A

ÂDEM (Hz.)

Semavî dinlere göre insanlığın atası, peygamber.

  • ÂDEM (Hz.)
    • Abdulhamit SİNANOĞLU
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 01.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/adem-hz
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    ÂDEM (Hz.)
ÂDEM (Hz.)

Semavî dinlere göre insanlığın atası, peygamber.

  • ÂDEM (Hz.)
    • Abdulhamit SİNANOĞLU
    • Web Sitesi: Türk Maarif Ansiklopedisi
    • Son Güncellenme Tarihi: 18.12.2022
    • Erişim Tarihi: 01.10.2025
    • Web Adresi: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/adem-hz
    • ISBN ve DOI Numarası:
    • Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.
    ÂDEM (Hz.)

Kur'an-ı Kerim'in "halife" olarak var edildiğini (bk. Bakara 2/30) bildirdiği ilk insan olan Hz. Âdem'e İslam kültüründe "ebülbeşer" de (beşeriyetin babası/atası) denir. İnsanın nasıl yaratıldığı konusu, pek çok dinde benzerlikler ihtiva etmektedir. Kur'an'da da Âdem'in yaratılışı ve başından geçen birtakım olaylar genişçe; ama değişik âyetlerde parça parça yer almaktadır.

Kur'an'daki yaratılış aşamalarının altı günde olduğunu bildiren âyetlerden hareketle İslam düşüncesinde Hz. Âdem'in yaratılışı ile ilgili rivayetlere bakıldığında bunun uzun bir süreye yayıldığı anlaşılmaktadır. Hz. Muhammed'in yakın sahabesinden Abdullah b. Abbas'a göre, Âdem çamur halinden tam bir insan oluncaya kadar her aşamada kırk yıl kalmıştır.

İlahî kaynaklı olduğuna inanılan üç kutsal kitapta da onun eşiyle (Havvâ/Eva) birlikte Allah tarafından cennete yerleştirildiği, burada yasak ağacın meyvesinden yeme yasağını unutup yemeleri sebebiyle cennetten çıkarıldıkları/kovuldukları anlatılır. Ancak bu yasak ağacın ve meyvenin ne olduğu konusunda farklı görüşler ve anlatılar vardır.

Kur'an'da Âdem ismi yirmi beş âyette geçmektedir. Bunlardan on altı yerde sadece "Âdem" olarak, bir yerde de "Âdem'in iki oğlu" şeklinde, diğer sekiz yerde de "âdemoğulları" şeklinde zikredilmektedir. Hz. Âdem'in yaratılışı ve onunla ilgili anlatılar elli beş âyette yer almaktadır.

Tanınmış Arap dili âlimi İsmâil Cevherî'nin (ö. 1009'dan önce) âdem kelimesinin e'dem kelimesinden geldiğini zamanla değişime uğrayarak uzatmalı âdem şekline dönüşmüş olup, bunun da Arapça'da "esmerlik" anlamı taşıdığı bildirilir.

Hz. Âdem yaratılınca bütün meleklerin ona secde etmesi emredilmiş, bütün melekler secde etmiş ancak aralarında bulunan İblis kibirlenerek ona secde etmekten kaçınmıştır (bk. Bakara 2/34; A'râf 7/11; İsrâ 17/61; Tâhâ 20/116). Hz. Âdem yaratıldıktan sonra Allah tarafından eşi Havvâ ile birlikte cennete konulmuştur (bk. A'râf 7/19).

Kur'an'ın altı âyetinde insanın topraktan yaratıldığı bildirilmektedir (bk. Âl-i İmrân 3/59; Rûm 30/20; Kehf 18/37; Hac 22/5, Fâtır 35/11, Gafir 40/67). Toprak, Âdem ile Havvâ için bir ana rahmi gibi onların oluşumuna kaynaklık etmiştir. Âdem ile Havvâ'yı oluşturan madde, topraktan süzülmüş bir özdür. Kur'an'da şöyle açıklanır: "Gerçek şu ki, biz insanı çamurdan süzülmüş bir özden yarattık. Sonra onu sağlam bir yere (karâr-ı mekîn) yerleştirip nutfe (döllenmiş yumurta) haline getirdik" (Mü'minûn 23/12-13). Âdem ve eşi aynı topraktan yaratılmışlardır. Bu konuda Tevrat'taki Havvâ'nın kaburga kemiğinden yaratılmış olması hususunun mecazi bir anlatım olduğu kabul edilir. Kur'an-ı Kerim'de Hz. Âdem'in hangi günde yaratıldığı belirtilmemekte, ancak birtakım hadislerde onun cuma günü yaratıldığı, o günde cennete konulduğu, yine cuma günü cennetten çıkarıldığı, aynı günde tövbesinin kabul edildiği ve yine bir cuma günü vefat ettiği haber verilmektedir.

