavramdır. Tembellik yapmanın bu derece kötü karşılanmasının sebebini, şu anda da geçerli olan üretim şartları ve ekonomik düzenle ilişkilendirenler de vardır. Nitekim Paul Lafargue Tembellik Hakkı kitabında Antik Yunan'da çalışmanın ne derece hor görüldüğünden bahsetmiştir. Herodot'un sözlerine atıfta bulunarak sadece Yunanlılar'ın değil, Mısırlılar, Trakyalılar, İskitler, Persler ve Lidyalılar'ın da mekanik sanat öğrenenlere ikinci sınıf yurttaş gözüyle baktıklarını belirtmiştir. Ksenophon Oikonomikos adlı eserinde kendilerini mekanik işlere adayan insanların bedenlerinin ister istemez bozulacağından ve dolayısıyla ruhlarının da bundan etkileneceğinden bahsetmiştir.
İslam inancında insanın dünya üzerinde çalışmasının önemi üzerinde durulmuştur. "İnsan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. Ve çalışması da ileride görülecektir. Sonra ona karşılığı tam olarak verilecektir" (Necm 53/39-41), ve "Herkesin kurtuluşu çalışmasına bağlıdır" (Tûr 52/21) âyetleri bu durumu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Yine Hz. Muhammed ile ilgili anlatılan pek çok rivayette de kendisinin tembelliği hoş karşılamadığı mesajı verilmektedir. İslam ahlak düşünürlerinden İbn Miskeveyh (ö. 1030) "tembelliği her kötülüğün sebebi" olarak görmektedir (bk. İbn Miskeveyh). Yine Râgıb İsfehânî (954-1108) bir kimsenin kendi becerilerini layıkıyla kullanmada tembellik sergilemesi ve becerilerine ait erdemleri kazanmaktan vazgeçmesi halinde insanlık seviyesinden hayvanlık seviyesine ineceğini belirtmiştir. Nasîrüddîn Tûsî (1201-1274) tembelliği erdemlere ulaşmada engel olarak gördüğünden kendisini de bir erdemsizlik olarak değerlendirmiştir.
Hıristiyanlık'ta tembellik yedi ölümcül günahtan biridir. İnsanoğlu Tanrı'nın sözüne karşı geldiği için dünya üzerinde çalışma ile cezalandırılmıştır. Dolayısıyla fiziksel ve ruhanî kurtuluş için tembellik insanın göze alamayacağı bir durum olarak görülmüştür. Tembellik bütün günahların temeli olarak sunulmuştur.
Aydınlanma çağında insan olmak ve çalışmak arasında sıkı bir bağ kurulmuştur. J.J. Rousseau (1712-1778) çalışmayı "her zaman gerekli ve hiçbir zaman boş yere olmayan" olarak tanımlamıştır (1978: 224). Immanuel Kant (1724-1804) tembelliği en aşağılık kusurlardan biri olarak görmüş ve meşhur "Aydınlanma Nedir?" adlı yazısında, "Kendi aklınızı çalıştıracak cesaretiniz olsun" diyerek tembelliği ve özellikle zihinsel tembelliği korkaklıkla ilişkilendirmiştir. Kant'a göre tembellik bireyin özerkliğinin önünde duran en esaslı engeldir. Michel Foucault (1926-1984) Avrupa sanayileşme sürecinin başlarında tembelliğin bütün kötülüklerin temeli olarak ilan edilmesini politik bir bağlamda ele almıştır. Ona göre insan bedeni üretim gücünün kaynağı olarak tahakküm altına alınmıştır. Mekanikleşen insan bedeninin karşısında ise üretimin normlarına uygun olmayan tembellik yer almaktadır (1979). İngiliz filozof Bertrand Russell (1872-1970) Aylaklığa Övgü kitabında (1999) önceden beri çalışan insanların var olduğunu ancak bu çalışmanın başkaları için boş zaman oluşturmak üzere yapıldığını söylemiştir. Yani burada kıymetli olan çalışmak değil boş vaktin kendisidir. Russell'a göre modern dünyada çalışmanın erdem olduğuna dair var olan yaygın inanç çok büyük zararlar doğurmaktadır.
Tarihsel süreçte insanın hem zihinsel hem de bedenen atalet içinde olması şeklinde tanımlanan tembellik sanayileşmenin sonucu olarak üretimin önem kazanması ve insan gücüne çok daha fazla ihtiyaç duyulmasıyla sadece bedenen bir eylem içerisinde bulunmamak olarak ifade edilmeye başlanmıştır. Bu durum insanların neredeyse hiç boş zamana sahip olmaksızın çalışmalarına yol açmıştır. Diğer taraftan boş zamanda beden dinlenirken, zihnin aktif hale gelip insanın ruhunun besleneceği gerçeği görmezden gelinmiştir.
Ahmet Rıfat. Tasvîr-i Ahlâk: Ahlâk Sözlüğü. haz. H. Algül. y.y, t.y.
Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi. İstanbul 1986.
Foucault, Michel. Discipline and Punish: The Birth of the Prison. çev. A. Sheridan. New York 1979.
Meydan Larousse: Büyük Lugat ve Ansiklopedi. İstanbul 1972.
Rousseau, Jean-Jacques. “Discourse on Political Economy”. On the Social Contract, with Geneva Manuscript and Political Economy. çev. J. R. Masters. New York 1978.
Russell, Bertrand. Aylaklığa Övgü. çev. M. Ergin. İzmir 1999.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/tembel
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
Ders çalışmaya üşenenler ile gayretsiz ve isteksizler için kullanılan bir tabir.