Mecazlı bir anlatım özelliği taşıyan, kalıplaşmış kısa, özlü söz varlığı.
Mecazlı bir anlatım özelliği taşıyan, kalıplaşmış kısa, özlü söz varlığı.
Deyim anlatıma akıcılık, çekicilik katmak amacıyla anlık durumları ifade etmek için kullanılan, çoğunlukla gerçek anlamından farklı bir anlamı ifade eden, söyleyeni belli olmayan kısa, özlü kalıplaşmış sözcüklerdir.
Oluşumları ve dilde kendi kullanım alanlarını oluşturmaları geniş bir zaman dilimini gerektirmektedir. Deyimleri oluşturan sözcüklerin yerleri değiştirilemez ya da yerlerine yakın anlamlıları kullanılamaz. Bu yönleriyle bu kalıplaşmış yapılar dilin temel söz varlığını oluşturan unsurlardandır. Kelime sıklığı bakımından düşünüldüğünde günlük konuşma dilinde ve edebî dilde deyimlere sıkça başvurulmaktadır. Toplumların dünyaya bakışını, felsefesini, inançlarını, gelenek ve göreneklerini yansıtmaları, millî kimliğin geleceğe aktarımını sağlamaları yönüyle ayrı bir öneme sahiptir.
Çocuk edebiyatında nasihat vermek, örnek davranışları belirtmek, anlatımı güçlendirmek ve düşünceye delil oluşturmak gibi yönleriyle kullanıldığı görülür. Deyimlerin çocukların muhakeme gücünü geliştirdiği bilinmektedir. Bununla birlikte deyim kullanımı belli bir dil gelişimini gerektirmektedir. Erken çocukluk dönemindeki ve ilköğretim seviyesindeki çocukların deyimleri anlama ve algılama düzeylerini inceleyen bazı araştırmalarda soyut işlem döneminde (on bir-on iki yaş ve üstü) ulaşılan gelişim özelliklerinin çocukların deyim söz varlığını kullanmalarında etkili olduğu ortaya konulmuştur.
Kendi kullanım alanları içerisinde özel anlamlara sahip oldukları için, bir dile ait deyimler bilinmedikçe "Dil öğrenim çabası eksik kalır", dolayısıyla dil hakimiyetinin tam anlamıyla sağlanabilmesi için deyimlerin bilinmesi ve doğru kullanılması icap eder.
Türkçe deyim yönünden zengin bir dildir. Her dilde olduğu gibi Türkçe'de de deyimlerin ortaya çıkış öyküleri bulunmaktadır. Zamanla bunlar unutulduğu için Türkçe'deki bütün deyimlerin ortaya çıkış öyküleri tam olarak bilinmemektedir. Bazı deyimlerin çıkış noktası olan tarihî olaylar, dinî ve tasavvufî gelenekler bir süre sonra unutulmuş fakat deyim söz varlığında kendini göstermeye devam etmiştir.
Türkçe'de eğitimle ilgili birçok deyim kullanılmaktadır. Bunlardan bazılarının ortaya çıkış öyküleri bilinmektedir.
Mürekkep yalamak: Çok okumuş, yazmış olmak anlamında kullanılmaktadır. Eskiden eserler elle yazılırdı. Mürekkep ve kâğıt zor bulunan, kıymetli araçlardı. Kitap sayfaları âhar denilen bir sıvı ile cilalanır, bu sıvı suyla etkileşime geçtiğinde çözülürdü. Hattatlar ya da eseri çoğaltanlar (müstensihler) yanlış yazdıklarında serçe parmaklarının ucunu ağızlarında hafifçe ıslatıp yanlış yerlere dokundurarak hataları silerlerdi. İşlem birkaç defa tekrar ettiğinde parmaktaki mürekkep dile geçerdi. Yine benzer şekilde divitlerin ucunda kalan mürekkep lekelerini gidermek için de diviti dillerinin ucuna değdirirler bu şekilde yine mürekkep yalamış olurlardı. Mürekkep yalamak, okuma ve yazmanın bir alameti olarak görüldüğü için bu kişilere saygı duyulurdu.
Eline su dökememek: Değerce geride olmak anlamını ifade etmektedir. Bu deyim abdest alma ritüelinden çıkmıştır. Toplum tarafından değer verilen önemli birinin usulünce eline su dökebilmek için o kişinin yanında olmak, onun güvenini kazanmış olmak gerekirdi. Bunun içindir ki iki kişi arasında yetenek ve bilgi gibi üstün özellikler kıyaslanırken bu deyim kullanılagelmiştir.
Türkçe'de kullanılan kaynağı veya anlamı eğitim öğretimle ilgili olan bazı deyimler ve anlamları şu şekildedir:
Akıl danışmak: Bir konuda birinin görüşünü sormak.
Akıl hocalığı yapmak: Bir işte doğruyu iyi olanı göstermek.
Akıl hocalığı taslamak: Bir işte doğruyu, iyi olanı gösterdiğini sanmak.
Akıl öğretmek: Birine nasıl davranacağını göstermek, yol göstermek, akıl vermek.
Alaya çıkmak: Askerî bir okulda başarı gösteremeyerek kıtaya gönderilmek.
Arka kapıdan çıkmak: Okuldan başarısızlık sebebiyle ayrılmak.
Bilgiçlik satmak (veya taslamak): Bilmediği halde bilir görünmek, bilgin geçinmek.
Bülbül gibi okumak (veya konuşmak): Kolaylıkla okumak; itiraf etmek.
Çekirdekten yetişmek: Herhangi bir işte, meslekte küçük yaştan veya ilk kademeden yetişmek.
Çırak vermek: Bir kişinin kendini yetiştirip bir şeyler öğrenmesi için bir ustanın yanına verilmesi.