Ona Âdem adının verilmesi ya da böyle bir isimle anılması hakkında İslam tarihi ve tefsirle ilgili kaynaklarda genel anlamda birbirine yakın bilgiler bulunmaktadır. Âdem kelimesinin kökeninin de farklı dillerden olduğuna dair kaynaklarda farklı bilgiler vardır. İslamî kaynakların bazısında bu kelimenin Arapça olduğu yönünde bilgiler bulunmaktadır. Bazılarında ise kelimenin Arapça olmadığı; aslının Süryânîce olduğu da ileri sürülmektedir (bk. İbn Âşûr, 1984: I, 395).

Âdem'in bu adla adlandırılması konusunda erken dönem İslam tarihçisi ve müfessirlerinden Taberî (ö. 930), Bakara sûresindeki 31. âyetin tefsirini yaparken İbn Abbas, Hz. Ali, Saîd b. Cübeyr ve Abdullah b. Mes'ûd ile bir grup sahabe yoluyla gelen birbirine benzer rivayetlerde onun Allah'ın emriyle "ölüm meleği" (melekü'l-mevt) tarafından yeryüzünün acı-tatlı, kırmızı, beyaz, siyah değişik toprak çeşitlerinin bir araya getirilmesi sonucu meydana gelmiş bir varlık olması dolayısıyla (edîmü'l-arz) bu adın verildiğini ve ondan türeyen insanların da farklı tabiatlarda ve renklerde olduğu kaydedilir (Taberî, 2000: I, 480-481). Aynı âyetin devamında Allah'ın bundan sonra Âdem'e her şeyin ismini öğrettiği bildirilmektedir.

Fahreddin Râzî (ö. 1209) ise bu isimlerin varlıkların sıfatları ve özellikleri olduğunu, bunun delilinin de o varlıkların isimlendirilmesinde özelliklerinin öne çıkarıldığını ve her varlığa mahiyetinden dolayı bu ismin verildiğini, bunun da bir alamet olup, örfen sonradan ortaya çıkmış olduğunu ileri sürer.

Bakara sûresinin 33. âyetinde Allah "Ey Âdem! Bunların isimlerini onlara söyle" dedi. Âdem isimleri onlara söyleyince, Allah "Size, 'Göklerin ve yerin gaybını ancak ben bilirim; ayrıca sizin açıkladıklarınızı da gizlediklerinizi de bilirim' dememiş miydim?" buyurdu. Burada Hz. Âdem'in kendisine öğretilen isimleri ya da varlıkları isimlendirme kabiliyetini meleklere göstererek, "halife" olarak var edildiğini (bk. Bakara 2/30) bu varlığın kendilerinden bu konuda üstün biri olduğunu, Allah'ın kendisinin de her şeyi bilen bir yaratıcı olarak böyle bir varlığı yaratmadaki gücünün yüceliğini onlara göstermiş olduğu anlaşılmaktadır.

Rahmân sûresinin 3 ve 4. âyetlerinde Allah'ın insanı yaratıp ona beyanı öğrettiği göz önüne alınınca, insandaki bu yeteneğin insanların atası olan Hz. Âdem'den geldiği ve insanların bu yeteneklerinin onları diğer varlıklardan daha üstün bir konuma getirmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Buna göre ilk insan olan Hz. Âdem Allah'ın vekili anlamında halifesi değil, diğer varlıklardan sonra gelmesi, onlardan farklı meziyetlere sahip olması veya canlı türünün de en mükemmel örneği olması dolayısıyla halife olarak adlandırılmış olduğu görülmektedir. Kur'an'da insana verilen rol ve görevlere bir bütün olarak bakıldığında insanın, Allah'ın yeryüzündeki vekili değil, ona kulluk etmek (bk. Zâriyât 51/56) ve sorumluluğunu yerine getirmekle görevli olan ve varlık zincirinin de en sonunda var edilmiş en donanımlı bir varlık (ahsen-i takvim) olduğu açıktır.