Dirsek çürütmek: Okumak için çok emek sarfetmek, meslekte uzun yıllar geçirmek.
El vermek: Birine yardımcı olmak; tasavvufta müride mürşit tarafından başkalarına yol gösterme ruhsatı verilmesi; şifacıların bildiklerini başkasına öğretmesi.
Eli kalem tutmak: Yazı yazmayı bilmek; düşündüğünü güzel bir anlatımla yazmak.
Elifi mertek sanmak: Çok cahil olmak.
Göz gezdirmek: Yüzeysel okumak.
Gözden geçirmek: Okumak; niteliğini anlamak için bir şeyin her yanına bakmak.
Hocalık etmek: Akıl öğretmek, öğüt vermek, öğretmenlik yapmak.
İçinden okumak: Sessizce okumak.
İlmini almak: Bir işin özelliklerini, işleyişini en ince ayrıntılarına kadar iyice öğrenmek.
İlmiyle âmil olmak: Bildiklerini, söylediklerini yapmak, özü sözü bir olmak.
Kâğıda dökmek: Yazıya geçirmek.
Kâğıt kaleme sarılmak: Hemen yazmaya başlamak.
Kalem efendisi: Kalemde çalışan görevli, yazman.
Kaleme almak: Bir konuyu yazıyla anlatmak.
Kaleme gelmek: Yazılabilmek veya anlatılabilmek.
Kaleme (veya kaleme kâğıda) sarılmak: Yazmaya başlamak.
Kaleminden çıkmak: Herhangi biri tarafından yazılmak.
Kaleminden kan damlamak: Yazıları acı ve dokunaklı olmak, etkili yazmak.
Kalemine dolamak: Bir konuyu sürekli yazmak, bir kimseyi yazılarıyla sürekli kötülemek.
Kitap kurdu: Çok kitap okuyan, toplayan, kitaplarla uğraşan kimse.
Kopya çekmek: Sınavlarda soruları cevaplamak için birinden yardım almak ya da bir kaynağa gizlice bakmak.
Kopya vermek: Sınavda sorulara cevap vermesi için birine gizlice yardım etmek.
Leb demeden leblebiyi anlamak: Bir konuyu, bir durumu çabucak anlamak, kavramak.
Mektep görmüş: Okula gitmiş; kibar, nazik.
Mektep görmemiş: Okula gitmemiş; kaba, saygısız.
Noktasına virgülüne dokunmamak: Olduğu gibi bırakmak, değiştirmemek.
Not kırmak: Verilen notu düşürmek, az not vermek.
Not vermek: Öğrencinin bilgisini bir sayı veya derece ile belirlemek.
Okkanın altına gitmek: Haksız yere bir ceza görmek, ezilmek.
Okka her yerde dört yüz dirhem: Konuşulan bir gerçeğin açıklığını ve tartışma götürmediğini anlatmak için kullanılan bir söz.
Okulu asmak (kırmak): Okuldan kaçmak, derslere girmemek.
Okumayı sökmek: Okumayı öğrenmek, okuma becerisini kazanmak.
Parmak kaldırmak: Konuşmak için izin istemek.
Rahle-yi tedrisinden geçmek: Birinden eğitim almak. Bir muallimin veya mürebbinin terbiyesinden geçmek.
Sınav vermek: Sınavdan geçmek.
Sınava çekmek/çekilmek: Birinin bilgisini ölçmek.
Sınavda bırakmak: Sınavda başarısız saymak.
Sınıfı geçmek: Okulda başarılı olmak.
Sınıfta kalmak (çakmak): Okulda başarılı olamamak, sınıf tekrarı yapmak.
Tahsil görmek: Eğitim almak.
Tebeşir tozu yutmak: Okulda eğitim almak.
Terbiye almak/görmek: Belli bir eğitimle, görgüyle yetişmek.
Terbiyesini bozmak: Terbiyesizlik etmek.
Torpil yapmak: Bir kimseyi kayırma işi.
Usta olmak: Bir işte tecrübe kazanmak.
Usta elinden çıkmak: İşinin ehli bir kişi tarafından yapılmak.
Yazının cahili olmak: Okuma yazması olmamak, bilgisiz olmak.
Yazıya gelmemek: Yazıyla anlatılamamak.
Yazıyı sökmek: Yazmayı okumayı öğrenmek.
Yol göstermek: Yolu bilmeyene anlatmak, tarif etmek; ne yapılacağını, nasıl davranılacağını öğretmek.
Zihin yormak: Bir konuda çok düşünmek.
Zihni açılmak: Kavrayışı, anlayışı artmak, konuları anlamak.
Zihnini bulandırmak: Bir konuda kuşkuya düşürmek.
Aksan, Doğan. Türkçenin Sözvarlığı. Ankara 1996.
Aksoy, Ömer Asım. Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü I-II. İstanbul 1995.
Elçin, Şükrü. Halk Edebiyatına Giriş. Ankara 1993.
Gölpınarlı, Abdülbaki. Tasavvuf’tan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri. İstanbul 1977.
Öztürk, Ali. Türk Anonim Edebiyatı. İstanbul 1986.
Pala, İskender. İki Dirhem Bir Çekirdek. İstanbul 2005.
Sinan, Ahmet Turan. “Türk Atasözlerinden Geçen Deyimler”. Millî Folklor. 51 (2001), s. 91-98.
TDK. https://sozluk.gov.tr/ (Erişim tarihi: 15.11.2022).
Uysal, Hüseyin. Çocuk Dilinde Deyimlerin Anlamlandırılması ve Öntürlük Etkisi. YLT, Ankara Üniversitesi, 2015.
Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/deyimler
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.
Mecazlı bir anlatım özelliği taşıyan, kalıplaşmış kısa, özlü söz varlığı.