Birçok klasik ve çağdaş tefsirde Hicr sûresinin 26. âyeti, insanın yani Âdem'in kokuşmuş ve şekillenebilir bir tür kara çamurun uzun süre bekletilmiş (hamein mesnûn) ve vurulunca tınlayacak kadar (fahhâr) kupkuru hale gelmiş olanından (salsâl) yaratılmış olduğu şeklinde açıklanmaktadır (bk. Rahmân 55/2). Yine Sâffât sûresinin 11. âyetinde Âdem'in "yapışkan çamurdan" (min tînin lâzib) yaratıldığı bildirilir. Mü'minûn sûresinin 12. âyetinde ise insanın "süzme/süzülmüş çamur"dan yaratıldığı bildirilmektedir: "Andolsun ki, biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık" (min sülâletin min tîn). Aslında Kur'an'ın değişik âyetlerindeki Âdem'in yaratılışına dair bütün bu farklı sözcüklerle yapılan açıklamalardan, onun topraktan yaratılış aşamalarının farklı kelimelerle açıklanması olduğu söylenebilir. Zira Kur'an yirmi üç yılda parça parça ve bir sebebe binaen indirilmiş olduğundan, Âdem'in yaratılışı da indirildiği zamana ve sebebe göre böyle değişik kelimeler kullanılarak açıklanmıştır. Bu âyetler, aynı zamanda muhatabın zihninde ilgili konuya dair yeni bir tasavvurun gelişmesine de sebep olmaktadır.

Hz. Âdem ve eşinin Kur'an'a göre Allah tarafından cennete yerleştirildiği ve burada istediklerini yiyebilecekleri, ancak bir ağaca yaklaşmamaları emredildiği (bk. A'râf 7/19) ve Allah'ın İblis konusunda onları uyardığı halde İblis'in onları kandırıp bu ağaca yaklaştırdığı ve yasağı çiğnemelerine sebep olduğu (bk. Tâhâ 20/115, 117) bildirilir. Bunun üzerine Âdem ve eşinin avret yerleri ortaya çıkıp görünmüş, onlar da cennet yapraklarıyla örtünmeye çalışmışlardır. Kur'an'da Âdem'in bu davranışı sebebiyle rabbine karşı (unutarak) âsi olduğu ve yoldan çıktığı bildirilir (bk. Tâhâ 20/121). İşte bundan sonra Hz. Âdem ve eşinde büyük bir pişmanlık başlar ve tövbe etmeye koyulurlar: Ardından Âdem ve eşi cennetten çıkarılıp yeryüzüne indirilirler. Bundan sonra uzun süre göz yaşları içinde tövbe etmeye devam ederler. Sonunda tövbeleri kabul olur. Kur'an bu hususu şöyle aktarır: "Sonra Âdem, rabbinden öğrendiği birtakım sözlerle Allah'a yalvardı, tövbe etti. Rabbi de tövbesini (böylece) kabul etti" (Bakara 2/37).

Yine Hz. Âdem ve eşi Havvâ'nın cennetten çıkarılıp yeryüzüne indirildikten sonra tövbe etme süreci, tövbelerinin ne zaman ve kaç yaşlarında iken kabul edildiği, bundan sonra burada ne kadar yaşadıklarına dair Kur'an'da herhangi bir bilgi bulunmamakta ise de, bazı tefsirlerde farklı izahlar mevcuttur.

Hz. Âdem'in nebî veya resul olduğunu açık ve kesin olarak ifade eden bir âyet yoksa da Allah'tan vahiy alarak (bk. Bakara 2/37) hareket ettiği, sorumluklarını buna göre yerine getirdiği göz önüne alınınca onun peygamber olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim onun Kur'an'da üstün kılınan peygamberler arasında zikredilmesi de (bk. Âl-i İmrân 3/33) bunu göstermektedir. Bazı hadis kaynaklarında onun ilk peygamber olduğu da bildirilmektedir. Mesela Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde yer alan bir hadiste (1313: V, 178, 179, 265) Allah'ın resulü Hz. Muhammed'e ilk peygamberin kim olduğu sorulunca onun "Âdem'dir" karşılığını verdiği belirtilmektedir.

Âdem ve Havvâ'nın cennetten çıkarıldıktan sonra nereye gittikleri, nerede ve ne kadar yaşadıkları bilgisi Kur'an'da yer almaz. Hz. Âdem'in ömrü ile ilgili Ebû Hüreyre'den gelen uzun bir rivayete göre Hz. Âdem'e ruh verilince hapşırmış ve "elhamdülillah" deyince, Allah da ona "yerhamükellah" (Allah sana merhamet eylesin) demiştir. Allah bunun üzerine Âdem'e meleklerin yanına gitmesini ve onlara selam vermesini emretmiş. Âdem meleklere selam verince onlarda "aleykümü's-selam" demişlerdir. Allah, "İşte bu selam sizin ve soyunuzdan gelenlerin selamıdır" demiştir. Bu hadise göre Âdem 940 yıl yaşamıştır (Tirmizî, 1998: V, 312 vd.).

Türk-İslam geleneğinde ilim, Hz. Âdem ile başlayan bir değerdir ve Allah tarafından ona bütün isimlerle bunların anlamları ve yaratılış sebeplerinin öğretilmesiyle başlatılmıştır. Bu yönüyle o aynı zamanda insanlığın ilk öğretmeni olarak da nitelendirilir. Esasen görevleri gereği İslam inancında bütün peygamberlerin aynı zamanda birer öğretmen oldukları da açıktır.

Kaynakça

Abdülbâkī, M. Fuâd. el-Mu‘cemü’l-Müfehres li-Elfâzi’l-Kur’âni’l-Kerîm. Beyrut 2003.

Ahmed b. Hanbel. el-Müsned. Kahire 1313, V, 178, 179, 265.

Akseki, A. Hamdi. “Âdem”. İslâm-Türk Ansiklopedisi. İstanbul 1941, I, 74-89.

Aydemir, Abdullah. Tefsirde İsrâiliyyât. Ankara 1979, s. 247-272.

Batuk, Cengiz. “Âdem ve Havva’nın Kitabı: Eski Ahit Apokrifasında Âdem ve Havva’nın Hayatı”. Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. 5/10 (2006), s. 51-96.

Bolay, Süleyman Hayri. “Âdem”. DİA. 1988, I, 358-363.

Dartma, Bahattin. “Hz. Âdem’in Dışlandığı Cennet’in Dünyası Meselesi”. Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi. 9/2 (2009), s. 11-22.

İbn Âşûr, Muhammed Tâhir. et-Tahrîr ve’t-Tenvîr. Tunus 1984, I, 395.

Kara, Ömer. “Kur’ân’da Âdem Cenneti”. EKEV Akademi Dergisi. 1/3 (1998), s. 77-111.

Özsoy, Ömer - Güler, İlhami. Konularına Göre Kur’ân (Sistematik Kur’ân Fihristi). Ankara 2001.

Palabıyık, M. Hanefi - Dindi, Korkut. “İnsanlık Tarihi Bakımından Atamız Âdem ile Hz. Âdem (a)”. Siyer Araştırmaları Dergisi. sy.  9 (2021), s. 69-103.

Râzî, Fahreddin. Mefâtîhu’l-Gayb. nşr. M. M. Abdülhamîd. I-XXXII, Kahire 1934-62.

Sa‘lebî, Ebû İshak. Arâisü’l-Mecâlis. Kahire 1301, s. 19-37.

Taberî, Muhammed b. Cerîr. Câmiu’l-Beyân. nşr. A. M. Şâkir. Kahire 1420/2000, I, 480-481.

Tirmizî. Sünen. Beyrut 1998, V, 312.

Yazır, Elmalılı M. Hamdi. Hak Dini Kur’an Dili. İstanbul 1935, I, 297-327.

Zemahşerî. el-Keşşâf. I-IV, Kahire 1387/1968.

Kaynak: https://turkmaarifansiklopedisi.org.tr/adem-hz

Görüş, öneri ve yorumlarınız için tıklayınız.

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Okuduğunuz için teşekkür ederiz.

ÂDEM (Hz.)

Semavî dinlere göre insanlığın atası, peygamber.